1-Sanık ...'in 12.11.2009 tarihinden % 50 ortak ve müdür sıfatıyla mükellefiyet tesis ettirdiği ... Organizasyon ......Ltd. Şti'nin 2010 ve 2011 takvim yıllarında sahte fatura düzenlediği iddia edilen olayda, vergi inceleme raporlarında yapılan yoklamalarda, işyerinin terk edilmiş olduğu ve yetkililerinin bilinen adreslerinde bulunmadığının belirlendiği, işçisi bulunmayan, ... ve malı olmayan işyeri kapasitesinin beyan edilen yüksek KDV matrahlarını gerçekleştirmeye uygun olmadığı, yükümlülük kaydının 31.05.2010 tarihi itibari ile re'sen terkin edildiği halde re'sen terk tarihinden sonrada fatura düzenlendiğinin belirlendiğinin anlaşılması; 2010 takvim yılında düzenlenen sahte faturaları kullanan şirketlerin sahte faturaların kendilerine ... tarafından gönderildiğinin belirtilmesi, sanık ...'ın ... isimli kişinin işleri takip için kendisine vekalet verdiğini, sanık ...'i notere kendisinin götürdüğünü ancak sahte fatura düzenlemediğini, sanık ...'in ise şirket ile alakasının olmadığını, sigortalı iş vaadi ile...'ın kendisini notere götürüp imza attırdığı, iş verdiğini, ancak sonra işten çıkardığını ve sahte fatura düzenlemediği savunmaları ile sanıkların suçlamaları inkar etmesi karşısında; sahte fatura düzenleme suçunda suçun failinin herkes olabileceği, suçta ve cezada şahsilik prensibi gereği esas amacın suçun şeklî sorumlusu olan kanuni temsilcilerin değil, suçun ayrıntılarını bilen ve oluşumunda rolü olan failleri cezalandırmak olması nedeniyle bu suça iştirak edilmesinin mümkün olması da dikkate alınarak, sanıkların sahte fatura düzenleme suçuna iştiraki, suçun unsurlarının ve maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespiti bakımından;
11. Ceza Dairesi 2016/7839 E. , 2020/563 K.
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Sahte fatura düzenleme
HÜKÜM : Mahkumiyet
Katılan vekilinin temyizinin sanıklar ..., ... ve ... hakkında verilen tüm hükümlere yönelik olduğu anlaşılarak yapılan incelemede;
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2013/42501 esas sayılı, 06.08.2013 tarihli iddianamesi ile sanık ... hakkında 2011, sanıklar ..., ... hakkında ise 2009, 2010 ve 2011 takvim yıllarında sahte fatura düzenleme suçlarından dava açıldığı, Mahkemece sanık ... hakkında 2011, sanıklar ... ve ... hakkında ise 2009 takvim yılında sahte fatura düzenleme suçundan bir hüküm kurulmadığı anlaşılmakla, Makmemece bu suçlar yönünden her zaman bir hüküm kurulması mümkün görülmüştür.
