YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

Ticari işletmeler arasında kendiliğinden temerrüt olgusunun gerçekleşebilmesi için gerekli şartlar nelerdir?

Karar Özeti

..maddenin metninden anlaşıldığı üzere kendiliğinden temerrüt olgusunun gerçekleşebilmesi için taraflar arasında mal veya hizmet tedariki konulu işlem bulunması gerektiği, tedarikten bahsedilebilmesi için az çok sürekliliği ifade eden bir mal veya hizmetin sağlanması gerektiği, tek bir hizmet sunumu ya da mal satışının tedarik olarak nitelendirilemeyeceği, somut olayda taraflar arasında eser sözleşmesi ilişkisi bulunduğu, aynı hizmet ya da malın süreklilik arz eder şekilde temini kapsamında bir faaliyetin söz konusu olmadığı, bu durumda TTK.1530.maddenin somut olayda uygulanamayacağı, TBK.117.madde kapsamında borçlunun temerrüde ancak ihtar ile düşürülebileceği ve temerrütten sonra davalının faiz talep edebileceği gerekçesiyle; davanın kabulüne, takipte istenilen işlemiş faiz tutarlarından dolayı davacının davalıya borçlu olmadığına, davalının asıl alacağının varlığının tartışma konusu olmaması ve hukuksal yoruma dayalı olarak ayrıca işlemiş faiz talep etmesinde kötü niyetli olduğu iddia edilemeyeceğinden davacının tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.

(…)

1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,

Karar

 

 

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ

 

Esas No: 2022/178 - Karar No:2023/1138

 

T.C.

 

ANKARA

 

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ

 

27. HUKUK DAİRESİ

 

 

DOSYA NO : 2022/178

 

KARAR NO : 2023/1138

 

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A

 

K A R A R

 

İNCELENEN KARARIN

 

 

MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

 

TARİHİ : 21/12/2021

 

NUMARASI : 2021/551 E-2021/865 K

 

DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)

 

KARAR TARİHİ : 08/11/2023

 

KARAR YAZIM TARİHİ : 24/11/2023

 

Davacı vekili tarafından davalı hakkında açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit davasında, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen kararına karşı davalı vekilince süresi içerisinde istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Dairemizce yapılan inceleme sonucunda;

 

GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

 

Davacı vekili; davalının taraflar arasındaki 09/11/2016 tarihli tutanak ile ödemeye ilişkin mutabık kalınan fatura kesilmesi koşuluna uymaması, kesin hesabın çıkarılmaması nedeni ile alacağın muaccel olmaması ve her hangi bir ihtarda bulunmaması nedeni ile borca ilişkin temerrüt olgusu gerçekleşmeksizin Ankara Batı İcra Müdürlüğünün 2021/20756 esas sayılı dosyasında işlemiş faiz talep ettiğini belirterek; icra takibindeki 5.853,63 TL işlemiş faiz ile 38.351,37 TL işlemiş faiz yönlerinden müvekkilin borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir.

 

Davalı vekili; müvekkilinin, davacının taşeronu olarak inşaat faaliyetini gerçekleştirdiğini, ticari ilişki, eser sözleşmesinden kaynaklı olup, sözleşmenin gereklerinin müvekkili tarafından yerine getirildiğini, davacının Ankara 44. İş Mahkemesinin 2017/329 Esas sayılı dosyasıyla görülmekte olan iş kazası konulu davayı bahane ederek, yükümlülüklerini yerine getirmekten müvekkilin hak ettiği meblağı ödemekten sebepsiz olarak kaçındığını, davacının borcunu ödememe hususunda temel argümanının, bahse konu iş kazası dosyası olduğunu, 2017 yılında ödenmesi gereken hakediş tutarının yazılı belgelerle kayıt altına alındığı halde davacı şirket yetkilisi tarafından iş kazası dosyasına ödeme yapılması gerekeceği bahanesiyle ödemekten kaçınıldığını, dava dilekçesinde ödeme yapmama noktasında sebep olarak öne sürülen iş kazası davasının sürüncemede bırakılmasının, davacının hem müvekkiline hem de iş kazasına uğrayan işçiye yönelik hasmane tutumunun açık örneği olduğunu, düzenlenen geçici kabul tutanağı ile sözleşmenin tam ve gereği gibi ifa edildiğinin açık olduğunu, davacının kısmi dava şeklinde açılamayacak olan menfi tespit davasında yalnızca faiz yönünden borçlu olmadığını iddia ettiğini, ilgili iddiaların ise asıl alacağa ilişkin olduğunu, iş bu davada bu hususların ileri sürülemeyeceğini, müvekkilinin mağduriyetini hiç bir şekilde karşılamaya yetmeyen ve yasaya uygun olarak işletilen faiz miktarına yönelik olarak, davacının iddialarını kabul etmenin mümkün olmadığını, davacının müvekkiline hem maddi, hem de manevi bağlamda borçlu olduğunu, TTK.1530.maddesinin oldukça açık olduğunu, müvekkilinin tacir olup yapılan işin ticari işletmesine ilişkin yapıldığını, bu durumda TTK.1530.madde gereği faiz talep edebileceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

