Somut olayda, davacı taraf celse arası verdiği 8.10.2001 havale tarihli dilekçe ile davada dayanılan ehliyetsizlik nedenini muris muvazaası nedeniyle iptal, tesçil olmadığı takdirde tenkis olarak ıslah ettiğini açıklamış, duruşmada dilekçesini tekrarladığını belirtmiştir. Davalı aynı oturumda ıslaha karşı çıkmamıştır. Bu durumda, ıslah ile davanın konusu değil davada dayanılan hukuki sebep değiştirilmiştir. Böylece davaya ölünceye kadar bakma aktinde muvazaa nedeniyle iptal, tescil ve tenkis isteği olarak bakılmalıdır. Davacı vekilinin temyiz itirazları yerindedir.
YARGITAY
1. HUKUK DAİRESİ
Esas Numarası: 2002/14269
Karar Numarası: 2003/372
Karar Tarihi: 16.01.2003
DAVA: Taraflar arasında görülen davada; Davacı, miras bırakanın son zamanlarında hukuki ehliyeti haiz olmadığını, bu durumu bilen davalı Beşgül'ün dava konusu taşınmazı ölünceye kadar bakma akti ile üzerine devraldığını ileri sürerek öncelikle ehliyetsizlik nedeniyle tapu iptal ve adına tescile karar verilmesini istemiş; daha sonraki ıslah dilekçesi ile ölünceye kadar bakma aktinin mirasçılardan mal kaçırma amacına olduğundan muvazaa nedeniyle iptal, tescil veya tenkisini istemiştir. Birleştirilen davada da, taşınmazda davalı Adnan G... lehine oluşan ipoteğin tesis edildiği tarihte murisin hukuki ehliyeti bulunmadığından bahisle fekkini istemiştir.
Davalı, murisin akit tarihinde hukuki ehliyeti haiz olduğu gibi, ölünceye kadar kendisine baktığını, davacının haksız olduğunu savunmuştur.
Mahkemece, miras bırakanın Adli Tıp Raporu uyarınca akit tarihinde ehliyetinin bulunduğu, ıslah dilekçesi ile dava konusunun değiştirilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, Tetkik Hakimi Zümrüt Eskicindil'in raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR: Dava, ehliyetsizlik nedenine dayalı iptal, tescil ve ipoteğin fekki olarak açılmış, yargılama aşamasında ıslah dilekçesi ile muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı iptal, tescil, tenkis istenilmiştir.
Mahkemece, miras bırakanın akit tarihinde ehliyetli olduğu, ıslah ile de davanın konusunun değiştirilemeyeceğinden söz edilerek davanın reddine karar verilmiştir.
Gerçekten dosya içeriğinde mevcut Adlı Tıp Kurumu İhtisas Dairesi raporu uyarınca miras bırakanın akit tarihinde hukuki ehliyete haiz olduğu sabittir. Ancak, mahkemenin, ıslah ile ilgili karar gerekçesine katılma olanağı yoktur.
HUMK.nun 83.maddesinde ıslah, taraflardan birinin yapmış olduğu bir usul işlemini tamamen veya kısmen düzeltilmesi olarak tanımlanmıştır. Islah, davanın tamamen veya kısmen ıslahı şeklinde de yapılabilir. Davanın sebebi, müddeabih, talep neticesi ıslah yolu ile değiştirilebilir. HUMK.nun 87.maddesinin son cümlesindeki "müddei ıslah suretiyle müddeabihi tezyit edemez" hükmünün 4.11.2000 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan Anayasa Mahkemesinin 20.07.1999 tarih, 1999/1 esas, 1999/33 sayılı kararı ile iptal edilmesi üzerine, davacının müddeabihi başka bir deyişle dava konusunu arttırabilmesi de mümkündür. Ayrıca, ıslah yazılı veya sözlü olarak karşı tarafın kabulüne bağlı olmaksızın yargılamanın bitmesine kadar yapılabilir.
Somut olayda, davacı taraf celse arası verdiği 8.10.2001 havale tarihli dilekçe ile davada dayanılan ehliyetsizlik nedenini muris muvazaası nedeniyle iptal, tesçil olmadığı takdirde tenkis olarak ıslah ettiğini açıklamış, duruşmada dilekçesini tekrarladığını belirtmiştir. Davalı aynı oturumda ıslaha karşı çıkmamıştır. Bu durumda, ıslah ile davanın konusu değil davada dayanılan hukuki sebep değiştirilmiştir. Böylece davaya ölünceye kadar bakma aktinde muvazaa nedeniyle iptal, tescil ve tenkis isteği olarak bakılmalıdır. Davacı vekilinin temyiz itirazları yerindedir.
SONUÇ: Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine 16.01.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.