YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

Müspet ve menfi zararın birlikte istenemeyeceği hk.

Karar Özeti

 

Müspet ve menfi zarar birlikte istenemez.(Yargıtay 6.HD 2014/11384-14671, HGK 12.5.2010, 2010/14244 E-2010/260 K)

Karar

 

 

İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ

 

6. HUKUK DAİRESİ

 

Esas Numarası: 2017/1595

 

Karar Numarası: 2017/2007

 

Karar Tarihi: 26.10.2017

 

Davacı vekili Av. M. G. tarafından yapılan 7.4.2017 tarihli istinaf kanun yolu başvurusu ve davalı vekili Av. B. B. tarafından yapılan 4.5.2017 tarihli istinaf kanun yolu

başvurusu ve 14. Hukuk Dairesinden görevsizlik kararı ile gelen dosya kapsamı incelendi.

 

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

 

 

Davacı, 1.5.2010 tarihli 3 yıl süreli kira sözleşmesi ile sözleşmede Muğla Bodrum Yat Limanı Hurma Köy Havuz alanı olarak belirtilen sözleşmede ayrıca Havuz alanı yanında bulunan 350 m² genişliğinde ki kapalı alanın da bar cafe-restaurant olarak işletilmek üzere kendisine kiralandığını, sözleşmeye güvenerek masraflar yaptığını, 2011 yılı Nisan ayında marinadaki diğer iş yerleri gibi iş yerini açıp ekip toplama hazırlıklarını yapmak üzere Bodrum'a gittiğini, yeni yönetimin iş yerinin bulunduğu alanda esaslı tamir, bakım ve tadilata başlamış olduğunu gördüğünü, şantiyeye çevrildiğinden iş yerinin açılabilme olanağının kalmadığını iş yerine ait eşyalarının açık havada tamamen zayi olup önemli zararının oluştuğunu, sezon başladığı halde tadilatın bitirilmemesi ve sezon boyunca süreceğinin kendisine ifade edilmeye başlanması üzerine 7.6.2011 tarihli ihtarname ile tadilata son verilerek mecurun amacına uygun hale getirilmesini istendiğini, tadilatın bitirilmeyip kendisine sözleşmenin sona erdirileceğinin tazminatta ödenmeyeceğinin söylendiğini, bulup üzerine Bodrum Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2011/194 D.İş sayılı dosyası üzerinden kiralama amacına uygun durumda olup olmadığı yürütülen tadilatın ayıp sayılıp sayılmayacağı konusunda rapor verilmesini istediğini bunun üzerine yapılan ikinci görüşmede derhal tahliye ederse bir miktar zarar bedeli ödeyeceklerini önerdiklerini, bu miktarın yoksun kalınan gelir ve yapılan masrafları dahi karşılamaktan uzak olduğundan 27.6.2011 tarihli ihtarname ile sözleşmeyi haklı sebeple feshedip menfi ve müsbet zararlarının ödenmesini talep ettiğini, 2011 turizm sezonunda sahadaki iş yerlerinin hiçbirinin açılış yapamadığını, turizm sezonunda yıl içinde 4 ay kullanılabilen iş yerinde sezondaki her günün çok değerli olduğunu, tadilat için çalışılmayan 8 ay yerine sezonun seçilmiş olmasının kötü niyeti sergilediğini belirterek 5.000,00 TL menfi, 5.000,00 TL müsbet zararlarının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle, 50.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalıdan tahsilini talep etmiştir.

