Davalı vekili tarafından hesap raporunun yerinde olmadığı ileri sürülmüş ise de; Mahkemece hükme esas alınan aktüer raporunun Yargıtay 4. Hukuk Dairesi tarafından "gerçek zarar" hesabında uygulanacağı kabul edilen TRH2010 Yaşam Tablosuna göre muhtemel yaşam süresi belirlenmek suretiyle, bilinmeyen dönem hesabı "progresif rant yöntemi" uygulanarak yapılmış olmasına, davacının da sigorta limiti ile sınırlı olarak "gerçek zarardan" sorumlu olması nedeniyle, belirtilen şekilde hesaplama yapılmasında isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin aktüer hesap raporuna yönelik istinaf sebepleri de yerinde görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, usul ve yasaya uygun olarak verilen ilk derece mahkemesi kararına karşı davalı Sigorta vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi Esas-Karar No: 2022/1581 - 2023/1563
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2022/1581
KARAR NO : 2023/1563
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/03/2022
NUMARASI : 2019/533 Esas 2022/128 Karar
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 29/11/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 29/11/2023
Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili dava dilekçesinde, 22/12/2017 tarihinde davalı tarafından sigortalanan ... plakalı aracın, yaya olan ...'a çarpması neticesinde, ...'in vefat ettiğini, ölenin müvekkillerinin oğlu olduğunu ve müvekkillerinin ölenin desteğinden mahrum kaldığını, kazanın meydana gelmesinde davalı tarafından sigortalanan araç sürücüsünün tam kusurlu olduğunu, müvekkillerinin zararlarından davalının sorumlu olduğunu, Sigorta Tahkim Kuruluna müracaat edildiğini, ancak Tahkim tarafından ölüm sebebinin araç çarpmasını, müessir fiil mi olduğu anlaşılmadığından talebin reddine karar verildiğini belirterek fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak her bir davalı yönünden 5000 TL olmak üzere 10.000 TL destek tazminatının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Sigorta vekili cevap dilekçesinde; ... plakalı aracın müvekkili tarafından ZMMS sigortası ile sigortalı olduğunu, davacıların çocuklarının kazaya bağlı öldüğü iddia edilmiş ise de soruşturma dosyasında, ölüm sebebinin ve illiyet bağının belirlenmesi için Adli Tıptan rapor alınmasına karar verildiğini, kaza ile ölüm arasında illiyet bağının bulunmadığını, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini, ayrıca müvekkilinin sorumluluğunun sigorta limiti kusur ve zarar ile sınırlı olduğunu, davacıların kusur ve zararı kanıtlaması gerektiğini, ayrıca müvekkili tarafından 04/10/2018 tarihinde 7723,00 TL ödeme yapılarak sorumluluğunun sona erdiğini, ödemeye istinaden de davacıların ibraname imzaladığını, bu nedenle de davanın reddine karar verilmesini, ayrıca davacıların destek durumlarını da kanıtlaması gerektiğini, ceza dosyasının dosyaya kazandırılması gerektiğini, ayrıca davacıya rücuya tabi ödeme olup olmadığının araştırılması gerektiğini bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası ile sigortalı araç sürücüsü dava dışı ... ...'nun davaya konu trafik kazasında desteğin iki ya da üçüncü şahıslar tarafından itilmiş olabileceği ya da şahsın bu eylemler öncesinde almış olduğu darbeler neticesinde dengesini kaybederek yola kılıçlama şeklinde düşmesi neticesinde dava dışı sürücünün aracını şahısları korkutmak amacıyla bilerek ve isteyerek aracını ileri-geri (spint) manevralar yapması ve havanın karanlık olması ve şahsın beyanları neticesi (ifadesinde) üç