6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe girmiş olup, Kanun'un 1. maddesinde bu kanunun amacı açıklanmış, 2. maddesinde ise, bu kanunun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsayacağı belirtilmiştir. Aynı Kanun'un 3/k maddesine göre; tüketici, ticari ve mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişidir. Buna göre kişisel ihtiyaçları dışında, belirli bir meslek ve sanatın icrası, üretim ve ticari faaliyetlerinde kullanma gibi amaçlarla bir mal veya hizmeti alanlar, tüketici sayılmaz. 6502 sayılı Kanun'un 73/1. maddesine göre, tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda Tüketici Mahkemeleri görevlidir. Somut olayda, davacı ile ... A.Ş.dışındaki davalılar arasındaki hukuki ilişki 6098 sayılı TBK'nın 470. vd maddelerinde hükme bağlanan bir eser sözleşmesi niteliğindedir. 6502 sayılı Yasa'nın 3/l bendinde tüketici işlemleri kapsamında eser sözleşmeleri de sayılmıştır. Taraflar arasındaki sözleşmeye göre, yapılacak işin ticari veya mesleki bir amaca ilişkin olmadığı, kişisel tüketim amacını aşmadığı, davalıların da Kanun'un 3/k maddesindeki "tüketici" tanımına uyduğu anlaşılmaktadır. 6502 sayılı Kanun'un amacı ve kapsamı ile 3. maddedeki tanımlar bir bütün olarak değerlendirildiğinde; kullanma ve tüketme amacıyla yapılan, basit nitelikli "evin tadilatını yaptırmak, boya ve badana yaptırmak, ticari olmayan aracını tamir ettirmek vb." şeklindeki dar kapsamlı ve olağan tüketimi konu alan eser sözleşmelerinin, 6502 sayılı Kanun'un 3/l maddesi kapsamında kaldığı ve buna ilişkin davalara Tüketici Mahkemeleri'nce bakılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Dava konsu edilen tadilat işlemleri de bu kapsamda kalan işlerden olduğu gibi, davalı ... A.Ş dışındaki davalılar ve davacı da tacir değildir.
İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15. HUKUK DAİRESİ
Esas Numarası: 2021/2317
Karar Numarası: 2021/1678
Karar Tarihi: 22.09.2021
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ:22/09/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkilinin ... tabelalı mağazadan 75.000,00 TL bedelli mobilya satın alarak evinin tadilat ve onarımının yaptırılması için mağaza sahibi olduklarını söyleyen ... ve ... ile anlaştığını, müvekkilinin toplam 50.000,00 TL ödeme yaptığını, ancak davalı mağaza sahiplerinin taahhütlerini yerine getirmediğini, teşhir ürünleri kullandığını, ayıplı iş yaptıklarını, 50.000,00 TL peşin ödeme ve çek teslim almalarına rağmen işi eksik ve ayıplı yaptıklarını, bu durumun Gebze 3.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2020/53 D.İş sayılı dosyası üzerinden alınan bilirkişi raporu ile tespit edildiğini belirterek, muhatap banka tarafından çek bedelinin lehtara ödenmesini önleme hususunda ihtiyati tedbir kararı verilmesini ve bankaya müzekkere yazılmasına, ilgili çekin 14.145,00 TL'lik kısmının bedelsiz olduğunun tespitine, çekin davacıya iadesine, %20'den aşağı olmamak üzere tazminatın davalı taraftan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar ... ve ... vekili, husumet ve taraf ehliyeti itirazlarının bulunduğunu, davacının dava şartı olan arabuluculuk şartını yerine getirmediğini, davacının iddialarının asılsız ve kabul edilemez olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı ... vekili, müvekkili bankanın tarafı ve sorumluluğu olmadığı bir hukuki ilişkiye ve alacaklı veya borçlu sıfatının bulunmadığı bir çeke istinaden müvekkili bankaya dava açılması nedeniyle müvekkili banka yönünden hukuki yarar yokluğu ve sıfat yokluğu nedeniyle davanın reddi gerektiğini, ayrıca davada arabulucuya başvurulmadan ve yetkisiz mahkemede ikame edildiğinden davanın usulden de reddi gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davanın bedelsizlik nedeniyle menfi tespit istemine ilişkin olduğu, davacı tarafından dava dilekçesinde menfi tespit talep edilen çekin, davalı ... mağazasından almış olduğu mobilya, evinin tadilat ve onarımı işi için verildiğinin ifade edildiği, Gebze 3.Sulh Hukuk mahkemesinin 2020/53 D.iş sayılı delil tespiti dosyasında mobilyaların ve tadilat işlerinin yapıldığı yer olarak davacının evinin gösterildiği ve tespitin de bu yerde yapıldığı görülmekle davacının çeki verme nedeninin tüketici işlemine ait olduğunun anlaşıldığı, taraflar arasındaki