YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

Davadaki hatalı uygulamaları nedeni ile hangi hallerde hakimin sorumluluğuna ve tazminata gidilebileceği hakkında açıklayıcı örnek olay içeren Kr. (HGK)

Karar Özeti

Alacaklı ... tarafından borçlular Abdurrahman Yıldırım Yiğiter, Kule Yapı Yatırım ve Müh. Hiz. Ltd. Şti.. aleyhine başlatılan ilamsız takipte, borçlular tarafından davası muvazaalı olarak 3. şahıslara ve bilahare Hasan Bülent Kahraman’a satılması üzerine, Marmaris 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2003/274 Esasında açılan tasarrufun iptali davasında, Marmaris Karaca Mah. 26. parsel yönünden tasarrufun iptaline, alacaklıya taşınmazda haciz ve satış yetkisi verilmesi kararı üzerine Hasan Bülent Kahraman adına kayıtlı iş bu taşınmaz yönünden satış işlemlerine başlandığı, bunun üzerine taşınmaz malikinin önce icra müdürlüğünden haczin kaldırılmasını talep ettiği, ret kararı üzerine Marmaris İcra Hukuk Mahkemesinin 2016/303 Esas sayılı dosyasında tedbir istemli mükerrerlik nedeniyle haczin kaldırılması istemli dava açıldığı, mahkemece güncel dosya borcu yatırılması kaydıyla tedbir talebi kabul edilip bilahere haczin kaldırıldığı, yargılama sonucunda 29/03/2017 tarihinde yüze karşı davanın reddine tedbirin kaldırılmasına karar verildiği; 09/06/2017 tarihinde Hasan Bülent Kahraman vekilinin tedbirin kaldırılması nedeniyle teminatın iadesine ilişkin dilekçeye 171211 sicil nolu hakim ( ...)’in uygundur şerhi üzerine teminatın iade edildiği, bu arada taşınmaz devredilip, teminat da iade edilince alacaklının uğradığı zararın tazmini yönünde, iş bu dava açılmıştır.

Hâkimin bağımsızlığı ve tarafsızlığı ile bunların gerçekleştirilmesine yönelik teminatlar hâkimlerin keyfî davranabilecekleri, istedikleri şekilde karar verebilecekleri ve bu kararlardan da sorumlu olmayacakları anlamına gelmemekle birlikte, somut olayda, yukarıda detaylıca açıklandığı üzere, HMK’nun 46. maddesinde sayılan sebeplerin mevcut olmadığı sonuç ve vicdani kanaatına varıldığından, işbu davanın reddine ve ...nun 49. maddesi hükmü uyarınca davacının 700-TL disiplin para cezası ile cezalandırılmasına karar vermek gerekmiştir.

 

Karar

 

Hukuk Genel Kurulu         2019/706 E.  ,  2022/486 K.

 

MAHKEMESİ : Yargıtay 12. Hukuk Dairesi (İlk Derece Mahkemesi Sıfatıyla)

 

 

1. Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı Yargıtay 12. Hukuk Dairesince ilk derece mahkemesi sıfatıyla yapılan yargılama sonunda, davanın reddine karar verilmiştir.

 

2. Karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

 

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

 

I. YARGILAMA SÜRECİ

 

Davacı İstemi:

 

