YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

Kredi sözleşmesinden ve taahhüt sözleşmesinden kaynaklanan borcun 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğu hk. (BAM)

Karar Özeti

 

Öte yandan, dava konusu taahhüdün konusunun, davalı banka ile dava dışı şirket arasında yapılan kredi sözleşmesinden kaynaklı olması, kefilin kredi sözleşmesinden doğan haklarının noter taahhüdü ile kurulan taraflar arasındaki sözleşme gereğince davacıya geçmesi, kredi sözleşmesi ve taahhüt sözleşmesinden doğan borcun eski BK'nun 125. (yeni BK'nun 146) maddesi gereğince 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olması, Ankara 5.Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan dava dosyasının kesinleşmesi, Ankara 4.Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan 2017/102 Esas sayılı ek davanın kesinleşmesi ve istinaf aşamasında Dairemizce verilen karar ile BK'nun 133,135 (yeni BK.154, 156) maddeleri uyarınca zaman aşımı süresinin kesilip yeniden başlaması da gözetildiğinde dava tarihi itibariyle zaman aşımı süresinin dolmadığı anlaşılmakla davalı vekilinin zaman aşımına yönelik istinaf başvurusuna itibar edilmemiştir.

 

Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kısmen kabul kısmen reddi yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

Karar

 

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/1909 Esas 2023/1843 Karar

 

T.C.

 

ANKARA

 

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ

 

21.HUKUK DAİRESİ

 

 

ESAS NO : 2021/1909

 

KARAR NO : 2023/1843

 

 

TÜRK MİLLETİ ADINA

 

KARAR

 

 

İNCELENEN DOSYANIN

 

 

MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

 

TARİHİ : 13/10/2021

 

NUMARASI : 2019/364 Esas 2021/752 Karar

 

 

DAVA : Alacak

 

DAVA TARİHİ : 10/07/2019

 

KARAR TARİHİ : 20/12/2023

 

GEREKÇELİ KARARIN

 

YAZILDIĞI TARİH : 20/12/2023

 

Taraflar arasındaki alacak istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı gerekçelerle davanın kısmen kabul kısmen reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

 

DAVA

 

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin ortağı ve yönetim kurulu başkanı olduğu ... A.Ş. ile davalı banka arasında imzalanan Ticari Kredi Sözleşmesine kefil olan dava dışı ... tarafından ödenmeyen kredi borcu olan 38.000-TL'nin 04.12.2008 tarihinde müvekkili tarafından ödendiğini, müvekkilinin davalı banka lehine teminat olarak verilen ... Plaka sayılı araç üzerine kurulan rehin hakkına ödeme tutarında halef olduğunu, bankanın da göndermiş olduğu Ankara 5.Noterliğinin 19.12.2008 tarihli, 15541 yevmiye numaralı ihtarname ile bu durumun taahhüt edildiğini, ancak kredi borcunun ödenmesinin ardından 12.02.2009 tarihinde rehinin kaldırılmasının ardından aracın 3. kişiye satıldığını, müvekkilinin zarara uğradığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL'nin tahsilini talep ettiği Ankara 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2009/315 Esas Sayılı dosyasından açılan davanın reddedildiğini, söz konusu kararın Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 02.07.2012 gün ve 2011/4999 Esas 2012/11652 Karar sayılı ilamı ile bozulmasına hükmedildiğini, Ankara 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/680 Esas 2013/39 Karar sayılı ilamı ile direnme kararı verildiğini, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2013/11-2426 Esas 2015/1540 Karar sayılı ilamının ardından yargılamaya Ankara 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/259 Esas sayılı dosyası ile devam edildiğini, yerel mahkemeye sunulan 04.10.2016 tarihli dilekçe ile başlangıçta 1000-TL olarak talep edilen alacak miktarının 37.000,00 TL artırılarak davanın ıslahı yoluna gidildiğini, Ankara 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/259 Esas 2016/422 Karar sayılı ilamı ile, bozmadan sonra ıslah yapılamayacağı belirtilerek 1000,00 TL'nin davalıdan tahsiline hükmedildiğini, ıslah talebinin reddi nedeniyle hükmedilmeyen 37.000,00 TL tutar bakımından temyiz yoluna başvurulduğunu, zamanaşımından kaynaklı hak kaybına uğramamak adına Ankara 4.Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/102 Esas dosyadan 37.000,00 TL'nin tahsilinin talep edildiğini, söz konusu davanın 2018/204 Esas sayılı ilam ile derdestlik nedeniyle dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddedildiğini, Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesinin 2018/2480 Esas 2019/21 Karar sayılı dosyasıyla kesinleştiğini, Ankara 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/259 Esas 2016/422 Karar sayılı kararının Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2017/2871 Esas 2019/1915 Karar sayılı ilamı ile onanmasına hükmedildiğini, banka tarafından verilen taahhütnameye rağmen rehin hakkının ihlal edildiğini beyan ederek 37.000,00 TL'nin 04.10.2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

