Eser sözleşmelerini, diğer iş görme sözleşmelerinden ayıran önemli hususlardan birisi de sonuç sorumluluğu, yani tarafların iradeleri doğrultusunda yüklenici tarafından bir sonucun meydana getirilmesi taahhüdüdür. Burada, vekâlet akdindeki gibi sonuç taahhüt edilmeksizin sadece bir işin görülmesi taahhüdü bulunmamakta, bir eserin-sonucun yaratılıp teslim edilmesi borcu altına girilmektedir. Bu borcun altına giren taraf, yani yüklenici, BK'nun 356/1 (TBK'nun 471/1) maddesi ve işin mahiyeti gereği, işi sadakat ve özenle yerine getirmek zorundadır. Sadakat borcu, yüklenicinin iş sahibinin yararına olacak şeyleri yapma ve ona zarar verecek her türlü eylemden kaçınması anlamını taşır.
.
6. Hukuk Dairesi 2022/855 E. , 2023/457 K.
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/211 E., 2021/448 K.
DAVA TARİHİ : 11.03.2014
HÜKÜM : Red
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen tazminat davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay(Kapatılan) 15. Hukuk Dairesince İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalılardan doktor ... tarafından burun estetiği ameliyatı yapıldığını, ameliyattan sonra burun ucu eğriliğinin oluştuğunu farkettiğini ve davalı tarafından düzeltilmesi amacıyla tekrar ameliyat yapıldığını ancak yine de düzelmediğini bunun üzerine farklı doktorlara 2 kez daha ameliyat yaptırmak zorunda kaldığını belirterek maddi ve manevi tazminat talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; ameliyat sonucu meydana gelen sonucun olası bir komplikasyon olduğunu ve kendisinin kusuru bulunmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 31/03/2016 tarihli ve 2014/98 Esas, 2016/101 Karar sayılı kararı; davalı Dr. ... tarafından yapılan ilk iki ameliyatta uygulanan tekniklerin Adli Tıp raporları doğrultusunda tıbbi kurallara uygun olduğu, iyileşme sürecinde yaşananların bu tür ameliyatların beklenen sonucu olduğu, ameliyat bölgesinin niteliği, doku cevabı gibi faktörlere bağlı olarak fonksiyonların tam olarak kazanılamadığı, bu durumda doktor hatasının bulunmadığı gerekçesiyle davacının kanıtlanamayan davasının reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay(Kapatılan) 15. Hukuk Dairesi 06.06.2018 tarih 2018/478 Esas 2018/2408 Karar sayılı ilamı ile: estetik operasyonlarda yüklenici yani estetik operasyonu yerine getiren doktorun edimini, iş sahibinin yani hastanın amacına ve isteğine uygun şekilde yerine getirmesinin zorunlu olduğu, davacının burnundaki şekil bozukluğu tıbben komplikasyon olarak tanımlanmakla birlikte, eser sözleşmesinin niteliği gereği yüklenici doktor tarafından sonucun garanti edilmesi nedeniyle davacının burnundaki şekil bozukluğunun, ancak 5. bir operasyonla düzeltilmesi gerektiği dosyada bulunan bilgi ve belgelerden anlaşıldığı, bu kapsamda, mahkemece yapılması gereken işin 6100 sayılı HMK 266 ve devamı maddelerine uygun olarak, üniversitelerden seçilecek konusunda uzman 3 kişilik bilirkişi heyetine dosya tevdi edilerek davalının kusuru ve maddi tazminat miktarının tespitine yönelik inceleme yaptırmak ve sonucuna göre gerektiğinde uygun bir manevi tazminata hükmedilmesi gerekçesiyle kararın bozulması uygun bulunmuştur.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı; dava konusu uyuşmazlık kapsamında alanında uzman 3 kişilik bilirkişi heyetinden rapor alındığını, anılan 25/05/2021 tarihli raporda özetle; davacıda ortaya çıkan durumun bir komplikasyon olduğunu ve hekim hatası olmadığını, hastanın yazılı olarak bilgilendirildiğini, yapılacak ameliyat ücretinin 25.000,00 TL olduğunun tespit edildiğini, Marmara Üniversitesi öğretim üyelerinden oluşan dava konusu uyuşmazlık alanında uzman bilirkişiler tarafından tanzim edilen raporun hükme esas alınabilecek yeterlilikte olduğu kanaatine varılmakla, davalı tarafa isnat edilecek bir kusur bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; bozma ilamının gerekçesi incelendiğinde davalının kusurlu olduğunun belirlendiği ve buna yönelik tazminat talepleri doğrultusunda yeniden alanında uzman bilirkişilerden rapor alınması gerektiğinin belirtildiği mahkemece de bozmaya uyulduğu ancak yeniden ret kararı verildiği, bu kararın aslında eylemli bir direnme olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, eser sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 nci maddeleri,
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ila 486. maddeleri.
