6102 sayılı TTK'nın 630. maddesinde; genel kurulun, müdürü veya müdürleri görevden alabileceği, yönetim hakkını ve temsil yetkisini sınırlayabileceği, her ortağın, haklı sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebileceği, yöneticinin, özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesi veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesinin haklı sebep olarak kabul olunacağı, düzenlemeleri yer almaktadır.
T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2022/1547 Esas 2023/1868 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2022/1547
KARAR NO : 2023/1868
TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/06/2022
NUMARASI : 2019/443 Esas 2022/495 Karar
DAVA : Şirket Müdürünün Azli ve Kayyım Atanması
DAVA TARİHİ : 26/08/2019
KARAR TARİHİ : 27/12/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 27/12/2023
Taraflar arasındaki şirket müdürünün azli ve şirkete kayyım atanması istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı gerekçelerle davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin dava dışı .... Şti.'nin 25.000,00 TL sermaye karşılığı (650) 100 adet pay sahibi olduğunu, söz konusu şirketin işlettiği alkollü işletme bulunduğunu, diğer ortak ...'ın münferiden temsile yetkili müdür olduğunu, bu zamana kadar söz konusu görevi yasanın öngördüğü şekilde yerine getirmediğini, şirketin işleri ve hesapları hakkında bilgi verilmesi yönündeki istemlerin bu zamana kadar cevapsız bırakıldığını, en geç Mart ayının sonuna kadar yapılması gereken yıllık genel kurul toplantısının yapılmadığını, müvekkilince 13.06.2019 tarihinde noterden ihtarname gönderilmesi ve bu ihtarnameye cevap verilmemesi üzerine genel kurul yapılması istemi ile Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/383 Esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, dava tarihinden sonra usulsüz çağrı ile talep edilen gündem maddeleri eklenmeksizin genel kurula davet yapıldığını, ilk toplantının gündem maddeleri olmaması nedeniyle ertelendiğini, 29.07.2019 tarihli toplantıda ise tarafların %50 pay sahibi olması nedeniyle özellikle temsil konusunda şirketin lehine olacak hiçbir karar alınamadığını, davalı yanca oy hakkının kötüye kullanıldığını, müvekkilince ihtarname ile istenilen şirket işleri ve hesapları hakkında dönüş yapılmadığını, incelemesine müsaade edilmediğini, şirket bilanço ve muhasebe kayıtlarının genel kurul toplantı tarihinden en az 15 gün önce şirket merkezinde ortakların bilgilendirilmesine açık bulundurulmadığını, 29.07.2019 tarihli genel kurulda gece hayatının en yoğun olduğu bölgede alkollü işletmeyi işleten şirketin zarar ettiği yönünde sözlü ve hiçbir şekilde belgeye dayanmayan bilgiler verilmişse de bahsedilen konumdaki bir işletmenin bu şekilde zarar etmesinin mümkün olmadığını, işletme için satın alındığı iddia edilen ve faturalandırılan ürünlerin dahi gerçekten işletme için alınıp alınmadığının tespit edilemediğini, bu haliyle müdürün mevcut yetkisini kötüye kullanarak gerçekte satın alınmamış ürünler için fatura kestirerek gider gösterebileceğinin, şirketi zarar ettirebileceğinin, kâr payını düşük gösterilmesinin mümkün ve muhtemel olduğunu, 29.07.2019 tarihli genel kurulda şirketin 2018 yılı bilanço ve kar/zarar hesapları raporunun somut gerçekleri yansıtmadığı, eksik ve yetersiz olması nedeniyle davacı vekili olumsuz oy kullandığından kabul edilmediğini, davalı şirket müdürünün ibra edilmediğini belirterek, davalının yetkilerinin kaldırılarak haklı nedenle azli ile bu hususun tescil ve ilanı, mahkemece gerekli görüldüğü takdirde temsil ve yönetim için yeni müdür seçilene kadar müvekkilinin görevlendirilmesi, aksi kanaatte ise kayyum atanması, davalının kusurlu ve hukuka aykırı fiilleri nedeniyle oluşan zararın bilirkişi tarafından tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, müvekkilinin %50 hissesine sahip olduğu şirketin, münferiden temsile yetkili müdürü olduğunu, şirketin ... adlı mekanın işletmesini yürüttüğünü, davacının, iddia ettiğinin aksine %50 hissedar olmasından kaynaklı olarak şirketin işleyişini engellemek amacıyla yasaların kendisine tanıdığı hakları kötüye kullandığını, müvekkilinin müdür olarak görev aldığı şirket ile ... Paz. Dağ. Tic. A.