YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

Sanığın “yarın ordayım seni …. yapacağım” şeklindeki mesajı, tehdit suçunu mu – hakaret suçunu mu oluşturur?

Karar Özeti

 

İnceleme konusu somut olayda; sanığın, katılana gönderdiği 05.04.2011 tarihli mesajda “ben yarın akşam Diyarbakırdayım oğlum sen mi anamı s..eceksin ben mi ananı s..ecem herkes ben ve senin şahidimiz olsun oğlum yarın görüşürüz” şeklinde ifadeler kullandığı, 08.04.2011 tarihli mesajda ise “ananın a..na girsen seni yakalayacam kahpe çocuğu bilardo sokacam sana elime düşeceksin” şeklinde sözler söylediği, sanığın katılana 05.04.2011 tarihinde attığı mesaj içeriğinin hakaret suçunu oluşturmadığı ve kullanılan ifadeler bir bütün halinde değerlendirildiğinde sanığın sözlerinin tehdit suçu kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, 08.04.2011 tarihli mesajda ise sanığın sözlerinin hakaret ve tehdit suçlarını ayrı ayrı oluşturduğu, bu suretle sanığın yargılamaya konu eylemleri açısından hakaret suçundan kurulan hükümde zincirleme suç hükümlerinin uygulanamayacağı gözetilmeden, TCK’nın 43/1.maddesi uyarınca artırım yapılmak suretiyle fazla ceza tayini hukuka aykırı bulunmuştur.

Karar

 

18. Ceza Dairesi         2017/4359 E.  ,  2017/14991 K.

 

KARAR

 

Hakaret suçundan sanık ...’nun, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 125/2, 43/1, 62/1 ve 52. maddeleri gereğince 1.860,00 Türk Lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına dair Diyarbakır 14. Asliye Ceza Mahkemesinin 09/02/2017 tarihli ve 2017/122 esas, 2017/38 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 30/05/2017 gün ve 33434 sayılı istem yazısıyla Dairemize gönderilen dava dosyası incelendi.

 

İstem yazısında; “1-Avukat ...... 16/07/2014 tarihinde Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığının 2011/11001 soruşturma sayılı dosyasına sanığın vekaletnamesini sunduğu halde, sanık müdafiine meşruhatlı davetiye tebliğ edilmeksizin duruşmaya katılmayan sanık ve müdafiinin yokluğunda karar verilerek savunma hakkının kısıtlanmasında,

 

2- 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 34 ve 35 inci maddeleriyle, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun 253 ve 254 üncü maddelerinde yapılan değişiklik öncesinde ve 6763 sayılı Kanun’la yapılan değişiklik sonrasında şikâyete tâbi hakaret suçunun uzlaştırma kapsamında olduğuna nazaran, müştekiye soruşturma aşamasında usulüne uygun uzlaşma teklifi yapılmamış olduğu halde, yargılama aşamasında anılan Kanun'un 223/8. maddesi gereğince davanın durmasına ve dosyanın uzlaştırma işlemlerinin yapılması amacıyla uzlaştırma bürosuna gönderilmesine karar verilmemiş olmasında,

 

3- Sanığın 05/04/2011 tarihinde katılana attığı ve tutanak altına alınan mesajda "ben yarın akşam Diyarbakırdayım oğlum sen mi anamı s..eceksin ben mi ananı s..ecem herkes ben ve senin şahidimiz olsun oğlum yarın görüşürüz" ifadeleri ile katılanı tehdit ettiği, 08/04/2011 tarihinde ise katılana attığı mesajda "ananın a..na girsen seni yakalayacam kahpe çocuğu bilardo sokacam sana elime düşeceksin" ifadeleri ile de katılana hem hakaret ettiği, hem de katılanı tehdit ettiğinin anlaşıldığı, buna rağmen sanık hakkında sadece zincirleme hakaret suçundan iddianame düzenlendiği ve mahkemece sanığa zincirleme hakaret suçundan ceza verildiği, sanığın katılana 05/04/2011 tarihinde attığı mesaj içeriğinin hakaret unsuru içermediği, kullanılan ifadeler bir bütün halinde değerlendirildiğinde sanığın tehdit kastı ile hareket ettiği, 08/04/2011 tarihli mesajda ise sanığın hem tehdit hem hakaret kastı ile hareket ettiği, iddianame içeriğinde soruşturma konusu mesaj içeriklerinin açıkça yazılmak suretiyle belirtildiği, buna rağmen sevk maddelerinde tehdit suçu gösterilmemiş ise de, bu eksikliğin mahkemece ek savunma hakkı verilerek giderilebileceği, suçun hukuki tavsifinde hataya düşüldüğü, sanık hakkında, eylemin zincirleme hakaret suçuna uyduğundan bahisle hakaret suçundan fazla ceza tayinine karar verilmesi, sabit olan zincirleme tehdit eylemlerinden ise sanığın cezalandırılmasına karar verilmemesinde, isabet görülmemiştir.” denilmektedir.

 

Hukuksal Değerlendirme:

 

A-) “1” numaralı istem açısından yapılan incelemede;

 

Dosya kapsamı incelendiğinde, avukat .....katılan ...’ın vekili olduğu, katılan ...’ın yargılama aşamasında talimat yoluyla beyanının alındığı, sanığın mahkumiyetine dair gerekçeli kararın katılan ...’ın vekili avukat H..... tebliğ edildiği ve kararın temyiz edilmeden kesinleştiği, bu suretle katılan açısından hak ihlali oluşturabilecek herhangi bir

unsura rastlanılmadığı anlaşıldığından, bu husus yönünden kanun yararına bozma talebin reddine karar verilmiştir.