 

Mahkemece; Ankara Batı İcra Müdürlüğünün 2021/20756 Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davalının davacıdan 87.600,00 TL asıl alacak ve iki ayrı kalemde 5.853,63 TL ile 38.351,37 TL olmak üzere toplam 44.205,00 TL işlemiş faiz talep ettiği, icra takibinde işlemiş faiz talebinin TTK.1530.maddeye dayandırdığının görüldüğü, takip öncesinde davacının temerrüde düşürülmediğinin, herhangi bir ihtarname gönderilmediğinin tarafların beyanları ile sabit olduğu, zaten davalı tarafın temerrüt olgusunun TTK.1530.maddeye dayalı olarak ihtara gerek kalmaksızın oluştuğunu iddia ettiği, alacağın dayanağının, sözleşmeye dayalı iş bedeli olduğu, bu tip bir alacakta öncelikle TTK.1530.maddenin uygulanabilirliğinin tartışılması gerektiği, TTK.1530.maddesinin ticari işletmeler arasında mal ve hizmet tedariki amacıyla yapılan işlemler neticesinde belirlenen günde borcun ödenmemesi halinde ihtara gerek olmaksızın borçlunun temerrüde düşeceğini düzenlediği, maddenin metninden anlaşıldığı üzere kendiliğinden temerrüt olgusunun gerçekleşebilmesi için taraflar arasında mal veya hizmet tedariki konulu işlem bulunması gerektiği, tedarikten bahsedilebilmesi için az çok sürekliliği ifade eden bir mal veya hizmetin sağlanması gerektiği, tek bir hizmet sunumu ya da mal satışının tedarik olarak nitelendirilemeyeceği, somut olayda taraflar arasında eser sözleşmesi ilişkisi bulunduğu, aynı hizmet ya da malın süreklilik arz eder şekilde temini kapsamında bir faaliyetin söz konusu olmadığı, bu durumda TTK.1530.maddenin somut olayda uygulanamayacağı, TBK.117.madde kapsamında borçlunun temerrüde ancak ihtar ile düşürülebileceği ve temerrütten sonra davalının faiz talep edebileceği gerekçesiyle; davanın kabulüne, takipte istenilen işlemiş faiz tutarlarından dolayı davacının davalıya borçlu olmadığına, davalının asıl alacağının varlığının tartışma konusu olmaması ve hukuksal yoruma dayalı olarak ayrıca işlemiş faiz talep etmesinde kötü niyetli olduğu iddia edilemeyeceğinden davacının tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.

 