 

CEVAP

 

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, müvekkili ile ... arasında diğer kredi sözleşmesinden ayrı olarak taşıt kredisi ve rehin sözleşmesi bulunduğunu, asıl borçlu ...'e ait araç üzerine bu sözleşmeye istinaden banka lehine rehin tesis edildiğini, bu alacağın ödenmesi üzerine rehnin kaldırıldığını, anılan kredi borcunun davacı tarafından ödenmediğini, davacının ödemesinin ... A.Ş'a verilen kredi borcuna ilişkin olduğunu, davanın zaman aşımına uğradığı belirtilerek davanın reddini istemiştir.

 

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

 

Mahkemece; davalı Bankanın Ankara 5. Noterliğinin 19/12/2008 tarih ve 15541 yevmiye numaralı Beyan ve Taahhütnamesi ile " dava dışı ... ... A.Ş. arasında imzalanan ticari kredi sözleşmesine kefaleti dolayısıyla kefil ... tarafından ödenmeyen 38.000,00 TL'lik kredi borcunun bankaya üçüncü kişi sıfatıyla ödendiğinden bankanın söz konusu alacağının teminatını oluşturan ... plaka sayılı araç üzerinde banka lehine tesis edilen rehin hakkının yapılan ödeme tutarı için BK'nun 496.maddesi gereğince kanunen halef olduğunun" davacıya beyan ve taahhüt edildiği, Noterde düzenlenen taahhütnamenin davalı banka yönünden bağlayıcı olduğu, bir güven kurumu olan bankanın basiretli bir tacir gibi davranmak ve objektif özen yükümlülüğünü yerine getirmek zorunda bulunduğu, davalı bankanın taahhüdüne rağmen davacıya araç üzerindeki rehini devretmeden, kaldırılması üzerine aracın vergi borçları nedeniyle vergi dairesince 23.000 TL bedelle ihale yoluyla satıldığı, satış bedelinden aracın aynından doğan MTV borcu 4.088,96 TL ve otopark ücreti borcu 1.600,00 TLnin düşülmesinden sonra davacının 17.311,04 TL zararının oluştuğu, zararın 1.000,00 TL kısmının Ankara 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/259 Esas 2016/422 Karar sayılı ilamı ile hüküm altına alındığı, davacının karşılanmayan bakiye 16.311,04-TL'si zararının kaldığı, Ankara 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/259 Esas 2016/422 Karar sayılı, Yargıtay Hukuk Dairesinin 2017/2871 E.. 2019/1915K. sayılı,Ankara 4.Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/102 Esas 2018/204 Karar sayılı ilamları,Ankara 5. Noterliğinin 19/12/2008 tarih ve 15541 yevmiye numaralı Beyan ve Taahhütnamesi bilirkişi raporu ve tüm dosya içeriği ile anlaşılmakla taahhüdün konusunun, davalı banka ile dava dışı şirket arasında yapılan kredi sözleşmesinden kaynaklı olması, kefilin kredi sözleşmesinden doğan haklarının noter taahhüdü ile kurulan taraflar arasındaki sözleşme gereğince davacıya geçtiği, Kredi sözleşmesi ve taahhüt sözleşmesinden doğan borcun ; eski BK'nun 125. (yeni BK.146) maddesi gereğince on yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu, Ankara 5.Asliye Ticaret Mahkemesin de açılan dava, Ankara 4.Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/102 Esas açılan dava ve verilen her hakim kararı ile BK'nun 133,135 (yeni BK.154, 156) maddeleri uyarınca zaman aşımın kesilip yeniden işlemeye başladığı ve dava tarihi itibariyle zaman aşımının gerçekleşmediği de gözetilerek davacının davasının kısmen kabulüne, 6.311,04-TL'sinin 04/10/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye talebin reddine karar verilmiştir.

