YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

Maktulün bacağına tekme atma sureti ile eyleme sonradan katılan sanığın durmunun, suça iştirak açısından değerlendirildiği Kr.

Karar Özeti

Sanık M.'ın olay sırasında sanık İ.'in arkasında olay yerine geldiği ve onun kafa ile vurması sonucu yere düşerek hareketsiz kalan maktulün bacağına tekme ile vurduğu, sanık Y..un ise arabada bulunduğu ve diğer sanıkların çağrısı üzerine olay yerine gelerek onlar ile birlikte maktulü arabaya aldığı olayda; sanıkların iştirak iradesi ile sanık İ.'in eylemine katıldıklarına dair delil bulunmadığı gibi sanık İ.'in öldürme kastının bulunmadığı gözetildiğinde, sanık M.'ın onun arkasından olay yerine gelmesi nedeniyle neticesi sebebiyle ağırlaşan eyleme TCK'nın 39/2-c maddesi uyarınca yardım eden olarak sorumlu tutulmasının olanaklı olmadığı, sanığın basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaralama sonucunu doğuran tekme atması şeklindeki eyleminin TCK'nın 86/2. maddesi kapsamındaki kovuşturulması şikayete bağlı kasten yaralama suçunu oluşturduğu, maktulün şikayet etme imkanı bulmadan öldüğü anlaşılmakla, sanık hakındaki davanın düşmesine, sanık Y..un eyleminin yasal unsurları yönünden oluşmadığı kabul edilerek sanığın beraatine karar verilmiştir.

Karar

 

ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ

 

1. CEZA DAİRESİ

 

Esas Numarası: 2017/1898

 

Karar Numarası: 2017/1636

 

Karar Tarihi: 13.10.2017

 

Sanıklar M. A., Y. T. ve İ. A. hakkında kasten öldürme suçundan kurulan hükümlerin Cumhuriyet Savcısı ve sanık M. müdafii Av. R. B. ile sanıklar Y. T. ve İ. A. müdafii Av. M. K. tarafından istinaf edilmesi üzerine Dairemizce yapılan incelemede sanıklar hakkındaki davanın CMK'nın 280/1-e maddesi uyarınca yeniden görülmesine karar verilmiş, yapılan duruşma sonucunda iddia, savunma ve dosyadaki deliller değerlendirilmiştir.

 

I. İDDİA

 

Konya Cumhuriyet Başsavcılığının 06/10/2016 tarih ve 2016/11621 esas sayılı iddianamesi ile sanık İ. A. hakkında kasten öldürme suçundan TCK'nın 81/1, 53, 54/1, 58. maddeleri; sanıklar Y. T. ve M. A. hakkında kasten öldürme suçuna yardımcı olmaktan TCK'nın 81/1, 39/2-c, 53, 54/1. maddeleri uyarınca cezalandırılmaları istemiyle kamu davası açılmıştır.

 

Katılan C. G., maktulün kardeşi olduğunu, olayın ne şekilde meydana geldiğini görmediğini, kardeşinin hastanede olduğunu öğrenmesi üzerine hastaneye gittiğini, kardeşinin yoğun bakımda olduğunu, doktorun kardeşinin çok ciddi şekilde yaralandığını, ameliyatının güç olduğunu söylediğini, sanıkların kardeşini dövdükten sonra öldü diye bıraktıklarını, eğer ölmediğini bilselerdi öldürürlerdi diye düşündüğünü, şikayetçi olduğunu;

 

Katılan T. G., maktulün eşi olduğunu, olayın ne şekilde meydana geldiğini görmediğini, olayın haber verilmesi üzerine hastaneye gittiğini, hastaneye gittiğinde maktulün yaşadığını ancak konuşamadığını, maktulün alkol ve sigara kullanmadığını, eve gelmediği zamanın olmadığını, şikayetçi olduğunu;

 

Katılan A. N. G., maktulün babası olduğunu, olay günü maktulün meyve almak üzere pazara gitmek için saat 19:00-19:15 sıralarında çıktığını, daha sonra maktulün durumunu telefonla öğrendiklerini, şikayetçi olduğunu;

 

Katılan T. G., maktulün babası olduğunu, olayın nasıl gerçekleştiği konusunda görgü ve bilgisinin olmadığını, şikayetçi olduğunu beyan etmiştir.

 

II. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

 

Konya 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 23/03/2017 tarih, 2016/407 esas ve 2017/120 karar sayılı kararı ile sanık İ. A.'nın olası kastla öldürme suçundan TCK'nın 81/1, 21/2. maddeleri uyarınca 20 yıl hapis cezası ile,

 

Sanık M. A.'nın olası kastla öldürme suçuna yardım etmekten TCK'nın 81/1, 21/2, 39/2-c maddesi delaletiyle 39/1, 39/1-son maddeleri uyarınca 8 yıl hapis cezası ile,

 

Sanık Y. T.'un olası kastla öldürme suçuna yardım etmekten TCK'nın 81/1, 21/2, 39/2-c maddesi delaletiyle 39/1, 39/1-son maddeleri uyarınca 8 yıl hapis cezası ile,

 

Cezalandırılmalarına karar verilmiştir.

 

III. İSTİNAF YOLUNA BAŞVURAN VE NEDENLERİ

 

Sanıklar müdafiileri, yetersiz delillerle mahkum edilen sanıkların beraatlerine karar verilmesi gerektiğini belirterek;

 

Cumhuriyet Savcısı, sanık İ.'in eyleminin kasten yaralama sonucu ölüme sebebiyet verme suçunu, diğer sanıkların eyleminin ise buna yardım niteliğinde olduğunu, sanıkların TCK'nın 87/4. maddesi gereğince cezalandırılmalarına karar verilmesi gerektiğini belirterek istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

 

IV. SAVUNMA

 

Sanık İ. A. gerek ilk derece muhakemesinde gerekse dairemizdeki yargılama sırasında, üzerine atılı suçlamayı kabul etmediğini, maktulü daha önce hiç görmediğini, suç tarihinde olay yerinde olmadığını, tanık Merve'nin emniyette gördüğü kötü muamele sebebiyle kendisini suçladığını, daha önce polis memurunu darp suçundan yargılandığını, bu nedenle polis memurlarının taraflı davrandığını, suçsuz olduğunu;

 

