22. Somut başvuruda da başvurucuya ait taşınmazın uygulama imar planında kamu hizmeti alanına ayrılmasına rağmen beş yılı aşkın bir süredir kamulaştırılmadığı ve kendisine herhangi bir tazminat da ödenmediği dikkate alındığında bu ilkelerden ayrılmayı gerektiren bir durumun söz konusu olmadığı sonucuna varılmıştır. Dolayısıyla başvurucunun mülkiyet hakkına yapılan müdahale ölçülü değildir.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
ALİ AKUZUN BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2019/33592) |
|
Karar Tarihi: 20/6/2023 |
|
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
Başkan |
: |
Kadir ÖZKAYA |
Üyeler |
: |
M. Emin KUZ |
|
|
Rıdvan GÜLEÇ |
|
|
Yıldız SEFERİNOĞLU |
|
|
Basri BAĞCI |
Raportör |
: |
M. Emin ŞAHİNER |
Başvurucu |
: |
Ali AKUZUN |
Vekili |
: |
Av. Gülnur ERDOĞAN |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; taşınmazın imar planında kamu hizmeti alanına ayrılması nedeniyle mülkiyet hakkının, yargılamanın makul sürede sonuçlandırılmaması nedeniyle de adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 1/10/2019 tarihinde yapılmıştır. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:
5. Başvuruya konu İzmir'in Karşıyaka ilçesi Örnekköy Mahallesi 2436 ada 28 parsel sayılı taşınmaz dosya kapsamından anlaşılmayan 1994 yılından önceki bir tarihte 1/1.000 ölçekli uygulama imar planında eğitim tesis alanı ve yol olarak kamu hizmeti alanına ayrılmıştır. 24/4/1996 tarihli imar durum belgesi ve eki imar paftasından mezkûr planın bu tarihten önce hazırlandığı anlaşılmaktadır.
6. Başvurucu 10/12/1980 tarihinde bu taşınmazdan hisse satın almıştır. Başvurucu 12/5/2010 tarihinde bu taşınmazın kamulaştırılması ya da tapuda yer alan şerhin kaldırılması istemiyle İzmir Valiliğine (Valilik) başvurmuş fakat bu yolla bir sonuç elde edememiştir.
7. Başvurucu, bunun üzerine Valiliğin ret işleminin iptali istemiyle 14/6/2010 tarihinde İzmir 1. İdare Mahkemesinde (Mahkeme) Valilik aleyhine iptal davası açmıştır.
8. Mahkemece 13/12/2011 tarihinde tazminat talebinin reddine karar verilmiştir. Kararın gerekçesinde; idare tarafından kamulaştırma yapılabilmesi için kamulaştırılacak alanın beş yıllık imar programında olması ve ödeneğinin bütçeye konulması gerekirken başvurucunun taşınmazının bulunduğu alanın kamulaştırılmasının beş yıllık imar programına alınmadığı ve ödeneğinin de bütçeye konulmadığı vurgulanmıştır. Ayrıca hizmet gereği bu alana gereksiniminin sürdüğü gözönüne alındığında idarenin bu konuda kamulaştırma yapmaya ya da bu alanın işlevinin değiştirilmesi bakımından uygun görüş vermeye yönelik bir işlem tesis etmeye yargı kararıyla zorlanmasına hukuki imkân bulunmadığı belirtilmiştir.
9. Başvurucu tarafından temyiz edilen karar; Danıştay Altıncı Dairesince (Daire) 10/11/2015 tarihinde, idarenin kamulaştırmaya zorlanamayacağı gerekçesiyle davanın reddine dair İdare Mahkemesi kararında hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle bozulmuştur.