 

İSTİNAF SEBEPLERİ

 

Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin kısmen kabul kısmen ret kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,

 

Müvekkili banka ile ... A.Ş arasında 07/06/2006 tarihinde 40.000,00 YTL'lik genel kredi sözleşmesi imzalandığını, ...'in sözleşmenin kefili olduklarını, 03/05/2006 tarihinde ... ile ... plakalı araç için taşıt kredisi ve rehin sözleşmesi imzalandığını, limitinin 37.600,00 TL olduğunu, ...'nun sözleşmenin kefili olduğunu, davacının imzalanan her iki sözleşmenin de tarafı olmadığını, davacının iddiasının sözleşmenin kefili olan ...'in davalı bankaya olan borcunu ödemek suretiyle ... plakalı araç üzerinde müvekkili banka lehine tesis edilen rehin hakkına halef olduğu yönünde olduğunu, söz konusu iddiasını da müvekkili bankanın sehven gönderdiği ihtarnameye dayandırdığını, mahkemece verilen kararda hata yapıldığını, taşıt kredisi ve rehin sözleşmesinde kefil ... olup, bu sözleşme kapsamında kredi borcunun da kefil ... tarafından ödenerek kredi borcunun 05/06/2008 tarihinde ödenerek kapatıldığını, davacı ...'ın yapmış olduğu ödemenin ise genel kredi sözleşmesi kapsamında ... AŞ ve İbrahim Yücer'in borcuna istinaden yapıldığını, ... plakalı aracın taşıt kredisi ve rehin sözleşmesinin teminatı olduğunu, genel kredi sözleşmesinin teminatı olmadığını, davacının halefiyet iddiasının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacı tarafından bankaya yapılan ödemenin tarihinin 04/12/2008 olup, müvekkili banka tarafından sehven keşide edilen ihtarnamenin keşide tarihinin ise 19/12/2008 tarihi olduğunu, davacının ödeme yapacağı borcun rehinle temin edildiğine ilişkin ödeme tarihi öncesinde bir güvence verilmediğini, davanın reddi gerektiğini, ayrıca zaman aşımı def'inin de hukuka aykırı şekilde reddedildiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.

 

Davacı istinaf başvuru dilekçesine karşı vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesini istemiştir.

 

HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

 

Dava; davacı tarafça davalı banka tarafından halef olduğuna dair taahhütte bulunulması üzerine dava dışı ... A.Ş.’nin borcunun ödemesinden sonra borcun teminatı olarak verilen rehinli aracın tarafına devredilmemesi nedeniyle uğranılan zararın tahsili istemine ilişkindir.

 

6100 Sayılı HMK'nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;

 

Ankara 5.Noterliğinin 27.12.2007 tarih ve 18622 yevmiye numaralı ihtarnamenin incelenmesinde; ihtar edenin ..., muhataplarının ... Tic. AŞ, ..., ... olup, 07.06.2006 tarihli Genel Nakdi ve Gayri Nakdi Kredi Sözleşmesi hükümlerine aykırı davranıldığından borcun muaccel hale geldiği, 30.761,24TL toplam borç tutarının ödenmemesi durumunda yasal yollara başvurulacağının belirtildiği,

 

Davacı tarafça ibraz edilen dekontlardan, davalı banka şubesi hesabına 04.12.2008 tarihinde "‘Alacaklı ...- Gönderen ... ” açıklaması ile 32.500TL, “İbrahimYücer-...”, açıklaması ile 2.500TL, "... Vekalet Ücreti "açıklaması ile 3.000TL, “... Ödeme ’’açıklaması ile 8.552,26TL, “... Ödeme ’’açıklaması ile 23.947,47TL ödeme yapıldığı,

 

Davalı banka ile dava dışı ... arasında düzenlenen 37.600,00 TL tutarlı Taşıt Kredisi ve Rehin Sözleşmesinin incelenmesinde, sözleşmede kefil olarak sadece ... yer aldığı dava dışı ...'in maliki olduğu ... Plakalı araç üzerinde 03.05.2006 tarih ve 550 sayı ile rehin tesis edildiğinin, ...’e söz konusu kredi borcunun kapatılmasıyla 12.02.2009 tarihinde 414 sayılı fek yazısı verildiği Ankara 5.Noterliği 28.12.2007 tarih ve 19340 yevmiye numaralı ihtarnamenin incelenmesinde; ihtar edenin ..., muhataplarının ... ve ... olup, 04.05.2006 tarihli Taşıt Kredisi ve Rehin Sözleşmesi hükümlerine aykırı davranıldığından borcun muaccel hale geldiği, 19.924,65TL toplam borç tutarının ödenmemesi durumunda yasal yollara başvurulacağının belirtildiği,

