Hal böyle olunca, 1150 ada 2 parsel sayılı taşınmaz yönünden tescilin dayanağını teşkil eden idari işlem iptal edilmiş olup, tescilin yolsuz hale geldiği kabul edilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
1. Hukuk Dairesi 2017/1050 E. , 2017/1704 K.
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'nün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı, 266 ada 7 parsel sayılı Maliye Hazinesine ait taşınmaz malın kamu kurum ve kuruluşlarına (...) tahsis edilerek, imar planına göre ifraz edildiğini, imar planında yol ve park olarak ayrılan kısımların, ... Belediyesi lehine tapuda terkin işlemleri yapıldığını, ancak yol olarak terkini yapılan 158.44 m² ve 1630.38 m²'lik kısımların daha sonra arsa vasıflı ile ... Belediyesi adına tescil işlemleri yapıldığını, bu durumda taşınmazların İmar Kanununun 11. maddesi uyarınca devir alınana iade edilmesi gerektiğini belirterek, ... Belediyesi adına olan 1150 ada 2 parsel ile 723 ada 9 parsel sayılı taşınmazların tapusunun iptali ve hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanını reddini savunmuştur.
Mahkemece, davaya konu parsellerin 3194 sayılı Yasa Hükümleri gereği 20/12/2011 tarih 239 karar sayılı Belediye Encümen Kararı ile oluştuğu, tescilin dayanağını teşkil eden idari kararın halen geçerliliğini koruduğu, belirtilen işlem idari yargıda iptal edilmediği sürece iptal davasının dinlenme olanağı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki; tapu sicillerinin tutulması bir takım prensiplere bağlı olup, bunlardan ilki tescil, ikincisi sicilin aleniliği, diğeri Hazinenin kusursuz sorumluluğu, sonuncusu ise geçerli bir hukuki sebebin bulunması; bir başka ifadeyle illetten mücerret olmamasıdır. Oluşan bir sicil kaydının korunabilmesi bakımından, illetini teşkil eden geçerli bir sebebinin olması zorunludur.
Dosya içeriğinden, toplanan delillerden ve noksanın tamamlanması yoluyla getirtilen kayıt ve belgelerden; çekişme konusu 723 ada 9 parsel sayılı arsa vasıflı taşınmazın 21.10.2011 tarih ve 381 yevmiye numaralı kayıtla ... Belediyesi adına tam payla 27.09.2011 tarih 163 sayılı ihdas işlemine ilişkin Encümen Kararı ile 1150 ada 2 parsel sayılı arsa vasıflı taşınmazın ise 24.01.2012 tarih 420 yevmiye numaralı kayıtla ... Belediyesi adana tam payla 20.12.2011 tarih 239 sayılı ihdas işlemine ilişkin Encümen Kararına dayanarak oluştuğu anlaşılmaktadır.
Ayrıca, dava konusu 1150 ada 2 parselin dayanağı 20.12.2011 tarih 239 sayılı Encümen kararının iptaline ilişkin açılan Batman İdare Mahkemesinin 2014/1111 Esas, 2014/3297 karar sayılı kararında, dava konusu idari işlemin 16.09.2014 tarih 195 sayılı Encümen Kararı ile iptal edilmesi nedeniyle konusu kalmayan davada karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. 195 sayılı Encümen Kararında ise 1150 ada 2 parselin tesciline ilişkin alınan kararın iptaline, gereği yapılmak üzere İmar ve Şehircilik Müdürlüğü’ne tevdine karar verildiği saptanmıştır.
Bilindiği üzere, idari işlemin, idari yargı yerinden veya idare tarafında iptali halinde sicil kayıtlarının dayanağının kalmayacağı, kaydın yolsuz tescil durumuna düşeceği , bu durumda da kadastral parsele dönüleceğinde kuşku yoktur.
Somut olaya bakıldığında, 16.09.2014 tarih 195 sayılı Encümen Kararı ile yalnızca 1150 ada 2 parsel sayılı taşınmaz yönünden işlemin iptal edildiği anlaşılmakla, dava konusu 723 ada 9 parsel sayılı taşınmaz yönünden kadastral parselin imar uygulamasına ilişkin idari işlemin geçerliliğini koruduğu gözetilerek bu parsel bakımından davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.
Hal böyle olunca, 1150 ada 2 parsel sayılı taşınmaz yönünden tescilin dayanağını teşkil eden idari işlem iptal edilmiş olup, tescilin yolsuz hale geldiği kabul edilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davacı vekilinin bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 05.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.