19. Başvuru konusu itiraz merciinin kararında Mahkemenin önleyici tedbir kararında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, önleyici tedbir kararının kaldırılmasını gerektirir yeni bir olgunun ortaya çıkmadığı gerekçesine yer verildiği belirtilmiştir. Bununla birlikte 25/9/2020 tarihinden itibaren üç yıl boyunca kesintisiz şekilde uygulanan, son olarak 5/6/2023 tarihinde altı ay süreyle uzatılmasına karar verilen önleyici tedbirin devam etmesini gerektirir olguların nelerden ibaret olduğuna ilişkin somut bir açıklama yapılmadığı anlaşılmıştır. Somut olayda geçici velayet hakkının başvurucuda olması nedeniyle müşterek konuttan uzaklaştırma tedbirinin müşterek çocuğu da etkilediği açıktır. Mahkeme ve itiraz mercii kararlarında çocuğun geçici velayetine sahip başvurucunun, çocukla birlikte yaşadığı anlaşılan müşterek konuttan uzaklaştırılmasına neden ihtiyaç duyulduğu hususunda bir gerekçeye yer verilmediği görülmektedir. Bu kapsamda derece mahkemelerince çocuk ve başvurucunun müşterek konutta kalmaya ilişkin yararı ile karşı tarafın tedbirden elde edebileceği yarar arasında adil bir dengeleme yapılmadığı anlaşılmaktadır. Her ne kadar önleyici tedbir kararı mahiyeti gereği ivedilikle verilmeyi gerektirse de tedbirle elde edilecek yarar açısından adil bir değerlendirme yapmak için yeterli zamana ve imkâna sahip olan itiraz merciinin de anılan hususa ilişkin bir gerekçeye yer vermediği, özellikle çocuğun üstün yararı hususunu itirazın reddine ilişkin kararında tartışmadığı görülmektedir.
20. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
AYÇA İNCİROĞLU BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2020/37585) |
|
Karar Tarihi: 22/11/2023 |
|
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
Başkan |
: |
Kadir ÖZKAYA |
Üyeler |
: |
Engin YILDIRIM |
|
|
M. Emin KUZ |
|
|
Basri BAĞCI |
|
|
Kenan YAŞAR |
Raportör |
: |
Kübra KAYA |
Başvurucu |
: |
Ayça İNCİROĞLU |
Vekilleri |
: |
Av. Tamer DİNÇÖZ |
|
|
Av. Merve Nur ERDEM |
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru 8/3/2012 tarihli ve 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun uyarınca müşterek çocukla aile konutundan uzaklaştırmaya yönelik tedbir nedeniyle aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucu ve eşi hakkında 2020 yılından itibaren devam eden süreçte çok sayıda karşılıklı önleyici tedbir kararı uygulanmıştır. 2020 yılında Kayseri 2. Aile Mahkemesinde (Aile Mahkemesi) açılan boşanma davası devam etmektedir. Müşterek çocuğun velayeti 6/11/2020 tarihinde tedbiren başvurucuya verilmiştir.
3. Başvurucu, eşinin kendisini darp ettiği iddiasıyla 3/2/2020 tarihinde kolluğa başvurarak 6284 sayılı Kanun kapsamında önleyici tedbir talebinde bulunmuştur. Kolluk tarafından 6284 sayılı Kanun'un 5. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a), (b), (c) ve (d) bendi uyarınca başvurucunun eşinin şiddet tehdidi, hakaret ve aşağılama içeren davranışlarda bulunmaması, müşterek konuttan uzaklaştırılması, eşinin konutuna ve işyerine yaklaşmaması, şiddete uğramamış olsa bile eşinin yakınlarına, tanıklarına ve kişisel ilişki kurulmasına ilişkin hâller saklı kalmak üzere çocuklarına yaklaşmaması yönünde otuz gün süreyle önleyici tedbir kararı verilmiştir. Kayseri 1. Aile Mahkemesince (Mahkeme) önleyici tedbir kararı, bulundurulması ya da taşınmasına kanunen izin verilen silahların kolluğa teslimini öngören (g) bendi de eklenmek suretiyle 3/2/2020 tarihinde onaylanmıştır.