4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili tarafından Marmaris 2. İcra Müdürlüğünün 2003/1739 E. sayılı dosyasında Abdurrahman Yiğiter aleyhine takip başlatıldığını, borçlu tarafından Marmaris ilçesi, Karaca Köyü, Karaca Mevkiinde kain 26 parsel sayılı taşınmazın Hasan Bülent Kahraman’a devredildiğini, (tasarrufun iptali davası sonucunda) icra dosyasında satış aşamasına gelindiğinde hacizli taşınmazın maliki Hasan Bülent Kahraman vekilinin haczin fekki talebinin icra müdürlüğünce reddedildiğini, bunun üzerine Hasan Bülent Kahraman vekili tarafından Marmaris İcra (Hukuk) Mahkemesinin 2016/303 E. sayılı dosyasında şikâyet yolu ile başvurulduğunu, Marmaris İcra (Hukuk) Mahkemesinin 11.08.2016 tarihli tensip zaptının (14) nolu bendinde dosya borcunun tamamının nakden ya da teminat mektubu ile karşılanıp teminat altına alınmak kaydıyla haczin kaldırılmasına dair karar verildiğini, şikâyetçinin önce 157,000TL nakdi teminatı mahkeme veznesine yatırdığını, bilahare Yapı Kredi Bankasınca verilen 02.09.2016 tarihli aynı miktar teminat mektubunu dosyaya sunduğunu, tapu kayıtları üzerinde taraflarınca yapılan inceleme sonucu hacizli taşınmaz üzerindeki haczin kaldırılmasının hemen akabinde 17.08.2016 tarihinde taşınmazın satılarak elden çıkarıldığını, Marmaris İcra (Hukuk) Mahkemesince şikâyetin reddine karar verildiğini, bu karara karşı şikâyetçinin istinaf yoluna başvurduğunu, dosyanın hâlen bölge adliye mahkemesinde derdest olduğunu, 06.07.2017 tarihinde Marmaris 2. İcra Müdürlüğünün 2003/1739 E. sayılı dosyasında Marmaris İcra (Hukuk) Mahkemesinin 2016/303 E. sayılı dosyasında bulunan teminat mektubuna dosya alacağı için haciz konulmasını talep ettiklerini, icra müdürlüğünün “yatırılan teminatların yatırılış amacı dışında kullanılamayacağı” gerekçesi ile taleplerini reddettiğini,13.07.2017 tarihinde Marmaris İcra (Hukuk) Mahkemesinin 2016/303 E. sayılı dosyasında, teminat mektubunun paraya çevrilmek üzere icra dairesine gönderilmesine dair talepleri üzerine Marmaris İcra (Hukuk) Mahkemesince 17.07.2017 tarihli yazısında talebin icra dairesine yapılması gerektiği şeklinde cevap verilmesi üzerine icra müdürlüğüne başvurduklarını ve icra müdürlüğünün teminat mektubunun kendilerinde değil, İcra Hukuk Mahkemesinin kasasında olduğunu bildirdiğini, yaptıkları araştırmada alacaklarının tek teminatı olan 157.000TL miktarlı teminat mektubunun borçlu vekili Av. Sıdkı Celal Hasdemir’e iade edildiğini öğrendiklerini, mahkemenin cevabi yazısının tarihi 17.07.2017 ise de teminat mektubunun daha önceden 09.06.2017 tarihinde borçlu vekiline usulsüz ve hukuka aykırı bir şekilde iade edildiğini, borçlu vekilinin iade talep dilekçesinin altına basit bir havale yapılarak, herhangi bir tutanak düzenlenmeksizin ve alacaklı vekili sıfatıyla kendilerinin muvafakati alınmadan, ayrıca alacak başka bir yolla teminat altına alınmadan teminat mektubunun borçlu vekiline iade edilerek müvekkilinin zarara uğratıldığını, dosya bölge adliye mahkemesine gönderilmeyip kalemde mevcut iken ve dosya incelenmeden teminat mektubunun iadesine karar verilmesinin çok ağır bir ihmal ve hatta olası kast olduğunu, icra dosyasındaki alacaklarının tahsilinin olanaksız hâle geldiğini ileri sürerek davanın kabulü ile 157.000TL’nin teminat mektubunun borçlu vekiline teslim tarihi olan 09.06.2017 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

 

Davalı Cevabı:

 

5. Davalı ... Hazinesi vekili cevap dilekçesinde; mahkemece verilen kararlara karşı yasa yollarının düzenlenmiş olup, salt lehte veya aleyhte karar verilmiş olmasının hâkimin sorumlu olduğunu göstermediğini, dava konusu karara karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, kararın henüz kesinleşmediğini, dava konusu edilen karar nedeniyle uğranıldığı iddia edilen zararın ve maddi tazminat talebinin yasal dayanağı bulunmadığını, eldeki davanın açılmasına neden olarak gösterilen 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 46. maddesinin (c) ve (e) bentleri kapsamında bakıldığında kararı veren hâkimin ne farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar veya hüküm verildiğine ne hakkın yerine getirilmesinden kaçınmış olduğuna ne de kasıtlı bir davranış veya ağır bir ihmal içinde bulunduğuna dair en küçük bir emare dahi bulunmadığını, dava dilekçesi ekinde sunulan delillerin tazminat talebini ispata yeterli olmadığını, HMK’nın 46. maddesinde belirtilen koşulların da oluşmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

 

Özel Daire Kararı:

 

6. Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 19.06.2019 tarihli ve 2018/4 E., 2019/6 K. sayılı kararı ile;