şişe bira içtiği göz önüne alınarak (yolun bitimine yakın) bulunan kişi ve kişiler ile ilgili üzerlerine, olay yeri inceleme büro amirliği ekipleri tarafından çekilmiş olan fotoğraf ve delillerden anlaşıldığı üzere yolun bir tarafının araçlar tarafından park edilmiş olduğu göz önüne alındığında destek ve arkadaşlarının kaçma (bertaraf etme) olasılığı en aza indirgendiğinde davalı sigortaya sigortalı araç sürücüsünün bu eylemleri bilerek ve isteyerek kast amacı ile işlediği dava dışı araç sürücüsünün asli kusurlu olduğu ve davacıların desteğinin ise kusurunun bulunmadığı sabit olmakla, meydana gelen kazadan kaynaklı maddi zarardan davalının, sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında sorumlu olduğu gerekçesiyle; "-Davanın kabulü ile 149.348,01 TL destekten yoksun kalma tazminatının davacı ...'a, 88.333,10 TL'sine 29.01.2018 tarihinden, 61.014,91 TL'sine 03.02.2022 ıslah tarihinden itibaren, 176.636,03 TL destekten yoksun kalma tazminatının davacı ...'a 100.285,99 TL'sine 29.01.2018 tarihinden, 76.350,04 TL'sine 03.02.2022 ıslah tarihinden itibaren yasal faiz işletilmek suretiyle davalıdan alınarak davacılara ödenmesine" karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı sigorta şirketi vekili istinaf dilekçesinde, davaya konu olayın trafik kazası niteliğinde olmadığını, Yerel mahkemece gerekçeli kararda da belirtildiği gibi sigortalı araç sürücüsünün bilerek ve isteyerek kasten davacı yanın üzerine araç sürmesi söz konusu ise müvekkil şirket trafik kazası neticesinde meydana gelen zararları teminat altına almış olduğundan dava konusu olay trafik kazası olmayacağından davanın reddi gerektiğini, Türk Ticaret Kanunu 1477. maddesinde, “(1) Sigortacı, sigortalının, sorumluluk konusu olayı kasten gerçekleştirmesinden doğan zararlardan sorumlu olmaz.'' denildiğini, ayrıca soruşturma aşamasında düzenlenen ölü muayene tutanağında da belirtildiği gibi müteveffanın ölüm nedeninin belirlenemediğini, ceza dosyasındaki ifade tutanakları da incelendiğinde müteveffanın kavga sebebiyle yara bere içinde olduğu, yerde yaralı bir şekilde yattığı sabit olduğundan, meydana gelen zararla sigortalı aracın karıştığı iddia edilen kaza arasında illiyet bağı olmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesinin isabetsiz olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporunun ise "progresif rant" adı verilen; mevzuatta hiçbir şekilde yer almayan, oldukça eski tarihli ve hali hazırda aktüerya uygulamasında hiçbir yeri olmayan yönteme göre yapıldığını, bu yönüyle kararın hatalı olduğunu, davayı kabul etmemekle birlikte müteveffanın kaza tarihi itibariyle evlenme ihtimali de olduğundan destek paylarının evlenme ihtimaline göre yapılması gerekirken müteveffanın evlenme ihtimali dikkate alınmadığından hesabın bu yönüyle de hatalı olduğunu, müterafik kusur bulunduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatına ilişkindir.
Kasta ilişkin istinaf sebeplerinin incelenmesinde, Karayolları Trafik Kanununun 86. maddesine göre; işleten, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur. Sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hâkim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları'nın "Zarar Görenlerin Haklarının Saklı Tutulması ve Sigortacının Sigortalıya Rücu Hakkı" başlıklı B.4-a maddesine göre "Tazminatı gerektiren olay, sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasti bir hareketi veya ağır kusuru sonucunda meydana gelmiş ise," rücu edilebileceği düzenlenmiştir.
