Ticari ilişki çerçevesinde inançlı işleme dayalı olarak verilen evin topu iptali ve tesciline ilişkin davada, edimlerin yerine getirilip getirilmediğinin nasıl incelenmesi gerektiği hakkında açıklayıcı örnek Kr.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
2. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/591
KARAR NO: 2023/396
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/11/2021
NUMARASI: 2021/801 Esas 2021/1047 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak (Taşınmaz Alım-Satımı Kaynaklı)
DAVA TARİHİ: 30/09/2021
KARAR TARİHİ: 28/02/2023
İstinaf yoluna başvuran davacı vekili ve davalı vekilinin istinaf başvurusu üzerine Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/801 esas sayılı dosyası ve dava dosyasında verilen 25/11/2021 tarih ve 2021/1047 Karar sayılı gerekçeli kararı incelendi.Ön inceleme raporunda belirtildiği üzere dosyada ön inceleme sonucu karar verilecek nitelikte bir eksikliğin bulunmadığı ve HMK 353. maddesi uyarınca duruşma yapılmaksızın usul yönünden incelenebileceği anlaşılmakla, dosya ve HMK 354. maddesi uyarınca yapılan görevlendirme gereği sunulan inceleme raporu incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Tarafların İddia ve Savunmaları:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili firmanın davalıya olan çeke dayalı borçları nedeniyle şirket yetkilisi ...'in babası ...' e ait İstanbul, Bağcılar, ... köyü, ... ada ... parseldeki ... ve ... nolu bağımsız bölüm olan dükkan niteliğindeki yerlerin davalı şirkete devredildiğini, bu devirle ilgili olarak davalı ile müvekkili şirket arasında 09/12/2009 tarihli protokolün imzalandığını, iş bu protokol ile toplam 160.000.-TL lik çeklere istinaden ... Bankası İkitelli Organize Sanayi Bölgesi Şubesinden tapu teminatı verilerek davalı şirket lehine 167.000.-TL kredi çekildiğini, bu kredinin müvekkili tarafından ödeneceği, kredi borcunun tamamen ödenmesi ile ...' den teminat olarak alınan 2 ve 4 nolu bağımsız yerlerin geri iade edileceğinin belirlendiğini, ayrıca protokolün 4. paragrafında da çekilen kredinin 25.000.-TL sinin müvekkili şirkete iade edileceğinin yazıldığını, iş bu protokol sonrası müvekkili şirket yetkilisi tarafından davalı şirket yetkilisine banka kredi taksitlerine istinaden 3 adet taksit bedeli toplamı elden nakden ödendiğini, daha sonra davalıya verilen çekler müvekkili şirket yetkilisi tarafından ödenerek teslim alındığını ve çek asıllarının taraflarında bulunduğunu, bu nedenlerle çek borcu kalmaması sebebiyle taşınmazların iade edilmesi gerektiğini beyanla neticeten fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak ve ileride ıslah edilmek üzere, öncelikle satışı yapılmayan taşınmaz üzerine dava sonuna kadar ihtiyati tedbir konulmasını, taşınmazların aynen iadesi, mümkün olmadığı takdirde, taşınmazlar üzerinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılarak, taşınmazların kıymet takdirlerinin belirlenmesi neticesinde oluşacak meblağın müvekkiline ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yan üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının dava konusu yapmış olduğu alacak taleplerinin zamanaşımına uğradığını, esasa girilmeden usulden reddinin gerektiğini, taraflar arasındaki protokol hükümlerinin davacı tarafça yerine getirilmediğini, kredi bedellerini ve çek bedellerini ödemediğini, kredi bedellerinin tamamının müvekkili tarafından ödenmek zorunda kaldığını, davacının çeklerin kendilerine iade edilmesinin sebebinin karşılıksız çek kaydı ile iade edildiğini, dava dilekçesinin çelişkili beyanlardan meydana geldiğini, aynı taleple açılan ve husumet nedeniyle