YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

İcra mahkemesi kısa kararında gerekçeye yer verilmeden tefhim edildiği gerekçesi ile sürenin başlatılmayacağı, zira kararın gerekçesi bilinmeden kanun yolu başvurunun beklenemeyeceği hk.

Karar Özeti

O halde İcra Mahkemesi kararının gerekçesi, tefhimde açıklanmadığı için hükme karşı davalı borçlu vekilinin kanun yoluna başvuruda bulunması beklenemeyeceğinden kararın tebliğinden itibaren sürenin başlayacağı dikkate alınarak, davalı borçlu vekiline gerekçeli karar tebliğ edilerek yasal on günlük süre içinde istinaf kanun yoluna başvuruda bulunulup bulunulmayacağı beklenilip oluşacak sonuca göre karar verilmesi için Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.

Karar

 

 

12. Hukuk Dairesi         2023/6029 E.  ,  2023/6002 K.

 

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi

 

Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki davalı/borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

 

Alacaklı tarafından adi kiraya ve hasılat kiralarına ilişkin haciz yolu ile takip başlatıldığı, borçlunun takibe itirazı üzerine alacaklı vekilince icra mahkemesine başvurularak borçlunun itirazının kaldırılması ile takip konusu taşınmazdan tahliye edildiği, İlk Derece Mahkemesince, davacı alacaklının borca itirazının kaldırılması talebinin kabulü ile Elazığ İcra Müdürlüğ'nün 2022/51299 Esas sayılı dosyasında borçlu tarafın itirazının toplam alacak miktarı olan 248.447,29 TL yönünden kaldırılmasına, takibin bu miktar üzerinden devamına, davalının haksız itirazı nedeni ile takibe konu asıl alacak miktarı olan 198.000,00 TL'nin %20'sine tekabül eden 39.600,00 TL tazminatın davalıdan alınarak davacıya iadesine, davacının yetkiye itirazın kaldırılması talebinin kabulüne, davacının tahliye talebinin reddine karar verildiği, Elazığ 1. İcra Hukuk Mahkemesinin 2022/327 Esas 2023/61 Karar 25.01.2023 tarihli kararına karşı 07.03.2023 tarihinde davalı borçlu vekili hükmün tüm unsurları ile açıklanmaması sebebiyle kanun yoluna başvuru süresinin tefhim değil tebliğden itibaren başlatılması gerektiği, dosyanın bu yönden eski hale getirtilerek kararın taraflara tebliğ edilmesinin talep edildiği, Elazığ 1. İcra Hukuk Mahkemesinin 2022/327 Esas 2023/61 Karar 08.03.2023 tarihli kararı ile İİK'nın 363/1. maddesi uyarınca icra mahkemesi kararlarına karşı tefhim veya tebliğ tarihinden itibaren on gün içerisinde istinaf yoluna başvurulabileceği, kararın 25.01.2023 tarihli duruşmada davalı borçlu vekiline tefhim edildiği işbu tarihten itibaren on günlük süre içinde davalı borçlu vekili tarafından süre tutum veya gerekçeli istinaf dilekçesi sunulmadığından dosyanın eski hale getirilmesi talebinin reddine karar verildiği, anılan karara karşı süresi içinde davalı borçlu vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu, Bölge Adliye Mahkemesince davalı borçlu vekilinin eski hâle getirme talebi, istinaf kanun yoluna başvuru süresinin tefhimden değil gerekçeli kararın tebliğinden itibaren başlaması gerektiğine yönelik olduğu ve bu hâliyle istinaf yoluna başvuru hakkının düşüp düşmediğinin değerlendirilmesi gerekeceğinden, 6100 sayılı HMK m. 98(2)'nin açık düzenlemesi uyarınca, davalı borçlunun eski hale getirme talebine yönelik Bölge Adliye Mahkemesince karar verilmesi gerektiğinden İlk Derece Mahkemesince karar verilmesi hatalı olduğu, somut olayda davalı borçlu vekiline karar 25.01.2023 tarihli duruşmada tefhim edilmekle, yasal on günlük istinaf süresi geçtikten sonra 07.03.2023 tarihinde istinaf yoluna başvurulduğu, mahkemece verilen kararın isabetli olduğundan 08.03.2023 tarihli ek karara yönelik istinaf isteminin kabulü ile söz konusu ek kararın kaldırılmasına, davalı borçlu vekilinin 6100 sayılı HMK m. 95 vd. hükümlerindeki koşulları taşımayan eski hâle getirme talebinin reddine, davalı borçlu vekilinin İlk Derece Mahkemesinin yukarıda anılan 25.01.2023 tarihli asıl kararına yönelik istinaf başvurusunun 2004 sayılı İİK m. 363/1 hükmü gereğince usulden reddine karar verildiği, karara karşı davalı borçlu vekilinin temyiz kanun yoluna başvurduğu anlaşılmaktadır.