Ş. arasında sözleşme bulunduğunu, davacının yetkisiz olarak düzenlediği noter ihtarı sonrası bu şirketin sözleşmeyi yenileme ve yeni mal satma konusunda tereddütleri olduğunu ve ortaklar arasında problemin giderilmesi halinde sözleşme gereklerini yerine getireceğini bildirdiğini, bunun şirketlerinin iflasına varan sonuçlara neden olabileceğini, davacı tarafın sadece 17 ay önce hissesini devraldığı şirkette yönetimle ilgili sorunlar çıkartmaya çalıştığını, şirket aleyhine çaba gösterdiğini, davacı tarafından genel kurul toplantısı yapılmadığından bahisle açılan Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2019/383 E. sayılı dosyasında yapılan inceleme neticesinde davanın reddine karar verildiğini, davacının iddiasının aksine usulüne uygun çağrı ve davacının talep ettiği gündem maddelerini de ekleyerek genel kurul daveti yapıldığını, müvekkilinin, davacının bilgi edinme hakkının engellemediğini, aksine şirketin bütün kayıtlarını davacının denetimine açtığını, bu hususun taraflarca genel kurul toplantı tutanağına yazıldığını, şirket müdürünün yükümlülüklerine aykırı davranmadığının da tespit edildiğini, davacının iddiasının aksine müvekkili ...'ın şirket Müdürlüğü'nden doğan sorumluluklarını yerine getirdiğini, ticari defterlerin usulüne uygun tutulmamasının bir azil sebebi olmadığını, müvekkilinin şirket müdürü olarak yasal sorumluluklarını yerine getirerek, şirket ticari defterlerini usul ve yasalara uygun tutup, genel kurul denetiminden geçirdiğini ve davacının denetiminden de geçmesi için davacıya sunduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; şirket müdürü olan davalı ortağın, şirketin gerçek kâr tutarını kayıtlara aktarmayarak, şirket kârını eksik göstererek, sahte belge ve faturaları gider olarak göstererek, şirket banka hesaplarından çektiği yüklü miktarda (1.193.028 TL) parayı şirket kayıtlarına işlemeyerek ve bu paraların şirketin işleyişi ile ilgili hangi işlerde harcandığını ispatlayamayarak, şirket ortağı olmayan kişilerin şahsi kredi kartı borçlarını şirket hesabından ödeyerek ve bu harcamanın şirket adına yapıldığını ispatlayamayarak, şirket banka hesaplarındaki kayıtları şirket kayıtlarına aktarmayarak, yönetim hakkını ve temsil yetkilerini kötüye kullandığı, suistimal ettiği, şirket ve diğer ortakların aleyhine işlemler yaptığı kanaatine varıldığından, davanın kabulüne, davalı ...'ın TTK 630/2. maddesi uyarınca şirket müdürlüğünden azline, şirket müdürü atanana kadar Av. ...'ın idari kayyım olarak atanmasına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Taraflarınca usule aykırı olarak açılan davaya itirazlarına rağmen davanın görülmeye devam ettiğini, davacı yanın dava dilekçesinde TTK'nun 235.maddesine dayandığını, ilgili maddenin kollektif şirketlerdeki temsil yetkisine ilişkin olduğunu, limited şirketlerde ki temsil yetkisinin TTK'nun 630.maddesinde düzenlendiğini, bu nedenle davanın görülemeyeceğini, müvekkilinin gerek noter aracılığıyla, gerek genel kurul davetiyeleriyle davacı ortağa tüm bilgileri ilettiğini, davacı yanın müvekkilinin oy hakkını kötüye kullandığına yönelik beyanlarını kabul etmediklerini, müvekkilinin kendi şirketi aleyhine kendisine zarar verecek şekilde oy kullanmasının veya yetkisini bu yönde kullanmasının hayatın olağan akışına da aykırı olacağını, bilirkişiden rapor alındığını, alınan rapordan da anlaşılacağı üzere ortada ticari defterlerin tutulmasında bir kusur