YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

İş kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminatı ödeyen işletme hakkı devir sözleşmesinin tarafının, ödediği bedeli devir aldığı şirketten talep edebileceği hk.

Karar Özeti

Somut uyuşmazlıkta davacı tarafından icra dosyasına yapılan ödeme İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi'nin imzalandığı tarihten önceki döneme isabet eden olaya dayanmaktadır. Rücuen alacağa dayanak olan Muş 1. Asliye Hukuk Mahkemesindeki davanın davacısı da bu sözleşme çerçevesinde üçüncü kişi konumunda olup İHDS'nin 7.4 ve 7.6 maddeleri gereğince davacının icra dosyasına ödediği bedel, temyiz harcı, temyiz masrafı, temyiz karar harcı, onama harcı, bakiye karar harcı olmak üzere ödediği tüm bedeli davalıdan rücuen talep ve dava hakkı bulunmaktadır. Rücuen alacağa dayanak davadaki uyuşmazlığın dağıtım tesislerinin mülkiyetine ilişkin olmaması karşısında sözleşmenin 7.2 maddesi uyarınca davacının ihbar yükümlülüğü de bulunmamaktadır. Bu nedenle davalı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 23/03/2016 tarih 2015/13510 esas 2016/3219 karar sayılı emsal içtihadı).

Karar

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/1903 Esas 2023/1842 Karar

 

T.C.

 

ANKARA

 

 

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ

 

21.HUKUK DAİRESİ

 

ESAS NO : 2021/1903

 

KARAR NO : 2023/1842

 

 

TÜRK MİLLETİ ADINA

 

KARAR

 

 

İNCELENEN DOSYANIN

 

MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

TARİHİ : 31/05/2021

 

 

NUMARASI : 2020/298 Esas 2021/363 Karar

 

 

DAVA : Alacak (İşletme Hakkı Devir Sözleşmesinden Kaynaklanan)

 

DAVA TARİHİ : 03/07/2020

 

KARAR TARİHİ : 20/12/2023

 

GEREKÇELİ KARARIN

 

YAZILDIĞI TARİH : 20/12/2023

 

Taraflar arasındaki işletme hakkı devir sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı gerekçelerle davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

 

DAVA

 

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ... A.Ş.'nin 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Şirket Ana Sözleşmesine göre sermayesinin tamamı davalı ... A.Ş.'ne ait bağlı ortaklık konumunda bir devlet kuruluşu iken 26.07.2013 tarihinde Özelleştirme İdaresi Başkanlığı ile ... A.Ş. arasında imzalanan Hisse Satış Sözleşmesi ile %100 oranındaki hissesinin tamamı ... bünyesinde kurulan ... A.Ş.’ne satılarak özelleştirildiğini, müvekkili ile davalı arasında imzalanan 24.07.2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesinin 7. Maddesinde, dağıtım faaliyetinin yürütülmesi amacıyla gerçekleştirilen iş ve işlemlerden kaynaklanan olaylarda sorumluluğun dönemsel olarak paylaştırıldığını ve müvekkili şirket ile ...'ın ayrı ayrı ve dönemsel olarak sorumluluklarının belirlendiğini, dava dışı ...’nun ... bünyesindeki Muş İl Müessese Müdürlüğünde hizmet akdi ile işçi olarak çalışırken 13.11.2005 tarihinde iş kazası geçirdiğini, Muş 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/688 E. 2014/875 K. Sayılı dosyasında müvekkili şirket aleyhine açtığı davada maddi ve manevi tazminata hükmedildiğini Yerel Mahkeme kararı müvekkili şirket tarafından temyiz edilmiş ise de Yargıtay tarafından onanarak kesinleştiğini, Mahkeme kararına dayalı müvekkili şirket aleyhine Ankara 31. İcra Müdürlüğü'nün 2014/25243 E. Sayılı icra takibi başlatılmış olup, müvekkili şirketçe icra tehdidi altında 124.446,28 TL ödemek zorunda kaldığını, ödenen miktarın İşletme Hakkı Devir Sözleşmesinin 7.4 ve 7.6 maddeleri kapsamında ... A.Ş. tarafından müvekkili şirkete ödenmesinin talep edildiğini ancak davalı tarafından ödeme yapmayacağının bildirildiğini belirterek müvekkili şirkete davalı Kurum tarafından ödenmeyen 124.446,28 TL'nin müvekkili şirketin davalıya başvuru tarihi olan 19/01/2016 tarihinden itibaren işleyecek T.C. Merkez Bankası Avans Faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