 

Ankara 5.Noterliği 19.12.2008 tarih ve 15541 yevmiye numaralı Taahhütnamenin incelenmesinde; "Bankamız ile ... AŞ arasında imzalanan Ticari kredi sözleşmesine kefaleti dolayısıyla kefil ... tarafından ödenmeyen 38.000TL lik kredi borcunu Bankamıza üçüncü kişi sıfatı ile (... tarafından 04.12.2008 tarihinde) ödemiş olduğunuzdan Bankamızın söz konusu alacağının teminatını oluşturan ... Plaka Nolu Araç üzerinde bankamız lehine tesis edilmiş rehin hakkına yapmış olduğunuz ödeme tutarı 38.000TL için Borçlar Kanunun 496.maddesi uyarınca kanunen halef olduğunuzu beyan ederiz.", denildiği,

 

Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2009/315 Esas 2010/542 Karar sayılı dosyasının incelenmesinde; davacısının ..., davalısının ... olup, dava konusunun alacak olduğu, davalı bankadan genel nakdi kredi sözleşmesi ile kredi alan ... A.Ş.’ye kefil olan dava dışı ... tarafından ödenmeyen kredi borcu olan 38.000 TL’nin 04.12.2008 tarihinde ödendiğini, bu ödeme nedeniyle davacının halef olduğu ve bankanın da göndermiş olduğu 19.12.2008 tarihli taahhütname ile bu durumu benimsediği, 12.02.2009 tarihinde rehinin kaldırılmasının ardından aracın 3. kişiye satıldığı, müvekkilinin zarara uğradığını ileri sürerek, şimdilik 1.000 TL’nın tahsilini talep edildiği, mahkemece açılan davanın reddine karar verildiği, davacı tarafından kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2011/4999 Esas 2012/11652 Karar sayılı bozma ilamında "...Bir güven kurumu olarak basiretli tacir gibi davranması gereken bankalar BK ’nun 99/2 maddesi uyarınca objektif özen yükümlülüğünün yerine getirilmemesinden kayankanan hafif kusurlarından dahi sorumludur. Buna göre, davacı ödemiş olduğu kredi borcunun rehinle temin edildiğine güvenerek ödeme yapmış olup, davalı banka bu rehine BK'nun 496.maddesi uyarınca davacının halef olduğuna dair beyan ve taahhütte bulunduktan sonra bu borcun teminatının olmadığını, rehnin başka bir borç için verildiğini ileri süremez. Bu durumda, mahkemece, davalı bankanın bu eylemi nedeni ile davacının zarara uğrayıp uğramadığı, uğradı ise zarar miktarı tespit edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından bozulmasına karar verildiği, bozma üzerine Ankara 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/680 Esas 2013/69 Karar sayılı ilamı ile eski kararda direnildiği, direnme kararının temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2013/11-2426 Esas 2015/1540 Karar sayılı ilamı ile "...Davaya konu taahhütnamede, davalı banka tarafından davacı M.. N..’a hitaben noterde 19.12.2008 tarihinde düzenlenmiş olup, davacının 38.000,00 TL tutarındaki ödemesi nedeniyle alacağın teminatı olduğu belirtilen ... plakalı araç üzerine banka lehine tesis edilen rehin hakkına BK 496. maddesi uyarınca davacının halef olunduğu yönünde beyanda bulunulmuştur.Bu taahhüdü veren bir banka olup, bir güven kurumu olarak basiretli tacir gibi davranması gerekir ve objektif özen yükümlülüğünü yerine getirmek zorundadır. Verdiği bu taahhüt altındaki imzası kendisi açısından bağlayıcıdır. Bu nedenle de 07.06.2006 tarihli "Genel Nakdi ve Gayrinakdi Kredi Sözleşmesi” ile “03.05.2006 tarihli taşıt kredi sözleşmesinin ” farklı olduğunu, taşıt kredisi için ...’in maliki olduğu ... plakalı araç üzerine banka lehine rehin tesis edildiğini, genel kredi sözleşmesi için verilen rehin olmadığını belirterek direnme gerekçesinde yer aldığı şekliyle de bu taahhüdün banka kayıtlarına uymadığını, hataen verilmiş olduğunu söyleyerek imzasının getirdiği sorumluluktan kurtulması mümkün değildir. Bu aşamada hemen belirtilmelidir ki, dava, davalının bu taahhüdüne aykırı davranışı nedeniyle zarar oluştuğu iddiasına dayalı olduğundan, doğal olarak davalı bankanın araç üzerindeki rehini kaldırmasının davacı yönünden var olan bir hakkın ihlali ve zarara neden olması durumunda tazmini gereken bir tazminattan bahsedilebilecektir. Bu husus bozma ilamında da isabetli bir şekilde vurgulanmış olup, davalı bankanın bu eylemi nedeniyle davacının zarara uğrayıp uğramadığı, uğradı ise zarar miktarı tespit edilerek, sonucuna göre karar verilmesi ger ekmektedir.O halde, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır. " denildiği, Mahkemenin 2016/259 Esas 2016/422 Karar sayılı ilamı ile "...noterde düzenlenen davaya konu taahhütnamenin davalı banka yönünden bağlayıcı olduğu, davalı bankanın taahhüdüne rağmen araç üzerindeki rehnin kaldırılmasından dolayı davacının hakkının ihlali nedeni ile zarar uğramasının kaçınılmaz olduğu, bozmadan sonra ıslah yapılamayacağı kabul edildiğinden ıslah talebinin yerinde bulunmadığı, bozma ilamında zarar miktarı tespit edilmesi gerekliliğine vurgu yapılmış ise de rehne konu aracın değerinin dava değeri 1000TL den fazla olacağından bu konuda bilirkişi incelemesi yapılmasına gerek görülmediği belirtilerek davanın kısmen kabulü ile 1.000,00 TL'nin tahsiline" karar verildiği, kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Hukuk Dairesinin 07/03/2019 tarih ve 2017/2871 Esas 2019/1915 Karar sayılı ilamı ile onandığı kararın 01/04/2019 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.

