Bilindiği ve öğretide de kabul edildiği üzere ihtiyati tedbir ''kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca davacı veya davalının dava konusu ile ilgili olarak hukuki durumunda meydana gelebilecek zararlara karşı ön görülmüş geçici nitelikte geniş veya sınırlı olabilen hukuki korumadır'' şeklinde tarif edilmiştir. Anılan tariften de anlaşılacağı üzere ihtiyati tedbir diğer fonksiyonları yanında davanın devamı sırasında ve verilecek hükmün kesinleşmesine kadar olan süreç içerisinde dava konusu mal ve hak üzerinde yeni bir takım uyuşmazlıkların çıkmasını da önleyici niteliği itibariyle geçici bir hukuki korumadır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
2. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/2187
KARAR NO: 2023/1474
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ: 12/07/2023
NUMARASI: 2023/374 Esas
DAVANIN KONUSU: Tapu İptali Ve Tescil
DAVA TARİHİ: 31/05/2023
KARAR TARİHİ: 27/09/2023
KARAR
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacılar vekili, 31/05/2023 tarihli dava dilekçesi ile, davalı banka ile davacı şirketin kredi sözleşmesi yaptığını, daha sonra 26/12/2014 tarihli ve 31/05/2016 tarihli borç tasfiye protokolü yapıldığını, buna göre müvekkil ...' a ait İstanbul ili, Kağıthane ilçesi, ... mahallesi, ... ada ... nolu parseldeki ... nolu, ... nolu, ... nolu, ... nolu ve ... nolu bağımsız bölümlerin borca teminat olması amacıyla davalı bankaya devredildiğini, davacı şirketin bankaya 1.618.670,00 TL borcunun olduğunu, borcunu ödeyip taşınmazları geri almak istediğini, taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile müvekkiller adına tescilinin gerektiğini, bu sebeple iş bu davayı açtıklarını belirterek dava konusu taşınmazın davalı adına olan kaydının iptali ile adına tescilini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkil bankanın davacı şirket ile kredi sözleşmesi yaptığını, kredi borçlarının ödenmediğini, bunun üzerine iki protokol yapıldığını, borçlar yine ödenmeyince de takip başlatıldığını, bunun üzerine 31/05/216 tarihli protokol yapıldığını ve 5 adet taşınmazın müvekkil bankaya devredildiğini, protokolde 1.660.000,00 TL borcun 30/06/2017 tarihine kadar ödenmesinin düzenlendiğini, ancak borcun süresinde ödenmediğini, açılan davanın reddinin gerektiğini bildirmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2023/374 esas sayılı 12/07/2023 tarihli kararı ile; davacıların ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Gerekçeli karar taraflara usulüne uygun tebliğ edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacılar süresi içerisinde gerekli harçları yatırarak istinaf talebinde bulunmuştur. İstinaf dilekçesi karşı tarafa tebliğ edilmiştir.Davacılar vekili istinaf dilekçesi ile, taraflar arasında inanç ilişkisi olduğunu, buna ilişkin sözleşmelerin bulunduğunu, ihtiyati tedbir şartlarının oluştuğunu, mahkeme kararının kaldırılmasının gerektiğini bildirmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesi bildirmemiştir.
DELİLLER: Tüm dosya deliller.
DOSYADA YER ALAN DELİLLER VE DEĞERLENDİRME: HMK'nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede; Dava, inanç sözleşmesi hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Mahkemece dava konusu taşınmazlara ilişkin tapu kayıtları ile resmi senet dosya içerisine getirtilmiştir. İncelenmesinde, 5 adet bağımsız bölümün kat irtifakına tabii olduğu, konut vasfında olduğu, 02/07/2014 tarihinde kat irtifakı tesisi ile ... adına tescil edildiği, onun bağımsız bölümleri 24/06/2016 tarihinde satış yoluyla ... bank A.Ş ' ye devrettiği anlaşılmıştır. 6100 sayılı HMK'nun 341/1. maddesi uyarınca ilk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin reddi kararları, karşı tarafın yüzüne karşı verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararları, karşı tarafın yokluğunda verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararlarına karışı yapılan itiraz üzerine verilen kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir. Bilindiği ve öğretide de kabul edildiği üzere ihtiyati tedbir ''kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca davacı veya davalının dava konusu ile ilgili olarak hukuki durumunda meydana gelebilecek zararlara karşı ön görülmüş geçici nitelikte geniş veya sınırlı olabilen hukuki korumadır'' şeklinde tarif edilmiştir. Anılan tariften de anlaşılacağı üzere ihtiyati tedbir diğer fonksiyonları yanında davanın devamı sırasında ve verilecek hükmün kesinleşmesine kadar olan süreç içerisinde dava konusu mal ve hak üzerinde yeni bir takım uyuşmazlıkların çıkmasını da önleyici niteliği itibariyle geçici bir hukuki korumadır. 6100 sayılı HMK'nun 389.maddesi başlığında düzenlenen ve geçici hukuki korumalar olarak vasıflandırılmış ihtiyati tedbir müessesesi ile ilgili aynı maddenin 1.fıkrasında ''mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir'' şeklinde şartları belirtildikten sonra takip eden maddelerde bu konudaki talep verilecek karar ve içereceği hususlar, teminat, kararın uygulanmaması... gibi sair hususlarda tereddüte yer bırakmayacak şekilde takip edilmesi ve yapılması gerekli usul ve prosedür gösterilmiştir. Diğer taraftan, ihtiyati tedbir talebinin kabul edilebilmesi bakımından HMK'nun 390/3. maddesinde ihtiyati tedbir isteyenin haklılığı konusunda tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel yaklaşık bir kanaatin yeterli olacağı öngörülmüş olup, Yasanın hüküm gerekçesinde de belirtildiği üzere yaklaşık ispat durumunda "...hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte zayıf bir ihtimalde olsa aksinin mümkün olduğu ihtimalini göz ardı edemez... bu sebepledir ki haksız olma ihtimali de dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması..." hükme bağlanmıştır.İhtiyati tedbir kararının kapsamı belirlenirken iki tarafın hak ve yarar dengesinin gözetilmesi gerekir. Somut olayda; davacıların inanç sözleşmesi hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemli dava açtığı, bağımsız bölümlerin davalı adına kayıtlı olduğu, bağımsız bölümlerin devrine yönelik davalı banka ile sözleşme yapıldığı, yapılan sözleşmenin taraflara yüklediği edimlerin yerine getirildiğine ilişkin iddianın ispatı hususunda bu aşamada yaklaşık ispatın gerçekleşmediği, HMK 389 ve devamı maddelerinde düzenlenen ihtiyati tedbirin yasal koşullarının oluşmadığı anlaşıldığından istinaf itirazları yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince reddine kesin olmak üzere karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere:1-Davacılar vekilinin İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 12/07/2023 tarih ve 2023/374 Esas sayılı ara kararına yönelen istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1.b.1. maddesi gereği esastan REDDİNE,2-İstinaf kanun yoluna başvuran taraflarca yapılan istinaf masraflarının üzerlerinde bırakılmasına,3-İstinaf başvurusu reddedildiğinden; alınması gereken 269,85 TL harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 4-Duruşma açılmadan karar verilmekle taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, HMK'nın 353/a maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan incelemede HMK'nın 391/3. maddesi gereği kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.27/09/2023