YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

Görevli mahkemeye gönderilen dosya için, işin esasına girilene kadar arabuluculuk işlemi yapılabileceği hk.

Karar Özeti

Somut olayda; davacı vekili tarafından 21/09/2020 tarihinde asliye hukuk mahkemesinde dava açılmış, 03/02/2021 tarihinde arabulucuya başvurulmuş ve tarafların anlaşmadığına dair 17/02/2021 tarihinde tutanak düzenlenmiştir. Kayseri 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/219 esas sayılı dosyasında tüketici mahkemesinin görevli olduğu belirtilerek görevsizlik kararı verilmiş ve bu karar 23/02/2021 tarihinde kesinleşmiştir. Kayseri 1. Tüketici Mahkemesinin 2021/131 esas sayılı dosyasında 25/02/2021 tarihinde tensip tutanağı düzenlemiştir. Eldeki dosyada istisnai olarak görevsiz mahkeme aşamasında bu eksikliğin giderildiği ve görevli mahkeme olan tüketici mahkemesinde davanın esasına girilmeden arabuluculuk işleminin tamamlandığı anlaşıldığından mahkemece işin esasına girilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, tekrar davacıdan 6325 sayılı Kanunun gereklerini yerine getirmesini istemek Kanunun uygulanmasındaki amacına da uygun düşmeyeceğinden, yazılı şekilde davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

Karar

 

 

3. Hukuk Dairesi         2022/573 E.  ,  2022/7275 K.

 

 

MAHKEMESİ : KAYSERİ BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 6. HUKUK DAİRESİ

 

İLK DERECE MAHKEMESİ : KAYSERİ 1. TÜKETİCİ MAHKEMESİ

 

Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen tazminat davasının dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı ve davalının istinaf başvurularının reddine yönelik olarak verilen karar, davacı vekili tarafından duruşmalı, davalı vekili tarafından duruşmasız olarak temyiz edilmekle; duruşma günü olarak belirlenen 04/10/2022 tarihinde davacı vekili Av. ... geldi. Davalı adına gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan vekilin sözlü açıklaması dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00'e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:

 

Y A R G I T A Y K A R A R I

 

Davacı, İstanbul Avcılar'da ... olarak faaliyet gösterdiğini, internet üzerinden yaptığı araştırma sonucu Kayseri'de oto galericilik yapan davalı ile irtibata geçip 250,00-TL kaporayı Ziraat Bankasındaki hesabından davalıya göndererek aracın hem ekspertizini yaptırmak hem de gerekli olan tescil işlemlerini yapmak için Kayseri'ye gittiğini, sonrasında aracın ekspertizini yaptırıp istediği gibi olduğunu görünce 64.250,00-TL'ye aracı satın aldığını, aracın tescil işlemlerinin Kayseri 11. Noterliğinin 06/02/2020 tarihli 5179 yevmiye sayılı araç satış sözleşmesi ile yapıldığını, aracı İstanbul'a götürerek bir müddet kullandığını, Eylül ayı gibi aracını değiştirmeye karar verdiğini ve aracı kurumsal firma olan Oto.net adlı firmaya götürdüğünü, firma tarafından yapılan araştırmada aracın kilometresinin düşürüldüğünün ortaya çıktığını, firmanın aracı almaktan vazgeçtiğini, HGS araç km sorgulaması sonucunda aracın kilometresinin 10/10/2014 tarihinde 76.565, 11/04/2017 tarihinde 148.108 ve 02/05/2019 tarihinde 144.288 km olduğunun ortaya çıktığını beyan ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla uğradığı zararın şimdilik 1.000,00-TL'sinin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.

 

Davalı, Kayseri'de galericilik yaptığını, davacıya 06/02/2020 tarihinde sattığı aracın kilometresinin düşürülmüş olduğunu davacı kendisine haber verdiğinde öğrendiğini, aracı ...'dan ... Noterliğinin 07/01/2020 tarih ve 55 yevmiye numaralı satış sözleşmesi ile aldığını, ... ile arasında önceden herhangi bir ticari ilişki vs. bulunmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.

 

İlk derece mahkemesince; 28/07/2020 tarihinden itibaren tüketici uyuşmazlıklarıyla ilgili tüketici mahkemelerinde açılan davalarda arabulucuk dava şartı haline gelmiş olup, 6325 sayılı Kanunun 18/A-2 maddesindeki, "Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir" düzenlemesi nedeniyle ve dosya kapsamında davacı vekiline 18/01/2021 tarihinde muhtıra çıkarıldığı, davacı vekilinin sunduğu arabuluculuk son tutanağında arabuluculuk sürecinin başladığı tarihin 20/01/2021, arabuluculuk sürecinin bittiği tarihin 25/01/2021 olduğu, tüketici mahkemelerinde görülen uyuşmazlıklar için aranan arabuluculuk dava şartının tamamlanabilir bir dava şartı olmayıp, taraflarca dava açılmadan önce bu yola başvurulup tüketilmesi gerektiği, somut uyuşmazlıkta davacı vekilinin dava açılış tarihi olan 21/09/2020 tarihinden sonra arabuluculuğa başvurduğu anlaşıldığından davanın usulden reddine karar verilmiş; karara karşı taraflarca istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

 