 

Ankara 4.Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/102 Esas 2018/204 Karar sayılı ilamının incelenmesinde; dava dışı ... A Ş’nin borcunu ödemesinden sonra borcun teminatı olarak verilen rehinli araçla ilgili olarak banka tarafından davacıya halef olduğuna dair taahhütte bulunulmasına rağmen rehnin devredilmemesi nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir....Davacı yanca iş bu davanın konusu yapılan 37.000TL Ankara 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/259E., dosyası kapsamında ıslah ile artırılan bedel olup, mahkemece ıslah edilen bölümün reddine karar verilmiş, karar ıslah eden davacı vekili tarafından kesinleşmiş olup halen kesinleşmemiştir ...Davanın derdestlik nedeniyle HMK 114/1-1 maddesi ve 115. maddesi gereğince görev yönünden dava şartı yokluğunda usulden reddine" karar verilmiş, kararın istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 2018/2480 Esas 2019/21 Karar sayılı ilamı ile davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği görülmüştür.

 

Başkent Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün 11/11/2020 tarihli 73067245-250.04-E.302056 sayılı yazısının incelenmesinde, dava konusu ... Plakalı aracın, 04/03/2009 tarihinde 23.000 TL bedelle ihale yoluyla satıldığı, satış bedelinden 4.088,96 TL aracın aynından doğan MTV borcu, 1.600,00 TL otopark ücreti ödendiği dosya kapsamıyla sabittir.

 

Bankacı bilirkişiden alınan rapor ve ek raporda özetle; T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığı Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı Başkent Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün 11/11/2020 tarihli 73067245-250.04-E.302056 sayılı yazısında, dava konusu ... Plakalı aracın, 04/03/2009 tarihinde 23.000,00 TL bedelle ihale yoluyla satıldığı, satış bedelinden 4.088,96 TL aracın aynından doğan MTV borcu, 1.600,00- TL otopark ücreti ödendikten sonra kalan tutarın 17.311,04 TL olduğunu, kalan 17.311,04 TL’nin talebe istinaden 04/10/2016 tarihi ile 10/07/2019 tarihi arası işleyecek avans faiz ile yapılan hesaplama sonucunda, 6.445,04 TL avans faizi ile toplam 23.756,08 TL olduğu belirtilmiştir.

