YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

Tedbir/yoksulluk nafakası ve tazminat miktarlarına yönelik açıkça bir istinaf talebi olmamasına rağmen, çoğun içinde azı da vardır kuralı uyarınca, tedbir/yoksulluk nafakası ve maddi tazminat taleplerinin incelenebileceği hk.

Karar Özeti

Davalı-karşı davacının boşanmakla yoksulluğa düşeceği, boşanmakla mevcut ve beklenen menfaatlerinin zedelendiği ve boşanmaya yol açan olayların kişilik hakkını ihlal ettiği görülmekle tarafların kusur derecelerine göre tedbir ve yoksulluk nafakasına, maddi ve manevi tazminata hükmedilmesinin doğru olduğu anlaşıldığından tedbir ve yoksulluk nafakasına, maddi ve manevi tazminata hükmedilmemesi gerektiğine yönelik istinaf talebinin reddine karar verilmiş, tedbir/yoksulluk nafakası ve tazminat miktarlarına yönelik açıkça bir istinaf talebi olmamasına rağmen çoğun içinde azı da vardır kuralı uyarınca ilk derece mahkemesince hükmedilen tedbir/yoksulluk nafakası ve maddi tazminat miktarları tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına ve hakkaniyet ilkesine uygun olduğundan tedbir/yoksulluk nafakası ve maddi tazminat miktarlarına yönelik istinaf talebinin reddine karar verilmiş, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine göre manevi tazminat miktarına fazla hükmedildiği anlaşıldığından ilk derece mahkemesi hükmünün 6. bendindeki manevi tazminata ilişkin kısmın kaldırılmasına,7.000 TL manevi tazminatın davacı-karşı davalıdan tahsil edilerek davalı-karşı davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

Karar

 

İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ

 

10. HUKUK DAİRESİ

 

Esas Numarası: 2016/152

 

Karar Numarası: 2017/23

 

Karar Tarihi: 17.04.2017

 

Mahalli mahkemece verilen karara karşı davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş, dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmiş olup, ön inceleme aşaması tamamlandıktan ve incelemenin duruşma yapılmadan karar verilmesi mümkün bulunan hallerden olduğu anlaşıldıktan sonra duruşmasız olarak yapılan inceleme neticesinde;

 

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

 

Davacı karşı davalı mahkemeye verdiği dava dilekçesi ile; askere gitmeden davalı ile evlendiğini, ilk çocuk doğduktan sonra askere gittiğini, askerden döndükten sonra eşinin kendisini aldattığını öğrendiğini, bu şahsın C. Ç. olduğunu eşinden öğrendiğini, ailelerin bir araya geldiğini, konuşmalardan sonra evliliğe devam ettiklerini, eşi ile yaşadığı bir tartışmadan sonra eşinin telefonunu aldığını, onun da kendisinin telefonunu aldığını, kendisi çıktıktan sonra polisi çağırdığını, telefonunu kurcaladığında whatsapp tan ve telefondan sürekli görüşmeler ve paylaşımlar yaptığını gördüğünü, telefon numarası araştırdığında C. Ç. adına kayıtlı olduğunu tespit ettiğini, uygunsuz paylaşımlardan ve yapılan görüşmelerden eşinin halen kendisini aldattığını tespit ettiğini belirterek boşanmalarına, çocukların velayetinin kendisini verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

 

Davalı - karşı davacı vekili verdiği cevap ve karşı dava dilekçesinde; karşı tarafın iddialarının hukuki dayanaktan yoksun ve soyut olduğunu, davacının dava açma hakkının bulunmadığını, belirtilen telefon dökümü ve mesaj içeriğinin aldatma olgusunu kanıtlamaktan uzak olduğunu, mesajları gönderen kimsenin davacı eş olduğunu, 17 Mayıs 2015 tarihinde yaşanan ve emniyete intikal eden kasten yaralama hakaret ve tehdit esnasında davacı eşin müvekkilinin cep telefonunu zor kullanarak elinden aldığını ve başkaları ile kendisi müvekkili imiş gibi yazışarak tuzağa düşürmeye çalıştığını, taraflar arasındaki anlaşmazlıkların temelinde davacı tarafın annesinin müvekkilini ailesi ile görüşmesini engellemesi ile başladığını, karşı tarafın müvekkili ile ilgilenmediğini, ihanetlerinin peşi sıra geldiğini, müvekkiline karşı hakaret, tehdit ve şiddet eylemlerinde bulunduğunu, evliliğin kendisine yüklediği görevleri yerine getirmediğini, aşağıladığını, küfürler edip dövdüğünü, 2014 yılında yaşanan tartışma sonucunda müvekkiline hakaret ve küfür ettiğini, müvekkilinin yüzüne yumruk attığını, oklava ile dövdüğünü, şikayetçi olunması üzerine davacı hakkında bir çok ceza davası açıldığını belirterek müvekkiline karşı açılan davanın reddine, karşı davalarının kabulü ile tarafların boşanmalarına, çocukların velayetinin müvekkiline verilmesine, müvekkili için aylık 300,00 TL tedbir - yoksulluk, çocukların her biri için aylık 250,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına hükmedilmesine, 30.000,00 TL manevi tazminat, 20.000,00 TL maddi tazminatın karşı taraftan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