Sanık Y. T. gerek ilk derece muhakemesinde gerekse dairemizdeki yargılama sırasında, suç tarihinde K.. Gıda AŞ isimli iş yerinde Beysu firmasında çalıştığını, olay yerinde olmadığını, maktulü tanımadığını, uyuşturucu bağımlısı olan M. A.'nın emniyette baskı sonucu vermiş olduğu ifadeye dayalı olarak hakkında dava açılıp, mahkumiyet kararı verildiğini, M. A.'nın daha sonra bu beyanlarından döndüğünü, bu beyanlar dışında kendisinin atılı suçu işlediğine dair herhangi bir delil olmadığını, olay tarihinde aracının kazaya karışması sebebiyle Cumhuriyet Polis Merkezinde bulunduğunu, polis merkezindeki görevlilerin buna tanık olduğunu, M. A. ile birlikte Seydişehir'e gittikleri tarihin 12/09/2016 olduğunu, olay tarihinin ise 01/09/2016 olduğunu, suç tarihinde diğer sanıklarla birlikte olmadığını, suçsuz olduğunu;

 

Sanık M. A. gerek kovuşturma aşamasında gerekse dairemizdeki yargılama sırasında, polis memurlarının kendisini alıp polis karakoluna götürdükleri esnada uyuşturucu krizinde olduğunu, suçu itiraf etmesine rağmen kendisini dövdüklerini ve baskı yaptıklarını, bu sebeple olay yerinde olduğunu ve diğer sanıkların da olay yerinde olduğunu, İ.'in kafa ile maktule vurduğunu ve araçla mezarlığa götürdüklerini söylediğini, bu beyanlarının doğru olmadığını, olaya katılmadığını, olay yerinde bulunmadığını, diğer sanıkların suçu işlemediklerini, savcılıkta ve Sulh Ceza Hakimliğinde ifade verdiği sırada yanında polisler olduğunu, o nedenle korkup emniyetteki gibi ifade verdiğini, suçsuz olduğunu;

 

Savunmuşlardır.

 

Sanık M. A. soruşturma aşamasında avukat huzurunda emniyette, Cumhuriyet Savcılığında ve Sulh Ceza Hakimliğinde alınan savunmalarında özetle, olay günü Y. T. ve İ. A. ile birlikte Y.'un kullandığı Clio marka araçla Seydişehir Cezaevinde tutuklu bulunan babasını ziyaret ettiklerini, akşam saatlerinde eve geldiklerini, bir müddet oturduktan sonra sanık İ.'in isteği üzerine sanık Y.'un kullandığı araçla dışarı çıktıklarını, eski garaj civarına geldiklerinde yolun karşı tarafında İ.'in birlikte yaşadığı M. Ö.'ı bir şahısla tartıştığını gördüklerini, İ.'in aracı durdurduğunu, arabadan indiğini, kendisinin de inmesini istediğini, sanık İ.'in arkasından bu kişinin yanına gittiğini, İ.'in bu şahısla kavga ettiğini, onun suratına kafa ile vurduğunu ve bu kişinin yere düştüğünü, şahsın yanına vardığında yerde yatar vaziyette olduğunu, yüzünde kan bulunduğunu gördüğünü, kendisine vurmadığını, yaşayıp yaşamadığını kontrol etmek için ayağı ile dokunduğunu, İ.'in araçta bulunan Y.'u çağırdığını, Y.'un araba ile geldiğini, üçünün birlikte yerde yatan kişiyi arabaya bindirdiklerini, Üçler Mezarlığının bulunduğu tarafa gittiklerini, şahsın canlı olduğunu, inlediğini, ancak konuşamadığını, Üçler Mezarlığının oraya geldiklerinde İ.'in talebi ile Y.'un arabayı durdurduğunu, şahsı aşağıya indirdiklerini, İ.'in eli ile şahsa vurduğunu, şahıstan hala inleme sesi geldiğini, şahsı orada bırakıp birlikte araba ile ayrıldıklarını, kendisinin bu kişiye vurmadığını, amcası İ.'in vurduğunu, arabaya bindirirken de yardım amacıyla arabaya bindirdiklerini düşündüğünü savunduğu anlaşılmıştır.

 

V. DELİLLER

 

A. BELGELER

 

1- Konya Eğitim Araştırma Hastanesinin 01/09/2016 tarihli genel adli muayene raporu,

 

2- 11/09/2016 tarih ve 2016/45166 sayılı ölü muayene ve otopsi tutanağı,

 

3- 20/09/2016 tarihli görüntü teşhis tutanağı,

 

4- 19/09/2016 tarihli kamera çözüm tutanağı,

 

5- 13/09/2016 tarihli mobesa görüntü izleme tutanağı

 

6- 13/09/2016 tarihli kimlik tespit tutanağı,

 

7- 03/09/2016 tarihli görüntü tespit tutanağı,

 

8- 02/09/2016 tarihli olay yeri inceleme raporu,

 

9- Ankara Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünün 13/01/2017 tarihli uzmanlık raporu,

 

10- 14/03/2017 tarihli bilirkişi raporu.

 

B. TANIK BEYANLARI

 