 

“…DAVA:

 

Davacı vekili; Dava dilekçesinde Marmaris İcra Hukuk Mahkemesinin 2016/303 esas sayılı dosyasında, alacaklarının teminatı olan 157.000 TL tutarlı teminat mektubunun yasaya aykırı ve usulsüz şekilde, bu mahkemeye geçici olarak bakan Marmaris Hakimi ... tarafından borçlu vekiline iade etmesi ve icra dosyasındaki alacağın tahsilinin imkansız hale gelmesi nedeniyle müvekkilinin uğramış olduğu 157.000-TL. maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

 

CEVAP:

 

Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; HMK'nun 46. maddesinde belirtilen koşulların oluşmadığını, delillerin değerlendirilerek, soyut kanun hükümlerinin somut olaya uygulanması sonucu, hak ve nesafet kuralları gözetilerek vicdani kanaat doğrultusunda karar verildiğini, belirtilen nedenlerle davanın reddine ve davacı aleyhine disiplin para cezasına hükmedilmesini istemiştir.

 

 

İhbar olunan Hakim ...: cevap dilekçesi sunmamıştır.

 

DELİLLER:

 

Marmaris İcra Hukuk Mahkemesinin 2016/303 E. sayılı dosyası,

 

Marmaris 2.İcra Müdürlüğünün 2003/1739 E. sayılı takip dosyası,

 

İLGİLİ KANUN MADDELERİ:

 

A-...nun 46. maddesi :

 

(1) Hakimlerin yargılama faaliyetinden dolayı aşağıdaki sebeplere dayanılarak Devlet aleyhine tazminat davası açılabilir:

 

(a) Kayırma veya taraf tutma yahut taraflardan birine olan kin veya düşmanlık sebebiyle hukuka aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.

 

(b) Sağlanan veya vaat edilen bir menfaat sebebiyle kanuna aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.

 

(c) Farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar veya hüküm verilmiş olması.

 

(ç) Duruşma tutanağında mevcut olmayan bir sebebe dayanılarak hüküm verilmiş olması.

 

(d) Duruşma tutanakları ile hüküm veya kararların değiştirilmiş yahut tahrif edilmiş veya söylenmeyen bir sözün hüküm ya da karara etkili olacak şekilde söylenmiş gibi gösterilmiş ve buna dayanılarak hüküm verilmiş olması.

 

(e) Hakkın yerine getirilmesinden kaçınılmış olması.

 

(2)Tazminat davasının açılması, hakime karşı bir ceza soruşturmasının yapılması yahut mahkûmiyet şartına bağlanamaz.

 

(3)Devlet, ödediği tazminat nedeniyle, sorumlu hakime ödeme tarihinden itibaren bir yıl içinde rücu eder.

 

B- ...nun 49. maddesi :

 

Dava esastan reddedilirse davacı, beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar disiplin para cezasına mahkûm edilir.

 

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:

 

Dava, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 46. maddesi uyarınca hakimin kararından dolayı Hazine aleyhine açılan tazminat istemine ilişkindir.

 

1086 sayılı Kanun'u, ek ve değişiklikleri ile birlikte tümüyle yürürlükten kaldıran 12.01.2011 tarih ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, 01 Ekim 2011 tarihinde yürürlüğe girmiş ve anılan Kanun'da; “Hâkimin Hukuki Sorumluluğu” başlığı altında yapılan düzenlemeyle (Kanunun 46 - 49. maddelerinde); sorumluluk sebeplerine, yargılamada görevli merciye, dava dilekçesine dair özel yöntem ve davanın reddi halinde verilecek cezaya dair özel hükümler getirilmiş, kısaca hâkimlerin hukukî sorumluluğuna ilişkin yeni bir sistem hayata geçirilmiştir. Buna göre, hakimlerin yargılama faaliyetinden dolayı ancak Devlet aleyhine tazminat davası açılabileceği, kişisel kusura, haksız fiile veya diğer sorumluluk sebeplerine dayanılarak da olsa hâkim aleyhine tazminat davası açılamayacağı kuralı benimsenmiştir.

