YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

Kayyım atanmasının amacının müdürün yetkisi dahilinde yaptığı işlerin kayyım onayına tabi tutulması anlamına gelmeyeceği hk. (BAM)

Karar Özeti

 

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 630/2. ve 3. maddelerinde de; her ortağın, haklı sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebileceği, yöneticinin, özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesi veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesi haklı sebep olarak kabul olunacağı belirtilmiştir. Anılan maddelerde müdürün yetkisinin sınırlandırılabileceği belirtilmiş olup, maddedeki sınırlandırmanın amacı müdürün yetkisi dahilinde yaptığı işlerin kayyım onayına tabi tutulması değildir. Böyle bir yorum, TMK'da düzenlenen kayyımlık müessesesi ile bağdaşmadığı gibi TTK'nun 629/1. maddesinin atfıyla limited şirketlere de uygulanması mümkün olan TTK'nun 371/3. maddesi gereğince ancak temsil yetkisinin sadece merkezin veya bir şubenin özgülendirilmesine veya birlikte kullanılmasına ilişkin sınırlandırılmalar geçerli olup, TTK'nun 630/2 ve 3. fıkralarında belirtilen sınırlandırmada ancak kanunda belirtilen bu hallere ilişkin olarak yapılabilir (Emsal Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 28/01/2021 tarih 2020/1490 Esas 2021/593 Karar sayılı ilamı).

 

Bu durumda, mahkemece şirket müdürü görevde olup yönetim boşluğu bulunmadığı, müdürün yetkisinin sınırlandırılmasının amacının müdürün yetkisi dahilinde yaptığı işlerin kayyım onayına tabi tutulması olmadığı gözetilerek davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

Karar

 

 

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2023/1902 Esas 2023/1886 Karar

T.C.

ANKARA

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ

21.HUKUK DAİRESİ

 

DOSYA NO : 2023/1902

KARAR NO : 2023/1886

 

TÜRK MİLLETİ ADINA

KARAR

 

İNCELENEN DOSYANIN

MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

TARİHİ : 08/11/2023 (Ara Karar)

NUMARASI : 2022/18 Esas

İHTİYATİ TEDBİR TALEP

EDEN DAVACI :

VEKİLLERİ :

KARŞI TARAF DAVALI

TALEP : İhtiyati Tedbir

TALEP TARİHİ : 07/11/2023

KARAR TARİHİ : 27/12/2023

GEREKÇELİ KARARIN

YAZILDIĞI TARİH : 03/01/2024

 

Taraflar arasındaki haklı nedenle limited şirketin feshi davasının yargılaması sırasında ihtiyati tedbir talebinin reddine yönelik olarak verilen ara karara karşı ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

 

TALEP

 

İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili 07/11/2023 tarihli duruşmada zapta geçen beyanında özetle; şirket adına kayıtlı araçlar bulunduğunu, bu araçların işletilmediğini, şirketin zarar gördüğünü belirterek karşı taraf davalı şirkete tedbiren kayyım atanmasını talep etmiştir.

 

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

 

Mahkemece, şirketin fesih ve tasfiyesi şartlarının oluşup oluşmadığının bu aşamada henüz belli olmadığı, tüm deliller ile ticari defter ve kayıtların incelenemediği, bu aşamada finansal durumun henüz tespit edilemediği, davalı şirket müdürünün görevinden azline ilişkin verilmiş ve kesinleşmiş bir mahkeme kararı da bulunmadığı, davalı şirkete kayyım atanmasını gerektirir bir organ boşluğunun bulunmadığı, haklılığın yaklaşık olarak ispatı koşulunun bu aşamada gerçekleşmediği gerekçesiyle karşı taraf davalı şirkete kayyım atamasına ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

 

İSTİNAF SEBEPLERİ

 

İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin ortağı olduğu limited şirketin haklı nedenlerle tasfiyesine ilişkin açılmış olan davada şirketi temsil ve ilzama yetkili müdürün kötüniyetli ve müvekkili ortağın ortaklık haklarına zarar verici eylemleri sebebiyle ihtiyati tedbir yoluyla şirkete kayyım tayini, ayrıca şirket malları olan araçlar üzerine üçüncü kişilere devrinin önlenmesi için tedbir talebinde bulunulduğunu, mahkeme tensip kararıyla birlikte şirket araçları üzerine üçüncü kişilere devrinin önlenmesi için ihtiyati tedbir kararı vermekle birlikte, şirkete kayyım tayini konusundaki talebin ise yeterli delil bulunmadığından reddedildiğini, aşamalarda delillerin toplanıp, tanıklar dinlendikten sonra kayyım tayini hususunda yeniden ihtiyati tedbir talep edildiğini, ancak mahkemece şirketin ticari kayıt ve defterlerinin henüz incelenmediği gerekçesiyle bu talebin yine reddedildiğini, son olarak şirketin ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapıldığını, düzenlenen bilirkişi raporunda belirtilen tespitler çerçevesinde kayyım atanmasına yönelik ihtiyati tedbir taleplerinin yinelendiğini, mahkemece davanın esası yönünden haklılığının yaklaşık olarak kanıtlanması koşulunun gerçekleşmediği, tüm delil ve ticari kayıtların incelenmediği gerekçesiyle talebin reddedildiğini, şirket mal varlığının yargılama sürecinde dahi hızla eridiğini, davalının başka şirketlerine malların aktarıldığını, bu durumun müvekkili yönünden telafisi imkansız zararlar doğurduğunu belirterek ilk derece mahkemesi ara kararının kaldırılmasına, ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.

