YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

Asli müdahale talebinde bulunan kişiden hem başvurma hem de karar ve ilam harcı alınacağı hk. (BAM)

Karar Özeti

6100 Sayılı HMK. nun 65. maddesinde düzenlendiği üzere "bir yargılamanın konusu olan hak veya şey üzerinde kısmen ya da tamamen hak iddia eden üçüncü kişi, hüküm verilinceye kadar bu durumu ileri sürerek, yargılamanın taraflarına karşı aynı mahkemede dava açabilir. Asli müdahale davası ile asıl yargılama birlikte yürütülür ve karara bağlanır."Yasal düzenlemeden anlaşıldığı üzere; asli müdahale aslında açılmış bağımsız bir davadır. Asli müdahale talebinde bulunan kişiden hem başvurma hem de karar ve ilam harcı alınır. Asli müdahale talebinin ayrı bir dava niteliğinde olması nedeniyle başvuru ve nisbi harç yatırılarak harçlandırılmış olması halinde dikkate alınabilir.

Karar

 

 

 T.C.

 

 

 

İSTANBUL

 

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ

 

2. HUKUK DAİRESİ

 

DOSYA NO: 2021/231

 

KARAR NO: 2021/1342

 

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A

 

İ S T İ N A F K A R A R I

 

İNCELENEN KARARIN

 

MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

 

TARİHİ: 26/11/2020

 

NUMARASI: 2020/15 Esas, 2020/721 Karar

 

DAVANIN KONUSU: Tapu İptali ile Tescil- Tazminat

 

DAVA TARİHİ: 07/01/2020

 

KARAR TARİHİ: 21/09/2021

 

İstinaf yoluna başvuran davalı vekili ile davacı vekilinin istinaf başvurusu üzerine Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/15 Esas dosyası ve dava dosyasında verilen 26/11/2020 tarih ve 2020/721 Karar sayılı gerekçeli kararı incelendi.

 

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Tarafların İddia ve Savunmaları: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili firmanın davalıya olan çeke dayalı borçları nedeniyle şirket yetkilisi ...'in babası ...'e ait İstanbul, Bağcılar, ... köyü, ... ada ... parseldeki ... ve ... nolu bağımsız bölüm olan dükkan niteliğindeki yerlerin davalı şirkete devredildiğini, bu devirle ilgili olarak davalı ile müvekkili şirket arasında 09/12/2009 tarihli protokolün imzalandığını, iş bu protokol ile toplam 160.000,00 TL lik çeklere istinaden ... Bankası İkitelli Organize Sanayi Bölgesi Şubesinden tapu teminatı verilerek davalı şirket lehine 167.000,00 TL kredi çekildiğini, bu kredinin müvekkili tarafından ödeneceği, kredi borcunun tamamen ödenmesi ile ...'den teminat olarak alınan ... ve ... nolu bağımsız yerlerin geri iade edileceğinin belirlendiğini, ayrıca protokolün 4. paragrafında da çekilen kredinin 25.000,00 TL sinin müvekkili şirkete iade edileceğinin yazıldığını, iş bu protokol sonrası müvekkili şirket yetkilisi tarafından davalı şirket yetkilisine banka kredi taksitlerine istinaden 3 adet taksit bedeli toplamı elden nakden ödendiğini, daha sonra davalıya verilen çekler müvekkili şirket yetkilisi tarafından ödenerek teslim alındığını ve çek asıllarının taraflarında bulunduğunu, bu nedenlerle çek borcu kalmaması sebebiyle taşınmazların iade edilmesi gerektiğini beyanla neticeten fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak ve ileride ıslah edilmek üzere, öncelikle satışı yapılmayan taşınmaz üzerine dava sonuna kadar ihtiyati tedbir konulmasını, taşınmazların aynen iadesi, mümkün olmadığı takdirde, taşınmazlar üzerinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılarak, taşınmazların kıymet takdirlerinin belirlenmesi neticesinde oluşacak meblağın müvekkiline ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yan üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının dava konusu yapmış olduğu alacak taleplerinin zamanaşımına uğradığını, esasa girilmeden usulden reddinin gerektiğini, taraflar arasındaki protokol hükümlerinin davacı tarafça yerine getirilmediğini, kredi bedellerini ve çek bedellerini ödemediğini, kredi bedellerinin tamamının müvekkili tarafından ödenmek zorunda kaldığını, davacının çeklerin kendilerine iade edilmesinin sebebinin karşılıksız çek kaydı ile iade edildiğini, dava dilekçesinin çelişkili beyanlardan meydana geldiğini, aynı taleple açılan ve husumet nedeniyle reddine karar verilen davası ile örtüşmediğini, dava konusu çekler karşılıksız çek iade kaydı ile iade edildiğini, davacının iddialarını senetle yani yazılı olarak ispat etmesi gerektiğini, davalının somut bilgilere dayanmadan ve sadece iddiadan ibaret beyanları dikkate alınarak taşınmazlara tedbir konulmasının mümkün olmadığını, müvekkilinin hem çek bedelini alamadığını, hem de banka kredisi ödemek zorunda bırakıldığını beyanla neticeten haksız ve yersiz ihtiyati tedbir talebinin reddine, zamanaşımı nedeniyle davanın usulden reddine, davanın esastan reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.

