6100 Sayılı HMK'nın 341. maddesinde, ara karar niteliğinde olsa dahi, ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararlarının reddi ile bu taleplerinin kabulü halinde itirazlar üzerine verilecek kararlar aleyhine istinaf kanun yoluna başvurulabileceği ifade edilmiştir.
İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
Esas Numarası: 2017/1657
Karar Numarası: 2017/716
Karar Tarihi: 03.08.2017
Davalı tarafın istinaf başvurusu üzerine Dairemizce duruşmasız olarak yapılan inceleme sonunda;
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 15 yıl 3600 prim gün sayısını doldurması sebebiyle davalı işverene gönderdiği ihtarnameye SGK'dan aldığı yazıyı da eklemek suretiyle iş akdini haklı nedene dayalı olarak feshettiğini, davacının ücret bordrosu doğrultusunda hesaplanan kıdem tazminatının tahsili istemiyle Kocaeli 3. İcra Müdürlüğünün 2016/11300 Sayılı icra takip dosyası ile icra takibine başladıklarını davalı şirketin TSMF'ye borcu sebebiyle fabrika arsasının üzerinde bulunduğu, gayrimenkullerin satışa çıkarılmış olduğunu belirterek öncelikle ihtiyati haciz niteliğinde ihtiyati tedbir kararı verilmesini, davalının icra takip dosyasına yönelik itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı tarafın davaya karşı herhangi bir cevap vermediği, ön inceleme duruşmasında davanın usulden ve esastan reddi gerektiği savunulmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARI VE GEREKÇESİ:
Kocaeli 6. İş Mahkemesi'nce ihtiyati tedbir talebine dair olarak 13/06/2017 tarihli duruşmada ara karar ile; davacının talebinin kabulüyle ihtiyati haciz mahiyetinde ihtiyati tedbir kararı verildiği, kararın icra takibine konulduğu, 28/12/2016 tarihli ara kararı ile sunulan teminat mektubunun kabulüyle icra takibin durdurulmasına karar verildiği, davalı tarafın ihtiyati tedbir mahiyetinde ihtiyati haczin kaldırılması talebinin 13/06/2017 tarihli ara kararı ile REDDİNE, ihtiyati haczin devamına karar verildiği anlaşılmıştır.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
İstinaf Kanun Yoluna yasal süresinde davalı tarafça müracaat edilmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
Davalı vekili 19/06/2017 tarihli gerekçeli istinaf dilekçesinde; İİK 257 vd. maddeleri gereğince davada ihtiyati haczin koşullarının oluşmadığını, teminatsız olarak ihtiyati haciz konulmasına dair İİK 72/3 maddesine dayanan hukuki sebebin geçersiz olduğunu belirterek, ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İstinaf konusu; davacı tarafın ihtiyati haciz mahiyetinde ihtiyati tedbir talebinin kabulü, söz konusu kararın icra takibine konu edilmesi ve ihtiyati haczin kaldırılması talebinin mahkemece reddine karar verilmesinin hatalı olduğuna ilişkindir.
6100 Sayılı HMK'nın 341. maddesinde, ara karar niteliğinde olsa dahi, ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararlarının reddi ile bu taleplerinin kabulü halinde itirazlar üzerine verilecek kararlar aleyhine istinaf kanun yoluna başvurulabileceği ifade edilmiştir.
Davacı vekilince, "ihtiyati haciz niteliğinde ihtiyati tedbir" talebinde bulunulmuştur. İhtiyati tedbir, HMK 389. maddesinde, ihtiyati haciz ise İcra İflas Kanunu 257. maddesinde düzenlenmiş olup, yasa da davacı vekilince anılan şekilde bir karar türü bulunmamaktadır. İlk Derece Mahkemesince yukarda açıklandığı üzere talebin ne olduğu belirlenmeli, gerekirse talep de bulunandan talebini açıklaması istenmeli ve talebin ihtiyati tedbir talebi mi yoksa ihtiyati haciz talebi mi olduğu belirlendikten sonra, talebin şartları değerlendirilerek sadece ihtiyati tedbir veya sadece ihtiyati haciz talebi üzerine karar verilmelidir.