 

Davacı vekili 20/04/2021 tarihli ıslah dilekçesi ile Yargıtay kararlarına göre temerrütün ödeme tarihinde gerçekleştiği belirtildiğinden tazminatın icra dairesine ödeme tarihi olan 05.01.2016 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

 

CEVAP

 

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, davacının aynı alacak için daha önceden dava açtığını, davanın derdestlikten reddinin gerektiğini, aynı konuda verilmiş kesin hüküm olması durumunda davanın bu yönden reddinin gerektiğini, davanın zaman aşımına uğradığını, ... A.Ş.bağlı ortaklığı olan ... A.Ş., Özelleştirme Yüksek Kurulunun 22/04/2004 tarih ve 2004/22 sayılı kararı ile özelleştirme kapsamına alındığını, özelleştirme öncesinde ve sonrasında şirketin hak, borç ve yükümlülüklerinde herhangi bir değişiklik söz konusu olmamakla birlikte şirket faaliyetlerini rutin olarak yürütmekte ve tahsilat ve ödemeler de rutin olarak yapıldığını, Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca 4046 sayılı yasa çerçevesinde gerçekleştirilen elektrik dağıtım özelleştirmelerinde geçerli olmayıp bu uygulamalara bağlı olarak devir ve satış yapılmadığın, elektrik dağıtım şirketini tüzel kişiliği, hakları, borçları ve yükümlülüklerinde herhangi bir değişiklik olmaksızın sadece hisselerin el değiştirmesinin söz konusu olduğunu, müvekkili kurumun bağlı ortaklığı olan tüm elektrik dağıtım şirketlerinin Özelleştirme Yüksek Kurulunun 22/04/2004 tarih ve 2004/22 sayılı kararı ile özelleştirme kapsamına alınmış ve tüm bu dağıtım şirketleri ile ... arasında 24/07/2006 tarihinde İşletme Hakkı Devir Sözleşmesinin imzalandığını, ihalesi yapılan ve fiili devri gerçekleşen dağıtım şirketleri ile müvekkil kurum arasındaki işlemler bu sözleşmeye tabi olduğunu, davalara ilişkin ayrımda da anılan sözleşme ele alınarak tarafların sorumluluğunda olacak dava dosyalarının tespit edildiğini, dava konusu uyuşmazlığın davacının yaptığı ödemenin müvekkili kurum ile davacı arasında akdedilen 24/07/2006 tarihli işletme hakkı devir sözleşmesi gereğince müvekkilden istenmeyeceğini, sözleşme "Üçüncü Kişilerin Hak İddiaları" başlıklı 7. Maddenin 2. Bendinde ve aynı maddenin 3.bendinde açık bir dille ifade edildiğini, 24/07/2006 tarihinden önceki dönemde dağıtım faaliyetleriyle ilgili gerçekleştirilen iş ve işlemlerle ilgili olarak hisselerin el değiştirmesinden önce bitmiş ve neticelenmiş her türlü işlemin sorumluluğu şirkete ait olup ...'tan herhangi bir hak talep edemeyeceğini, özelleştirme modeli gereği bilanço çalışmaları yapılarak şirket tarafıdan devre esas mizan düzenlendiğini ve beyan edilen mizan kayıtları esas alınarak devre esas bilanço düzenlendiğinden ve bu suretle geçmişe yönelik borç ve alacak işlemleri kesinleştiğinden ... 'tan herhangi bir talepte bulunulması ihale şartnamesi ve hisse satış sözleşmesi hükümlerine ters düştüğünü, davaya konu karardan anlaşıldığı üzere söz konusu dosyanın konusu iş kazasından kaynaklanan alacak talepli olup bu talep işletme hakkı devir sözleşmesinin 7. Maddesi kapsamında değerlendirileceğini, zira işletme hakkı devir sözleşmesinin 7. Maddesinde başlığı 3. Kişilerin hak iddiaları olduğunu dava konusu olayda iş kazasına dayandığından bu davada 3.kişi zararından söz edilemeyeceğini, işletme hakkı devredilirken şirketlere yalnızca isim hakkı yada telif hakkı devredilmediğini yada içi boş bir tabela şirket devredilmediğini, aboneleri ile araç ve gereçleri de dahil olmak üzere ekipman ve taşınmazları ile işçileri ile bir devir söz konusu olduğunu, davacı ile yapılan hisse satış sözleşmesinin 6.maddesinin 3. Bendinde de işçileri haklarına ilişki özel düzenleme ile taahhüt söz konusu, şirketin bu borçları üstlendiğini, bu nedenle işçilerin 3. Kişi olarak düşünülmesinin mümkün olmadığını belirterek açılan davanın reddini istemiştir.