 

İlk Derece Mahkemesi Kararı: Mahkemece; "1-Davacının davasının KISMEN KABULÜ ile; Dava konusu İstanbul ili, Bağcılar, ... Köyü, ... ada, ... Parseldeki ... nolu bağımsız bölümün(dükkan) davalı ... adına olan tapu kaydının iptali ile dahili davacı ... adına TESCİLİNE, Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE, 2-Mahkeme veznesine depo edilen 63.038,76 TL'nin kararın kesinleşmesine müteakip davalı tarafa verilmesine," karar verilmiştir.

 

İleri Sürülen İstinaf Sebepleri: Davalı vekili ile davacı vekili tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulmuş olup, davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemedeki beyanlarını tekrarla, verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, asli müdahil talebine ilişkin dilekçenin usul ve esas bakımından kanuna ve hukuka aykırı olduğunu, asli müdahilin nispi harcı yatırmadığını, eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile hüküm kurulduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemedeki beyanlarını tekrarla, verilen kısmen ret kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, delillerin ve somut olayın değerlendirilmesinde hata yapıldığını, hükme dayanak bilirkişi raporunun hatalı ve eksik değerlendirmeye dayandığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

 

İstinafa Cevap: Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın istinaf taleplerinin haksız ve gerçeği yansıtmadığını belirterek davacının istinaf taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.

 