Tanık M. Ö. ilk derece mahkemesinde, "İ. A. ile yaklaşık 6 yıl gayrı resmi karı koca hayatı yaşadık, 6 yaşında bir kızımız vardır. Yaklaşık 1 yıl kadar önce İ. A. işlediği bur suç nedeni ile cezaevine girdi. Cezaevinde iken hiç görüşmedik çıktıktan sonra müşterek çocuğumuz olduğu için 5-6 günde bir görüşmemiz oldu. Kendim uyuşturucu madde bağımlısıyım. (...) İki gün nezarette kaldım. Polislerin baskısı ile gerek hazırlık aşamasında emniyette gerekse C. Savcısı önünde farklı ifadeler verdim. O ifadeleri kabul etmiyorum. Hayat kadınlığı yapıyorum. Eroin bağımlısı olduğum için eroin satın alınacak parayı temin etmek için bu işi yapıyorum. Eski garaj civarında yol kenarında duruyorum. Önceden tanıyan erkekler tanıdıkları için yanıma geliyor. Tanımayanlarda yol kenarında beni görünce yanıma geliyorlar. Para karşılığı gerek gelen şahsın aracında gerekse aracı olmayan kişilerle müsait yerde cinsel ilişkiye giriyoruz, aldığım parayı eroin almakta kullanıyorum. Eroin bağımlısı olduğum için tarihini hatırlamıyorum zaten 6 yıldır eroin kullandığım için bir çok şeyi karıştırıyorum. Olay günü eski garaj civarında yol kenarında bekliyordum. Yaz günü hava kararmıştı. Daha önceden gördüğümü hatırlamadığım sonradan G. G. olduğunu öğrendiğim kişi yanıma yaklaştı, bana cinsel ilişki teklifinde bulundu. Şahıs bana ters ilişki teklif etti, ben de bu şekilde ilişkiye girmeyeceğimi söyledim, aramızda tartışma çıktı. Ben ölenden bir miktar uzaklaştım. 8-10 metre kadar gittim. Aramıza bir çam ağacı girdi. Birden bire bağırma sesi geldi. İki kişinin bağırma ve kavga sesini duydum, daha önceden orda çalışan hayat kadınlarını apartman sakinleri kızgınlıkla darp ettiklerini bildiğim için yine öyle bir olay olduğunu düşündüm. Hayat kadını olduğum için beni de döverler diye arkama bakmadan kaçmaya başladım. Kavga eden şahısların kim olduğunu görmedim. Huzurda bulunan sanıkların hiç birisini olay günü görmedim. Benim bulunduğum yere gelmediler. Bilgim bundan ibarettir, ben çalıştığım parayı kendime harcarım hiç bir şekilde İ.'e para vermem. Hayat kadınlığı yaparken İ.'in beni koruyup gözetmesi de söz konusu değildir, eski ifadelerimi kabul etmiyorum, eroin bağımlısı olduğum için ve polisler tarafından baskı altına alındığın için şu anki beyanımla çelişen ifadeler verdim, şu anda anlattığım hususlar doğrudur." dediği,

 

Soruşturma aşamasında emniyette avukat huzurunda şüpheli sıfatı ile verdiği beyanlarında özetle; sanık İ. A. ile gayri resmi olarak birlikte yaşayıp bir yıl önce ayrıldıklarını, müşterek çocuklarının bulunduğunu, hayat kadını olarak çalıştığını, olay günü Karatay Belediyesi civarında müşteki beklediği sırada sonradan ismini öğrendiği maktulün geldiğini, uygunsuz teklifte bulunması üzerine bu kişiye sinirlendiğini ve yürümeye başladığını, şahsın peşinden geldiğini, kolundan tuttuğunu, bir anda İ. A. ve M. A.'nın kendisini izledikleri araçtan inip koşarak olay yerine geldiklerini, bu sırada şahıstan biraz uzaklaştığını, İ.'in söverek bu şahsa kafa ile vurduğunu, İ. kafa ile vurunca şahsın yere düştüğünü, yere düştüğünde M.'ın ise bu adama tekme attığını, bunun üzerine olay yerinden ayrıldığını, beyan ettiği anlaşılmıştır.

 

Tanık M. K. ilk derece muhakemesinde, "eski garaj civarında seyyar satıcılık yaparım. Olayın olduğu gün hava kararmıştı. Saat 20:00-20:30 sıralarında ben eski garaj tarafında iken belediyenin olduğu yerden bir bağrış çağrış sesi duydum. 20-25 metre kadar bağrış sesine uzaktım. Aramızda gidiş geliş iki tane yol var. Seslerin geldiği yere gitmedim. Seslerin geldiği yerde kaç kişi olduğunu görmedim. Hava karanlıktı. Olay yerinde bulunan bazı şahıslar adamı arabaya bindirip götürdü dediler, ben kendim görmedim. Şu anki beyanım doğrudur, şahısları bizzat gözümle görmedim, bir şahsın arabaya bindirilerek götürüldüğünü de görmedim, sadece öyle söylendi" şeklinde;

 

Tanık Rabia Altay ilk derece muhakemesinde, "Ben hayat kadınlığı yaparım. M. Ö. ile eski garaj civarında yol kenarında bekleriz. Bekleme anında zaman zaman hayat kadınlığı yapan Merve'yi de görürüm. Olayla ilgili soruşturma aşamasında beni emniyete çağırdılar. Orda bir kısım görüntüler izlettiler. O görüntülerde M. Ö.'ı teşhis ettim. Huzurda bulunan sanıkların hepsini tanırım. M. ve İ. A. benim erkek arkadaşımın yeğenleri olurlar. Yusuf da onların arkadaşı olur. Sanıklar ile zaman zaman görüşürüm. Emniyetteki ifademde de olay yerindeki kişilerin sanıklar olduğunu söylemedim. Görüntülerdeki şahsın İ. ve M.'a benzediğini de söylemedim ancak zapta farklı geçmiş. Olaya ilişkin bilgim yoktur." şeklinde;

 

Tanık M. Ö..ilk derece muhakemesinde, "ben beysu isimli şirkette dağıtım elemanı olarak çalışmaktayım. Y. T.'da aynı şirkette çalışır, nakliye işi yapar. Olaydan 2 ay öncesinden başlayarak Yusuf bizim çalıştığımız iş yerinde çalışmaya başladı. Yusuf ile evlerimiz birbirine yakındır, aramızda iki sokak vardır. Evimizin bulunduğu yer ile iş yerimizin arası 15 kilometre civarındadır. Y..u işe sürekli ben götürür evine de ben bırakırım. Ortalama akşamları saat 19:30 sıralarında Y..u evine bırakırım. Y..un ayda bir iki kez doluma gittiği dönemlerde araba ile iş yerinden ayrılır. Sabahleyin de aynı araçla kendisi iş yerine gelir. Bu günlerde Y..u getirip götürmem. Tarihi hatırlıyorum. 1 Eylül 2016 tarihinde, gündüzleyin Yusuf aracı sanayiye bakıma götürdü. Akşamleyin 19:30 sıralarında sanığı kendime ait araçla evine ben bıraktım. Zira, sonradan iş yeri kamerasından baktığımda o tarihi hatırladım, Y..u karakola Ö. K. isimli bir arkadaşım götürdü. Bu şahıs firmada çalışıyor, saat kaçta götürdüğünü tam olarak bilmiyorum, ben Y..u akşamleyin evine bıraktıktan sonra Ö.'in götürdüğünü duydum. Ben kendim görmedim." şeklinde;

 