 

Anayasa’nın 36/1. maddesine göre “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.”

 

Anayasa ile güvence altına alınan hak arama özgürlüğü ile ilgililer mahkemeye erişim hakkına sahip olmakla uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyabilmekte ve uyuşmazlığın mahkemece karara bağlanmasını isteyebilmektedir.

 

6100 sayılı Hukuk Muhakeme Kanunu'nun 294. maddesinde; “Mahkeme, usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdirir. Yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai karar, hükümdür. Hüküm, yargılamanın sona erdiği duruşmada verilir ve tefhim olunur. Hükmün tefhimi, her hâlde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. Zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hâllerde, gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak bir ay içinde yazılması gerekir. Hükmün tefhimini, duruşmada bulunanlar ayakta dinler. Hükme ilişkin hususlar, niteliğine aykırı düşmedikçe, usule ilişkin nihai kararlar hakkında da uygulanır. “ hükmünün yer aldığı, 297. maddesinde ise hükmün kapsamında bulunması gereken unsurlar düzenlenmekle anılan maddenin 1/c bendinde; tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri, 1/ç bendinde ise hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresinin gösterilmesi gerektiği yer almaktadır.

 

 2004 sayılı İcra İflas Kanunu'nun 363. maddesi uyarınca; ”....İstinaf yoluna başvuru süresi tefhim veya tebliğ tarihinden itibaren on gündür.”

 

Dava açma süresinin işlemeye başladığı an mahkemeye erişim hakkına yapılan müdahalenin ölçülülüğü bağlamında büyük önem taşımaktadır. Öte yandan mahkemelerin sürenin varlık sebebini anlamsız kılma pahasına yorum kurallarının sınırlarını zorlayarak kanunda öngörülen dava açma süresini bertaraf etmesi hukuki güvenlik ve istikrar ilkesinin zedelenmesine neden olabilir. Bu nedenle süreye ilişkin kanun hükümlerinin yorumunda hukuki güvenlik ve istikrar ilkesi ile mahkemeye erişim hakkı arasındaki hassas denge gözetilmelidir. Yargıtay içtihatlarında belirtildiği üzere 6100 sayılı Kanun'un 297. maddesinde sayılan unsurları taşımayan hüküm geçerli olarak tefhim edilmiş bir hüküm olarak sayılmamakta, dolayısıyla gerekçeli karar tebliğ edilmeden kanun yoluna başvurma süresi başlamamaktadır (Mehmet Hanifi Şelem, B. No: 2018/24557, 19/10/2021)

 

Başvuruya konu olayda derece mahkemelerinin kısa kararında gerekçeye yer verilmeyip sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği anlaşılmıştır. Nitekim kısa kararlarda da karara ilişkin ayrıntıların gerekçeli kararda gösterileceği ifade edilmiştir. Somut olayda istinaf başvuru süresinin yukarıda yer verilen Kanun hükmüne göre tefhim veya tebliğden itibaren on gün olduğuna ilişkin duraksama bulunmamaktadır. Duraksama sürenin hangi durumda tefhimden hangi durumda tebliğden başlatılacağı hususundan kaynaklanmaktadır. Anayasa Mahkemesinin Nihal Uslukol kararında da belirtildiği üzere gerek ilgili Kanun hükmü ve ESAS NO : 2023/6029 gerekse buna ilişkin Yargıtay içtihadına göre gerekçesi açıklanmamış bir hüküm tefhim edilmiş bir hüküm sayılmamakta ve dolayısıyla gerekçeli karar tebliğ ya da tefhim edilmeden kanun yoluna başvurma süresi başlamamaktadır. Nitekim başvuruya konu kararlarda da tefhimde İcra Mahkemelerinin gerekçesi açıklanmadığı için hükme karşı başvurucular tarafından tebliğinden itibaren on gün içinde kanun yoluna başvurulmuştur. Yukarıda belirtilen tespitler ışığında somut olay değerlendirildiğinde başvurucuların kısa kararla birlikte kararın gerekçesini öğrenemediği, dolayısıyla karar gerekçesini bilmeyen başvuruculardan kısa kararın tefhiminden itibaren istinaf kanun yoluna başvurmalarını beklemenin başvuruculara ağır bir külfet yüklediği anlaşılmıştır. Bu durumda kanun yolu mercilerinin somut olayın koşullarında istinaf süresini, İcra Mahkemeleri tarafından karar gerekçesi açıklanmadan tefhim tarihinden itibaren başlatmasına ilişkin yorumlarının öngörülemez nitelikte olduğu, başvurucuların katlanmak zorunda kaldığı külfetin hedeflenen meşru amaçla orantısız olduğu, dolayısıyla müdahalenin ölçülü olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. (Anayasa Mahkemesi, 2019/12803 Başvuru)