Bölge adliye mahkemesince; taraflar arasında 6502 sayılı Kanun kapsamında tüketici işlemi niteliğinde olan ikinci el araç alım satım ilişkisi bulunduğu, dava tarihiitibariyle uyuşmazlığın zorunlu arabuluculuğa tabi olup işbu dava tarihinden (21/09/2020) önce arabuluculuğa başvurulmasının HMK'nın 114/2 ve TKHK'nın 73/A maddeleri gereği dava şartı olduğu, yine dosyaya sunulan belgelere göre dava açıldıktan sonra yani 03/02/2021 tarihinde arabuluculuk başvurusu yapıldığı görülmüşse de yasanın açık hükmü karşısında işbu dava şartı eksikliğinin sonradan tamamlanabilecek nitelikte bir dava şartı noksanlığı mahiyetinde olmadığı, dava açılmadan önce arabulucuya başvurunun şart olduğu; mahkemece dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verildiği halde davalı lehine hükmedilen vekalet ücretinin hatalı olarak olması gerekenden daha yüksek hesaplanması nedeniyle (1.020,00-TL) bu yönden davalının istinafının yerinde olmadığı, aksine davacı aleyhine fazla miktarda vekalet ücretine hükmedilmiş ise de bu yönden davacının açık bir istinafının da bulunmadığı, bu hususun kamu düzenine ilişkin bir aykırılık ve yanlışlık niteliğinde de olmadığı gerekçeleriyle tarafların istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.

 

1-) Dava, ayıplı araç satışı nedeniyle uğranılan maddi zararın tazmini istemine ilişkindir.

 

07/06/2012 tarih ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ile bazı hukuki uyuşmazlıklar yönünden, bir yandan tarafların iradeleriyle kendi çözümlerini üretebilmeleri ve daha hızlı sonuç elde edilebilmeleri, öte yandan da mahkemelerin iş yükünün azaltılması amacıyla yine mahkemeler aracı kılınarak bazı tür hukuk uyuşmazlıklarında alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemi olarak “arabuluculuk” müessesesi benimsenmiştir.

 

Hukuk uyuşmazlıklarının arabuluculuk yöntemi ile çözülmesi ihtiyari olmakla birlikte, 6325 sayılı Kanun’da 06/12/2018 tarihli ve 7155 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle, mahkemelerin iş yükünün azaltılması için bazı tür uyuşmazlıklar için mahkemeye başvurmadan önce bir dava şartı olarak “zorunlu arabuluculuk” şartı getirilmiştir. Bu bağlamda 7251 sayılı Kanun ile 6502 sayılı TKHK’nın 73/A maddesine getirilen düzenlemede, tüketici mahkemelerinde görülen uyuşmazlıklarda dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması bir dava şartı olarak kabul edilmiştir.

 

6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesine göre, ilgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olarak kabul edilmiş olması durumunda, davacının arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılmadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorunda olduğu, bu zorunluluğa uyulmaması halinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiyenin gönderilmesi gerektiği düzenlenmiştir. Yine mahkemece gönderilen ihtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın mahkemece davanın usulden reddine karar verilmesi, ayrıca arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerektiği hüküm altına alınmıştır.

 

Dava açılmadan önce arabulucuya hiç başvurulmamış olması dava şartı yokluğu sebebiyle davanın reddini gerektiren bir husus olup, arabulucuya başvurulmuş olmakla birlikte anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin mahkemece verilen kesin süre içerisinde sunulmamış olması ise davanın usulden reddi yaptırımına bağlanmıştır.

 

Somut olayda; davacı vekili tarafından 21/09/2020 tarihinde asliye hukuk mahkemesinde dava açılmış, 03/02/2021 tarihinde arabulucuya başvurulmuş ve tarafların anlaşmadığına dair 17/02/2021 tarihinde tutanak düzenlenmiştir. Kayseri 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/219 esas sayılı dosyasında tüketici mahkemesinin görevli olduğu belirtilerek görevsizlik kararı verilmiş ve bu karar 23/02/2021 tarihinde kesinleşmiştir. Kayseri 1. Tüketici Mahkemesinin 2021/131 esas sayılı dosyasında 25/02/2021 tarihinde tensip tutanağı düzenlemiştir. Eldeki dosyada istisnai olarak görevsiz mahkeme aşamasında bu eksikliğin giderildiği ve görevli mahkeme olan tüketici mahkemesinde davanın esasına girilmeden arabuluculuk işleminin tamamlandığı anlaşıldığından mahkemece işin esasına girilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, tekrar davacıdan 6325 sayılı Kanunun gereklerini yerine getirmesini istemek Kanunun uygulanmasındaki amacına da uygun düşmeyeceğinden, yazılı şekilde davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

 

İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca, iş bu karara karşı davacı tarafından yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.

 

2-) Bozma nedenine göre, davalının temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

 

SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanun'un 371. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 8.400 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,

 

21,40 TL bakiye temyiz harcının temyiz eden davalıya yükletilmesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 04/10/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


Bu sayfa 83 kez görüntülendi.
- Karara ilişkin daha detaylı bilgi almak için soru / cevap kısmından bize ulaşabilirsiniz -

Yargıtay Danıştay Sayıştay

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI


Bu Sitede yeralan verilerin tamamı ihalekararisor.com' a ait olup. İzinsiz kopyalanması ve yayınlanması izni verilmemiştir.

Web Tasarım İntramor