Davaya konu kaza, Karayolları Trafik Kanununun 86. maddesinde sayılan mücbir sebep, zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan kaynaklanmamış, aracın işletilme halinde olması, zarar verici fiil, zarar ve uygun illiyet bağı sorumluluk için aranan şartların mevcut olduğu, davalı araç sürücüsünün kasıtlı eylemi teminat dışı hallerde düzenlenmeyip, rücuya tabi hallerde düzenlenmiş olduğundan ve zararın teminat dışı olmamasına göre davalı sigorta şirketinin poliçe limiti ile sorumlu olduğu gözetilerek karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 12.03.2019 tarih ve 2018/6259 Esas, 2019/2787 Karar sayılı ilamı, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 8/6/2022 tarih ve 2022/666 Esas, 2022/8446 Karar sayılı ilamı)
İlliyet bağı konusunda ise, her ne kadar ölü muayene tutanağında ölüm sebebinin belirlenemediği belirtilmişse de, klasik otopsi sonucunda kişinin ölümünün; genel beden travmasına bağlı kafatası kırıkları ile birlikte beyin kanaması ve beyin doku hasarı sonucu meydana geldiği kanaati bildirilmiştir. Ceza mahkûmiyet kararında da, kavga ... ile ... arasında devam ederken sanık ...'in kalabalığın olduğu ve insanların bulunduğu durumda öldürme kastı ile mağdur ...'in üzerine aracı sürdüğü, karanlık olması nedeniyle ve beyanlardan ve keşif zaptından anlaşılacağı üzere ...'in kendisini geri çekmesi üzerine ...'in hızlı şeklide ...'e çarptığı ve aracın altına aldığı, tekerlek ve aracın altında ki demir unsurlar ve baskı neticesinde otopsi raporundan da anlaşılacağı üzere genel beden travmasına bağlı kafatası kırılması, beyin dokusu hasarı ve beyin kanaması sonucu olay nedeniyle vefat ettiği, bu sebeple sanığın üzerine atılı olası kast altında kasten adam öldürme ve adam öldürmeye teşebbüs suçunu işlediği belirtilmiş olup, illiyet bağını kesen bir nedenin bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Davalı vekilinin, müteveffanın evlenme ihtimalinin gözetilmediğine ilişkin istinaf sebebine gelince,
Dosya kapsamından, müteveffanın , kaza /ölüm tarihinde 24 yaşında ve bekar olduğu anlaşılmakta olup, Yargıtay 17. H. D. kararlarına (17.H. D. 16.01.2017 tarih, 2014/14716 E. 2017/80 K., 2014/15260 E. 2017/102 K.) göre, müteveffanın hayatın olağan akışında ileride evleneceği ve en az iki çocuk sahibi olacağı kabulünden hareketle; eşlere 2'şer , çocuklar ile anne ve babaya 1'er pay ayrılmak suretiyle değerlendirmeye gidildiği, müteveffanın bekar olduğu dönemde annenin %25, babanın %25; müteveffanın evli olacağı dönemde kendi evinin gideri de nazara alınarak annenin %16, babanın %16 ; müteveffanın birinci çocuğunun olacağı dönemde annenin %14, babanın %14; müteveffanın ikinci çocuğunun olacağı dönemde annenin % 12,5, babanın % 12,5, hak sahibi babanın bakiye ömrünü tamamladığı tarihten , hak sahibi annenin bakiye ömrünün sonuna kadarki dönemde annenin %20 oranında desteğin gelirinden faydalanacağının kabul edilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Davalı vekili tarafından hesap raporunun yerinde olmadığı ileri sürülmüş ise de; Mahkemece hükme esas alınan aktüer raporunun Yargıtay 4. Hukuk Dairesi tarafından "gerçek zarar" hesabında uygulanacağı kabul edilen TRH2010 Yaşam Tablosuna göre muhtemel yaşam süresi belirlenmek suretiyle, bilinmeyen dönem hesabı "progresif rant yöntemi" uygulanarak yapılmış olmasına, davacının da sigorta limiti ile sınırlı olarak "gerçek zarardan" sorumlu olması nedeniyle, belirtilen şekilde hesaplama yapılmasında isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin aktüer hesap raporuna yönelik istinaf sebepleri de yerinde görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, usul ve yasaya uygun olarak verilen ilk derece mahkemesi kararına karşı davalı Sigorta vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı ... Sigorta A.Ş. vekilinin yerel mahkeme kararına yönelik istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK'nın 353/1-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalıdan alınması gereken 22.267,97-TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 5.567,00-TL harcın mahsubu ile bakiye 16.700,97-TL harcın istinaf eden davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf eden tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK'nın 333. maddesi gereğince kullanılmayan istinaf gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 29/11/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.