 

B-) “2” numaralı istem açısından yapılan incelemede;

 

5271 sayılı CMK’nın 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanun’un 24. maddesi ile değişik “Uzlaşma” başlıklı 253. maddesinde;

 

(1) Aşağıdaki suçlarda, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar gören gerçek veya özel hukuk tüzel kişisinin uzlaştırılması girişiminde bulunulur:

 

 

a) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı suçlar....” hükmüne yer verilmiştir.

 

Sanığın mahkemece sabit kabul edilen hakaret eylemi, TCK’nın 125.maddesinde düzenlenmiş, müeyyide olarak da mağdurun şikâyeti üzerine üç aydan iki yıla kadar hapis cezası veya adli para cezası öngörülmüştür. Bu itibarla eylemin hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı CMK'nın 253-254. maddelerinde düzenlenmiş bulunan uzlaşma kurumuna tabi olduğu anlaşıldığından, soruşturma ve kovuşturmanın hiçbir aşamasında uzlaşma işlemlerinin gerçekleştirilmediği gözetilerek, 6763 sayılı Kanunla getirilen usuller de göz önüne alınarak kanunda belirtilen yönteme uygun şekilde taraflar arasında uzlaştırma işlemlerinin yapılması ve sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, yasal gereklilik yerine getirilmeden karar verilmesi hukuka aykırıdır.

 

C-) “3” numaralı istem açısından yapılan incelemede ise;

 

Sanık hakkında tehdit suçundan zamanaşımı süresince işlem yapılabileceği değerlendirilmiştir.

 

5237 sayılı TCK’nın “Zincirleme Suç” başlıklı 43. maddesinin 1. fıkrasında; “Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilir. Ancak bu ceza, dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılır. Bir suçun temel şekli ile daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli şekilleri, aynı suç sayılır. Mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda da bu fıkra hükmü uygulanır” şeklinde zincirleme suç tanımlanmış, ikinci fıkrasında ise; “Aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda da, birinci fıkra hükmü uygulanır” denilmek suretiyle zincirleme suçtan farklı bir müessese olan, aynı nev’iden fikri içtima kuralı düzenlenmiştir.

 

Türk Ceza Kanunu sistematiğinde, kural olarak yasadaki suç tanımına uygun her bir netice ayrı bir suç oluşturmasına karşın, bu kuralın istisnaları olarak, TCK’nın “suçların içtimaı” bölümünde, 42, 43 ve 44. maddelerine yer verilmiştir. Aynı nev’iden fikri içtima halinde, fiil yani hareket hukuksal anlamda tektir ve bu fiille aynı suç birden fazla kişiye karşı işlenmektedir. Bu durumda hareket tek olduğu için, fail hakkında tek bir ceza verilecek, ancak bu ceza mağdur sayısı fazla olduğu için, TCK’nın 43/1. maddesine göre artırılacaktır. (Ceza Genel Kurulunun 05/06/2012 tarih ve 15/491-219 sayılı ilamı da bu doğrultudadır.)

 

İnceleme konusu somut olayda; sanığın, katılana gönderdiği 05.04.2011 tarihli mesajda “ben yarın akşam Diyarbakırdayım oğlum sen mi anamı s..eceksin ben mi ananı s..ecem herkes ben ve senin şahidimiz olsun oğlum yarın görüşürüz” şeklinde ifadeler kullandığı, 08.04.2011 tarihli mesajda ise “ananın a..na girsen seni yakalayacam kahpe çocuğu bilardo sokacam sana elime düşeceksin” şeklinde sözler söylediği, sanığın katılana 05.04.2011 tarihinde attığı mesaj içeriğinin hakaret suçunu oluşturmadığı ve kullanılan ifadeler bir bütün halinde değerlendirildiğinde sanığın sözlerinin tehdit suçu kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, 08.04.2011 tarihli mesajda ise sanığın sözlerinin hakaret ve tehdit suçlarını ayrı ayrı oluşturduğu, bu suretle sanığın yargılamaya konu eylemleri açısından hakaret suçundan kurulan hükümde zincirleme suç hükümlerinin uygulanamayacağı gözetilmeden, TCK’nın 43/1.maddesi uyarınca artırım yapılmak suretiyle fazla ceza tayini hukuka aykırı bulunmuştur.

 

Sonuç ve Karar:

 

Yukarıda açıklanan nedenlerle;

 

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce kısmen yerinde görüldüğünden,

 

1-) “1” numaralı istem açısından, CMK'nın 309. maddesi uyarınca KANUN YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN REDDİNE

 

2-) “2” ve “3” numaralı istemler açısından, hakaret suçundan sanık ... hakkında, Diyarbakır 14. Asliye Ceza Mahkemesinin 09/02/2017 tarihli ve 2017/122 esas, 2017/38 sayılı kararının, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,

 

3-) Aynı Kanun maddesinin 4-b fıkrası gereğince, sonraki işlemlerin mahallinde tamamlanmasına, 18.12.2017 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

 


Bu sayfa 134 kez görüntülendi.
- Karara ilişkin daha detaylı bilgi almak için soru / cevap kısmından bize ulaşabilirsiniz -

Yargıtay Danıştay Sayıştay

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI


Bu Sitede yeralan verilerin tamamı ihalekararisor.com' a ait olup. İzinsiz kopyalanması ve yayınlanması izni verilmemiştir.

Web Tasarım İntramor