10. Bu karara karşı Maliye Bakanlığının yaptığı karar düzeltme başvurusu neticesinde Daire 15/5/2019 tarihli kararı ile karar düzeltme talebini kabul etmiş ve İdare Mahkemesinin kararını açıklamalı olarak onamıştır. Daireye göre temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte değildir. Onama kararındaki açıklamaların özeti şöyledir:
i. Kamu yararı ve kamu hizmeti gereklerinin bulunması hâlinde kamulaştırma yapmak ya da 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanunu'nda belirtilen diğer yolları kullanmak konusunda takdir yetkisi bulunan idareyi kamulaştırma yapmaya yargı kararıyla zorlama imkânı olmadığı açıktır.
ii. İdarenin mülkiyet hakkı üzerindeki kısıtlılığı gidermesi için kamulaştırma tek çözüm yolu değildir. 3194 sayılı Kanun umumi hizmetlerin görülmesi için ihtiyaç duyulan taşınmazları elde edebilmesi için idareye çeşitli alternatifler sunmuştur. İdareler şartların gereklerine göre bu alternatifler arasından seçim yapabilir.
iii. Başvurucunun taşınmazındaki kısıtlılık haline, davaya konu taşınmazların bulunduğu alanda farklı uygulama araçlarıyla da çözüm getirilmemesi durumunda, başvurucunun sosyal donatı alanına ayrılan taşınmazının davalı idarece 5 yıllık imar programına alınarak ilgili yatırımcı kuruluş tarafından kamulaştırılması gerektiği sonucuna varılmıştır.
11. Nihai karar 11/9/2019 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.
12. Başvurucu 1/10/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
13. Konu ile ilgili hukuk için bkz. Hüseyin Ünal, B. No: 2017/24715, 20/9/2018, §§ 17-29.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
14. Anayasa Mahkemesinin 20/6/2023 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Mülkiyet Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
15. Başvurucu; taşınmazın imar planında kamu hizmeti alanına ayrılması şeklinde gerçekleşen müdahale sebebiyle taşınmazını dilediği gibi kullanamamasına rağmen taşınmazının kamulaştırılmadığını ve kendisine tazminat ödenmediğini belirterek mülkiyet ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
2. Değerlendirme
16. Anayasa'nın "Mülkiyet hakkı" kenar başlıklı 35. maddesi şöyledir:
"Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir.
Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir.
Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz."
17. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucular tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucu, mülkiyet hakkı dışında adil yargılanma hakkının da ihlal edildiğini ileri sürmektedir. Başvurucunun asıl şikâyetinin imar uygulamasında kamu hizmeti alanı olarak ayrılması sebebiyle maliki olduğu taşınmazdan dilediği gibi yararlanamadığına, taşınmazı kullanamadığına ve ondan tasarruf edemediğine yönelik olduğu anlaşılmakla başvurucunun makul sürede yargılanma hakkı dışındaki şikâyetleri mülkiyet hakkının ihlali iddiası kapsamında incelenmiştir.
a. Kabul Edilebilirlik Yönünden
18. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Esas Yönünden
19. Anayasa Mahkemesi aynı konu ile ilgili benzer şikâyeti daha önce incelemiş ve uygulanacak ilkeleri ortaya koymuştur (Hüseyin Ünal, §§ 34-62).
20. Hüseyin Ünal kararında imar uygulamasına konu edilen taşınmazın tapuda başvurucu adına kayıtlı olması dolayısıyla Anayasa'nın 35. maddesi bağlamında mülk teşkil ettiği belirtilmiştir (Hüseyin Ünal, § 37). Bu taşınmazın uygulama imar planında kamu hizmeti alanı olarak ayrılmasının mülkiyet hakkına müdahale teşkil ettiği kabul edilmiş, söz konusu müdahalenin niteliği sebebiyle mülkiyetten barışçıl yararlanmaya ilişkin genel kural çerçevesinde incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir (Hüseyin Ünal, §§ 38-41).
21. Anayasa Mahkemesi 3194 sayılı Kanun hükümleri ile 4/11/1983 tarihli ve2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'na eklenen geçici 11. maddeye dayalı olan müdahalenin kanunilik ölçütünü taşıdığını değerlendirmiş, ayrıca taşınmazın kamu hizmetine tahsis edilmesine yönelik müdahalenin kamu yararına dayalı meşru bir amacının bulunduğunu açıklamıştır (Hüseyin Ünal, §§ 44-50). Bununla birlikte Anayasa Mahkemesi 28/3/2018 tarihli ve E.2016/196, K.2018/34 sayılı karar ile anılan maddeyi iptal etmiştir. Bu çerçevede ölçülülük yönünden yapılan değerlendirmede uygulama imar planının onaylanmasından itibaren beş yıldan fazla süre geçmesine rağmen imar planında kamu hizmetine ayrılan taşınmazın kamulaştırılmaması ve herhangi bir tazminat da ödenmemesinin başvurucuya şahsi olarak aşırı bir külfet yüklediği kanaatine ulaşmıştır. Bu sebeple başvurucunun mülkiyet hakkının korunması ile kamunun yararı arasında olması gereken adil dengenin başvurucu aleyhine bozulduğunu ve müdahalenin ölçülü olmadığını kabul etmiştir (Hüseyin Ünal, §§ 51-62).