 

HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

 

Talep, HMK'nun 389 vd. gereğince ihtiyati tedbir istemine ilişkindir.

 

HMK'nun 389/1. maddesi uyarınca, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle bir hakkın elde edilmesi önemli ölçüde zorlaşacak ya da tamamen imkansız hale gelecek ise veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.

 

İhtiyati tedbir kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca tarafların dava konusu ile ilgili olarak hukuki durumunda meydana gelebilecek zararlara karşı öngörülmüş geçici nitelikte geniş veya sınırlı hukuki korumadır.

 

İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili karşı taraf davalı şirkete tedbiren kayyım atanması yönünde ihtiyati tedbir talep etmiştir. Mahkemece yukarıda özetlenen gerekçeyle bu yöndeki ihtiyati tedbir talebinin reddine hükmedilmiştir.

 

Gerek 6102 Sayılı TTK ve gerekse özel yasalarda limited şirkete temsil kayyımı, atanmasına ilişkin bir hüküm bulunmamakla birlikte 6102 Sayılı TTK'nun 1. maddesinde "Türk Ticaret Kanununun, Türk Medeni Kanununun ayrılmaz bir parçası" olduğuna ilişkin hükmü karşısında konu ile ilgili 4721 Sayılı TMK hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.

 

TMK'nun 426. maddesinde temsil kayyımlığı, 427. maddesinde ise yönetim kayyımlığı düzenlenmiştir. Türk Medeni Kanunun 426. maddesinde düzenlenen temsil kayyımlığı müessesesi, gerçek kişiler esas alınarak getirilmiş bir kurum olmakla birlikte tüzel kişiler içinde temsil kayyımı atanabileceği gerek öğretide (Türk Medeni Hukukunda Kayyımlık-Mustafa Alper Gümüş-Sh. 103) ve gerekse yargı kararlarında (Yargıtay 11.H.D. 1988 tarih 65-3848 sayı vb.) kabul görmektedir.

 

Bir şirketin yasal temsilcisinin görevini yerine getirmesine bir engel bulunduğu taktirde kendisine o iş için temsil kayyımı atanabileceği gibi, şirketin zorunlu organlarından olan yönetim kurulunun mevcut olmaması halinde de TTK'nun 530. maddesi gereğince bu durumun feshe sebep olabileceği de gözetilerek bir yönetim kayyımı atanabilir.

 

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 630/2. ve 3. maddelerinde de; her ortağın, haklı sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebileceği, yöneticinin, özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesi veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesi haklı sebep olarak kabul olunacağı belirtilmiştir. Anılan maddelerde müdürün yetkisinin sınırlandırılabileceği belirtilmiş olup, maddedeki sınırlandırmanın amacı müdürün yetkisi dahilinde yaptığı işlerin kayyım onayına tabi tutulması değildir. Böyle bir yorum, TMK'da düzenlenen kayyımlık müessesesi ile bağdaşmadığı gibi TTK'nun 629/1. maddesinin atfıyla limited şirketlere de uygulanması mümkün olan TTK'nun 371/3. maddesi gereğince ancak temsil yetkisinin sadece merkezin veya bir şubenin özgülendirilmesine veya birlikte kullanılmasına ilişkin sınırlandırılmalar geçerli olup, TTK'nun 630/2 ve 3. fıkralarında belirtilen sınırlandırmada ancak kanunda belirtilen bu hallere ilişkin olarak yapılabilir (Emsal Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 28/01/2021 tarih 2020/1490 Esas 2021/593 Karar sayılı ilamı).

 

Bu durumda, mahkemece şirket müdürü görevde olup yönetim boşluğu bulunmadığı, müdürün yetkisinin sınırlandırılmasının amacının müdürün yetkisi dahilinde yaptığı işlerin kayyım onayına tabi tutulması olmadığı gözetilerek davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

 

Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin şirkete kayyım atanmasına yönelik ihtiyati tedbir talebinin reddi yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

 

HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;

 

1-İhtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,

 

2-İhtiyati tedbir talep eden davacıdan alınması gerekli olan 269,85 TL istinaf karar harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,

 

 

3-İhtiyati tedbir talep eden davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,

 

Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK'nın 362(1)-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere dosya üzerinden oy birliği ile karar verildi. 27/12/2023


Bu sayfa 68 kez görüntülendi.
- Karara ilişkin daha detaylı bilgi almak için soru / cevap kısmından bize ulaşabilirsiniz -

Yargıtay Danıştay Sayıştay

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI


Bu Sitede yeralan verilerin tamamı ihalekararisor.com' a ait olup. İzinsiz kopyalanması ve yayınlanması izni verilmemiştir.

Web Tasarım İntramor