Mahkemece, davalı vekili tarafından yemin metni hazırlanıp mahkemeye sunulmuş ve bu doğrultuda davacı tarafça yemin eda edilmiş ise de yukarıda yer verilen kural uyarınca ispat külfeti davacıda olduğundan, mahkemece yemin teklif etme hakkının hatırlatılması, ancak ispat yükü kendisine düşen tarafın yemin deliline başvuru hakkının varlığı ile mümkündür. Yasal olarak kullanılma hakkı bulunmayan bir hakkın varlığının mahkemece hatırlatılması da düşünülemez. Yemin deliline dayanılabilmesi de ancak ya tarafların delil listelerinde açıkça bu delile dayanmaları veya davacının dava dilekçesinde, davalının da cevap dilekçesinde yemin deliline dayanmaları veya uygulamada kabul edildiği şekliyle sair deliller ifadesine yer vermeleri ile olanaklıdır. (Yargıtay HGK'nın 24/01/2007 tarihli ve 2007/3-29 E, 2007/19 K sayılı ilamı) İspat külfeti kendisinde olmayan tarafın karşı tarafa yönelttiği yeminin hukuki sonuç doğurmayacağı nazara alınmadan davacının yemin ettiği gerekçesi ile açılan davanın davacı tarafından ispatlandığı kabul edilerek davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
4. Hukuk Dairesi 2020/3022 E. , 2020/4399 K.
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... (...) vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 14/03/2014 gününde verilen dilekçe ile İİK'nun 89/3 maddesi uyarınca menfi tespit istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 21/01/2020 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, İİK'nun 89/3 maddesi uyarınca menfi tespit istemine ilişkindir. Mahkemece, istemin kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, davalı alacaklı tarafından ... 1. İcra Müdürlüğünün 2014/448 esas sayılı takip dosyasında dava dışı oğlu hakkında icra takibi yapıldığını, tedavi amacıyla şehir dışında bulunduğu süreler içerisinde adresine 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 89. maddesi uyarınca 1., 2. ve 3. haciz ihbarnamelerinin gönderildiğini, kendisinin tebligattan haberi olmadığını ve oğlu ile aralarında herhangi bir alacak ve borç ilişkisinin bulunmadığını beyan ederek haciz ihbarnameleri nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, yersiz açılan davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, uyuşmazlık, İİK’nın 72. maddesine göre açılan menfi tespit davası olarak değerlendirilerek, kabulüne dair verilen 24/03/2015 tarihli ilk kararın davalı tarafından temyizi üzerine Dairemizin 08/06/2016 tarihli 2015/7848 esas ve 2016/7621 sayılı kararı ile “.. Eldeki davanın İİK'nun 89/3. maddesi uyarınca açılmış menfi tespit davası olduğu kabul edilerek buna göre sonuçlandırılması gerektiği..” şeklindeki gerekçe ile bozulmasına karar verilmiş; bozma sonrası mahkemece, 11/05/2017 tarihli ikinci karar ile davanın hak düşürücü süre içinde açılmadığı gerekçesi ile reddine karar verilmiş; Dairemizin 13/12/2017 tarihli 2017/3672 esas ve 2017/8222 sayılı ilamı ile onanmasına karar verilmesi akabinde, Dairemizin 2018/2320 esas 2019/2665 sayılı kararı ile davacının karar düzeltme talebi kabul edilerek “.. İİK’nın 89/3 maddesi uyarınca 3. haciz ihbarnamesinin, davacının bildirmiş olduğu adres yerine Tebligat Kanunu’na aykırı şekilde mernis adresine tebliğ edildiği, yapılan tebligatın usulüne uygun olmadığı bu nedenle eldeki davanın süresi içinde açıldığı kabul edilerek, esasının incelenmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir..” şeklinde gerekçe ile bozulmasına karar verilmiş, bozma sonrası, davalı takip alacaklısının alacak iddiasını somut olarak gösterememesi, davacının borçlu dava dışı ...’dan herhangi bir alacağı ve borcu olmadığına dair yemin etmesi bir arada değerlendirilerek, davanın kabulüne karar verilmiştir.
İİK’nın 89. maddesinin üçüncü fıkrasının açık hükmü gereğince, icra dairesi tarafından gönderilen haciz ihbarnamelerine süresinde itiraz etmeyen ve menfi tespit davası açan üçüncü şahıs, takip borçlusuna borçlu olmadığını veya malın takip borçlusuna ait olmadığını ispat etmeye mecburdur.
Dosya kapsamından davanın, İİK’nın 89/3. maddesinde düzenlenen menfi tespit davası olduğu, davalı alacaklı tarafından ... 1. İcra Müdürlüğünün 2014/448 esas sayılı takip dosyasında davacının, dava dışı oğlu hakkında icra takibi yapıldığı ve davacıya İİK'nın 89. maddesi uyarınca 1., 2. ve 3. haciz ihbarnamelerinin gönderildiği, davacının haciz ihbarnamelerine itiraz etmediği anlaşılmakta olup eldeki davada yukarıda açıklanan kanuni düzenlemeye göre davacı 3. kişinin, takip borçlusuna borçlu olmadığını veya malın takip borçlusuna ait olmadığını ispat etmeye mecbur olduğu açıktır.
Mahkemece, davalı vekili tarafından yemin metni hazırlanıp mahkemeye sunulmuş ve bu doğrultuda davacı tarafça yemin eda edilmiş ise de yukarıda yer verilen kural uyarınca ispat külfeti davacıda olduğundan, mahkemece yemin teklif etme hakkının hatırlatılması, ancak ispat yükü kendisine düşen tarafın yemin deliline başvuru hakkının varlığı ile mümkündür. Yasal olarak kullanılma hakkı bulunmayan bir hakkın varlığının mahkemece hatırlatılması da düşünülemez. Yemin deliline dayanılabilmesi de ancak ya tarafların delil listelerinde açıkça bu delile dayanmaları veya davacının dava dilekçesinde, davalının da cevap dilekçesinde yemin deliline dayanmaları veya uygulamada kabul edildiği şekliyle sair deliller ifadesine yer vermeleri ile olanaklıdır. (Yargıtay HGK'nın 24/01/2007 tarihli ve 2007/3-29 E, 2007/19 K sayılı ilamı) İspat külfeti kendisinde olmayan tarafın karşı tarafa yönelttiği yeminin hukuki sonuç doğurmayacağı nazara alınmadan davacının yemin ettiği gerekçesi ile açılan davanın davacı tarafından ispatlandığı kabul edilerek davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Şu durumda, haciz ihbarnamelerine itiraz etmeyerek İİK 89/3 maddesine göre borç zimmetinde veya mal yedinde kabul edilip ispat yükü üzerinde bulunan davacının, dosya kapsamına göre borcu olmadığını ispatlayamadığı anlaşılmakla davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 16/12/2020 gününde oy çokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün onanması görüşünde olduğumdan sayın çoğunluğun bozma kararına katılmıyorum.16/12/2020