reddine karar verilen davası ile örtüşmediğini, dava konusu çekler karşılıksız çek iade kaydı ile iade edildiğini, davacının iddialarını senetle yani yazılı olarak ispat etmesi gerektiğini, davalının somut bilgilere dayanmadan ve sadece iddiadan ibaret beyanları dikkate alınarak taşınmazlara tedbir konulmasının mümkün olmadığını, müvekkilinin hem çek bedelini alamadığını, hem de banka kredisi ödemek zorunda bırakıldığını beyanla neticeten haksız ve yersiz ihtiyati tedbir talebinin reddine, zamanaşımı nedeniyle davanın usulden reddine, davanın esastan reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Asli müdahil dilekçesinde özetle; davacı ile davalı firmalar arasında akdedilen 08.12.2009 tarihli inanç sözleşmesi gereği, ilk davanın davacısı ... firmasının, ticari ilişki kapsamında düzenlenen inanç sözleşmesi ile üstlendiği edimi yerine getirmiş olduğu, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2.Hukuk Dairesi'nin 24/12/2019 tarih ve 2019/1343 Esas 2019/1850 Karar sayılı ilamı ile de sabit olduğundan, dava konusu İstanbul ili, Bağcılar, ... Köyü, ... ada, ... Parseldeki ... nolu bağımsız bölümün, davalı ... İnş. Tic. Ltd.Şti. adına olan tapunun iptali ile 08.12.2009 tarihli inanç sözleşmesi kapsamında,hukuki ilişkinin tarafı konumunda olan müvekkil asli müdahil ... adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.İlk Derece Mahkemesi Kararı: Mahkemece;
"A. ASIL DAVA YÖNÜNDEN; 1-Davacının davasının 09.12.2009 tarihli protokol hükümleri uyarınca taşınmazlarda mülkiyet hakkı bulunmadığından REDDİNE,
B. ASLİ MÜDAHALE DAVASIN YÖNÜNDEN TALEBİN KABULÜ İLE; 7-Asli Müdahilin davasının 09.12.2009 tarihli protokol hükümleri uyarınca kabulü ile asli müdahale
davası konusu olan İstanbul ili, Bağcılar İlçesi, ... Köyü, ... ada, ... Parseldeki ... nolu bağımsız bölümün, davalı ... İnş. Tic. Ltd.Şti. adına olan tapunun iptali ile asli müdahil ... adına TESCİLİNE," karar verilmiştir.
İleri Sürülen İstinaf Sebepleri: Davacı ve davalı vekilleri tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulmuş olup, Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davada ispat yükünün davalı üzerine geçtiğini, mahkemece borç alacak hesabında değerlendirme yapılmamasının hatalı olduğunu, davacı aleyhine hükmedilen vekalet ücretinin hukuka aykırı olduğunu, yerel mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulmuş olup, davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalının ilk derece mahkeme kararı ile tespit edilen miktardan daha fazlası oranında davacı şirketten alacaklı olduğunu, delil olarak gösterilen çeklerin alacak hesabında dikkate alınamayacağını, 100.000,00 TL değerindeki malzeme bedeli nin yapılan hesaplamaya dahil edilmediğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İstinafa Cevap:Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın istinaf taleplerinin gerçeği yansıtmadığını belirterek istinaf taleplerinin reddine, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Gerekçe ve Sonuç:HMK'nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;Dava, inançlı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde tazminat isteğine ilişkindir.Mahkemenin 2014/771 Esas, 2017/794 Karar sayılı ilamı ile; davacının, inançlı işlem iddiasının dayanağı olan 09/12/2009 tarihli protokol hükümlerini yerine getirdiğini ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın esastan reddine dair verilen ilk karar Dairemizin 2017/1747 Esas ve 2018/516 Karar sayılı ilamı ile "…taraflar arasında inançlı işlem olgusunun varlığının sabit olduğu, davacının bu ilişki kapsamında borçlu olup olmadığı hususunun belirlenmesi ve