 

Davalı, kira sözleşmesinin 12,15/12 madde hükümlerine davacının riayet etmediğini bu durumun Bodrum Sulh Hukuk Mahkemesi 2011/176 Değişik iş sayılı dosyasında yaptırılan tespit ve bilirkişi raporuyla saptandığını, havuzun kullanımının davacıya verilmediğini ve kiralanan yerin sınırlarını aştığı sözleşme şartlarına riayetsizliği nedeniyle ihtarla sözleşmenin fesih edildiğinin bildirildiğini, tahliye için dava açtıklarını ancak davalının mecuru boşalttıklarını öğrendiklerini, maddi manevi zararlarının tahsili için dava açtıklarını Bodrum Sulh Hukuk Mahkemesi 2011/242 D.İş sayılı dosyasında yapılan tespit ve bilirkişi raporlarında kiralananda bulunan eşyaların boşaltılmadığının belirlendiğini, sözleşmeyi fesih eden davacının ancak menfi zararlarını isteyebileceğini, müspet zarar talep edemeyeceğini, eski kiracıya ödendiği iddia edilen hava parası muhatabı olmadığını, izinli veya izinsiz kiraladığı alana girilmediğini hiç bir eşyanın hurdalığa atılmadığını, davacının 3.8.2011 günü eşyalarını kamyona yükleyip boşaltıp, anahtarı teslim ettiğini, davacının temerrüde düştüğünü ileri sürerek, davanın reddini savunmuştur.

 

Mahkemece, toplanan delillere göre, koşulları oluşmadığı gerekçesi ile manevi tazminat talebi ile müsbet zarara ilişkin davanın reddine, menfi zarara ilişkin davanın ise davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

 

Davacı istinaf dilekçesinde; Davalı ile üç yıl süreli işyeri hasılat kiralama sözleşmesi imzalandığını, sözleşmeye güvenerek kapalı alanın başta kanalizasyon, içme suyu gibi alt yapı sorunlarını çözmüş, mutfak ve bar bölümünü yenilemiş ve restoran bölümünün duvar ve zeminlerini tadil ve dekore ettirdiğini, sözleşmenin ilk yılının bu faaliyetler nedeniyle verimsiz geçtiğini, gerek yaptığı harcama ve işyeri devir bedelini çıkarmak için bir miktar kara geçmek için sözleşmenin devam eden yıllarını beklemesi gerektiğini, 2011 yılında davalı şirketin ortak yapısının değiştiğini ve yeni yönetimin, iş yerinin bulunduğu alanda esaslı tamir bakım ve tadilatına başlamış olduğu, kendisinin kullanımına terk edilen havuz alanının tamamen yıkılmış olduğu, bununla da yetinilmeyerek işyerine izinsiz girerek bir yıl önce satın alınan mobilya ve tefrişatla birlikte tüm servis malzemelerinin hurdalığa götürüldüğü, ihtarname çekildiğini, tarafından yapılan fesihin haklı olduğunu, bilirkişi kuruluna itiraz ettiğini, dosyanın öncelikle yerel bir turizm işletme uzmanı ve mali müşavir bilirkişiye gönderilerek, emsal işletmelerde baz alınarak, sözleşme sonuna kadar yoksun kaldığı karın hesaplanarak müspet zararının belirlenmesini, mevcut rapora ilave edilecek menfi zararlarının hesaplanarak toplam menfi zararının tespit edilmesini talep ettiğini, mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini belirtmiştir.

 

Davalı istinaf dilekçesinde; Davacı tarafın akdedilen kira sözleşmesinde belirtilen süreler içerisinde işletmesini açmadığını, mecuru kullandığı süre içerisinde sözleşmede açıkça belirtilen sınırların dışarısında kalan kısımları kullandığını, kira sözleşmesini feshettiğini belirttikten sonra mecuru tahliye etmediğini, davacı yana hiçbir zarar verilmediğini, mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini belirtmiştir.

 

Bodrum Yalıkavak Çökertme Mevkii Yat Limanı-Hurma Köy havuz alanında bulunan 350 m² mağazanın 1.5.2010 başlangıç tarihli 3 yıl süreli sözleşme ile 1.5.2010-30.4.2011 döneminde KDV hariç ciro üzerinden %10 1.5.2011-30.4.2013 döneminde KDV hariç ciro üzerinden %12 kira bedeli üzerinden sezonluk çalıştırılmak üzere kiralanmıştır. Müspet zarar ;borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne durumda olacak idiyse, bu durumla eylemli durum arasındaki farktır. Müspet zarar, kusursuz olan tarafın temerrüde düşen taraftan sözleşme yürürlükte kaldığı sürece isteyebileceği bir tazminat türüdür. Sözleşmeden kusurlu olarak dönen taraftan istenebilir. Müspet zarar, istenebilmesi için sözleşmeden dönülmemiş olması, dönülmüş ise dönen tarafın tazminat isteyen taraf olmaması ve kusursuz bulunması gerekir.