4. Başvurucu, eşinin önleyici tedbir kararına rağmen eve gelip fotoğraflarını yaktığını ve eşyalara zarar verdiğini, eşine ait şirkete ait ancak fiilen kendisinin kullanımında olan aracın eşinin çalışanı tarafından rızası hilafına yedek anahtarla götürüldüğünü, müşterek çocuğun da götürülmek istendiğini ancak karşı çıktığını, şiddet tehlikesinin devam ettiğini ileri sürmek suretiyle önleyici tedbir kararının uzatılması için 26/2/2020 tarihinde Mahkemeye başvurmuştur. Mahkeme, tedbir isteyenin maruz kaldığı şiddet derecesi ve tutumunu gerekçe göstererek önleyici tedbir kararının 6284 sayılı Kanun'un 5. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca üç ay süre ile uzatılmasına 28/2/2020 tarihinde karar vermiştir.
5. Başvurucuya karşı 2/3/2020 tarihinde Aile Mahkemesinde boşanma davası açılmıştır. Başvurucunun eşi boşanma davası açmasının akabinde başvurucunun kendisine saldırgan bir tutum izlediği, kendisini davadan feragat etmeye zorladığı, can güvenliğinin olmadığı iddiasıyla 25/9/2020 tarihinde kolluğa başvurarak 6284 sayılı Kanun kapsamında önleyici tedbir uygulanmasını talep etmiştir. Kolluk tarafından 6284 sayılı Kanun'un 5. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a), (b), (c) ve (d) bentleri uyarınca başvurucunun eşine karşı şiddet tehdidi, hakaret ve aşağılama içeren davranışlarda bulunmaması, müşterek konuttan uzaklaştırılması, eşinin konutuna ve işyerine yaklaşmaması, şiddete uğramamış olsa bile eşinin yakınlarına, tanıklarına ve kişisel ilişki kurulmasına ilişkin hâller saklı kalmak üzere çocuklarına yaklaşmaması yönünde otuz gün süreyle önleyici tedbir uygulanmasına karar verilmiştir. Mahkemece kişiler aynı haneyi paylaşsa da paylaşmasa da ailede, hanede ya da aile mensubu sayılan kişiler arasında fiziksel, cinsel, psikolojik, sözlü veya ekonomik her türlü şiddeti önlemek amacı ile ilgili tedbirlerin alınması gerekliliği gerekçe gösterilerek 25/9/2020 tarihinde önleyici tedbir kararının onaylanmasıyla başvurucu aleyhine ilk önleyici tedbir kararı verilmiştir.
6. Başvurucu, 29/9/2020 tarihinde anılan karara karşı itirazda bulunmuştur. Başvurucu itirazında, 2/2/2020 tarihinde eşinin kendisini darp ettiğini, olayla ilgili yargılama sürecinin Kayseri 14. Asliye Ceza Mahkemesinde devam ettiğini ileri sürmüştür. Başvurucu ayrıca eşinin kendisine hakaret ettiği ve evdeki kameraları rızası dışında aktifleştirerek elde ettiği görüntüleri mahkemeye sunmak suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal ettiği iddiasıyla suç duyurusunda bulunduğunu belirtmiştir. Başvurucu ayrıca, önleyici tedbir kararının müşterek konuttan uzaklaştırmayı da kapsaması nedeniyle müşterek çocuğu da alarak konuttan ayrılmak zorunda kaldığını, Kayseri'de tanıdığı kimse olmadığı için pandemi döneminde Ankara'ya taşındığını ileri sürmüştür. Başvurucu, itiraz dilekçesine eşiyle tartışmalarına ilişkin dört adet ses kaydını içerir CD eklemiştir.
7. Aile Mahkemesi, tarafların beyanları ve CD içeriklerini gözetmek suretiyle tedbir isteyenin yakınlarına, tanıklarına ve çocuklarına yaklaşılmamasına ilişkin tedbiri içeren (d) bendinin somut olayda uygulanmasını gerektirir bir durum bulunmadığı gerekçesiyle başvurucunun itirazının kısmen kabulü ile (d) bendinin kaldırılmasına ve önleyici tedbirin (a), (b) ve (c) bendi yönünden devam etmesine 8/10/2020 tarihinde karar vermiştir.