Tanık B. Ö. ilk derece muhakemesinde, "Benim eski arkadaşımın tanıdıkları olduğu için İ. A. ve M. A. isimli şahısları tanıyorum. Kendileri ile zaman zaman görüşürüm. Olayların ne şekilde gerçekleştiğini maktülün nasıl öldürüldüğünü görmedim, ancak emniyetten beni çağırdılar orada teşhis işlemi yaptım, kimi gördüysem söyledim bana gösterilen kamera görüntülerinde İ. A. ve M. A.'yı görmem üzerine teşhis yaptım. Yine orada teşhis ettiğim bayanda M. Ö.'dır. Kendisini de arkadaşım olması sebebiyle tanırım. Teşhis işlemi ve soruşturma aşamasında vermiş olduğum ifadem doğrudur, tekrar ediyorum." şeklinde;

 

Tanık Ö. K. ilk derece muhakemesinde, "Y. T.'u aynı iş yerinde çalıştığımız için tanırım, G. G.'ün öldürülmesi olayı ile ilgili görgüye dayalı herhangi bir bilgim yoktur, tarihi tam hatırlamıyorum ancak 9. ya da 10. ayda şirketten bana akşam 07.00'de telefon geldi, Y..un kullandığı araç kazaya karışmış, Y..u karakoldan çağırıyorlar, bir ilgilenin denildi, Y..u alıp karakola beraber gittik, karakola Y..la birlikte 7.30 sularında vardık, başka bir olay daha olduğu için bizim ifademiz gecikti, Y..la beraber 10-11.00 sularında karakoldan çıktık, başka bir bilgim yoktur, kendisini karakoldan sonra eve bıraktım, tam tarihi hatırlamıyorum, sadece ayın biri olduğunu hatırlıyorum, hangi ay ya da hangi gün olduğunu da hatırlamıyorum, Y..u kendi ikamet ettiği evinden 50 ya da 100 metre uzaklıktan aldım, araçla yaklaşık 10 dakika yolculuk yaptık ve Cumhuriyet karakoluna gittik." şeklinde;

 

Tanık S. D. ilk derece muhakemesinde, "Olay günü yatsı namazı sıralarında yatsı namazına yetişmek için araba ile yanımdaki arkadaşım F. A. ile birlikte Hacı Veyis camine gidiyorduk. Mevlana Kültür Merkezinin oraya geldiğimizde sağ tarafta Hilton Garden otelinin orda Hilton Garden oteli ile mezarlık arasında bir şahsın oturur vaziyette olduğunu gördük. Yanına gittiğimizde şahsın yüzünden, ağzından ve burnundan kan geliyordu. Biz kendisine ismini, kendisine bunu kimin yaptığını, yakınları varsa çağırabileceğimizi söyledik ancak kendisi bize bir şey söyleyemedi. Daha doğrusu bize bir şey söyleyebilecek durumda değildi. Bunun akabinde 112 ve 155'i arayıp olay yerine gelen ambulans şahsı hastaneye götürdü, şahsın ölmüş olduğunu şu anda öğrendim." şeklinde;

 

Beyanda bulunmuşlardır.

 

VI. ESAS HAKKINDAKİ MÜTAALA

 

Cumhuriyet Savcısı esas hakkındaki mütalaasında; 01/09/2016 saat 20.00 sıralarında sanıklar İ. A. ve M. A.'nın sanık Y. T.'un yönetimindeki araçla Karatay Belediye binası yakınında park ettikleri sırada, sanık İ.'in gayri resmi birlikteliği olup, fuhuşla iştigal eden M. Ö.'ın yolun karşı tarafında, daha önceden tanımadığı maktül G. G. ile tartıştığını görüp yanına gittiği, maktül ile tartışan sanık İ.'in, suratına kafa atması sonucunda yere düşen maktülün, kafasının sert zemine çarpması üzerine yaralandığı; sanık İ.'in yeğeni olan sanık M.'ın amcasının peşi sıra yanına gittiği ve yere düşmüş olan maktüle tekme attığı; maktülün bu şekilde yaralandığını gören sanıkların, araçta oturmakta olan sanık Y..u çağırdıkları, Y..un gelmesi ile 3 sanığın yaralı haldeki maktülü, araca bindirip, beraberce Üçler Mezarlığı civarına götürüp, araçtan indirdikleri, sanık İ.'in burada da eliyle vurduğu ve maktülü yaralı halde bırakıp beraberce olay mahallinden uzaklaştıkları, sonrasında maktülü yaralı durumda gören tanıkların çağrısı üzerine gelen ambulansla kaldırıldığı hastahanede tedavi gördüğü sırada 11/09/2016 tarihinde "künt kafa travmasına bağlı kafa tabanı kırığı ile müterafık beyin doku hasarı ve beyin kanaması"na bağlı olarak öldüğü olayda; eyleme bağlı kastın öldürmeye değil, yaralamaya yönelik olduğu gözetilerek, sanık İ.'in kasten yaralama sonucu ölüme neden olmaktan sorumlu tutulması, diğer sanıkların iştirak iradesi ile İ.'in eylemine katıldıklarına dair delil bulunmadığı gözetilerek sanık M.'ın sanık İ. tarafından yaralanan, bu nedenle yere düşen maktüle tekme atması şeklinde ki eylemi nedeniyle basit yaralama suçundan sorumlu tutulması, sanık Y..un ise yardım veya bildirim yükümlülüğünü yere getirme boyutunda kalan eylemi nedeniyle atılı suçtan beraatine ve TCK'nun 98/2. maddesinden gereği yapılmak üzere suç duyurusunda bulunulmasına karar verilmesi gerekirken, suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş olduğundan; O Yer C. Savcısı ve sanıklar savunmanının istinaf başvurularının esastan kabulü ile, CMKnun 280/2. maddesi uyarınca Konya 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/407 esas, 2017/120 sayılı hükmünün kaldırılması, sanık İ. A.'nın eylemine uyan TCK'nın 87/4-1.cümle, 53/1, 58, 63 maddeleri uyarınca; sanık M. A.'nın TCK'nın 86/2, 53, 63 maddeleri uyarınca cezalandırılmaları ve Y. T.'un CMK'nın 223/2-c maddesi uyarınca beraatine, TCK'nın 98/2 maddesinden gereği yapılmak üzere suç duyurusunda bulunulmasına, sanıklar M. ve Y..un tahliyelerine, sanık İ.'in tutukluluk halinin devamına karar verilmesini talep etmiştir.