 

GÖREV: Görevli yargı merciine ilişkin olarak HMK’nun 47. maddesinde; “Devlet aleyhine açılan tazminat davası, ilk derece ve bölge adliye mahkemesi hâkimlerinin fiil ve kararlarından dolayı, Yargıtay ilgili hukuk dairesinde;…açılır ve ilk derece mahkemesi sıfatıyla görülür” hükmüne yer verilmiştir. Bu maddeye göre, karar temyiz edilse idi, temyiz incelemesi Yargıtay’ın hangi Hukuk Dairesinde yapılacak idiyse, dava o Hukuk Dairesinde açılacaktır. Somut olayda, tazminat davasına konu olan şikayet, ihalenin feshi istemine ilişkin olup, İcra Hukuk Mahkemesi hakimi tarafından bu konuda verilen kararın temyiz mercii Dairemiz olduğundan, ilk derece mahkemesi sıfatıyla davaya bakmaya da Dairemiz görevli bulunmaktadır.

 

SÜRE: Dava yasal süre içerisinde açılmıştır.

 

İHBAR :6100 sayılı Kanunun 48. maddesinin 2. fıkrasında yer alan; “Mahkeme, açılan tazminat davasını, ilgili hâkime resen ihbar eder” emredici hükmü gereği, dava, kararı veren Hâkim ...’a resen ihbar edilmiştir.

 

HARÇ VE GİDER AVANSI: HMK’nun 120. maddesinin 1. fıkrasında; “Davacı, yargılama harçları ile her yıl Adalet Bakanlığınca çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı, dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorundadır” hükmüne yer verilmiş olup, davacı, HMK’nun 120. maddesinin 1. fıkrası uyarınca; dava açarken gerekli harç ve gider avansını yatırmıştır.

 

ÖN İNCELEME:

 

Davacının ...nun 120. maddesi gereğince yatırması gereken gider avansını yatırdığı, davanın Hakim ...’a re’sen ihbar edildiği, tensip tutanağının davacı vekiline, dava dilekçesi ve ekleri ile tensip tutanağının, davalı ile ihbar olunana tebliğ edildiği, davalı vekilinin cevap dilekçesi sunduğu, dilekçenin, davacı vekiline ve ihbar olunana tebliğ edildiği, davacı vekilinin cevaba cevap dilekçesi sunduğu, dilekçenin davalı vekiline ve ihbar olunana tebliğ edildiği, ...nun 137 v.d. maddeleri uyarınca ön inceleme aşamasının tamamlanmış olduğu görüldüğünden ve taraflar sulh olma durumunun söz konusu olmadığını beyan ettiklerinden ve dolayısıyla tarafların sulh olmayacakları anlaşıldığından, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliği'nin 41. maddesinin 2. fıkrası gereğince tahkikata geçilmiştir.

 

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 46/1. maddesinde; Hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı Devlet aleyhine tazminat davası açılabileceği vurgulandıktan sonra, dava sebepleri;

 

Kayırma veya taraf tutma yahut taraflardan birine olan kin veya düşmanlık sebebiyle hukuka aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması,

 

Sağlanan veya vaat edilen bir menfaat sebebiyle kanuna aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması,

 

Farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar veya hüküm verilmiş olması,

 

Duruşma tutanağında mevcut olmayan bir sebebe dayanılarak hüküm verilmiş olması,

 

Duruşma tutanakları ile hüküm veya kararların değiştirilmiş yahut tahrif edilmiş veya söylenmeyen bir sözün hüküm ya da karara etkili olacak şekilde söylenmiş gibi gösterilmiş ve buna dayanılarak hüküm verilmiş olması,

 

Hakkın yerine getirilmesinden kaçınılmış olması,

 

şeklinde tahdidi olarak gösterilmiştir.

 

HMK’nun 46 ve mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 573 ve devamı maddelerine göre, hâkimin, bir soruşturma, kovuşturma veya davayla ilgili olarak yaptığı işlem, yürüttüğü faaliyet ve kararları nedeniyle ancak Devlet aleyhine tazminat davası açılabilecek olup, kişisel kusura, haksız fiile veya diğer sorumluluk sebeplerine dayanılarak da olsa, hâkim aleyhine tazminat davası açılamayacağı her türlü kuşku ve duraksamadan uzaktır.