8. Başvurucunun eşi 21/10/2020 tarihli dilekçesi ile Mahkemeden önleyici tedbir kararının uzatılmasını talep etmiştir. Talebin dayanağı olarak başvurucunun üçüncü kişiler aracılığıyla ve evinin etrafında arabasıyla dolaşmak suretiyle tehditlerine devam ettiği, müşterek konutun anahtarını değiştirdiği, delilleri yok etmek için güvenlik kamerasının kablolarını kestiği ileri sürülmüştür. Ayrıca talep dilekçesine delil olarak video kaydı, fotoğraf görüntüleri ve polis tutanağı eklenmiştir. Mahkeme, dilekçe ve dosya kapsamını dikkate alarak 6284 sayılı Kanun'un 5. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a), (b) ve (c) bentleri uyarınca hükmedilen önleyici tedbirin üç ay süre ile uzatılmasına 22/10/2020 tarihinde karar vermiştir.
9. Başvurucu 30/10/2020 tarihli dilekçesi ile anılan karara karşı Aile Mahkemesine itirazda bulunmuştur. Başvurucu itiraz dilekçesinde; kendisinin karşı tarafın güvenliğini tehlikeye sokacak bir fiziki yapıda olmadığını ve silahının da bulunmadığını, önleyici tedbir kararının müşterek konuttan uzaklaştırmayı da kapsaması nedeniyle müşterek çocuğun barınması ve eğitiminin tehlikeye girdiğini ileri sürmüştür.
10. Aile Mahkemesi, önleyici tedbir kararının kaldırılmasını gerektirir yeni bir olgunun ortaya çıkmadığı gerekçesiyle 9/11/2020 tarihinde itirazın reddine kesin olarak karar vermiştir.
11. Başvurucu Aile Mahkemesinin itirazın reddi kararını 9/11/2020 tarihinde öğrendikten sonra 8/12/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
12. Başvuru tarihinden sonra Mahkemece 14/1/2021, 8/7/2021, 27/12/2021, 21/6/2022, 12/12/2022 ve 5/6/2023 tarihlerinde başvurucu aleyhine hükmedilen önleyici tedbirin altışar ay uzatılması yönünde kararlar verilmiştir.
13. Kayseri 14. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen basit yaralama davasında her iki taraf hakkında 25/11/2021 tarihinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmiştir. Verilen bu karar 11/1/2022 tarihinde kesinleşmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
14. Başvurucu önleyici tedbir kararının müşterek konuttan uzaklaştırmayı da kapsaması nedeniyle müşterek çocukla birlikte Kayseri'den Ankara'ya taşınmak zorunda kaldıklarını, çocuğun alıştığı çevreden ve okulundan koparılarak barınma ve eğitim hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucu ayrıca derece mahkemeleri kararlarında önleyici tedbir kararı verilmesi ve itirazın reddi nedenlerinin ilgili ve yeterli gerekçeyle açıklanmamış olması nedeniyle adil yargılanma hakkı kapsamında gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğini ifade etmiştir. Bakanlık görüşünde; başvurucunun iddialarının kanun yolu şikâyeti kapsamında kalıp kalmadığı ve derece mahkemeleri kararlarının bariz takdir hatası veya açık keyfîlik içerip içermediği hususlarının dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı hakkında iki yıldan uzun süredir önleyici tedbir kararı uygulandığı, bu durumun müşterek konuttan uzaklaştırılmayı da kapsaması nedeniyle geçici velayeti kendisinde olan çocuğun üstün yararına aykırı olduğu yönünde beyanda bulunmuştur.
15. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun şikâyetinin özü, hakkında iki yıldan uzun süredir devam eden önleyici tedbir kararları sonucunda müşterek çocukla birlikte yaşadığı konuttan ve çevreden uzak kalmasına ilişkin olduğundan iddianın Anayasa'nın 20. maddesi kapsamında aile hayatına saygı hakkı yönünden incelenmesi gerekir.
16. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
17. 6284 sayılı Kanun’da düzenlenen tedbir kararlarının, verildiği anda infaz kabiliyetini haiz olması nedeniyle Kanun’da amaçlanan “acil müdahale” olgusunun bu aşamada sağlanmış olacağı, bu amacın gerçekleşmesi adına tedbir kararında, şiddetin var olduğuna yönelik kanaate nasıl ulaşıldığının açıklanması yani gerekçe açısından daha esnek bir yaklaşım usulünün benimsenebileceği ancak bu yaklaşıma ait sınırın olayların özelliğine göre hakkın özüne zarar vermeyecek düzeyde belirlenmesinin de gerekli olduğu açıktır. Bu kapsamda söz konusu kararlarda yer verilen gerekçelerde, ileri sürülen zarar riski ve olgulara göre, talebin ilgili mevzuat çerçevesinde kabul görmesi için temel unsurları taşıyıp taşımadığının ortaya konulması yeterli olacaktır (Salih Söylemezoğlu, B. No: 2013/3758, 6/1/2016, § 39).