 

12.01.2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297. maddesinde sayılan unsurları taşımayan hükmün geçerli olarak tefhim edilmiş bir hüküm olarak sayılmayacağı, dolayısıyla gerekçeli karar tebliğ edilmeden kanun yoluna başvurma süresinin başlamayacağı açıktır. Bu durum kanun yollarına başvurunun etkililiğinin sağlanması yönünden de gereklidir.(Anayasa Mahkemesi, 2017/27177 Başvuru)

 

Tüm bu bilgiler doğrultusunda somut olaya bakıldığında; İlk Derece Mahkemesi’nin 25.01.2021 tarihli duruşmasında verilen kararda , taraf vekillerinin yüzüne karşı, taraf vekilleri yönünden tefhim, davalı yönünden tebliğ tarihinden itibaren on gün içinde ... Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere” denilerek istinaf kanun yoluna başvurusu süresinin kararın davalı borçlu vekiline tefhiminden itibaren başlayacağının belirtildiği, davalı borçlu vekiline gerekçeli kararın tebliğ edilmediği, 07.03.2023 tarihinde davalı borçlu vekilinin kanun yoluna başvuru süresinin tebliğden itibaren başlatılmasına ilişkin eski hale getirme dilekçesi sunduğu, mahkemece verilen ek kararda 2004 sayılı İİK'nın 363/1. maddesinde açıkça istinaf yoluna başvuru süresinin tefhim tarihinden itibaren on gün olduğu düzenlenmiş olmakla, mahkeme kararının yetki belgesi ile duruşmaya katılan davalı borçlu vekiline 25.01.2023 tarihli duruşmada tefhim edildiği, istinaf talebi 25.01.2023 tarihinden itibaren on gün içinde sunulmadığından talebin reddine karar verildiği, Bölge Adliye Mahkemesince de kısa kararın tefhim edildiği tarihe göre yasal süre içinde talepte bulunulmadığı belirtilerek davalı borçlu vekilinin istinaf başvurusunun usulden reddedildiği anlaşılmıştır.

 

Yukarıda adı geçen kanun hükümlerine göre hüküm sonucu sadece zorunlu nedenlerle tefhim edilmekle, kural olarak gerekçesi açıklanmamış bir hüküm tefhim edilmiş bir hüküm sayılmamaktadır. Yani kanun yoluna başvuran tarafın kısa kararla birlikte kararın gerekçesini öğrenmediği sürece, gerekçesini bilmediği karara karşı kısa kararın tefhiminden itibaren istinaf kanun yoluna başvurması beklenmemelidir.

 

O halde İcra Mahkemesi kararının gerekçesi, tefhimde açıklanmadığı için hükme karşı davalı borçlu vekilinin kanun yoluna başvuruda bulunması beklenemeyeceğinden kararın tebliğinden itibaren sürenin başlayacağı dikkate alınarak, davalı borçlu vekiline gerekçeli karar tebliğ edilerek yasal on günlük süre içinde istinaf kanun yoluna başvuruda bulunulup bulunulmayacağı beklenilip oluşacak sonuca göre karar verilmesi için Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.

 

SONUÇ: Davalı borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü, ... Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi’nin 09.05.2023 tarih ve 2023/1297 E. - 2023/696 K. sayılı kararının yukarıda yazılı nedenlerle, 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nın 364/2. maddesi ESAS NO : 2023/6029 göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nın 373/2. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 11.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

 


Bu sayfa 74 kez görüntülendi.
- Karara ilişkin daha detaylı bilgi almak için soru / cevap kısmından bize ulaşabilirsiniz -

Yargıtay Danıştay Sayıştay

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI


Bu Sitede yeralan verilerin tamamı ihalekararisor.com' a ait olup. İzinsiz kopyalanması ve yayınlanması izni verilmemiştir.

Web Tasarım İntramor