 

T.C. Anayasasının 138/1-2. maddesi gereğince; “Hâkimler görevlerinde bağımsızdırlar. Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler. Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz.” Hâkimlerin Anayasa güvencesi altına alınan bağımsızlığı, ilke olarak yargı fonksiyonunun ifa edilmesi dolayısıyladır. Yargı yetkisinin özellikleri, hâkimlerin kişisel sorumluluğunda, özel bir sorumluluk düzeninin uygulanmasını zorunlu kılmıştır. Zira yargı görevinin bağımsızlık ve tarafsızlık içinde aksatılmadan yerine getirilmesi esastır. Gerçekten, hâkimlerin diğer devlet memurlarının tâbi bulundukları sorumluluk esaslarına bağlanmaları, yaptıkları her işlemin, aleyhlerine bir tazminat davasına yol açabileceğini düşünmelerine ve bunun sonucu olarak tereddüt içinde kalmalarına yol açabilir.

 

Tabiidir ki; adaletin gerçekleşmesi, hâkim hakkında sorumsuzluk müessesesinin kabulünü gerektirmez. Ancak, hâkimin hukuki sorumluluk halleri benimsenirken, yargısal faaliyetten ibaret olan esas görevinin aksatılmamasına büyük özen gösterilmesi zorunludur. Gelişigüzel bir sorumluluk sisteminin benimsenmesi, hâkimin bağımsızlığını ve tarafsızlığını tehlikeye düşürebilir.

 

Hâkimlerin verdikleri kararlarından dolayı ilke olarak sorumlu tutulamayacakları esas olmakla beraber, Hukuk Muhakemeleri Kanunu, hâkimin bağımsızlığı kadar tarafsızlığını da güvence altına almak amacıyla, onun hukuki sorumluluğunu sınırlı olarak kabul etmiş ve aynı zamanda sorumluluğun tespitini özel bir usule tâbi tutmuştur.

 

Hâkimin yargılama faaliyetinden dolayı Devlet aleyhine tazminat davası açılabilmesi için; HMK’nun 46. maddesinde tahdidi olarak yazılı bulunan sebeplerin bir ya da bir kaçının gerçekleşmesi, hâkimin görevini yaparken davacıya karşı düşmanlığı veya karşı tarafla dostluğu nedeniyle, davacı aleyhine, kasıtla veya ağır ihmalle kanuna açıkça aykırı karar vermiş olması, kasten, adalete ve yasalara aykırı karar verdiğinin, tevil ve tefsire ihtiyaç göstermeyecek derecede açık ve kesin olması, davacının karardan dolayı zarar görmesi ve hâkimin davranışı ile zarar arasında illiyet bağının olması ve bu hususların davacı tarafından kanıtlanması gerekir.

 

Somut olayın incelenmesinde;

 

Alacaklı ... tarafından borçlular Abdurrahman Yıldırım Yiğiter, Kule Yapı Yatırım ve Müh. Hiz. Ltd. Şti.. aleyhine başlatılan ilamsız takipte, borçlular tarafından davası muvazaalı olarak 3. şahıslara ve bilahare Hasan Bülent Kahraman’a satılması üzerine, Marmaris 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2003/274 Esasında açılan tasarrufun iptali davasında, Marmaris Karaca Mah. 26. parsel yönünden tasarrufun iptaline, alacaklıya taşınmazda haciz ve satış yetkisi verilmesi kararı üzerine Hasan Bülent Kahraman adına kayıtlı iş bu taşınmaz yönünden satış işlemlerine başlandığı, bunun üzerine taşınmaz malikinin önce icra müdürlüğünden haczin kaldırılmasını talep ettiği, ret kararı üzerine Marmaris İcra Hukuk Mahkemesinin 2016/303 Esas sayılı dosyasında tedbir istemli mükerrerlik nedeniyle haczin kaldırılması istemli dava açıldığı, mahkemece güncel dosya borcu yatırılması kaydıyla tedbir talebi kabul edilip bilahere haczin kaldırıldığı, yargılama sonucunda 29/03/2017 tarihinde yüze karşı davanın reddine tedbirin kaldırılmasına karar verildiği; 09/06/2017 tarihinde Hasan Bülent Kahraman vekilinin tedbirin kaldırılması nedeniyle teminatın iadesine ilişkin dilekçeye 171211 sicil nolu hakim ( ...)’in uygundur şerhi üzerine teminatın iade edildiği, bu arada taşınmaz devredilip, teminat da iade edilince alacaklının uğradığı zararın tazmini yönünde, iş bu dava açılmıştır.