 

Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın ve karşı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, davalı - karşı davacı lehine 10.000 TL maddi, 10.000 TL manevi tazminat takdirine, müşterek çocukların velayetinin babaya verilmesine, davalı karşı davacı için aylık 200,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasının davacı-karşı davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

 

Davacı - karşı davalı vekili süresinde verdiği istinaf dilekçesi ile; hüküm kısmında belirsizlik olduğunu, nafaka ve tazminat açısından hangi davaya ilişkin olarak karar verildiğinin anlaşılamadığını, asıl kusurlu tarafın davalı olduğunu ve kendi açtıkları dava kabul edildiği halde tazminat ve nafakaya hükmedildiğini, karşı davanın tamamen reddedilmesi gerektiğini, nafakaya ve tazminata hükmedilmemesi gerektiğini, açtıkları davada davalının başka bir erkekle ilişkisi olmasının temel sebep olduğunu, bu hususu ispatladıklarını, davalının çocuklarını evde bırakarak müşterek konutu terk ettiğini, davalı karşı davacı lehine tedbir ve yoksulluk nafakası maddi ve manevi tazminata hükmedilmemesi gerektiğini belirterek, ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

 

Davalı - karşı davacı vekili istinaf dilekçesine karşı vermiş olduğu cevap dilekçesi ile; mahkemenin doğru bir karar verdiğini belirterek istinaf başvurusunun usulden ve esastan reddine ve kötü niyetli olarak istinafa başvuran karşı tarafın 329. madde uyarınca cezaya mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

 

İlk derece mahkemesi hükmünün açık olduğu, nafaka ve tazminatlar yönünden tereddüte yol açacak herhangi bir karar bulunmadığı görülmekle hükmün belirsiz olduğuna yönelik istinaf talebinin reddine karar verilmiştir.

 

İlk derece mahkemesi kararının gerekçesinde belirtildiği üzere; davacı-karşı davalının davalı- karşı davacıya şiddet uyguladığı, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, davalı

-karşı davacının da davacı -karşı davalıya karşı sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği anlaşıldığından, tarafların eylemlerine göre davacı-karşı davalının ağır kusurlu, davalı-karşı davacının hafif kusurlu kabul edilmesinin doğru olduğu anlaşıldığından davalı-karşı davacının açtığı boşanma davasının kabulüne ve kusura yönelik istinaf talebinin reddine karar verilmiştir.

 

Davalı-karşı davacının boşanmakla yoksulluğa düşeceği, boşanmakla mevcut ve beklenen menfaatlerinin zedelendiği ve boşanmaya yol açan olayların kişilik hakkını ihlal ettiği görülmekle tarafların kusur derecelerine göre tedbir ve yoksulluk nafakasına, maddi ve manevi tazminata hükmedilmesinin doğru olduğu anlaşıldığından tedbir ve yoksulluk nafakasına, maddi ve manevi tazminata hükmedilmemesi gerektiğine yönelik istinaf talebinin reddine karar verilmiş, tedbir/yoksulluk nafakası ve tazminat miktarlarına yönelik açıkça bir istinaf talebi olmamasına rağmen çoğun içinde azı da vardır kuralı uyarınca ilk derece mahkemesince hükmedilen tedbir/yoksulluk nafakası ve maddi tazminat miktarları tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına ve hakkaniyet ilkesine uygun olduğundan tedbir/yoksulluk nafakası ve maddi tazminat miktarlarına yönelik istinaf talebinin reddine karar verilmiş, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine göre manevi tazminat miktarına fazla hükmedildiği anlaşıldığından ilk derece mahkemesi hükmünün 6. bendindeki manevi tazminata ilişkin kısmın kaldırılmasına,7.000 TL manevi tazminatın davacı-karşı davalıdan tahsil edilerek davalı-karşı davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

 

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

 

1-           Manevi tazminata yönelik istinaf talebinin miktara ilişkin olarak KISMEN KABULÜ ile, ilk derece mahkemesi hükmünün 6. bendindeki manevi tazminata ilişkin kısmın KALDIRILMASINA, 7.000 TL manevi tazminatın davacı-karşı davalıdan tahsil edilerek davalı-karşı davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,

 

2-           Davacı-karşı davalının diğer istinaf taleplerinin REDDİNE,

 

3-           Peşin yatırılan istinaf harcının talebi halinde karar kesinleştikten sonra yatırana iade EDİLMESİNE,

 

4-           İncelemenin duruşmasız yapılması nedeniyle karşı taraf lehine vekalet ücreti hükmedilmesine YER OLMADIĞINA,

 

Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda kararın tebliğinden itibaren 1 aylık süre içerisinde dairemize verilecek bir dilekçe ile Yargıtay'a temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 17.01.2016


Bu sayfa 106 kez görüntülendi.
- Karara ilişkin daha detaylı bilgi almak için soru / cevap kısmından bize ulaşabilirsiniz -

Yargıtay Danıştay Sayıştay

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI


Bu Sitede yeralan verilerin tamamı ihalekararisor.com' a ait olup. İzinsiz kopyalanması ve yayınlanması izni verilmemiştir.

Web Tasarım İntramor