3. Değerlendirme
Taraflar arasında 818 sayılı BK'nın 355 ve 6098 sayılı TBK'nın 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi ilişkisi bulunduğu ihtilaf konusu değildir. Sözleşme ile davacıya estetik müdahalelerde bulunulması kararlaştırılmıştır. Davacı ile davalı arasındaki sözleşmenin niteliği itibariyle hekim ile hasta arasında tedaviye ilişkin sözleşmeden farklı olduğu ve eser sözleşmesi hükümlerinin uygulanması gerektiği anlaşılmaktadır. Eser sözleşmesini düzenleyen TBK'nın 470. maddesi uyarınca yüklenicinin edimi bir eser meydana getirmeyi; iş sahibinin edimi ise, karşılığında bedel ödemeyi üstlenmesidir.
Eser sözleşmelerini, diğer iş görme sözleşmelerinden ayıran önemli hususlardan birisi de sonuç sorumluluğu, yani tarafların iradeleri doğrultusunda yüklenici tarafından bir sonucun meydana getirilmesi taahhüdüdür. Burada, vekâlet akdindeki gibi sonuç taahhüt edilmeksizin sadece bir işin görülmesi taahhüdü bulunmamakta, bir eserin-sonucun yaratılıp teslim edilmesi borcu altına girilmektedir. Bu borcun altına giren taraf, yani yüklenici, BK'nun 356/1 (TBK'nun 471/1) maddesi ve işin mahiyeti gereği, işi sadakat ve özenle yerine getirmek zorundadır. Sadakat borcu, yüklenicinin iş sahibinin yararına olacak şeyleri yapma ve ona zarar verecek her türlü eylemden kaçınması anlamını taşır.
Eser, yüklenicinin sanat ve beceriyi gerektiren, bir emek sarfı ile gerçekleştirilen sonuçtur. Yüklenicinin eseri iş sahibinin yararına olacak şekilde ve ona hiçbir zarar vermeden meydana getirmesi, davalı yüklenicinin hem sadakat hem de özen borcunu kapsar. Burada belli bir sonucun ortaya çıkması amaçlanır. Meydana getirilen eserin iş sahibinin beklentisini karşılamaması halinde ise, sözleşmedeki yarar dengesi iş sahibi aleyhine bozulmuş olur. Bu bakımdan eserin fen ve sanat kurallarına uygun, iş sahibinin beklentilerini karşılar özellikleri taşıması aranır. Aksi halde eserin ayıplı olduğu kabul edilir. Ayıplı eseri meydana getiren yüklenici ise, ortaya çıkan ayıp ve eksiklerden sadakat ve özen borcu nedeniyle sorumludur. Yüklenici, hangi yöntemi kullanırsa kullansın eserin ayıpsız olarak ortaya çıkması gerekmekte olup, diğer bir deyişle eser sözleşmesinin niteliği gereği yüklenici sonucu garanti etmektedir.
Davacı estetik amaçlı olarak davalıya başvurmuş olduğuna göre, estetik ameliyat yapılmak suretiyle istenilen ve kararlaştırılan amaca uygun güzel bir görünüm sağlanması ve sürecin sağlıklı bir şekilde neticelendirilmesi hususlarının taraflar arasındaki eser sözleşmesinin konusu olduğu açıktır. Burada yüklenici, eseri iş sahibinin yararına olacak şekilde ve ona hiçbir zarar vermeden meydana getirmek yükümlülüğü altındadır. Komplikasyonlarda ise aydınlatma yükümlülüğü ve komplikasyon yönetiminin doğru yapılması yine yüklenicinin sorumluluğundadır.