 

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

 

Mahkemece; taraflar arasında 24/07/2006 tarihinde İHDS ile işletme hakkının davacıya devredildiği, devir sözleşmesinden önce 13/11/2005 tarihinde meydana gelen iş kazasından kaynaklı maddi ve manevi tazminat alacağının tahsili için dava açıldığı, mahkemece davacı aleyhine tazminata hükmedildiği, mahkemece verilen tazminat kararının onanarak kesinleşmesi üzerine davacı aleyhine icra takibine konulduğu ve davacı tarafından 3.şahsa ödendiği, davacının üçüncü şahsa ödemek zorunda kaldığı bu tazminatı ve masraflarını sözleşmeye istinaden rücuen davalıdan tahsili talebiyle derdest davayı açtığı, mahkeme kararı, icra dosyası, taraflar arasındaki sözleşme ve bilirkişi raporu ile emsal Yargıtay kararları birlikte değerlendirildiğinde sözleşmenin 7/4 maddesi uyarınca sözleşmenin imza tarihinden önce gerçekleştirilen her türlü iş ve işlemlerden dolayı davalı ...'ın sorumlu olduğu, bu nedenle sözleşmenin devrinden önce gerçekleşen (13/11/2005 tarihinde gerçekleşen iş kazası) dava konusu olaydan dolayı davacının üçüncü şahıslara ödediği tazminatı davalı ...'dan rücuen talep etme hakkı bulunduğu anlaşıldığından, davanın kabulüne, davacı tarafından icra dairesine ödenen 124.446,28 TL'nin 05/01/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.

 

İSTİNAF SEBEPLERİ

 

Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,

 