bulunduğunu, ilgili kusurun ise tek başına yetkinin azli için yeterli olmayacağını, müvekkili tarafından eksikliklerin giderilmeye çalışıldığını, bu hususta tek kusurlu olanın müvekkili olmayıp dönemin muhasebesini tutan müşavirin de sorumluluğu bulunduğunu, gerekli adımların atıldığını, değişikliğe gidildiğini, davacı yanın kötü niyetli olduğunu, çekmiş olduğu ihtarname ile ortakları olduğu şirketin en fazla kar edilen firmayla aralarında sorun yaratarak şirketin iflasına varan sonuçlara neden olabilecek nitelikte iddialarda bulunduğunu, bilirkişi tarafından hazırlanan raporun tarafsızlık ilkesini ihlal edecek mahiyette olduğunu, bilirkişinin tüm giderleri değerlendirmediğini, raporun taraflı olup gerçeklikten hayli uzak olduğunu, ayrıca hesap hataları içerdiğini, şirketin sadece kurumlar vergisi beyannamesinin incelenmek suretiyle hatalı şekilde kar / zarar çıkarımları yapıldığını, ayrıca bilirkişinin raporunda sahte rapor alındığı iddia edilen faturaların müvekkilinin ortaklığı öncesinde alındığından hiç bahsetmediğini, ayrıca kayyım ataması hukuken kararın kesinleşmesinden itibaren gerçekleşen bir karar türü olduğunu, ancak mahkemece hukuka aykırı şekilde şirkete kayyım atandığını, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; şirket müdürünün azli ve şirkete kayyım atanması istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK'nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Mali Müşavir bilirkişiden alınan raporda özetle; dava dışı şirketin ibraz ettiği ticari defterlerinin incelenmesi sırasında, şirketin ... Bankasında bulunan vadesiz hesabındaki işlemlerinin 2018 yılında tamamının, 2019 yılında ise büyük bir kısmının ticari defterlere kayıt edilmediğini, dava dışı şirketin mal/hizmet alışlarının bir kısmının ticari defterlerde maliyet ve gider hesaplarında gösterilmediğini, gerçek bir mal/hizmet alım satımına dayanmadığı anlaşılan sahte belgeyi ticari defterlere kayıt ettiğini, şirket ortaklarından ...'a yapılan ödemelerin 331-Ortaklara Borçlar Hesabına veya 131-Ortaklardan Alacaklar hesaplarına kayıt edilmediğini, ... Ltd. Şti'nin ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulmadığını, denetime elverişli olmadığı, bankalardan çekilen ve yatırılan paraların takibinin yapılamadığını, dava dışı şirketin 2018 yılı maliyetleri toplamı 1.597.873,95 TL, 2018 yılı gelirleri toplamı ise 2.115.373,11 TL hesaplandığına göre beyan edilmesi gereken 2018 yılı dönem gayri safi kârının (2.115.373.11 - 1.597.873,95 =) 517.499,16 TL olması, bu tutardan da şirketin 1.829,99 TL kısa vadeli borçlarıma gideri ve olağan dışı gider ve zararları tenzil edildiğinde beyanı gereken dönem kârının (517.499,16 -1.829,99=) 515.669,17 TL olması gerekirken, dava dışı şirketin 2018 yılı için 57.901,51 TL net zarar beyan ettiğini, buna göre beyan dışı kalan kâr tatarının 515.669,17 TL olduğunu, dava dışı şirketin 2019 yılı maliyetleri toplamının 2.017.293,21 TL, 2019 yılı gelirleri toplamının ise 2.353.822,53 TL hesaplandığı, buna göre beyan edilmesi gereken 2019 yılı dönem gayri safi kârının (2.353.822,53 -2.017.29321 =) 336529,32 TL olması, bu tutardan da şirketin 54.573,05 TL kısa vadeli borçlanma gideri ve olağan dışı gider ve zararları tenzil edildiğinde beyanı gereken dönem kârının (336.529,32 -54,573,05=) 281.956,27 TL olması gerekirken, dava dışı şirketin 2019 yılı için 101,800,10 TL dönem karı beyan ettiği, beyan dışı kalan kâr tutarının (281.956,27-101.800,105=) 180.156,17 TL olduğunu, dava dışı şirketin ticari defter kayıtlarının incelenmesinde “Sahte Belge Düzenleyicisi” olduğu yönünde hakkında Vergi Tekniği Raporu düzenlenen ...Mühendislik Müşavitlik A.Ş.'nin 2018 yılında dava dışı ... ...Ltd.