 

VII. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE DAİRENİN KABULÜ

 

Yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre;

 

Tanık M. Ö.'ın 2009 yılında sanık İ. A. ile evlilik dışı birlikteliğinin olduğu, bu ilişkiden çocuklarının olduğu, çocuğun sanık İ. A.'nın evinde kaldığı, yaklaşık son 1 yıl itibariyle tanık M. Ö.'ın sanık İ. A.'dan ayrı yaşamaya başladığı, hayat kadınlığı yaparak geçimini sağladığı,

 

Tanık M. Ö.'ın, olay günü olan 01/09/2016 günü saat 20.00 sıralarında Karatay Belediyesi civarında müşteri beklediği, maktul G. G.'ün saat 20.15 sıralarında aracı ile gelerek aracını park edip M. Ö. isimli bayanın yanına gittiği, cinsel ilişki konusunda konuştukları, M. Ö.'ın beyanına göre maktul G. G.'ün ters ilişki teklifinde bulunduğu, M. Ö.'ın kabul etmediği, oradan uzaklaşmak istemesi üzerine maktul G. G.'ün M. Ö.'ın kolundan tuttuğu, aralarında karşılıklı itekleşmenin meydana geldiği, M. Ö.'ın söz konusu yerden uzaklaştığı, sanıklar M. A. ve İ. A. ile Y. T.'un sanık Y. T.'un sürücülüğünü yaptığı araç ile söz konusu yere geldikleri, burada tartışmayı görmeleri üzerine önce sanık İ. A.'nın, arkasından da sanık M. A.'nın G. G.'ün bulunduğu yere koştukları, sanık İ. A.'nın G. G. ile tartışmaya başladığı, sanık İ. A.'nın G. G.'e kafa ile vurması üzerine maktul G. G.'ün yere düşerek kafasının arka kısmını sert zemine vurduğu ve hareketsiz kaldığı, sanık M. A.'nın da söz konusu yere geldiği ve maktulün bacağına tekme ile vurduğu, yerde yatan maktul G. G.'ün hareketsiz olduğunu anladıkları, daha sonra araçta bekleyen sanık Y. T.'u çağırdıkları, birlikte maktulü araca bindirerek Üçler mezarlığı civarına götürdükleri, maktul G. G.'ün hayatta olduğunun belirlendiği, G. G.'ü aşağı indirdikleri, sanık İ. A.'nın burada da maktule vurduğu, daha sonra birlikte olay yerinden ayrıldıkları, sonrasında maktülü yaralı durumda gören tanıkların çağrısı üzerine gelen ambulansla maktulün tedavi edilmek üzere Meram Eğitim Araştırma Hastanesine kaldırıldığı, tedavi görmekte iken 11/09/2016 günü vefat ettiği, otopsi raporuna göre maktul G. G.'ün ölümünün künt kafa travmasına bağlı kafa tabanı kırığı ile müterafık beyin doku hasarı ve beyin kanamasının gerçekleşmesi sonucu meydana geldiğinin anlaşıldığı, maktulün vücudunda her iki göz çevresinde ekimoz olduğunun belirlendiği, yine burun kemiğinde sanık İ. A.'nın kafa ile vurması ile oluşan kemik kırığının bulunduğu anlaşılmış ve olayın bu şekilde meydana geldiği kabul edilmiştir.

 

Sanıklar her ne kadar yüklenen suçu işlemediklerini, maktulü tanımadıklarını ve iddia edildiği şekilde bir olaya karışmadıklarını savunmuş ise de, sanık M.'ın soruşturma aşamasında Avukat huzurunda emniyette alınan savunması ile Cumhuriyet Savcılığında ve Sulh Ceza Hakimliğinde alınan savunmaları, tanık M. Ö.'ın soruşturma aşamasında alınan beyanları, olay görüntüleri ve tanık anlatımları ile tüm dosya kapsamı gözetilerek, sanıkların inkara yönelik savunmalarına itibar edilmemiştir.

 

Sanık İ.'in maktule kafa ile bir kez vurduğu, sanık M.'ın olay yerine geldiğinde bacağına tekme attığı ve sanıkların üçü tarafından boş araziye bırakılması sonrasında sanık İ.'in elleriyle bir kaç kez vurduğu anlaşılmaktadır. Maktulün ölümünün, künt kafa travmasına bağlı olarak gelişen kafa tabanı kırığı ve beyin kanaması sonucu meydana geldiği otopsi raporu ve tüm dosya kapsamı ile sabit olup bu durumun ise, sanık İ.'in kafa ile vurması ve maktulün kafasını sert zemine çarpması sonucu meydana geldiği hususunda kuşku bulunmamaktadır. Maktulün ilk olay yerinden alınarak tanıklar tarafından bulunduğu yere bırakılmasının ölüm sonucunu sağladığı veya etkisinin bulunduğu hususunda delil bulunmamaktadır. Bu nedenle, ölümün ilk olay sırasında meydana gelen darp sonucu meydana geldiğinin kabulünde zorunluluk bulunmaktadır.

 

Sanık savunmaları, tanık beyanları ve tüm dosya kapsamından sanıklar maktül arasında öldürmeyi gerektirecek nitelikte husumetin bulunmadığı, sanık İ.'in kafa ile bir kez vurduğu, maktülün yere düşmesi üzerine ve boş araziye bırakıldıktan sonra eylemlerine devam etme imkanı olduğu halde eylemine kendiliğinden son verdikleri dikkate alındığında, kastın yaralamaya yönelik olduğu; ancak bu eylem sonucu maktülün öldüğü anlaşıldığından sanık İ.'in eyleminin TCK'nın 87/4. maddesindeki kasten yaralama sonucu ölüme sebebiyet verme suçunu oluşturduğu kabul edilmiştir.

 

Sanık M.'ın olay sırasında sanık İ.'in arkasında olay yerine geldiği ve onun kafa ile vurması sonucu yere düşerek hareketsiz kalan maktulün bacağına tekme ile vurduğu, sanık Y..un ise arabada bulunduğu ve diğer sanıkların çağrısı üzerine olay yerine gelerek onlar ile birlikte maktulü arabaya aldığı olayda; sanıkların iştirak iradesi ile sanık İ.'in eylemine katıldıklarına dair delil bulunmadığı gibi sanık İ.'in öldürme kastının bulunmadığı gözetildiğinde, sanık M.'ın onun arkasından olay yerine gelmesi nedeniyle neticesi sebebiyle ağırlaşan eyleme TCK'nın 39/2-c maddesi uyarınca yardım eden olarak sorumlu tutulmasının olanaklı olmadığı, sanığın basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaralama sonucunu doğuran tekme atması şeklindeki eyleminin TCK'nın 86/2. maddesi kapsamındaki kovuşturulması şikayete bağlı kasten yaralama suçunu oluşturduğu, maktulün şikayet etme imkanı bulmadan öldüğü anlaşılmakla, sanık hakındaki davanın düşmesine, sanık Y..un eyleminin yasal unsurları yönünden oluşmadığı kabul edilerek sanığın beraatine karar verilmiştir.