18. Bu tespitler ışığında somut olayda başvurucu hakkında 2020 yılından itibaren devam eden süreçte çok sayıda önleyici tedbir kararı verildiği, başvurucunun itirazlarının reddedildiği görülmektedir. Başvurucunun önleyici tedbir kararının çok uzun süre devam etmesi ve müşterek konuttan uzaklaştırmayı da içermesi nedeniyle müşterek çocukla birlikte mağdur oldukları şikâyetini derece mahkemeleri önündeki itirazlarında da ileri sürdüğü anlaşılmaktadır. Başvurucunun önleyici tedbir kararının kaldırılması gerektiği yönündeki itirazının özünü; müşterek çocuğun geçici velayetinin kendisinde olduğu, konuttan uzaklaştırma kararı nedeniyle Kayseri'den ailesinin bulunduğu Ankara'ya pandemi döneminde taşınmak zorunda kaldıkları, çocuğun alıştığı çevreden, yaşam düzeninden ve okulundan koparıldığı iddiaları oluşturmaktadır. Derece mahkemeleri, taraflarca ileri sürülen tüm iddialara yanıt vermek zorunda değilse de (Yasemin Ekşi, B. No: 2013/5486, 4/12/2013, § 56) başvuru konusu olayda olduğu gibi aciliyet unsurunun ortadan kalktığı ve başvurucunun itirazlarını sözlü olarak sunamadığı itiraz aşamasında mahkemenin, tek taraflı iddiaya dayanılarak verilen tedbirlerin yerindeliğini, itiraz edenin ileri sürdüğü beyan ve deliller çerçevesinde her iki taraf için öngörülen hak ve menfaat dengesini de gözeterek değerlendirmesi gerekmektedir (Salih Söylemezoğlu, § 40).
19. Başvuru konusu itiraz merciinin kararında Mahkemenin önleyici tedbir kararında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, önleyici tedbir kararının kaldırılmasını gerektirir yeni bir olgunun ortaya çıkmadığı gerekçesine yer verildiği belirtilmiştir. Bununla birlikte 25/9/2020 tarihinden itibaren üç yıl boyunca kesintisiz şekilde uygulanan, son olarak 5/6/2023 tarihinde altı ay süreyle uzatılmasına karar verilen önleyici tedbirin devam etmesini gerektirir olguların nelerden ibaret olduğuna ilişkin somut bir açıklama yapılmadığı anlaşılmıştır. Somut olayda geçici velayet hakkının başvurucuda olması nedeniyle müşterek konuttan uzaklaştırma tedbirinin müşterek çocuğu da etkilediği açıktır. Mahkeme ve itiraz mercii kararlarında çocuğun geçici velayetine sahip başvurucunun, çocukla birlikte yaşadığı anlaşılan müşterek konuttan uzaklaştırılmasına neden ihtiyaç duyulduğu hususunda bir gerekçeye yer verilmediği görülmektedir. Bu kapsamda derece mahkemelerince çocuk ve başvurucunun müşterek konutta kalmaya ilişkin yararı ile karşı tarafın tedbirden elde edebileceği yarar arasında adil bir dengeleme yapılmadığı anlaşılmaktadır. Her ne kadar önleyici tedbir kararı mahiyeti gereği ivedilikle verilmeyi gerektirse de tedbirle elde edilecek yarar açısından adil bir değerlendirme yapmak için yeterli zamana ve imkâna sahip olan itiraz merciinin de anılan hususa ilişkin bir gerekçeye yer vermediği, özellikle çocuğun üstün yararı hususunu itirazın reddine ilişkin kararında tartışmadığı görülmektedir.
20. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
21. Başvurucu, ihlalin tespiti ve yeniden yargılama yapılması talebinde bulunmuştur.
22. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan, B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3), B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan aile hayatına saygı hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin aile hayatına saygı hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Kayseri 1. Aile Mahkemesi'ne
(2020/4311 D. İş) GÖNDERİLMESİNE,
D. 446,90 TL harç ve 18.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 19.246,90 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
E. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 22/11/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.