 

Somut olaya gelince; davacı vekili, davalı bankadan genel nakdi kredi sözleşmesi ile kredi kullanan dava dışı ... Tic. A.Ş.'ye kefil olan dava dışı ... tarafından ödenmeyen kredi borcu olan 38.000,00 TL'nin müvekkili tarafından ödendiğini, alacağın teminatı olan ...'e ait araç üzerinde banka lehine tesis edilen rehin hakkına bu ödeme nedeniyle müvekkilinin halef olduğunu, bankanın da göndermiş olduğu taahhütname ile bu durumu benimsediğini, rehinin kaldırılmasının ardından aracın üçüncü kişiye satıldığını, müvekkilinin uğradığı zararının tahsilini talep ve dava etmiş, davalı vekili ise, müvekkili ile ... arasında diğer kredi sözleşmesinden ayrı olarak taşıt kredisi ve rehin sözleşmesi bulunduğunu, asıl borçlu ...'e ait araç üzerine bu sözleşmeye istinaden banka lehine rehin tesis edildiğini, bu alacağın ödenmesi üzerine rehinin kaldırıldığını, anılan kredi borcunun davacı tarafından ödenmediğini, davacının ödemesinin ... Tic. A.Ş.'ne verilen kredi borcuna ilişkin olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir. İlk derece mahkemesinin gerekçesinde de belirtildiği üzere davaya konu taahhütnamenin davalı banka tarafından davacı ...'a hitaben noterde 19.12.2008 tarihinde düzenlendiği, taahhütnameye göre davacının 38.000,00 TL tutarındaki ödemesi nedeniyle alacağın teminatı olduğu belirtilen ... plakalı araç üzerine banka lehine tesis edilen rehin hakkına BK 496. maddesi uyarınca davacının halef olunduğu yönünde beyanda bulunulmuş olup, davalı bankanın bir güven kurumu olarak objektif özen yükümlülüğünü yerine getirmek zorunluluğu bulunduğundan, davaya konu bu taahhüt altındaki imzasının da davalı banka açısından bağlayıcı olduğu açık olup, davalı bankanın taahhütname altındaki imzasının gerektirdiği sorumluluktan kurtulması mümkün olamayacağından ilk derece mahkemesince re'sen yapılan hesap sonucu taahhütname kapsamında ki aracın satışından ötürü satış bedelinden 4.088,96 TL MTV borcu, 1.600,00 TL otopark ücreti ile daha önce kesinleşen davada takdir edilen 1.000,00 TL'nin mahsubu sonucu davacının davalıdan 16.311,04 TL zararını tahsil ve dava hakkı bulunduğuna yönelik kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusuna itibar edilmemiştir.

 

Öte yandan, dava konusu taahhüdün konusunun, davalı banka ile dava dışı şirket arasında yapılan kredi sözleşmesinden kaynaklı olması, kefilin kredi sözleşmesinden doğan haklarının noter taahhüdü ile kurulan taraflar arasındaki sözleşme gereğince davacıya geçmesi, kredi sözleşmesi ve taahhüt sözleşmesinden doğan borcun eski BK'nun 125. (yeni BK'nun 146) maddesi gereğince 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olması, Ankara 5.Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan dava dosyasının kesinleşmesi, Ankara 4.Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan 2017/102 Esas sayılı ek davanın kesinleşmesi ve istinaf aşamasında Dairemizce verilen karar ile BK'nun 133,135 (yeni BK.154, 156) maddeleri uyarınca zaman aşımı süresinin kesilip yeniden başlaması da gözetildiğinde dava tarihi itibariyle zaman aşımı süresinin dolmadığı anlaşılmakla davalı vekilinin zaman aşımına yönelik istinaf başvurusuna itibar edilmemiştir.

 

Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kısmen kabul kısmen reddi yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

 

HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;

 

1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,

 

2-Davalıdan alınması gerekli olan 1.114,20 TL harçtan peşin alınan 278,55 TL harcın mahsubu ile bakiye 835,65 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,

 

3-Davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,

 

4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,

 

Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK'nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi. 20/12/2023


Bu sayfa 94 kez görüntülendi.
- Karara ilişkin daha detaylı bilgi almak için soru / cevap kısmından bize ulaşabilirsiniz -

Yargıtay Danıştay Sayıştay

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI


Bu Sitede yeralan verilerin tamamı ihalekararisor.com' a ait olup. İzinsiz kopyalanması ve yayınlanması izni verilmemiştir.

Web Tasarım İntramor