ERZURUM BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
2. HUKUK DAİRESİ
Esas Numarası: 2019/912
Karar Numarası: 2019/936
Karar Tarihi: 22.11.2019
Bingöl İcra Hukuk Mahkemesinin 2018/65 Esas sayılı dava dosyası istinaf yasa yolu incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmiş olmakla, dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
TARAFLARIN İDDİA ve SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının müvekkiline ait taşınmazda kiracı olduğunu, kira bedellerinin ödenmemesi üzerine aleyhine Bingöl İcra Müdürlüğü'nün 2017/4687 Esas sayılı dosyasında tahliye talepli icra takibi başlatıldığını ve davalının süresi içerisinde borca ve ferilerine itiraz ettiğini, takibin durdurulduğunu belirterek itirazın kaldırılması ile takibin devamına, davalıdan %20 icra inkar tazminatının tahsiline, davalının taşınmazdan tahliyesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve yargılama aşamasındaki beyanlarında özetle; davanın zamanaşımı uğradığını, davacı tarafından Bingöl Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2017/106 Esas sayılı dosyasında açılan tahliye davasının davacının talebinin hakkaniyete aykırı olduğu gerekçesiyle reddedildiğini, taraflar arasındaki kira ilişkisine itirazlarının olmadığını, yazılı kira sözleşmesinde belirtilen kira bedellerinin ödendiğini, fazlaya ilişkin aylık kira miktarının davacı tarafından ispatlanması gerektiğini savunarak,davanın reddini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; davanın kabulüne, takibin devamına, borç miktarının %20'si olan 12.617,19 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalının taşınmazdan tahliyesine dair verilen karar davalı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurması üzerine Dairemizin 16/07/2018 tarih ve 2018/695 Esas-2018/376 Karar sayılı kararı ile kira sözleşmesi ve TBK 344.maddesi gereğince takibe konu ayların kira bedelinin tespiti ve davalının faize itirazı da göz önünde bulundurularak faiz hesabı için bilirkişi incelemesi yapılması gerektiği ve ayrıca davaya konu taşınmazın davacı tarafından 25/12/2013 tarihinde satın alındığı iddia edilmesine rağmen taşınmazın son tapu kaydı ve satış akdi getirtilerek taşınmazın hangi tarihte satın alındığının tespit edilmesi gerektiği, icra inkar tazminatının asıl alacak ve işlemiş faizin toplamı üzerinden hesaplanmasının hatalı olduğu gerekçesiyle kaldırılması üzerine dosya mahkemenin 2018/65 Esasına kaydedilerek yargılamaya devam olunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; davalının kira ilişkisini reddetmediği, ödemelerin İİK'nın 68. maddesinde belirtilen belgeler ile ispatlanamadığı, davacı yeni malikin, davalının eski malike ödediği son kira bedeli kadar alacağı talep edebileceği, her ne kadar noterde yapılan sözleşmede 150,00 TL kira bedeli kararlaştırılmış ise de davalının duruşma sırasındaki ikrarı ile son kira bedelinin 1.200,00 TL olduğunun anlaşıldığı, davacının talep ettiği 63.085,95 TL kira bedeli, hükme esas alınabilecek ve sübut bulmuş bilirkişi raporu gereğince takip, asıl alacak yönünden 47.620,00 TL olarak, faiz yönünden 7.425,66 TL olarak düzeltildiği gerekçesiyle, davanın kabulüne itirazın kaldırılmasına, takibin asıl alacak yönünden 47.620,00 TL olarak, faiz yönünden 7.425,66 TL olarak düzeltilerek devamına, asıl alacağın %20'si olan 9.524,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, dava konusu taşınmaz yargılama sırasında tahliye edildiğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının dava açarken hiçbir belge sunmadığını, kira sözleşmesini dahi müvekkilinin sunduğunu, yerel mahkemece icra hukukunun temel ilkeleri göz ardı edilerek, kanun maddelerinin şekilciliğine hapsolarak, hakkaniyete aykırı, daha önce düzenli olarak ödenmiş olan bir borcun tekrar ödetilmesi yönünde müvekkili