varsa davacının ödemesi gereken miktar açıkça tespit edilerek bu bedelin mahkeme veznesine depo etmeleri için önel verilmesi ve peşin nisbi harcın tamamlatılması gerektiği…" gerekçesine dayalı olarak kaldırılmış, mahkemece yargılamaya devam olunmuş, eksik harç ikmali sağlanmış, yargılamaya devamla 2018/368 Esas 2019/535 sayılı kararı ile; "…davacı tarafın davasının kısmen kabulü ile inanç sözleşmesi kapsamında davalı tarafa devredilen İstanbul ili, Bağcılar, ... Köyü, ... ada, ... Parseldeki ... nolu bağımsız bölümün(dükkan) davalı ... İnş. Tic. Ltd. Şti. adına olan tapu kaydının iptali ile davacı ... San.Tic.Ltd.Şti. adına tesciline ve mahkeme veznesine depo edilen 63.038,76 TL'nin ise kararın kesinleşmesine müteakip davalı tarafa verilmesine…" dair hüküm tesis edilmiş , Dairemizin 2019/1343 Esas ve 2019/1850 Karar sayılı ilamı ile "…taraflar açısından bağlayıcı olan protokolde gereği taşınmazların dava dışı önceki malik ...'e iade edilmesinin kararlaştırıldığı halde mahkemece taşınmazda mülkiyet hakkı bulunmayan davacı şirket adına tescile karar verildiği , davacı şirketin mülkiyetin kendi adına nakli konusunda talep hakkının bulunmadığı hususunun gözetilerek protokolün tarafı olmamakla birlikte protokole göre işlem yapan dava dışı malikin hukuki ilişkinin tarafı olduğu ve verilecek kararla hukuku etkilenecek konumda bulunduğu dikkate alınarak ...'e davanın ihbar edilmesi, ihbar sonucu bu kişinin davaya müdahale talebinde bulunması yada ek dava açması halinde bu dava ile birleştirilerek delillerinin toplanması suretiyle bir karar verilmesi ve vekalet ücretinin hatalı şekilde hüküm altına alınması…" gerekçesiyle kaldırılmış, yargılamaya devamla dava dışı malik ... asli müdahale talebinde bulunmuş ve talebi kabul edilmiş, 2020/15 Esas- 2020/721 Karar sayılı kararla "…davanın kısmen kabulüne , dava konusu 4 nolu bağımsız bölümün(dükkan) davalı ... İnş. Tic. Ltd. Şti. adına olan tapu kaydının iptali ile dahili davacı ... adına tesciline, depo edilen 63.038,76 TL'nin kararın kesinleşmesine müteakip davalı tarafa verilmesine…” şeklinde karar verilmiş, Dairemizin 21/09/2021 tarih, 2021/231 Esas, 2021/1342 Karar sayılı ilamı ile "…asli müdahale davası yönünden nispi harç alınması ve asli müdahale dilekçesinin yasanın aradığı şartlara uygun düzenlenmediği dikkate alınarak HMK 119 maddesi uyarınca dilekçedeki eksikliğin düzeltilmesi için asli müdahile kesin süre verilmesi…" gerekçesiyle kaldırılmış ve mahkemece yargılamaya devamla yukarıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. Dairemiz kararında belirtildiği üzere, davacı ve davalı şirketler arasında ticari ilişki ve bu ilişkiden kaynaklı alacak- borç bulunduğu, 08.12.2009 tarihli imzaladıkları protokol uyarınca, davacı tarafından davalıya verilmiş olan 5 adet toplam 185.000 TL'lik çeklerin karşılıksız çıktığı, davacı şirket yetkilisinin babası olan asli müdahil ...'e ait olan İstanbul ili, Bağcılar ilçesi, ... köyü, ... ada ... parselde kayıtlı ... ve ... bağımsız bölüm nolu 2 adet dükkân nitelikli taşınmazın teminat olarak davalı şirkete devredildiği, bu taşınmazlar teminat gösterilerek davalı şirket tarafından banka kredisi çekildiği, krediden 25.000 TL'nin davacı şirkete iade edileceği, kredinin geri ödemesinin davacı şirket yetkilisi ... tarafından davalı şirkete yapılacağı ve borç ödenip risk tamamlandıktan sonra da tapuların ...'e iade edileceği ve davalının davacıya 100.000 TL değerinde malzeme vereceğinin kararlaştırıldığı, söz konusu 2 ve 4 bağımsız bölüm nolu 2 adet dükkân nitelikli taşınmazın ... adına kayıtlıyken 11.12.2009 tarih ve ... y.s. Satış işlemi ile davalı şirkete