 

İlk derece mahkemesi ve Dairemizin kabulüne göre, maktulden sanıklara yönelen bir haksız tahrik nedeni bulunmadığından, sanık İ. lehine haksız tahrik hükümleri uygulanmamıştır.

 

Sanık İ.'in kafa darbesi ile yaralanan ve yerde hareketsiz olarak yatan ancak henüz yaşadığı anlaşılan maktulün, sanıklar tarafından arabaya alınarak boş araziye bırakılması eylemi yönünden ise, sanık Y..un eyleminin yardım bildirim yükümlülüğünü ihlal ve tüm sanıkların eyleminin ise kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu oluşturup oluşturmadığı hususunun değerlendirilmesi için suç duyurusunda bulunulmasına karar verilmiştir.

 

Dairemizin bu kabul ve değerlendirmesi doğrultusunda, Konya 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 23/03/2017 tarih, 2016/407 esas ve 2017/120 karar sayılı hükmünün CMK'nın 280/2. maddesi uyarınca kaldırılmasına ve aşağıdaki hükmün kurulmasına karar verilmiştir.

 

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

 

1) Konya 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 23/03/2017 tarih, 2016/407 esas ve 2017/120 karar sayılı hükmünün CMK'nın 280/2. maddesi uyarınca kaldırılmasına,

 

2) Sanık İ. A. hakkında, maktul G. G.'ü kasten öldürme suçundan dava açılmış ise de, sanığın eyleminin kasten yaralama sonucu ölüme sebebiyet verme suçunu oluşturduğu anlaşılmakla, sanığın eylemine uyan TCK'nın 87/4. maddesinin birinci cümlesi gereğince suçun işleniş biçimi, sanığın kastının ağırlığı ve meydana gelen zararın ağırlığı dikkate alınarak sanığın takdiren ve teşdiden 12 yıl hapis hapis cezası ile cezalandırılmasına,

 

Sanığın olumsuz sosyal ilişkileri, sabıkalı geçmişi, fiilden sonra ve yargılama sürecindeki tutum ve davranışları dikkate alınarak TCK'nın 62. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına,

 

Şartları oluşmadığından verilen cezadan indirim ve arttırım yapılmasına yer olmadığına,

 

Hapis cezasının kanuni sonucu olarak sanık hakkında, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı da göz önüne alınarak TCK'nın 53. maddesinin 1,2 ve 3.fıkralarının uygulanmasına,

 

Sanığa verilen hapis cezasının süresi nedeniyle yasal koşulları bulunmadığından TCK'nın 50, 51 ve CMK'nın 231/5. maddelerinin uygulanmasına yer olmadığına,

 

Sanığın Konya 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 2011/474 esas ve 2012/827 karar sayılı ilamı ile mükerrir olduğu anlaşıldığından, TCK'nın 58/6. maddesi uyarınca hükmolunan cezanın mükerirrlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine,

 

Mükerrir hakkında cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına, denetimli serbestlik tedbirinin süre ve şekline 5275 Sayılı Yasanın 108/4. ve 107/6. maddeleri gereğince koşullu salıverilmeye karar veren mahkemece karar verilmesine,

 

Sanığın gözaltı ve tutuklulukta geçirdiği sürelerin TCK'nın 63. maddesi uyarınca cezasından mahsubuna,

 

Hükmolunan ceza miktarı, tutuklulukta geçirdiği süre, suçun niteliği ile dikkate alınarak sanığın tutukluluk halinin devamına,

 

Hüküm özü yerine geçmesi bakımından karardan bir suretin Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine,

 

3) Sanık M. A. hakkında, maktul G. G.'ü kasten öldürme suçuna yardım etmekten dava açılmış ise de, sanığın eyleminin TCK'nın 86/2. maddesi kapsamında soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde kasten yaralama suçunu oluşturduğu ve maktulün şikayet etme imkanı bulmadan öldüğü anlaşılmakla şikayet yokluğu nedeniyle TCK'nın 73/4 ve CMK'nın 223/8. maddeleri uyarınca davanın düşmesine,

 

Sanık hakkında verilen hükmün niteliği gözetilerek tahliyesine, başka suçtan tutuklu veya hükümlü olmadığı takdirde derhal salıverilmesi için yazı yazılmasına,

 

4) Sanık Y. T. hakkında maktul G. G.'ü kasten öldürme suçuna yardım etmekten dava açılmış ise de, sanığa yüklenen suçun yasal unsurları yönünden oluşmadığı anlaşıldığından, CMK'nın 223/2-a maddesi uyarınca sanığın beraatine,

 

Sanık hakkında verilen hükmün niteliği gözetilerek tahliyesine, başka suçtan tutuklu veya hükümlü olmadığı takdirde derhal salıverilmesi için yazı yazılmasına,

 

Sanığın vekille temsil edilmesi nedeni ile avukatlık asgari ücret tarifesi 13/son maddesi uyarınca ilk derece mahkemesince yapılan yargılama nedeniyle 3.960 TL, dairemizde yapılan yargılama nedeni ile 990 TL olmak üzere 4.950 TL vekalet ücretinin hazineden alınarak sanık Y..a verilmesine,

 

Sanığın tutuklu kalıp beraat etmesi nedeniyle CMK'nın 141 ve devamı maddeleri uyarınca kesinleşen kararın tebliğinden itibaren 3 ay ve her halde kararın kesinleşme tarihinden itibaren 1 yıl içerisinde ikamet ettiği yer Ağır Ceza Mahkemesine dava açmak suretiyle tazminat talep etme hakkının bulunduğu hususunda bildirimde bulunulmasına, (bildirimde bulunuldu)

 

Sanık İ. A.'nın adli sicil kaydında bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin ilam nedeniyle CMK'nın 231/11. maddesi uyarınca gereğinin takdiri için mahkemesine bildirimde bulunulmasına,