A) Sanık ... ve ... hakkında 2012 takvim yılında sahte fatura düzenleme suçundan verilen mahkûmiyet hükümlerine yönelik sanık ... ve müdafii ile katılan vekilinin temyiz taleplerinin incelenmesi:
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2013/42501 esas sayılı, 06.08.2013 tarihli iddianamesi ile vergi incelemesi ve mütalaaya uygun şekilde sanık ... hakkında 2011, sanık ... hakkında ise 2009, 2010 ve 2011 takvim yıllarında sahte fatura düzenleme suçlarından dava açıldığı, 5271 sayılı CMK'nin 225. maddesi uyarınca hükmün konusu duruşmanın neticesine göre iddianamede gösterilen fiil ve failden ibaret olup, iddianamede açıklanan ve suç oluşturduğu ileri sürülen fiilin dışına çıkılarak açılmayan davadan yargılama yapılıp hüküm kurulmasının mümkün bulunmadığı ve her takvim yılında işlenen sahte fatura düzenleme suçunun birbirinden ayrı ve bağımsız suç olduğu gözetilmeksizin, dava açılmayan “2012 takvim yılında sahte fatura düzenleme” suçundan sanıkların mahkûmiyetlerine hükmedilmesi,
B) Sanıklar ... ve ... hakkında 2010 ve 2011 takvim yıllarında sahte fatura düzenleme suçlarından verilen mahkûmiyet hükümlerine yönelik sanık ... ve müdafii, sanık ... ile katılan vekilinin temyiz taleplerinin incelenmesi:
1-Sanık ...'in 12.11.2009 tarihinden % 50 ortak ve müdür sıfatıyla mükellefiyet tesis ettirdiği ... Organizasyon ......Ltd. Şti'nin 2010 ve 2011 takvim yıllarında sahte fatura düzenlediği iddia edilen olayda, vergi inceleme raporlarında yapılan yoklamalarda, işyerinin terk edilmiş olduğu ve yetkililerinin bilinen adreslerinde bulunmadığının belirlendiği, işçisi bulunmayan, ... ve malı olmayan işyeri kapasitesinin beyan edilen yüksek KDV matrahlarını gerçekleştirmeye uygun olmadığı, yükümlülük kaydının 31.05.2010 tarihi itibari ile re'sen terkin edildiği halde re'sen terk tarihinden sonrada fatura düzenlendiğinin belirlendiğinin anlaşılması; 2010 takvim yılında düzenlenen sahte faturaları kullanan şirketlerin sahte faturaların kendilerine ... tarafından gönderildiğinin belirtilmesi, sanık ...'ın ... isimli kişinin işleri takip için kendisine vekalet verdiğini, sanık ...'i notere kendisinin götürdüğünü ancak sahte fatura düzenlemediğini, sanık ...'in ise şirket ile alakasının olmadığını, sigortalı iş vaadi ile...'ın kendisini notere götürüp imza attırdığı, iş verdiğini, ancak sonra işten çıkardığını ve sahte fatura düzenlemediği savunmaları ile sanıkların suçlamaları inkar etmesi karşısında; sahte fatura düzenleme suçunda suçun failinin herkes olabileceği, suçta ve cezada şahsilik prensibi gereği esas amacın suçun şeklî sorumlusu olan kanuni temsilcilerin değil, suçun ayrıntılarını bilen ve oluşumunda rolü olan failleri cezalandırmak olması nedeniyle bu suça iştirak edilmesinin mümkün olması da dikkate alınarak, sanıkların sahte fatura düzenleme suçuna iştiraki, suçun unsurlarının ve maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespiti bakımından;
a-2010 ve 2011 takvim yıllarında düzenlenen faturaların getirtilip, faturalardaki yazı ve imzaların sanıklara ait olup olmadığı konusunda uzman bir kurum veya kuruluştan rapor alınması,
b-Faturalardaki yazı ve imzaların sanıklara ait olmadığının anlaşılması halinde ise; faturaları kullandığı belirlenen şirket yetkililerinin, CMK'nin 48. maddesi uyarınca çekinme hakları hatırlatılarak tanık sıfatıyla dinlenmesi; kendilerinden, sözü edilen faturayı hangi hukuki ilişkiye dayanarak kimden aldıklarının, sanıkları tanıyıp tanımadıklarının ve faturaların alınması konusunda sanıkların bir iştirakinin bulunup bulunmadığının sorulması,
Sonucuna göre tüm deliller birlikte tartışılıp, sanık ...'in 12.11.2009 tarihinden % 50 ortak ve müdür olduğu ve 2009, 2010 takvim yıllarında düzenlenen sahte faturaları kullanan mükelleflerin sözkonusu faturalarının sanık ... tarafından kendilerine gönderildiği, ...'dan aldıklarını beyan etmeleri hususları da dikkate alınıp sanıkların hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile mahkûmiyet hükümleri kurulması,
2-5237 sayılı TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın, Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 tarihli, 2014/140 esas ve 2015/85 karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ... ve müdafii, sanık ... ile katılan vekilinin temyiz talepleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
22.01.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.