Davalı vekili istinaf başvurusunda; davanın taraflarının tacir olduğunu, bu nedenle TTK hükümlerinin uygulanması gerektiğini, müvekkilinin, davacıya hizmet tedarik ettiğini, bu hizmetin, eser sözleşmesi kapsamında, eserin/inşaatın meydana getirilmesi anına dek süregeldiğini, mahkemece, tacir olan taraflar arasında bir eser sözleşmesi bulunduğu tespit edilmesine rağmen, bu sözleşme gereği müvekkili tarafından sunulan hizmetin, süreklilik arz etmesi gerektiği iddia edilerek, TTK 1530. maddesinin uygulanmasından kaçınıldığını, mahkemece tedarik kavramının, yasanın lafzına ve gerekçesine aykırı yorumlandığını, madde gerekçesinde de, tedarik "Süreğen" bir olgu olarak belirlenmediğini, yasanın zayıf durumdaki tacirin, güçlü konumdaki tacirden alacağını, ticari ilişkileri bozma riskine katlanmaksızın, her halukârda faiziyle beraber ve notere muhtaç kalmadan alabilmesini temin etmek için kabul edildiğini, taleplerinin, yasa maddesinin uygulanmasından ibaret olduğunu, 6102 sayılı TTK'nın 1530. maddesinde, ticari işletmeler/tacirler arasındaki mal ve hizmet alımlarında temerrüdün düzenlenmiş olup, madde gerekçesinden de anlaşılacağı üzere ''hizmet'' kavramının geniş yorumlanması gerektiğini, bu kavramın içerisine eser sözleşmelerinin de girdiğini, davacının, bir iş kazası dosyasını bahane ederek müvekkilinin alacağını yıllarca uhdesinde tuttuğunu, bu meblağı bir finansman aracı olarak kullandığını, müvekkilinin finansal durumunu sarsıntıya uğratarak hem maddi hem de manevi zarara soktuğunu, müvekkilinin ise, davacıdan çok daha küçük bir tacir olması, inşaat sektöründe ve genel olarak ticari hayatta bu tip uyuşmazlıklarda noter vasıtasıyla ihtarname gönderilmesi ticari ilişkileri sekteye uğrattığından, bu yola tevessül edemediğini, TTK 1530. Madde gerekçesinde de belirtildiği üzere, müvekkilinin asıl işveren konumunda bulunan tacirlere şartları dayatamadığından, burada sözleşme özgürlüğü ilkesinin istisnası bulunduğunu, zaten yasanın da bu amaçla kabul edildiğini, ... Üniversitesi'nde ...'ın ''6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1530. Maddesi Gereğince Borçlunun Temerrüdü'' başlıklı çalışmasını ekte sunduklarını, Neticeten, Türk Ticaret Kanunu’nun 1530. maddesinde yer alan yasal düzenlemenin hukuken kabul edilebilir bir gerekçe sunulmaksızın, akademik çalışmalara ve madde lafzı ile gerekçesine aykırı şekilde uygulanmamasının, adil yargılanma hakkı ihlali niteliğinde olduğunu belirterek; mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

 

Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne dair verilen kararına karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

 

İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.

 

Taraflar arasındaki uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklanmış olup, davacı iş sahibi, davalı yüklenicidir. Taraflar arasında düzenlenen 01/05/2016 tarihli sözleşme ile davalı yüklenici davacı iş sahibinin ... ili, ... ilçesi ... mahallesi ... ada ... parsel üzerinde planlanmış proje kapsamında bulunan kalıp demir, beton, duvar yapı işlerini yapmayı üstlenmiştir.

 

Mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve özellikle Yargıtay 15. Hukuk Dairesi'nin 05/02/2018 tarih ve 2016/3758 Esas-2018/351 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 1530. maddesindeki ticari hükümlerle yasaklanmış işlemler ile mal ve hizmet tedarikinde geç ödemenin sonuçları ile ilgili olarak yer alan düzenlemenin 2.ve 4.bentlerinin ticari işletmeler arasında mal ve hizmet tedariki amacıyla yapılan işlemlerde uygulanması mümkün olup, yanlar arasındaki sözleşmenin eser sözleşmesi olması nedeniyle somut olayda bu madde hükmünün uygulanmasının mümkün olmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.

 

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

 

1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,

 

2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 3.019,64 TL istinaf karar harcından peşin alınan 755,70 TL'nin mahsubu ile bakiye 2.263,94 TL harcın davalıdan tahsili

Hazine'ye irat kaydına,

 

3-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,

 

Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 08/11/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.


Bu sayfa 81 kez görüntülendi.
- Karara ilişkin daha detaylı bilgi almak için soru / cevap kısmından bize ulaşabilirsiniz -

Yargıtay Danıştay Sayıştay

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI


Bu Sitede yeralan verilerin tamamı ihalekararisor.com' a ait olup. İzinsiz kopyalanması ve yayınlanması izni verilmemiştir.

Web Tasarım İntramor