Dosyaya sundukları beyanlarının değerlendirilmediğini, bilirkişi raporuna itirazlarının gözetilmediğini, davanın zaman aşımına uğradığını, bilançoların kesinleştiğini, davacıyla yapılan hisse satış sözleşmesinde işçilerin haklarına ilişkin özel düzenleme ile taahhüt bulunduğunu, şirketin bu borçları üstlendiğini, işçilerin üçüncü kişi olarak düşünülemeyeceğini, davacının haklı olduğu düşünülse dahi müvekkilinin dayanak kararda belirtilen ve kusuru nispetindeki tutardan sorumlu olacağını, icra takibine ilişkin giderlerden, vekalet ücretinden karara ilişkin diğer masraf ve faizden sorumlu olmayacağını, kök davadaki müşterek sorumluluk yönünden inceleme yapılmadığını, dava dışı hayvan sahibinin kusurundan müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, Özelleştirme Yüksek Kurulu kararıyla davacı şirketin özelleştirme kapsamına alındığını, faaliyetlerine devam eden elektrik dağıtım şirketinin hisselerinin belli bir tarihte alıcıya devrinin yapıldığını, bu yönteme göre özelleştirme öncesinde ve sonrasında şirketin hak, borç ve yükümlülüklerinde herhangi bir değişiklik söz konusu olmadığını, şirket faaliyetlerinin rutin olarak yürüttüğünü, tahsilat ve ödemelerin de rutin olarak yapıldığını, ihalesi yapılan ve fiili devri gerçekleşen dağıtım şirketleriyle müvekkili arasındaki işlemlerin bu sözleşmeye tabi olduğunu, davalara ilişkin ayrımda da anılan sözleşme ele alınarak tarafların sorumluluğunda olacak dava dosyalarının tespit edileceğini, şirket yatırımları çerçevesinde oluşan dağıtım tesislerinin mülkiyetine ilişkin her türlü idari ve hukuki ihtilafın müvekkili tarafından yürütüleceğini, ancak her türlü mali külfetin şirket tarafından karşılanması gerektiğini, davacının müvekkilinden ayrı tüzel kişiliğe sahip olduğunu, yapılan bilanço düzenlemelerinde şirketin devrine ilişkin bilanço düzenlemelerinde de borç ve alacak devir işlemlerinin tekrarlandığını, İHDS, ihale şartnamesi ve hisse devir sözleşmesinin birlikte yorumlanması gerektiğini, özelleştirme öncesinde ve sonrasında şirketin hak, borç ve yükümlülüklerinde herhangi bir değişiklik olmadığını, şirketin faaliyetlerini rutin olarak yürüttüğünü, devir tarihinden önce kamuya ait olan şirket hisselerini devir tarihinden itibaren özel sektöre geçmesinin sağlandığını, ihale sürecinde yatırımcılar tarafından teklife ilişkin değerlendirmelerin bu esaslar çerçevesinde yapıldığını, İHDS'de müvekkilinden masraf, zarar veya herhangi bir isim altında hiçbir talepte bulunulmayacağının kabul edildiğini, rücu davasına dayanak mahkeme kararında bahsi geçen alacağın müvekkiline bırakılan alacaklar olmadığını, dava dışı şahsın üçüncü kişi konumunda olmadığını, ödeme tarihinden itibaren ticari faiz talebinin İHDS'ye aykırı olduğunu, müvekkilinin takibe ilişkin giderlerden, vekalet ücretinden karara ilişkin masraf ve faizden sorumlu olmadığını, davacının sözleşme gereğince gerekli tedbirleri alma yükümlülüğü bulunmasına rağmen mahkeme kararında hüküm altına alınan alacak kalemlerinin icra takibine mahal vermeden gecikmeksizin ödemediğini, bu nedenle müvekkilinin ancak dayanak davada hükmedilen bedelden sorumlu tutulabileceğini, dayanak davada alacak yasal faiziyle birlikte ödenmesine hükmedilip, ödemeler yasal faiz üzerinden yapılmasına rağmen avans faizine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, davacının sebepsiz zenginleştiğini, davacının ıslah ile dava dilekçesindeki faiz başlangıç tarihini değiştirdiğini, davacının davasını tam olarak ıslah etmediğini, ıslah dilekçesinin usulüne uygun olmadığını, ıslah talebi gözetilerek ödeme tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin hatalı olduğunu, müvekkili aleyhine hükmedilen harç, yargılama giderleri ve vekalet ücretinde de hata bulunduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

 

Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesine karşı vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesini istemiştir.

 

HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

 

Dava, işletme hakkı devir sözleşmesinden kaynaklanan rücuen alacak istemine ilişkindir.