Şti adına 19.01.2018 tarih ve 305755 seri mımaralı KDV hariç 63.559,32 TL tutarımdaki faturanın 740.3.02 Bakım Onarım Giderleri hesabına gider olarak, 11.440,68 TL tutarmdaki KDV'nin ise 191-İndirilecek KDV hesabına indirilecek KDV olarak kaydedildiğinin tespit edildiğini, ... Ltd.Şti'nin aynı firmaya 2017 yılından kalan 75.000,00 TL daha borcu bulunduğunu, toplam 150.000,00 TL tutarındaki borcun önce 320.01.20 nolu Satıcılar hesabma alacak kayıt edilmiş sonrasında ise 05.02.2018 tarihinde ... Şubesinde bulunan 10100677 nolu vadesiz hesaba 150.000,00 TL ödeme yapılarak hesabın sıfırlandığını, hakkında “Sahte Belge Düzenleyicisi” olduğu yönünde Vergi Tekniği Raporu düzenlenen ...A.Ş. hakkında yapılan vergi incelemesi sonucunda adı geçen firmanın gerçek bir mal ve hizmet satışı yapmaksızın fatura düzenlediği yönünde tespit olduğundan, adı geçen firma tarafından dava dışı ... Ltd.Şti'ne 2018 yılında düzenlenen KDV dahil 75.000,00 TL tutarındaki mal ve hizmetin gerçekte bu firmadan yapılmadığını, gönderilen banka hesap özeti ile ticari defterlerin karşılaştırılmasında, ... Ltd.Şti'nin mevduat hesabından 2018 yılında yapılan işlemlerin hiç birinin, 2019 yılında yapılan işlemlerin ise çok büyük bir kısımının ticari defter kayıtlarına intikal ettirilmediğini, çekilen tutarların, yapılan EFT'lerin, gelen EFT lerin, şirket ortaklarının çektikleri paraların ticari defter kayıtlarında gösterilmediğini, banka hesap özetlerinin incelenmesinde, özellikle ortaklar tarafından çekilen paralar ile ilgili yapılan araştırmada, davalı ortak ...'ın şirkete ait banka hesaplarından kendine EFT yoluyla para gönderdiğini, ancak hesaptan çekmiş olduğu bu paraları tekrar hesaba yatırmadığını, davalı ortak ... tarafından çekilen paraların 131-Ortaklardan Alacaklar veya 331-Ortaklara Borçlar hesabında izlenmediğini, ayrıca çekilen paraların işletme ihtiyaçları için kullandığı konusunda da somut bilgilere ve ticari defter kayıtlarına rastlanılmadığını, şirket ortağı ve yetkili müdürü olan ... tarafından dava dışı şirketin ... Bankası ... Şubesinde bulunan hesabından 2018 yılında 54.720,00 TL, 2019 yılında ise 204.831,00 TL olmak üzere toplam 259,581,00 TL, şirketin Türkiye ... Şubesinde bulunan mevduat hesabından 2018 yılında 52.110,00 TL, 2019 yılında ise 883.337,00 TL olmak üzere toplam 933.447,00 TL. para çekildiğini, bu paraların ticari defter kayıtlarında gösterilmediğini, çekilen bu paraların şirketin hangi işleri için kullanıldığına dair ayrıntılı bilgi ve belgelerin dava dışı şirket tarafından sunulan ticari defter ve belgelerinde yer almadığını, şirketin ortağı olmadığı anlaşılan ...'ın kredi kartlarının şirketin banka hesaplarından ödenmiş olmasına karşılık ödenen bu tutarların ticari defterlerde herhangi bir hesapta izlenmediğini, bu paraların geri ödendiğine dair kayıtların olmadığını, ...'ın kredi kartlarının şirketin banka hesaplarından yapılan ödeme tutarlarının 2018 yılında 35.550,00 TL, 2019 yılında ise 38.500,00 TL olmak üzere toplam 74,050,00 TL olduğunu, banka güvenlik görevlisi ... isimli şahsa şirket hesabı üzerinden her ay düzenli ödeme yapıldığıNI, ... Şubesi tarafından gönderilen 15.10.2020 tarihli cevabi yazıda, ...Ltd.Şti tarafından ...'un şubelerinde bulunan vadesiz hesabına 13.01.2020 tarihinde 1.650,00 TL ve 10.02.2020 tarihinde 1.900,00 TL para gönderildiğinin belirtildiğini, dava dışı şirketin 2018-2019 yıllarına ilişkin ticari defterlerinin ve banka hesap ekstrelerinin incelenmesi sırasında adı geçen ... adına herhangi bir ödeme yapıldığını gösteren kayıt ve belgeye rastlanılmadığını, 2020 yılında gönderilen paranın ticari defter kayıtlarında olup olmadığı, hangi amaçla gönderildiği konusunun tam olarak tespit edilemediğini, mali açıdan yapılan inceleme ve değerlendirmeler neticesinde, tespit edilen bu hususların her birinin davalı ...'ın şirket müdürlüğünden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekllde ihlal ettiği belirtilmiştir.