devredildiği, 2 nolu taşınmazın 2013 yılında dava dışı 3. Kişiye satıldığı, 4 nolu taşınmazın halen davalı şirket adına kayıtlı olduğu, davalı şirket tarafından 15.12.2009 tarihinde 167.000 TL banka kredisi çekildiği anlaşılmıştır.Dosyada mevcut 06.03.2019 tarihli bilirkişi heyet raporuna göre; taraf şirketler arasında mal alım-satımına dayalı olan ticari ilişki kapsamında davalı şirketin toplam 390.088,76 TL alacaklı olduğu, davacı şirketin toplam 327.050,00 TL ödeme yaptığı ve bakiye borcunun 63.038,76 TL olduğu tespit edilmiştir.Mahkemece, bakiye 63.038,76 TL davalı alacağının mahkeme veznesine depo edilmesi için davacı tarafa önel verilmiş ve davacı tarafça belirlenen bedel depo edilmiştir. Bu şekli ile tüm dosya kapsamına göre; davacı şirketin, davalı şirkete karşılıksız çıkan 5 adet çek bedeli olan 185.000,00 TL ve davalı şirket tarafından çekilen ve geri ödemesi 205.088,76 TL olarak yapılan kredi bedeli toplamından oluşan 390.088,76 TL tutarındaki borcunu ödediğinin yazılı delil ile ispatlanamaması nedeniyle borçlu olduğu, buna karşılık davalı şirketin ayrıca 100.000 TL tutarlı protokole konu malzemeyi davacı şirkete teslim ettiği, keza yöntemince ispat edilemediğinden davacı şirketin borçlu olduğu miktarın sonuç olarak 390.088,76 TL olduğu, tespit edilen bu borcun 29.550 TL’sinin davacı tarafından davalıya çek ile ödendiği, borcun teminatı olarak devredilen dava konusu 2 nolu bağımsız bölümün davalı tarafından satılması nedeniyle satış tarihindeki değerine göre 251.000 TL'nin tahsil edilmiş olduğu, teminat olarak devredilen 2 ve 4 nolu taşınmazlardan davalının kira geliri olarak 46.500 TL elde ettiği dikkate alındığında davalının toplamda alacağına karşılık (251.000 TL+ 46.500 TL+29.550 TL) 327.050 TL tahsil ettiği, dolayısıyla bakiye alacağın 63.038,76 TL olduğu, bu bedelin davacı tarafından mahkeme veznesine depo edilmesi sebebi ile davacının ticari ilişki kapsamında düzenlenen inanç sözleşmesi ile üstlendiği edimini yerine getirmiş olduğu anlaşılmıştır. Taraflar arasındaki alacak borç miktarına ilişkin istinaf sebepleri dosya kapsamındaki irdelenen delillere göre yerinde görülmemiştir. Yargılama giderlerine ilişkin istinaf sebeplerine gelince; yargılama giderleri, HMK'nın 326/1. maddesine göre Kanunda yazılı haller dışında, aleyhine hüküm verilen taraftan alınır. Bu durum madde gerekçesinde belirtildiği gibi hukuki koruma isteğinde haklı çıkmanın doğal bir sonucudur. Haksız dava açan veya haksız olarak aleyhine dava açılmasına sebebiyet veren kişi bütün dava masraflarıyla sorumlu olacaktır. Diğer yandan uyuşmazlık konusu olan yasal ( karşı taraf ) vekalet ücreti; bir davada avukatla temsil edilmesi koşuluyla yargılama sonunda haklı çıkan taraf lehine tarife hükümlerine göre hükmedilen vekalet ücretidir. Vekille takip edilen davalarda kanun gereğince takdir olunan bu vekalet ücreti, 6100 Sayılı HMK'nın 323. maddesinin 1/ğ bendi uyarınca yargılama gideri niteliğindedir. Vekalet ücreti de davada haksız çıkan tarafın, diğer tarafı vekil tutmak zorunda bırakmış olması nedeniyle yargılama gideri olarak sayılmıştır. Haksız bir iş veya işlem nedeniyle dava açmak zorunda kalan ya da kendisine karşı haksız bir şekilde dava açılan kişinin katlandığı masrafların söz konusu kişiye iadesinin sağlanması, adalet anlayışı ve hakkaniyetin de bir gereğidir. Ayrıca, HMK'nın 332/1. maddesindeki düzenleme uyarınca yargılama giderlerine mahkemece resen hükmedilir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/1-1214-K. 2020/951, 25.11.2020). Öte yandan; taraf sıfatı, bir başka deyişle husumet ehliyeti, davaya konu hak ile kişiler arasındaki