İcra İflas Kanunu 257.maddesinde ihtiyati haciz müessesesi düzenlenmiş olup, hangi hallerde ihtiyati haciz kararı verilebileceği açıklanmıştır. Somut davada, bu madde çerçevesinde davacı tarafça rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun varlığı veya vadesi gelmemiş olmakla birlikte borçluların muayyen yerleşim yerinin bulunmadığı, borçluların taahhütlerinden kurtulmak maksadı ile mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendilerinin kaçmaya yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulundukları ispatlanabilmiş değildir.
6100 Sayılı Kanun'un 389/1. maddesinde ise; mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği belirtilmiştir.
Somut olayda, davacı tarafından davalı aleyhine işçilik alacakları talepli alacak davası açılmış ve davaya konu alacakların teminat altına alınabilmesi amacıyla devam eden yargılama sırasında davalı şirketin taşınmazları üzerine ihtiyati haciz mahiyetinde ihtiyati tedbir konulması talep edilmiştir. HMK'nun 389/1. maddesinde açıkça belirtildiği üzere, ihtiyati tedbir kararı ancak uyuşmazlık konusu olan şeyler hakkında verilebilir. Mevcut davada, ihtiyati tedbir konulması talep edilen taşınmaz mallar davanın konusu değildir. Bu nedenle, sırf alacağı teminat altına alabilmek amacıyla ihtiyati tedbir kararı verilebilmesine hukuken olanak yoktur.
İlk derece mahkemesinin 28/12/2016 tarihli ara kararı ile teminat mektubunun kabulüne karar verilmiştir. İİK 266 maddesi gereğince takibe başlandıktan sonra bu yetki icra mahkemesine geçer. Görev kamu düzenine dair olup, hakim tarafından kendiliğinden bu husus göz önünde bulundurulmalıdır.
Anayasa 141. maddesinde bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. Bu gerekçede hukuki esaslara ve kurallara dayanmalı, nedenleri açıklanmalıdır.
Yukarıda açıklanan gerekçelerle; her ne kadar davalı tarafça gerek ihtiyati haciz mahiyetinde ihtiyati tedbir talebinin kabulü, gerekse buna dair itiraz taleplerinin reddi kararları istinaf konusu yapılmış ise de, İlk Derece Mahkemesi'nin ihtiyati haciz mahiyetinde ihtiyati tedbir kararına yönelik istinaf talebinin süresinde olmadığı, sadece bu kararın kaldırılması talebinin reddine dair İlk Derece Mahkemesi kararına karşı ileri sürülen istinaf kanun yolu başvurusunun süresinde olduğu, İİK 257. vd, HMK 389. vd maddelerindeki düzenlemeler doğrultusunda davalı tarafın ihtiyati haciz kararına itirazının reddi gerekçesi ayrıca, teminat konusunda değerlendirme yapılmak suretiyle infazda tereddüt oluşturmayacak yöntemince karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla; ilk derece mahkemesinin 13/06/2017 tarihli ihtiyati hacze itirazın reddine yönelik ara kararının HMK 353/1-a/6 maddesi gereğince ESASININ İNCELENMEDEN KALDIRILMASINA, yukarda belirtilen hususların değerlendirilerek gerekçeli karar verilmek üzere MAHKEMESİNE İADESİNE karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
KARAR: Gerekçesi Yukarıda İzah Edildiği Üzere;
KOCAELİ 6. İŞ MAHKEMESİ'nin 13/06/2017 tarih ve 2016/1356 Esas sayılı ihtiyati hacze itirazın reddine yönelik ara kararının HMK 353/1-a/6 maddesi gereğince ESASININ İNCELENMEDEN KALDIRILMASINA, yukarda belirtilen hususların değerlendirilerek gerekçeli karar verilmek üzere MAHKEMESİNE İADESİNE,
Davalı tarafça yatırılan 62,80 TL karar ve ilam harcının davalı tarafa iadesine,
İstinaf yargılamasına dair davalı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
İstinaf yargılamasına dair davacı tarafça bir masraf yapılmadığından bu hususta hüküm kurulmasına yer olmadığına,
İstinaf yargılamasında duruşma yapılmadığından Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nın ikinci kısmının ikinci bölümünün 18. bendi uyarınca tarafların vekilleri yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
SONUÇ: 5521 Sayılı Kanun'un 8/3 maddesi uyarınca, kesin olarak 03.08.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.