6102 sayılı TTK'nın 630. maddesinde; genel kurulun, müdürü veya müdürleri görevden alabileceği, yönetim hakkını ve temsil yetkisini sınırlayabileceği, her ortağın, haklı sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebileceği, yöneticinin, özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesi veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesinin haklı sebep olarak kabul olunacağı, düzenlemeleri yer almaktadır.
.... Şti.'nin Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğünde 382191 Sicil numarasıyla kayıtlı olduğu, 200 paydan 100 payının davacıya, 100 payının ise davalıya ait olduğu, şirketin yetkili temsilcisinin davalı olduğu dosya kapsamıyla sabittir.
Düzenleme ile birlikte somut olay değerlendirildiğinde; davacı yanca ortağı olduğu şirketin müdürü olan davalının şirketi iyi yönetmediği, şirket hesaplarını düzenli tutmadığı, davacı ortağı şirket kayıtlarını inceleme fırsatı tanımadığı, sahte faturalarla şirketin zarara uğratıldığı ve olağan genel kurul toplantısının zamanında yapılmadığı iddialarıyla şirket müdürünün azlini ve şirkete kayyım atanmasını talep etmiş, davalı yan ise, iddiaların gerçek dışı olduğu belirtilerek davanın reddini istemiştir.
Dosya kapsamına uygun, gerekçeli, denetim ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişinin raporunda belirttiği, ilk derece mahkemesinin gerekçesinde de açıklandığı üzere, şirket müdürü olan davalının, şirketin gerçek kâr tutarını kayıtlara aktarmadığı, şirketin kârını eksik gösterdiği, sahte belge ve faturaları gider olarak defterlere işlediği, şirketin banka hesaplarından çekilen 1.193.028 TL'yi şirket kayıtlarına işlemeyerek ve bu paraların şirketin işleyişi ile ilgili hangi işlerde harcandığını, şirket ortağı olmayan kişilerin şahsi kredi kartı borçlarının şirket hesabından ödenerek ve bu harcamanın şirket adına yapıldığının somut bilgi belgelerle ispatlayamadığı, ayrıca şirket banka hesaplarındaki kayıtları şirket kayıtlarına aktarmadığından yönetim hakkını ve temsil yetkilerini kötüye kullandığı, görevini suistimal ettiği gibi şirket ve diğer ortağın aleyhine işlemler yaptığı anlaşıldığından açılan davanın kabulüne yönelik ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygundur.
TTK'nun 630/2.maddesi gereğince haklı sebeplerin varlığı halinde her ortağın yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını ve sınırlamasını mahkemeden isteyebileceği düzenlenmiş olup, düzenleme gereğince ilk derece mahkemesince açılan davanın kabulü ile birlikte kararın kesinleşmesi ile birlikte davalı şirkette organ yokluğu oluşacağı nazara alınarak şirkete kayyım atanmasında usul ve yasaya aykırı bir durum bulunmadığından buna yönelik davalı vekilinin istinaf başvurusuna itibar edilmemiştir.
Öte yandan, davalı yanca davacının açılan davada TTK'nun 235.maddesinde ki kollektif şirket yöneticilerinin sorumluluğuna dayanılması nedeniyle iş bu davanın görülemeyeceği iddia edilmiş ise de, açılan davada hukuki nitelendirme mahkemeye ait olup, dava dilekçesi ve kapsamından açıkça limited şirket müdürünün azli talep edilmiş olmakla davalı yanın buna yönelik istinaf itirazları yerinde değildir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kabulü yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalıdan alınması gerekli olan 269,85 TL harçtan peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 189,15 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK'nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay'da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.27/12/2023