ilişkiyi ifade eder. Sıfat, bir maddi hukuk ilişkisinde tarafların o hak ile ilişkisinin bulunup bulunmadığının belirlenmesi anlamına gelir. Davacılık sıfatı, davaya konu hakkın sahibini; davalılık sıfatı ise, davaya konu hakkın yükümlüsünü ifade eder. Uygulamada davacı sıfatı, aktif husumeti; davalı sıfatı ise, pasif husumeti karşılayacak şekilde kullanılmaktadır. Dava konusu değer üzerinde kim ya da kimler hak sahibi ise, davayı bu kişi veya kişilerin açması ve kime karşı hukuki koruma isteniyor ise davanın o kişi veya kişilere karşı açılması gerekir. Bir kimsenin davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı tıpkı hakkın mevcut olup olmadığının tayininde olduğu gibi maddi hukuka göre belirlenir. Taraf sıfatının önemli özelliği, def'i niteliğinde olmayıp itiraz niteliğinde olması sebebiyle taraflarca süreye ve davanın aşamasına bakılmaksızın her zaman ileri sürülebilmesi ve taraflar ileri sürmemiş olsalar bile bu hususun mahkemece re'sen nazara alınmasıdır. 6100 Sayılı HMK'nın 114/1-h maddesi uyarınca; davacının dava açmakta hukuki yararının bulunması dava şartları arasında sayılmıştır. Somut olayda; davacı şirket yönünden mülkiyet hakkı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine ve nispi vekâlet ücretine hükmedilmiştir. Davacı şirketin uyuşmazlık konusu taşınmazın devrini gerektiren taraflar arasındaki inançlı işlem niteliğindeki protokolün tarafı olduğu, dava açmakta haklı olduğu, taşınmazın tapusunun iptalini ve asli müdahil adına tescil talep etmekte hukuki yararı bulunduğu, ne var ki davacı şirketin mülkiyet hakkının sahibi asli müdahil yerine kendi adına tescili talebinde bulunduğu, talebe konu mülkiyet hakkının özü itibariyle davacı şirketin kendi adına tescil talebi noktasında taraf sıfatı diğer deyimiyle aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı dikkate alındığında davacı şirket yönünden davanın usulden reddine karar verildiği bu durumda da maktu vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi doğru değildir. Diğer yandan, asli müdahale davasında ilk davanın davalı ve davacıları asli müdahale davasının zorunlu dava arkadaşıdır. Çünkü davanın taraflardan sadece birine karşı açılması asli müdahale de mümkün değildir. Fakat karar ikisi içinde aynı olmaz her biri hakkında farklı farklı kararlar verilebilir. Buradaki dava arkadaşlığı şekli anlamda zorunlu dava arkadaşlığıdır. Haklarında farklı kararlar verildiğinden yargılama giderlerinden aleyhine hüküm kurulan davalı şirketin tek başına sorumlu tutulması usul ve yasaya uygundur. Sonuç olarak, dosya kapsamında iddia ve savunmaya, saptanan dava niteliğine ve toplanıp değerlendirilen delillere, delillerin takdir, tahlil ve tartışımına ilişkin kararda gösterilen yasal ve yeterli gerekçeye göre kurulan hükümde davacı aleyhine fazla vekâlet ücretine hükmedilmiş olması dışında isabetsizlik bulunmadığı, davalı vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin yerinde olmadığı, davacı vekilinin istinaf başvurusunun vekâlet ücreti yönünden kabulü gerektiği sonucuna varılmıştır. Davalı vekilinin İstinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince reddine,Davacı vekilinin İstinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince kararın kaldırılmasına, yeniden esas hakkında asıl dava yönünden davanın aktif husumet yokluğundan reddine, davalı yararına maktu vekalet ücretinin hüküm altına alınmasına, asli müdahale davasının kabulüne temyiz yasa yolu açık olmak üzere karar karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere:A-Davalı vekilinin Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 25/11/2021 tarih ve 