ilişkinin tüketici işlemi olduğu anlaşılmakla uyuşmazlığa bakmakla görevli mahkemelerin tüketici mahkemeleri olduğu gerekçesiyle, mahkemenin görevsizliğine, davanın HMK 114/1-c maddesi uyarınca mahkemenin görevli olması ile ilgili dava şartı yokluğu sebebiyle HMK 115/2. Maddesi gereğince usulden reddine, dosyanın görevli Nöbetçi İstanbul Anadolu Tüketici Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Davalı ... A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde, dava konusu uyuşmazlığın kambiyo senedinden kaynaklanması nedeniyle ticaret mahkemesinin görevli olduğunu, mahkemece bu husus gözetilmeden karar verildiğini, tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın davanın mutlak ticari dava olduğunu, TTK'nın 4/f maddesine göre bankalar, kredi kuruluşları, finansal kurumlar ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davalarının ticari dava sayıldığını, bu hususun gözardı edildiğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe girmiş olup, Kanun'un 1. maddesinde bu kanunun amacı açıklanmış, 2. maddesinde ise, bu kanunun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsayacağı belirtilmiştir. Aynı Kanun'un 3/k maddesine göre; tüketici, ticari ve mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişidir.
Buna göre kişisel ihtiyaçları dışında, belirli bir meslek ve sanatın icrası, üretim ve ticari faaliyetlerinde kullanma gibi amaçlarla bir mal veya hizmeti alanlar, tüketici sayılmaz. 6502 sayılı Kanun'un 73/1. maddesine göre, tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda Tüketici Mahkemeleri görevlidir. Somut olayda, davacı ile ... A.Ş.dışındaki davalılar arasındaki hukuki ilişki 6098 sayılı TBK'nın 470. vd maddelerinde hükme bağlanan bir eser sözleşmesi niteliğindedir. 6502 sayılı Yasa'nın 3/l bendinde tüketici işlemleri kapsamında eser sözleşmeleri de sayılmıştır. Taraflar arasındaki sözleşmeye göre, yapılacak işin ticari veya mesleki bir amaca ilişkin olmadığı, kişisel tüketim amacını aşmadığı, davalıların da Kanun'un 3/k maddesindeki "tüketici" tanımına uyduğu anlaşılmaktadır. 6502 sayılı Kanun'un amacı ve kapsamı ile 3. maddedeki tanımlar bir bütün olarak değerlendirildiğinde; kullanma ve tüketme amacıyla yapılan, basit nitelikli "evin tadilatını yaptırmak, boya ve badana yaptırmak, ticari olmayan aracını tamir ettirmek vb." şeklindeki dar kapsamlı ve olağan tüketimi konu alan eser sözleşmelerinin, 6502 sayılı Kanun'un 3/l maddesi kapsamında kaldığı ve buna ilişkin davalara Tüketici Mahkemeleri'nce bakılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Dava konsu edilen tadilat işlemleri de bu kapsamda kalan işlerden olduğu gibi, davalı ... A.Ş dışındaki davalılar ve davacı da tacir değildir. Kaldı ki, Tüketici Mahkemelerinde görülen davaların; dilekçelerin verilmesi, tahkikat ve hüküm aşamaları yönünden daha kısa ve basit şekilde sonuçlandırılmasında yarar görülen basit yargılama usulüne tabi tutulacağı da gözardı edilmemelidir. Bu durumda, mahkemece somut uyuşmazlığın 6502 sayılı Yasa kapsamında bir uyuşmazlık olduğu ve davaya bakma görevinin Tüketici Mahkemesi'ne ait olduğu gözetilerek, HMK'nın 114/1-c ve 115/2. maddesi gereğince göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu gerekçesiyle davanının usulden reddine, dosyanın yetkili ve görevli tüketici mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmuştur. Her ne kadar davalı ... A.Ş vekilince müvekkilinin banka olduğu ve taraflar arasındaki davanın mutlak ticari davalardan olduğu ileri sürülmüş ise de, davacı ve davalılar arasındaki temel uyuşmazlık eser sözleşmesine konu işin eksik ve ayıplı ifa edildiği iddiası ile menfi tespit istemine ilişkin olup, davacı da tüketicidir. Bu nedenle davalı banka vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK'nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı ... A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmektedir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerden; 1-İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 11/02/2021 tarih ve 2020/537 esas, 2021/121 karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-İstinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK'nın 353/1-b-1 Maddesi gereğince KESİN olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 22/09/2021