22. Somut başvuruda da başvurucuya ait taşınmazın uygulama imar planında kamu hizmeti alanına ayrılmasına rağmen beş yılı aşkın bir süredir kamulaştırılmadığı ve kendisine herhangi bir tazminat da ödenmediği dikkate alındığında bu ilkelerden ayrılmayı gerektiren bir durumun söz konusu olmadığı sonucuna varılmıştır. Dolayısıyla başvurucunun mülkiyet hakkına yapılan müdahale ölçülü değildir.
23. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmı hakkında Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
B. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
24. Başvurucu, uzun süren yargılama nedeniyle makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
25. Anayasa Mahkemesi, olay ve olguları somut başvuru ile benzer nitelikte olan Veysi Ado ([GK] B. No: 2022/100837, 27/4/2023) kararında uygulanacak anayasal ilkeleri belirlemiştir. Bu çerçevede Anayasa Mahkemesi 9/1/2013 tarihli ve 6384 sayılı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Yapılmış Bazı Başvuruların Tazminat Ödenmek Suretiyle Çözümüne Dair Kanun'un geçici 2. maddesinde 28/3/2023 tarihli ve 7445 sayılı Kanun'un 40. maddesi ile yapılan değişikliğe göre 9/3/2023 tarihi (bu tarih dâhil) itibarıyla derdest olan, yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı iddialarıyla yapılan başvurulara ilişkin olarak Tazminat Komisyonuna başvuru yolu tüketilmeden yapılan başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil niteliği ile bağdaşmayacağı neticesine varmıştır. Somut başvuruda, anılan kararda açıklanan ilkelerden ve ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.
26. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
C. Diğer İhlal İddiaları
27. Başvurucu, mahkeme kararının yeterli ve makul gerekçe içermediğini ve gerekçeli kararda "3194 sayılı Kanun umumi hizmetlerin görülmesi için ihtiyaç duyulan taşınmazları elde edebilmesi için idareye çeşitli alternatifler sunmuştur. İdareler şartların gereklerine göre bu alternatifler arasından seçim yapabilir. Kamulaştırma dışındaki bu alternatifler taşınmazın bulunduğu alanda imar planı değişikliği, parselasyon ve trampa uygulaması şeklinde sıralanmaktadır." ifadelerine yer verilmekle yeni bir hukuki sürece yönlendirildiğini, hak arama hürriyetini ortadan kaldırıcı, uyuşmazlığı çözmekten uzak, tekrar dava açmak zorunda kaldığı bir hukuki süreç ile karşı karşıya bırakıldığını belirterek adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim ve gerekçeli karar haklarının da ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucuya ait taşınmazın uygulama imar planında kamu hizmeti alanına ayrılmasına rağmen beş yılı aşkın bir süredir kamulaştırılmaması ve kendisine herhangi bir tazminat da ödenmemesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşılmış ve ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasına karar verilmiştir. Bu nedenle adil yargılanma hakkı kapsamında mahkemeye erişim ve gerekçeli karar haklarının ihlal edildiğine ilişkin şikâyetler yönünden ayrıca inceleme yapılmasına yer olmadığına karar verilmesi gerekir..
D. Giderim Yönünden
28. Başvurucu, tazminat, ihlalin tespiti ve yeniden yargılama talebinde bulunmuştur. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100). İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasının yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
3. Diğer ihlal iddialarının İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
B. Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin mülkiyet hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere İzmir 1. İdare Mahkemesine (E.2010/954,
K.2011/1407) GÖNDERİLMESİNE,
D. Başvurucunun tazminat talebinin REDDİNE,
E. 364,60 TL harç ve 9.900 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 10.264,60 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
F. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 20/6/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.