 

6100 Sayılı HMK'nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;

 

Muş 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/688 Esas 2014/875 Karar Sayılı sayılı ilamının incelenmesinde; davacısı ..., davalısı ... A.Ş. olup, 13/11/2005 tarihinde meydana gelen iş kazası nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini talebiyle açılan maddi tazminat davasının kabulüne, manevi tazminat davasının kısmen karar verildiği, kararın Yargıtay 21. Hukuk Dairesi'nin 30/11/2015 tarih ve 2015/5921 Esas 2015/21366 Karar sayılı ilamı ile onanarak kesinleştiği görülmüştür.

 

Ankara 31. İcra Müdürlüğü'nün 2014/25243 sayılı takip dosyası ile; alacaklı ... tarafından borçlu ... A.Ş. aleyhine Muş 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/688 Esas 2014/875 Karar sayılı ilamına dayalı olarak icra takibi başlatıldığı, ... A.Ş. tarafından icra dosyasına 01/06/2016 tarihinde 124.446,28 TL ödendiği anlaşılmıştır.

 

Sözleşme hükümleri ile birlikte somut olay ve davalı vekilinin istinaf itirazları birlikte incelendiğinde; iş kazası sonucu yaralanan dava dışı ... tarafından açılan dava nedeniyle ödenen tazminat bedelinin kusur oranında rücuen tazmini talebi ile davacı ... A.Ş. aleyhine açılan tazminat davasında yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne karar verildiği, bu kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği, dava dışı ...'nun mahkeme ilamını ... A.Ş. aleyhine icra takibine koyması sonucu ödediği dosya içeriğiyle sabittir.

 

Taraflar arasında akdedildiği hususunda her hangi bir ihtilaf bulunmayan 24/07/2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesinin 7.1 maddesinde; sözleşmenin imza tarihinden önce başlamış idari ve hukuki ihtilafların takip edilmesi, çözüme kavuşturulması ve bundan kaynaklanan her türlü sorumluluğun ...'a ait olduğu, 7.4 ve 7.6 maddesinde de; dağıtım faaliyetinin ... tarafından yürütüldüğü dönemde bu faaliyetler nedeniyle üçüncü kişiler tarafından ileri sürülecek her türlü talebin muhatabının ... olduğu hükme bağlanmıştır.

 

Somut uyuşmazlıkta davacı tarafından icra dosyasına yapılan ödeme İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi'nin imzalandığı tarihten önceki döneme isabet eden olaya dayanmaktadır. Rücuen alacağa dayanak olan Muş 1. Asliye Hukuk Mahkemesindeki davanın davacısı da bu sözleşme çerçevesinde üçüncü kişi konumunda olup İHDS'nin 7.4 ve 7.6 maddeleri gereğince davacının icra dosyasına ödediği bedel, temyiz harcı, temyiz masrafı, temyiz karar harcı, onama harcı, bakiye karar harcı olmak üzere ödediği tüm bedeli davalıdan rücuen talep ve dava hakkı bulunmaktadır. Rücuen alacağa dayanak davadaki uyuşmazlığın dağıtım tesislerinin mülkiyetine ilişkin olmaması karşısında sözleşmenin 7.2 maddesi uyarınca davacının ihbar yükümlülüğü de bulunmamaktadır. Bu nedenle davalı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 23/03/2016 tarih 2015/13510 esas 2016/3219 karar sayılı emsal içtihadı).

 

Davalı vekilinin zamanaşımına ilişkin istinaf itirazının incelenmesinde; alacak taraflar arasında imzalanan İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi'ne dayandığından bu davada uygulanması gerekli olan zamanaşımı süresi Türk Borçlar Kanunu'nun 146. maddesi uyarınca 10 yıl olup davanın da bu süre içerisinde açıldığı anlaşıldığından bu yöndeki itiraz yerinde görülmemiştir.