 

Öncelikle hakim teminatı iade ederken taşınmazın devredilip-edilmediğini araştırma yükümlülüğü yüklenemez. İkinci olarak da 29/03/2017 tarihli duruşmada alacaklı vekilinin de huzurunda dava reddedilip tedbir kaldırıldığına göre alacaklının teminatı İcra İflas Kanununda belirtilen yollarla güvence altına alma imkan ve yükümlülüğü yatsınamaz. Bu yükümlülüğü ihmal eden/unutan alacaklanın yaklaşık 3 ay sonra teminatın iadesine onay veren hakime tazminatla sorumlu tutma yönündeki talebi hukuki himaye göremez.

 

Hâkimin bağımsızlığı ve tarafsızlığı ile bunların gerçekleştirilmesine yönelik teminatlar hâkimlerin keyfî davranabilecekleri, istedikleri şekilde karar verebilecekleri ve bu kararlardan da sorumlu olmayacakları anlamına gelmemekle birlikte, somut olayda, yukarıda detaylıca açıklandığı üzere, HMK’nun 46. maddesinde sayılan sebeplerin mevcut olmadığı sonuç ve vicdani kanaatına varıldığından, işbu davanın reddine ve ...nun 49. maddesi hükmü uyarınca davacının 700-TL disiplin para cezası ile cezalandırılmasına karar vermek gerekmiştir.

 

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlere, kararın dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, dosyadaki kanıtlara ve heyetin takdirine göre;

 

1-HMK'nun 46.maddesi uyarınca açılan davanın REDDİNE,

 

2-HMK’nun 49.maddesi uyarınca davacının takdiren 700-TL disiplin para cezası ile cezalandırılmasına,

 

3-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince; alınması gereken 68,20 TL başvurma harcı yerine 55,20 TL alındığından, eksik kalan 13 TL harç ile alınması gereken 92,50 TL maktu karar ve ilam harcı olmak üzere toplam 105,50 TL harcın, peşin alınan 2.669,00 TL harçtan düşülerek, arta kalan 2.563,50 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,

 

4-Davacı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,

 

5-HMK’nun 333. maddesi gereği, hükmün kesinleşmesinden sonra, davacı tarafından yatırılan gider avansından kullanılmayan kısım kalması halinde davacıya iadesine,

 

6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davalı yararına hesaplanan 4.125,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,…” karar verilmiştir.

 

Kararın Temyizi:

 

7. Özel Daire kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

 

II. GEREKÇE

 

8. Dava, HMK’nın 46. maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.

 

9. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 46. maddesinde sorumluluk nedenleri sınırlı olarak sayılmıştır. HMK’nın 46. maddesinde “(1) Hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı aşağıdaki sebeplere dayanılarak Devlet aleyhine tazminat davası açılabilir:

 

a) Kayırma veya taraf tutma yahut taraflardan birine olan kin veya düşmanlık sebebiyle hukuka aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.

 

b) Sağlanan veya vaat edilen bir menfaat sebebiyle kanuna aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.

 

c) Farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar veya hüküm verilmiş olması.

 

ç) Duruşma tutanağında mevcut olmayan bir sebebe dayanılarak hüküm verilmiş olması.

 

d) Duruşma tutanakları ile hüküm veya kararların değiştirilmiş yahut tahrif edilmiş veya söylenmeyen bir sözün hüküm ya da karara etkili olacak şekilde söylenmiş gibi gösterilmiş ve buna dayanılarak hüküm verilmiş olması.

 

e) Hakkın yerine getirilmesinden kaçınılmış olması.” düzenlemesi bulunmaktadır.

 

10. Somut olayda HMK'nın 46. maddesinde sınırlı sayıda belirtilen sorumluluk sebeplerinden hiçbiri bulunmadığından ve hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı tazminat şartları oluşmadığından Özel Dairece davanın reddine karar verilmesi yerindedir.

 

11. Hâl böyle olunca, yapılan açıklamalara, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bilgi ve belgelere, Daire kararında açıklanan gerektirici nedenlere, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun olduğu tespit edilen Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın onanması gerekir.

 

III. SONUÇ:

 

 

Açıklanan nedenlerle;

 

Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın ONANMASINA,

 

Harç peşin alındığından harç alınmasına yer olmadığına, 07.04.2022 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.


Bu sayfa 83 kez görüntülendi.
- Karara ilişkin daha detaylı bilgi almak için soru / cevap kısmından bize ulaşabilirsiniz -

Yargıtay Danıştay Sayıştay

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI


Bu Sitede yeralan verilerin tamamı ihalekararisor.com' a ait olup. İzinsiz kopyalanması ve yayınlanması izni verilmemiştir.

Web Tasarım İntramor