Gerekçe ve Sonuç: HMK'nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede; Dava, inançlı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde tazminat isteğine ilişkindir. Mahkemenin 2014/771 Esas, 2017/794 Karar sayılı ilamı ile; davacının, inançlı işlem iddiasının dayanağı olan 09/12/2009 tarihli protokol hükümlerini yerine getirdiğini ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın esastan reddine dair verilen ilk karar Dairemizin 2017/1747 Esas ve 2018/516 Karar sayılı ilamı ile "...taraflar arasında inançlı işlem olgusunun varlığının sabit olduğu, davacının bu ilişki kapsamında borçlu olup olmadığı hususunun belirlenmesi ve varsa davacının ödemesi gereken miktar açıkça tespit edilerek bu bedelin mahkeme veznesine depo etmeleri için önel verilmesi gerektiği, bilirkişi raporuna göre dava konusu ... ada 1 parsel sayyı taşınmaz üzerindeki ... nolu bağımsız bölümün belirlenen değerinin 260.000,00TL, ... nolu bağımsız bölümün belirlenen değerinin 299.000,00TL olmak üzere toplam dava değerinin 559.000,00TL olarak belirlendiği halde bu değer üzerinden peşin nisbi harcın tamamlatılması için usuli işlemler yapılmadan yargılamaya devam edilemeyeceği ..." gerekçesine dayalı olarak kaldırılmış, mahkemece yargılamaya devam olunmuş, eksik harç ikmali sağlanmıştır. Mahkemenin 2018/368 Esas 2019/535 sayılı kararı ile; “...davacı tarafın davasının kısmen kabulü ile inanç sözleşmesi kapsamında davalı tarafa devredilen İstanbul ili, Bağcılar, ... Köyü, ... ada, ... Parseldeki ... nolu bağımsız bölümün(dükkan) davalı ... adına olan tapu kaydının iptali ile davacı ... Ltd.Şti. adına tesciline ve mahkeme veznesine depo edilen 63.038,76 TL'nin ise kararın kesinleşmesine müteakip davalı tarafa verilmesine..." dair hüküm tesis edilmiş , Dairemizin 2019/1343 Esas ve 2019/1850 Karar sayılı ilamı ile “...taraflar açısından bağlayıcı olan protokolde gereği taşınmazların dava dışı önceki malik ...'e iade edilmesinin kararlaştırıldığı halde mahkemece taşınmazda mülkiyet hakkı bulunmayan davacı şirket adına tescile karar verildiği, davacı şirketin mülkiyetin kendi adına nakli konusunda talep hakkının bulunmadığı hususunun gözetilerek protokolün tarafı olmamakla birlikte protokole göre işlem yapan dava dışı malikin hukuki ilişkinin tarafı olduğu ve verilecek kararla hukuku etkilenecek konumda bulunduğu dikkate alınarak ...'e davanın ihbar edilmesi, ihbar sonucu bu kişinin davaya müdahale talebinde bulunması yada ek dava açması halinde bu dava ile birleştirilerek delillerinin toplanması suretiyle bir karar verilmesi gereğinin düşünülmemesi ve vekalet ücretinin hatalı şekilde hüküm altına alınması...” nedenleri ile doğru görülmemiştir. Dairemiz kararında belirtildiği üzere dava dışı malik ... asli müdahale talebinde bulunmuş ve talebi kabul edilmiştir. Öncelikle istinaf sebebi yapıldığı ve kamu düzenine ilişkin yönü itibariyle asli müdahale talebinin usulüne uygun olup olmadığı inceleme konusudur.6100 Sayılı HMK. nun 65. maddesinde düzenlendiği üzere "bir yargılamanın konusu olan hak veya şey üzerinde kısmen ya da tamamen hak iddia eden üçüncü kişi, hüküm verilinceye kadar bu durumu ileri sürerek, yargılamanın taraflarına karşı aynı mahkemede dava açabilir. Asli müdahale davası ile asıl yargılama birlikte yürütülür ve karara bağlanır."Yasal düzenlemeden anlaşıldığı üzere; asli müdahale aslında açılmış bağımsız bir davadır. Asli müdahale talebinde bulunan kişiden hem başvurma hem de karar ve ilam harcı alınır. Asli müdahale talebinin ayrı bir dava niteliğinde olması nedeniyle başvuru ve nisbi harç yatırılarak harçlandırılmış olması halinde dikkate alınabilir. Bunun dışında asli müdahalenin şartları şunlardır; görülmekte olan bir dava olması ve henüz hüküm verilmemiş olması, davanın tarafı olmayan dava ve taraf ehliyetine sahip 3. bir kişinin davanın taraflarına karşı yargılama konusu hak veya şey üzerinde kısmen veya tamamen hak iddiasında bulunmasıdır. İlk davanın davalı ve davacıları asli müdahale davasının zorunlu dava arkadaşıdır. Çünkü davanın taraflardan sadece birine karşı açılması asli müdahale de mümkün değildir. Fakat karar ikisi içinde aynı olmaz her biri hakkında farklı farklı kararlar verilebilir. Eldeki dosyada ise asli müdahale talebinin yukarıda belirtilen usul kurallarına uygun düzenlenmediği, ayrıca asli müdahilin başvurma harcı dışında yükümlü olduğu dava konusu taşınmazın dava tarihindeki değeri üzerinden peşin nispi harcı yatırmadığı anlaşılmıştır. Oysa Harçlar Kanunu, harç alınmasını veya tamamlanmasını yanların isteklerine bırakmamış; değinilen yönün mahkemece kendiliğinden (re'sen) gözetilmesini hükme bağlamıştır. 492 sayılı Kanunun 32. maddesinde ise yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağı vurgulanmış 30. madde hükmünde de "...muhakeme sırasında tespit olunan değerin dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa yalnız o celse için muhakemeye devam olunur; takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz. 6100 sayılı Yasanın 150. maddesinde gösterilen süre içinde dosyanın muameleye konulması noksan olan harcın ödenmesine bağlıdır..." düzenlemesine yer verilmiştir. Mahkemenin bu emredici kurallara göre harcı ikmal ettirmeden yasal olarak yargılamaya devam etme ve hüküm aşamasına gelme imkânı yoktur. Harcın tamamlanmaması halinde esasa ilişkin bir karar değil davanın açılmamış sayılması kararı verilecektir. Dolayısıyla bu eksikliğin istinaf aşamasında değil ilk derece mahkemesince giderilmesinde zorunluluk bulunmaktadır. İstinaf konusu eldeki davada, dava tarihi itibariyle dava konusu 4 nolu taşınmazın değerinin 299.000,00 TL olduğu tespit edilmiş olduğundan asli müdahil yönünden bu dava değeri üzerinden peşin nispi harç alınması gerektiği, yargısal harçlarla ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olmasına rağmen bu husus dikkate alınmadan esas hakkında hüküm kurulması, bunun yanında asli müdahale dilekçesinin yasanın aradığı şartlara uygun düzenlenmediği dikkate alınarak HMK 119 maddesi uyarınca dilekçedeki eksikliğin düzeltilmesi için asli müdahile kesin süre verilmesinin düşünülmemesi doğru görülmemiştir. Davalı vekili ve davacı vekilinin istinaf başvurularının ayrı ayrı kabulü ile, HMK 353/1-a-4 maddesi gereğince, kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.

 

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-İstinaf başvurularının esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜ ile; Bakırköy 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 26/11/2020 tarih ve 2020/15 Esas, 2020/721 Karar sayılı kararının HMK'nın 353/1.a.4. maddesi gereği KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın, davanın yeniden görülerek bir karar verilmek üzere mahalli mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf talebinde bulunan davacı tarafından yatırılan 59,30 TL istinaf peşin harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince istinaf talebinde bulunan davacıya iadesine, 4-İstinaf talebinde bulunan davalı tarafından yatırılan 9.600,72 TL istinaf peşin harçlarının istek halinde İlk Derece Mahkemesince istinaf talebinde bulunan davalıya iadesine, 5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 6-Taraflar tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 Sayılı HMK'nın 353/1.g. bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.21/09/2021


Bu sayfa 89 kez görüntülendi.
- Karara ilişkin daha detaylı bilgi almak için soru / cevap kısmından bize ulaşabilirsiniz -

Yargıtay Danıştay Sayıştay

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI


Bu Sitede yeralan verilerin tamamı ihalekararisor.com' a ait olup. İzinsiz kopyalanması ve yayınlanması izni verilmemiştir.

Web Tasarım İntramor