Ayrıca, 04.04.1997 tarihinde imzalanan ve 09.12.2003 tarihinde 25311 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanıp yürürlüğe giren ve iç hukukumuzun bir parçası haline gelen AVRUPA BİYOTIP SÖZLEŞMESİ 16.03.2004 tarihinde onaylanmış olup, sözleşmenin "Meslek Kurallarına Uyma" başlıklı 4. maddesinde, "araştırma dahil, sağlık alanında herhangi bir müdahalenin ilgili mesleki yükümlülükler ve standartlara uygun olarak yapılması gerekir." düzenlemesi karşısında, davacıya tıbbi müdahalede bulunulduğuna göre bu sözleşme hükümleri de esas alınarak uyuşmazlığın çözümü zorunludur. Sözleşmenin 4. maddesinde kastedilen standardın da, tıbbi standart olduğu tartışmasız olup, tıbbi standartlara aykırılık teşhis ya da tedavi aşamasında ya da müdahale sonrasındaki süreçte noksanlık ya da yanlışlık şeklinde gerçekleşebilir. “Tıbbi Standart” hekimin tedavinin amacına ulaşması için gerekli olan ve denenerek ispatlanmış bulunan, hekim tecrübesi ve doğa bilimlerinin o anki ulaştığı düzeyi ifade etmekte olup, denenmiş ve bilinen temel meslek kurallarıdır. Sözleşmenin eser niteliğindeki “estetik müdahalelerde” de uygulanacağının kabulü zorunludur.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; her ne kadar Mahkemece bozmaya uyularak alanında uzman 3 kişilik bilirkişi heyetinden alınan raporda belirtilen tespit dikkate alınarak davacının ameliyatı sonrasında meydana gelen sonucun olası bir komplikasyon olduğu ve neticesinde hekim hatası bulunmadığı kanaatine varılmış ise de; Yargıtay(Kapatılan) 15. Hukuk Dairesi'nin 06.06.2018 tarih ve 2018/478 Esas, 2018/2408 Karar sayılı bozma ilamında belirtilen olgular dikkate alınmadan ve bu kapsamı değerlendiren bilirkişi raporu da alınmadan karar verilmiştir. Bozma ilamında belirtildiği üzere, eser sözleşmesinde sonuç taahhüdü söz konusudur. Sonucun gerçekleşmemesi halinde yüklenicinin edimi ifa etmediğinin kabulü gerekir. Davaya konu olayda da, burun estetiği ameliyatı yapılmış olup, burnun istenilen şekle kavuşmasının sağlanması gerekmektedir. Bilirkişi incelemesinde bu hususun, yani istenilen sonucun gerçekleşip gerçekleşmediğinin değerlendirilmesi gerekir. Bu konuda komplikasyon olup olmaması tek başına sonuca etkili değildir. Yüklenicinin edimini ifa edip etmediği değerlendirilirken, tıbbi bir müdahaledeki gibi doktorun yükümlülüğünden öte, taahhüt edilen sonucun gerçekleşip gerçekleşmediği aranmakta ve bu sonucun gerçekleşmemesindeki yüklenicinin kusuru dikkate alınmaktadır. Yüklenici işi kabul ederken, davaya konu olayda olduğu gibi, burun estetiği edimini üstlenirken sonucu taahhüt etmektedir. Bu sonucun gerçekleşmesi fen ve bilime, yasal kurallara göre mümkün değilse TTK nın 466.maddesine göre işi kabul ederken iş sahibini uyarma yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu işi kabul ettiğine göre, sonucu taahhüt etmekte olup, edimin ifa edildiğinin kabulü için sonucun gerçekleşmesi gerekmektedir. Aksi takdirde edimin ifa edildiği kabul edilemeyeceğinden ücrete hak kazanılamayacağı gibi TBK nın ilgili hükümleri gereği doğan zararın tazmini gerekir. Yukarıda açıklanan hususları kapsayan bilirkişi raporu alınmadan ve bu olgular değerlendirilmeden karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüne, 6100 sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK.'un 428. maddesi gereğince hükmün BOZULMASINA,
Peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine,
kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
07/02/2023 gününde oy birliğiyle karar verildi.