 

Menfi zarar ise, uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarardır. Başka bir anlatımla sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarardır.(Sözleşmenin yapılmasına ilişkin giderler, sözleşmenin yerine getirilmesi ve karşılık edanın kabulü için yapılan masraflar, sözleşmenin yerine getirilmesi dolayısıyla uğranılan zarar, sözleşmenin geçerliliğine inanılarak başka bir sözleşme fersatının kaçırılması dolayısıyla uğranılan zarar, başka bir sözleşmenin yerine getirilmemesi dolayısıyla uğranılan zarar vb...)

 

Borçlunun temerrüdü sonucu borç yerine getirilmemiş ise, alacaklıya üç yetki tanınmıştır. Alacaklı her zaman için ifa ve gecikme tazminatı isteğinde bulunabilir, ifadan vazgeçip müspet zararının tazminini isteyebilir veya ifadan vazgeçip akti fesheden ve menfi zararını isteyebilir. (TBK 125-126)

 

Kar kaybı ise, kardan mahrum kalma karşılığı meydana gelen zarardır. Kardan yoksun kalan, kusurlu fesih yüzünden mal varlığında ileride meydana gelebilecek çoğalmadan mahrum kalır. Kar kaybı zararının müspet zarar kapsamında bulunduğu bilinmektedir.

 

Müspet ve menfi zarar birlikte istenemez.(Yargıtay 6.HD 2014/11384-14671, HGK 12.5.2010, 2010/14244 E-2010/260 K)

 

1-Somut olayda; Davalıya ait taşınmaz 1.5.2010 tarihli 3 yıl süreli kira sözleşmesi ile davacıya kiraya verilmiştir. Kiralanan taşınmazın demirbaş ve işyeri ruhsatı ile birlikte kiralandığına ilişkin bir kararlaştırma olmadığından kira bedelinin ciro üzerinden ödenecek olması nedeniyle taraflar arasında hasılat kirası bulunduğundan söz edilemez.

 

Davacıya kiralanan taşınmaz, davalı kiraya veren tarafından sezon içinde tadilatı yapılmaya başlandığı, dava ve keşif tarihinde de tadilat ve inşaatın tamamlanmadığı, bu hali ile kiralananın kullanmaya elverişli olmadığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. TBK'nun 301. maddesinde ''Kiraya veren, kiralananı kararlaştırılan tarihte, sözleşmede amaçlanan kullanıma elverişli bir durumda teslim etmek ve sözleşme süresince bu durumda bulundurmakla yükümlüdür. Bu hüküm, konut ve çatılı işyeri kiralarında kiracı aleyhine değiştirilemez; diğer kira sözleşmelerinde ise, kiracı aleyhine genel işlem koşulları yoluyla bu hükme aykırı düzenleme yapılamaz.'' şeklinde düzenleme yapılmıştır. TBK'nun 305., 306., 307. ve 308. maddelerinde kiralananın sonradan ayıplı hale gelmesi ve zararın giderimi koşulları düzenlenmiştir.

 

Kiralanan, kullanmaya elverişli olarak teslimi için gönderilen 7.6.2011 tarihli ihtar gereği yerine getirilmediği, kiracı tarafından 3.6.2011 tarihinde yaptırılan tespit sonucu kira sözleşmesinin 27.6.2011 tarihli ihtarname ile kiracı tarafından feshedildiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır.