aleyhine hüküm tesis edildiğini, kira borcunun müvekkil tarafça ödendiği ancak davacının kimi zaman ödemeleri kabul etmediği, yazılı belge düzenlemekten imtina ettiği ve kira borcunun banka yolu ile ödenmemesi için elinden geleni yaptığı ve bu şekilde birçok insanın davacı tarafça mağdur edilmeye çalışıldığına yönelik delillerinin, esnaf tanıklarının olduğu belirtilmesine ve tanıklarını duruşmalara getirmelerine rağmen mahkemece hukuki işlem/hukuki eylem ayrımını gözetmeksizin, tanıklarının dinlenmediğini, davacı tarafından tahliye edilmiş olan mevcut fırının mobilyacı dükkanı yapılmak üzere tahliye edildiği ancak bundan vazgeçilerek tekrar kiralık olarak camekanına ilan yapıştırıldığını, tahliyenin haksız olduğu, mesnetsiz olduğu sulh hukuk mahkemesince yaptırılmış olan keşif raporu ile kesinleştiğini, mahkemece bu raporun göz ardı edildiğini, davacı tarafından yazılı tahliye taahhüdünün sunulmadığını, ayrıca ihtiyati haciz sonucunda müvekkile ait fırında yer alan ve yaklaşık 40.000 TL değerinde olan taş fırın da kaldırıldığı halde haciz tutanağında haczedilenler arasında taş fırının yer almadığını mevcut hususa da itiraz ettiklerini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava, İİK'nın 269.maddesine dayalı olarak açılmış icra takibine yapılan itirazın kaldırılması ile taşınmazın tahliyesine ilişkindir.
6100 sayılı HMK'nun 355.maddesinde istinaf incelemesinin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı ancak kamu düzenine aykırılıkların re'sen gözetileceği düzenlenmiştir.
Bingöl İcra Müdürlüğü'nün 2017/4687 Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde, alacaklı Yusuf E. vekili tarafından borçlu Murat B. aleyhine toplam 63.085,95 TL alacağın yasal faiziyle birlikte tahsili ve tahliye istemli olarak örnek 13 örnek takip başlatıldığı, ödeme emrinin borçluya 07/11/2017 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun 06/11/2017 tarihli dilekçesi ile yetikiye, borca, faize ve ferilerine itiraz ettiği, icra müdürlüğünün 06/11/2017 tarihli kararı ile takibin durdurulmasına karar verildiği, davanın 30 günlük ödeme süresi geçtikten sonra, 6 aylık yasal sürede açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece, Dairemizin 16/07/2018 tarih ve 2018/695 Esas-2018/376 Karar sayılı kaldırma kararından sonra bilirkişi raporu aldırılmış, bilirkişi raporu ile davacının 47.620,00 TL asıl alacak, 7.425,66 TL işlemiş yasal faiz alacağı olduğu tespit edilmiş, davacı vekili bilirkişi raporunu kabul ettiklerini bildirilmiş, davalı vekili ise rapor tebliğine rağmen süresi içerisinde itirazlarını bildirmemiştir.
İİK'nun 269/2. maddesinde, "ödeme emrinin tebliği üzerine borçlu yedi gün içinde itiraz sebeplerini 62. madde hükümleri dâhilinde icra dairesine bildirmeye mecburdur. Borçlu itirazında kira akdini ve varsa buna ait mukavelenamedeki imzasını açık ve kesin olarak ret etmez ise akdi kabul etmiş sayılır" hükmüne yer verilmiştir.
Davalı Murat Balat ile dava dışı Suat Arkın arasında 20/08/2010 başlangıç tarihli 3 yıl süreli kira sözleşmesi bulunduğu, davacının dava konusu taşınmazı önceki kiraya veren Suat Arkın'dan 25/12/2017 tarihinde satın aldığı uyuşmazlık dışıdır.
Kira sözleşmesinde, sözleşmenin varlığını ispat külfeti, kiraya verene ait olup, kira bedelinin ödendiğini ispat külfeti, kiracıya aittir. Davalı borçlu takibe itirazında açıkça ve ayrıca kira ilişkisine ve borç miktarına karşı çıkmamış, borcu olmadığını ileri sürerek takibe ve borca itiraz etmiştir. Borçlunun kira ilişkisine ve kira miktarına açıkça karşı çıkmaması karşısında İİK.nun 269/2. maddesi gereğince kira ilişkisinin ve kira miktarının kesinleştiğinin kabulü gerekir. Bu durumda davalı borçlu kiranın ödendiğini veya sair bir sebeple istenemeyeceğini İİK.’nun 269/c maddesinde belirtilen belgelerle kanıtlamak durumundadır.