 

Öte yandan, Hisse Satış Sözleşmesi'nin 9.4. maddesinde "...İşletme Hakkı Devir Sözleşmesindeki hükümler saklı kalmak kaydıyla", 22. maddesinin f bendinde "Alıcı ihale konusu hisseleri devir aldığı tarihten önceki döneme ilişkin olarak İşletme Hakkı Devir Sözleşmesindeki hükümler saklı kalmak kaydıyla..." hükümleri yer almaktadır. Anılan hükümler gözetildiğinde Hisse Satış Sözleşmesi karşısında İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi'nin öncelikle uygulanacağı anlaşıldığından davalı vekilinin bu hususa yönelik itirazlarına Dairemizce itibar edilmemiştir.

 

Davacı vekili dava dilekçesinde hüküm altına alınacak alacağa davalıya başvuru tarihi olan 19/01/2016 tarihinden itibaren faiz işletilmesini talep ederek faiz başlangıç tarihine ilişkin seçimlik hakkını davalıya başvuru tarihi olarak kullanmıştır. Yargılama aşamasında ise, talebini faiz başlangıç tarihi yönünden ıslah ederek ödeme tarihi olarak bildirmiştir. Dava dilekçesinde davacı yan faiz başlangıç tarihine ilişkin seçimlik hakkını kullanarak tükettiğinden tükenen hak yönünden ıslah yoluna başvuramayacaktır. Kaldı ki, davacı 19/01/2016 tarihli davalıya gönderdiği yazı ile icra tehdidi altında ödenen 124.446,28 TL bedelin ödenmesini talep etmiş, talebinde faiz talebinde bulunmadığı gibi faize ilişkin haklarını da saklı tutmamıştır.

 

Bu durumda mahkemece, tarafların tacir olduğu gözetilerek hüküm altına alınan alacağa avans faizi işletilmesine karar verilmesi isabetli ise de, davacının faiz başlangıç tarihine ilişkin seçimlik hakkını dava dilekçesinde kullanarak tükettiği, tükenen bu hakka ilişkin ıslah yoluna başvurulamayacağı, kaldı ki davacının dava tarihinden önce davalıya gönderdiği yazıda faiz talep etmediği ve faiz haklarını saklı tutmadığı gözetilerek hüküm altına alınan alacağa 19/01/2016 tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçe ile ıslah geçerli kabul edilerek ödeme tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmesi isabetsizdir.

 

Tüm bu nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun faiz başlangıç tarihi yönünden kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının faiz başlangıç tarihi yönünden kaldırılmasına, davalı vekilinin sair istinaf itirazlarının reddine, davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

 

HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;

 

A)1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun faiz başlangıç tarihi yönünden KISMEN KABULÜNE,

 

 

2-Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 31/05/2021 tarih ve 2020/298 Esas 2021/363 Karar sayılı kararının faiz başlangıç tarihi yönünden KALDIRILMASINA,

 

B)1-Davanın KABULÜNE,

 

 

124.446,28 TL'nin 19/01/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,

 

2-Alınması gereken 8.500,92 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 2.125,25 TL harcın mahsubu ile bakiye 6.375,67TL karar harcının karar tarihinden sonra davalı tarafından yatırıldığı anlaşıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,

 

3-Davacı tarafça yatırılan 54,40 TL başvurma harcı ile 2.125,25 TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,

 

4-Davacı tarafından yapılan tebligat ve müzekkere masrafı ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.647,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

 

5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirmiş bulunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 15.772,40 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,

 

6-Davacı tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde iadesine,

 

C)1-Davalı tarafında yatırılan 2.125,23 TL nispi karar harcının talep halinde davalıya iadesine,

 

2-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama giderinin davadaki haklılık durumu gözetilerek davalı üzerinde bırakılmasına,

 

3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,

 

Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK'nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi.20/12/2023


Bu sayfa 127 kez görüntülendi.
- Karara ilişkin daha detaylı bilgi almak için soru / cevap kısmından bize ulaşabilirsiniz -

Yargıtay Danıştay Sayıştay

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI


Bu Sitede yeralan verilerin tamamı ihalekararisor.com' a ait olup. İzinsiz kopyalanması ve yayınlanması izni verilmemiştir.

Web Tasarım İntramor