 

Davacı, 16.12.2014 günlü dilekçe ile demirbaşlarının çöpe atıldığını, Bodrum 4.Asliye Ceza Mahkemesinin 2011/276 Esas sayılı dava dosyası ile hüküm altına alındığını, zarar verilen demirbaş listesi ve eşyaların işyerine ait olduğunu gösteren mekan fotoğraflarının bu dosyada bulunduğunu bildirmiştir. Yine davacı tarafından yaptırılan 2011/194 Değişik İş sayılı Bodrum SHM'nin tesbit dosyasının olduğu görülmüş ancak nitelik ve değer tesbiti yapılmamıştır. Davacının, bildirdiği delilleri toplanıp değerlendirilerek, demirbaşlara ilişkin talebi yönünden sonucuna göre karar verilmesi gerekir.

 

Dayanak kanun hükümleri ile yerleşik yargısal içtihatlarda belirtilen unsurların yönetimine uygun olarak araştırılması halinde ancak taraf delillerinin toplanıp değerlendirilerek karar verilmiş sayılacağının kabulü gerekir.

 

2-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341. maddesi hükmüne göre miktar ve değeri 1.500,00 Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir.(341/2) Alacağın bir kısmının dava edilmiş olması durumunda kabul edilmeyen bölümü 1.500,00 Türk Lirasını geçmeyen taraf, istinaf yoluna başvuramaz.(341/3) Alacağın tamamının dava edilmiş olması durumunda, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü 1.500,00 Türk Lirasını geçmeyen taraf, istinaf yoluna başvuramaz.(341/4) 2.12.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6763 Sayılı Kanunun 41. maddesi ile HMK'nun 341. maddesindeki kesinlik sınırı 3000,00 Türk Lirasına çıkarılmıştır. Aynı kanunun 43. maddesinde, parasal sınırların her takvim yılı başından geçerli olmak üzere Maliye Bakanlığınca her yıl tesbit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında arttırılması suretiyle uygulanacağı, 10,00 TL'yi geçmeyen kısımların dikkate alınmayacağı, parasal sınırların uygulanmasında hükmün verildiği tarihteki miktarın esas alınacağı belirtilmiştir. 1.1.2017 tarihinden itibaren ise yeniden değerleme oranı uygulanmak suretiyle 341/3. bendi gereği kesinlik sınırı 3.110,00 TL'ye çıkartılmıştır.

 

Davacının, 3.061,47 TL'lik menfi zarar isteminin kabulüne karar verilmiş olup 2.2.2017 karar tarihi ile itibarıyla 3.110 TL'nin altında kaldığından 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 341. maddesi hükmüne göre miktarın kesin olması nedeniyle davalının istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekir.

 

Açıklanan nedenlerle, davalının katılma yoluyla istinaf isteminin miktar yönünden reddine, davacının demirbaşlara ilişkin istinaf isteminin kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına, kaldırma sebebine göre davacının sair istinaf sebeplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.

 

KARAR: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;

 

Davalının katılma yoluyla istinaf kanun yolu başvurusunu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 341. ve 346. maddeleri uyarınca miktar yönünden REDDİNE,

 

Davacının demirbaşlara ilişkin istinaf istinaf kanun yolu başvurusunun KABULÜ ile;

 

Bodrum 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 22.2.2017 tarih 2011/283 Esas 2017/65 Karar sayılı kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, dosyanın yeniden görülmek üzere mahkemesine iadesine,

 

Kaldırma sebebine göre davacının sair istinaf sebeplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,

 

Kararın taraflara tebliğine,

 

İstinaf karar harcının isteği halinde yatıranlara iadesine,

 

İstinaf gider fazlalığının yatıranlara iadesine,

 

Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 346., 353/a maddeleri uyarınca kesin olmak üzere 26.10.2017 günü oybirliği ile karar verildi.


Bu sayfa 93 kez görüntülendi.
- Karara ilişkin daha detaylı bilgi almak için soru / cevap kısmından bize ulaşabilirsiniz -

Yargıtay Danıştay Sayıştay

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI


Bu Sitede yeralan verilerin tamamı ihalekararisor.com' a ait olup. İzinsiz kopyalanması ve yayınlanması izni verilmemiştir.

Web Tasarım İntramor