 

Karar kesinleştiğinde, sanık Y. T. hakkında, yardım bildirimi yükümlülüğünü ihlal suçundan, tüm sanıklar hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan dava açılıp açılmayacağı hususunun değerlendirilmesi bakımından gereğinin takdiri için Konya Cumhuriyet Başsavcılığına ihbarda bulunulmasına,

 

Adli emanetin 2016/6155 sırasında kayıtlı izlerin dosyada delil olarak saklanmasına,

 

Adli emanetin 2016/5891 sırasında kayıtlı DVD'ler, CD'ler, biyolojik bulgular ve not kağıdının dosyada delil olarak saklanmasına,

 

Katılan C. G. kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden ilk derece mahkemesinde yapılan yargılama nedeniyle hüküm tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık ücret tarifesine göre 3.960 TL, Dairemizde yapılan yargılama nedeniyle 990 TL olmak üzere 4.950 TL vekalet ücretinin sanıklar İ. A.'dan alınarak katılana verilmesine,

 

Katılanlar A. N. G. ve T. G. kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden ilk derece mahkemesinde yapılan yargılama nedeniyle hüküm tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık ücret tarifesine göre 3.960 TL vekalet ücretinin sanıklar İ. A.'dan alınarak katılana verilmesine,

 

İlk derece mahkemesinde yapılan; bilirkişi ücreti 100 TL, 4 tebligat gideri 44 TL, otopsi gideri 299,95 TL, 2 posta gideri 15,45 TL olmak üzere toplam 459,40 TL yargılama giderinin sanık İ. A.'dan tahsiline,

 

Sanık Y. T.'un beraatine, sanık M. hakkındaki davanın düşmesine karar verilmesi nedeniyle bu sanıklar için yapılan yargılama gideri ile İstinaf incelemesi sonucu sanıklar lehine karar verilmesi nedeniyle Dairemizde yapılan yargılama nedeniyle sarf edilen yargılama giderinin hazine üzerinde bırakılmasına,

 

Sanıklar İ. A., M. A. ve Y. T. ile müdafiilerinin, katılan C. G. ve vekilinin yüzlerine karşı, katılanlar A. N. G., T. G. ve vekilleri ile T. G.'ün yokluğunda, Cumhuriyet Savcısı N. N. A.'ın katılımı ve talebe uygun olarak,

 

Sanıklar ve katılan C. yönünden tefhim, katılanlar A. N. G., T. G. ve vekilleri ile katılan T. G. yönünden tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde dairemize verilecek dilekçe veya tutanağa geçirilmek üzere zabıt katibine beyanda bulunmak veyahut da bir başka İlk Derece Ceza Mahkemesi veya Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesi aracılığıyla dilekçe gönderilmesi; tutuklu veya hükümlü bulunanlar bakımından ise cezaevi idaresine bir dilekçe verilmesi veyahut zabıt katibine veyahut ceza ve tutukevi müdürüne beyanda bulunup tutanak tutulması suretiyle, Yargıtay ilgili Ceza Dairesinde incelenmek ve temyiz yolu açık olmak üzere, 13/10/2017 tarihinde, Daire Başkanı'nın sanık M. A.'nın TCK'nın 87/4, 39/2-c maddeleri uyarınca cezalandırılmasına karar verilmesi gerektiğine ilişkin karşı oyu ve oyçokluğuyla, diğer yönlerden oy birliği ile karar verildi. Karara karşı başvurulabilecek kanun yolu, şekli ve süresi anlatıldı.

 

KARŞI OY

 

İlk derece mahkemesi ve Dairemizce, sanık M. A.’nın soruşturma aşamasında emniyet ve savcılıkta verdiği ifadeler ve sulh ceza mahkemesinde müdafi huzurundaki sorgusundaki beyanları ile tanık M. Ö.’ın soruşturma aşamasında vermiş olduğu oluşa da uygun düşen beyanlarına üstünlük tanınarak sanıkların atılı suçları sabit kabul edilmiştir ki, bu kabule ve sanık M.’ın eylemi dışındaki fiillerin nitelendirilmesine bir itirazımız bulunmamaktadır.

 

Sanık M. A. soruşturma aşamasında emniyet müdürlüğü, savcılıktaki ifadeleri ve sulh ceza hakimliğindeki sorgusunda, sanık Y. T. yönetimindeki araçla eski garaj civarına geldiklerinde, amcası olan sanık İ.’in birlikte yaşamış olduğu M. Ö.’ın bir şahısla tartıştığını görmeleri üzerine sanık İ.’in aracı durdurup arabadan indiğini, sanık İ.’in kendisinin de inmesini istediğini, araçtan inerek sanık İ.’in arkasından tanık M. ile tartışan kişinin yanına gittiğini, sanık İ.’in, adını daha sonradan G. G. olduğunu öğrendiği bu şahısla kavga ettiğini, şahsın yüzüne kafa vurması sonucu şahsın yere düştüğünü, yerde yatan şahsın yanına vardığında yaşayıp yaşamadığını kontrol etmek için ayağı ile dokunduğunu, ancak yaralı şahsa tekme ile vurmadığını savunmuştur.

 