2021/801 Esas, 2021/1047 Karar sayılı ilamına yönelen istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1.b.1. maddesi gereği esastan REDDİNE,-Davalının istinaf talebi reddedildiğinden alınması gereken 20.424,69 TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 5,106,17 TL nin mahsubu ile bakiye 15.318,52 TL nin karar kesinleştiğinde davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, Harç tahsil müzekkeresinin temyiz edilen dosyalarda Dairemizce, temyiz edilmeden kesinleşen dosyalarda İlk Derece Mahkemesince ilgili Vergi Dairesine yazılmasına,-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı tarafça yapılan istinaf masraflarının üzerinde bırakılmasına,B-Davacı vekilinin istinaf taleplerinin esastan KABULÜ ile; Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 25/11/2021 tarih ve 2021/801 Esas, 2021/1047 Karar sayılı ilamının HMK'nın 353/1.b.2. maddesi gereği KALDIRILMASINA, aşağıdaki şekilde yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına;1-Asıl davanın aktif husumet yokluğundan REDDİNE,-Mahkeme veznesine depo edilen 63.038,76 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davalıya ödenmesine, -Harçlar kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcından peşin alınan toplam 9.546,33 TL nin mahsubu ile bakiye 9.366,43 TL harcın karar kesinleştiğinde ilk derece mahkemesi tarafından davacıya iadesine, -Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, -Davalı kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden Av.As.Üc.Tarifesi uyarınca belirlenen 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 2-Asli müdahale davasının 09.12.2009 tarihli protokol hükümleri uyarınca KABULÜ ile; asli müdahale davası konusu olan İstanbul ili, Bağcılar ilçesi, ... Köyü, ... ada, .. Parseldeki ... nolu bağımsız bölümün, davalı ... İnş. Tic. Ltd.Şti. adına olan tapunun iptali ile asli müdahil ... adına TESCİLİNE, -İİK'nın 28 maddesi gereğince taşınmaz kaydına şerh konulmak üzere tapu müdürlüğüne müzekkere yazılmasına, -Harçlar kanunu gereğince 299.000,00 TL dava değeri üzerinden alınması gereken 20.424,69 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 5.160,57 TL nin mahsubu ile bakiye 15.264,12 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, İlk Derece Mahkemesince 22/02/2022 tarihinde harç tahsili yazıldığı anlaşıldığından yeniden harç tahsil müzekkeresi yazılmasına yer olmadığına, -Asli müdahil kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden Av.As.Üc.Tarifesi uyarınca hesap ve takdir edilen 44.860,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile asli müdahile verilmesine, -Asli müdahilin yapmış olduğu 54,40 TL ilk harç, 5.106,17 TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 5.160,57 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak asli müdahile verilmesine, 3-Bakiye gider ve delil avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince taraflara iadesine C-Davacının İstinaf talebi kabul edildiğinden istinaf eden davacı tarafından yatırılan 80,70 TL istinaf peşin harcının karar kesinleştiğinde talep halinde İlk Derece Mahkemesince davacı iadesine,D-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,E-Davacı tarafından yapılan 220,70 TL istinaf başvuru harcı ile 39,25 TL posta ve tebligat masrafı, 54,00 TL dosyanın istinafa gönderilme masrafı olmak üzere toplam 313,95 TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,F-Kararın HMK'nın 301. maddesi gereği taraflara re'sen tebliğe çıkarılmasına,G-Dosyanın karar kesinleştikten sonra mahkemesine iadesine,Dair, HMK'nın 362/1-a. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.28/02/2023