Davalı tarafından, borcun ödendiğinin İİK'nın 269/c maddesinde yer alan belgeler ile ispatlanamadığı, bilirkişi raporunda tespit edilen alacak ve faiz miktarlarına taraflarca itiraz edilmediği anlaşılmakla mahkemece davanın tespit edilen miktarlar yönünden kabulüne karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır.
Ancak, HMK'nın 297.maddesinin birinci fıkrasında hükmün kapsayacağı hususlar belirtilmiş, ikinci fıkrasında ise; hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin zorunlu olduğu ifade edilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 08/10/1997 tarih ve 1997/12-517 Esas-1997/776 Karar sayılı kararında da vurgulandığı üzere, ilamların infaz edilecek kısmı hüküm bölümüdür. Diğer bir anlatımla hüküm içeriğinin aynen infazı zorunludur. İlamın infaz edilecek kısmı yorum yoluyla belirlenemez. Bu nedenle hüküm fıkrasının hiçbir tereddüte yer vermeyecek şekilde açıkça yazılması zorunludur.
Davalı tarafından 63.085,95 TL alacağın faiziyle birlikte tahsili istemli başlatılan icra dosyasında alacağın tamamına itiraz edilmesi üzerine, davacı vekilince itirazın tümden kaldırılması talep edilmiş, mahkemece davanın kısmen kabulü ile takibin 47.620,00 TL asıl alacak, 7.425,66 TL yasal faizi ile devamına karar verildiği halde davanın tamamı kabul edilmiş gibi hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Ne var ki, HMK'nın 353/(1)-b-2 maddesinde yargılamada bulunan eksiklikler duruşma yapılmaksızın tamamlanacak nitelikte ise bunların tamamlanmasından sonra yeniden esas hakkında duruşma yapılmadan karar verilebileceği belirtilmiş olup, anılan yasal düzenleme uyarınca davalı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davalı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile, Bingöl İcra Hukuk Mahkemesinin 27/11/2018 tarih ve 2018/65 E.-2018/110 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Kaldırılan yerel mahkeme kararının yerine geçmek üzere YENİDEN HÜKÜM TESİSİ İLE;
Davanın KISMEN KABULÜ ile,
Davalının Bingöl İcra Müdürlüğü'nün 2017/4687 Esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın kısmen kaldırılmasına, takibin 47.620,00 TL asıl alacak ve 7.425,66 TL işlemiş yasal faizi üzerinden devamına,
Fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
Asıl alacak miktarı olan 47.620,00 TL'nin %20'si oranında 9.524,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Dava konusu taşınmaz yargılama sırasında tahliye edildiğinden bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Alınması gereken 44,40 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 31,40 TL karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 13,00 TL'nin davalıdan alınarak Hazine'ye gelir kaydına, davacı tarafından yatırılan 31,40 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca 906,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca 906,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafından sarf olunan posta, tebligat, bilirkişi, dosya masrafı giderlerinin toplamı olan 303,20 TL yargılama giderinden kabul ve red oranına göre 264,56 TL'sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yapılan 104,00 TL yargılama giderinden kabul ve red oranına göre 13,25 TL'sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına,
Kararın kesinleşmesine müteakip 2017/4687 Esas sayılı takip dosyasının iadesine,
İSTİNAF İNCELEMESİ YÖNÜNDEN:
İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Davalı tarafından yatırılan istinaf peşin harcının talep halinde davalıya iadesine,
Davalı tarafından yapılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve 45,00 TL posta gideri olmak üzere 166,30 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kullanılmayan gider avansının HMK'nın 333.maddesi gereğince davalıya iadesine,
Karar tebliği, gider avansı iadesi, harç tahsil müzekkeresi vb. işlemlerin, 6100 sayılı HMK'nın 302/5 ve 359/3 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda İİK'nın 364. maddesi gereğince kesin olmak üzere 22/11/2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.