Tanık M. Ö. ise, soruşturma aşamasında emniyet müdürlüğünde avukat huzurunda vermiş olduğu ifadede, daha sonra ölen G. G. ile para karşılığı cinsel ilişkiye girmek üzere pazarlık yaptığını, G. G.’ün kendisine uygunsuz teklifte bulunması sebebiyle bu kişiye sinirlendiğini ve yürümeye başladığını, ancak G.’in peşinden gelerek kolundan tuttuğunu, bunun üzerine kendisini izlemekte olan sanıklar İ. A. ve M. A.’nın bulundukları araçtan inip koşarak olay yerine geldiklerini, sanık İ.’in küfür ederek G.’e kafa ile vurduğunu, kafa darbesi sonucu G.’in yere düştüğünü, sanık M.’ın ise yere düşen G.’e tekme attığını beyan etmiştir. Sanığın soruşturma aşamasındaki beyanı ile tanığın soruşturma aşamasındaki beyanlarına göre, tanığın daha sonra ölen maktul G. G. ile tartıştığını gören sanıklardan İ. T.’nın daha önce, sanık M.’ın ise sanık İ.’i takip ederek daha sonra olay mahalline geldikleri, sanık İ.’in kafa ile maktüle vurup yere düşmesine ve yaralanmasına sebep olduğu sırada sanık M.’ın diğer sanık İ.’in hemen yanında olmasa bile olay yerinde olduğu, maktülün yere düşmesinden sonra ise tekme ile maktüle vurduğu anlaşılmaktadır. Her iki sanık, tanık M.’nin maktül ile tartışması ve maktülün tanığın kolundan çektiğini görmesi üzerine olay yerine gitmiş, sanık İ. araçtan inerken diğer sanık M.’ın da gelmesini istemiştir. Böylece sanık M.’ın, diğer sanık İ.’e destek olmak ve filinde yardım etmek maksadıyla sanık İ.’in hemen ardından olay yerine gittiği ve yere düşen maktule tekme ile vurmak suretiyle diğer sanık İ.’in eylemine katkıda bulunmak suretiyle iştirak ettiği, sanık İ. ile tanık M.’nin oluşa da uygun düşen beyanlarıyla sabit olmaktadır. Sanık İ.’in araçtan inerken sanık M.’ın da gelmesini istediği dikkate alındığında onun da esasen diğer sanığın yardımına ihtiyaç duyduğu ve olay yerine gelen M.’ın desteğini de hem manevi hem de maddi olarak görmüş olduğu anlaşılmaktadır.

 

TCK’nın 40. maddesine göre suça iştirak için kasten ve hukuka aykırı işlenmiş bir fiilin varlığı yeterlidir. CMK’nın 23. maddesine göre temel suçun kasten işlenmesi gerekli olduğundan bu suça iştirak edilmesi mümkündür. CMK’nın 23. maddesinde, “Bir fiilin, kastedilenden daha ağır veya daha başka bir neticenin oluşuma sebebiyet vermesi halinde, kişinin bundan sorumlu tutulabilmesi için bu netice bakımından en azından taksirle hareket etmesi” gerektiği belirtilmekte olup, maddede sözü edilen “kişi” ibaresine yardım eden de dahildir. (Mahmut Koca/İlhan Üzülmez, Türk Ceza Hukuku Genel hükümler, Seçkin yayınevi, 7. Baskı, Ankara 2014, s. 467) Dolayısıyla, neticesi sebebiyle ağırlaşan yaralama suçuna yardım eden olarak iştirak edilebileceğini kabul etmek gerekmektedir. Yukarıda özetlenen şekilde gerçekleşen olayda sanık M.’ın sanık İ.’in gerçekleştirmiş olduğu temel suç olan TCK’nın 86/1. maddesine temas eden kasten yaralama suçuna yardım etmek suretiyle iştirak ettiğinde bir şüphe bulunmamaktadır.

 

Burada tartışılması ve açıklığa kavuşturulması gereken; kasten işlenen temel suç niteliğindeki yaralama suçuna yardım eden sanık M.’ın meydana gelen ağır netice olan ölüm sonucundan sorumlu tutulmasının mümkün olup olmadığı, eğer mümkün ise bunun koşullarının neler olduğu hususudur. Bilindiği üzere, neticesi sebebiyle ağırlaşan suçlarda meydana gelen ağır neticeden sorumluluk için kişinin en azından taksirinin mevcut olması gerekir (CMK 23 md). Aksi görüşler bulunmakla birlikte kanımızca da isabetli olan hakim görüşe göre, meydana gelen ağır neticeden sorumluluk bakımından her bir suç ortağının bu netice bakımından taksirinin bulunup bulunmadığına göre bir çözüme varılmalıdır. (Mahmut Koca/İlhan Üzülmez, Türk Ceza Hukuku Genel hükümler, Seçkin yayınevi, 7. Baskı, Ankara 2014, s. 467; Koray Doğan, Neticesi Sebebiyle Ağırlaşmış Suçlar, Ankara 2011, s. 257-258; Seydi Kaymaz, Kasten Yaralama Sonucu Ölüme Neden Olma (Neticesi Sebebiyle Ağırlaşmış Yaralama Suçu, Adalet Yayınevi, Ankara 2009, s. 159) Diğer bir ifadeyle meydana gelen ağır netice bakımından kendisine taksir seviyesinde kusur izafe edilebilen suç ortağı meydana gelen ağır neticeden sorumlu olacak, diğerleri yalnızca temel suçtan sorumlu tutulacaklardır.

 

Bu itibarla somut olayda sanık M.’ın meydana gelen ölüm neticesi bakımından taksir düzeyinde bir kusurunun bulunup bulunmadığının tespiti ile taksirinin mevcut olduğu kanaatine ulaşıldığında TCK’nın 87/4 ve 39/2 maddelerine göre cezalandırılmasına karar verilmesi gerekecektir.

 

Kasten yaralama, bünyesinde potansiyel bir ölüm riskini de barındırmakta olup, asıl fail İ.’in somut olayda öngörülebilir ölüm sonucunu özen yükümlüğüne aykırı olarak öngörmeyerek kasten yaralama fiilini işlemesi nedeniyle ölüm neticesinden sorumlu tutulması gerektiği gibi, yardım eden konumundaki sanık M.’ın da aynı şekilde, ölüm riskini barındıran kasten yaralama sonucu ölüm neticesinin meydana gelebileceğini özen yükümlülüğüne aykırı olarak öngörmemesi ve böylece taksirli hareket etmesi sebebiyle meydana gelen ölüm neticesinden sorumlu tutularak TCK’nın 87/4 ve 39. maddeleri uyarınca cezalandırılması gerekmektedir.

 

O nedenle, sanık M. A.’nın TCK’nın 87/4 ve 39. maddeleri uyarınca cezalandırılmasına karar verilmesi gerekirken, meydana gelen ölüm neticesi bakımından taksirinin bulunup bulunmadığına ilişkin bir değerlendirmede de bulunulmadan sanığın eylemini TCK’nın 86/2 maddesine temas eden basit yaralama olarak nitelendiren çoğunluğun görüşüne katılmamaktayım.


Bu sayfa 78 kez görüntülendi.
- Karara ilişkin daha detaylı bilgi almak için soru / cevap kısmından bize ulaşabilirsiniz -

Yargıtay Danıştay Sayıştay

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI


Bu Sitede yeralan verilerin tamamı ihalekararisor.com' a ait olup. İzinsiz kopyalanması ve yayınlanması izni verilmemiştir.

Web Tasarım İntramor