YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

Kadının eşinin sadakat yükümlülüğünü ihlal etmesine nedeni ile iki yıl boyunca yatakları ayırdığı olayda, kadının eşini affettiği kabul edilebilir mi?

Karar Özeti

 

Esasa ilişkin olarak yapılan incelemeye göre, ilk derece mahkemesince yapılan yargılama ve toplanan delillerden davalı kocanın eşine sen bana hitap etmiyorsun, inatçısın, kafa yapılarımız uymuyor tarzında sözler söylediği, kendisine ve ailesine hitap etmediğini yakışmadığını ifade ettiği, davalının da kabulünde olduğu üzere bir başkası ile gönül ilişkisi yaşamak sureti ile de sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği anlaşılmaktadır.

Tarafların yaklaşık 2 yıldır aynı evde farklı odalarda yattıkları tanık olarak dinlenilen müşterek çocuk tarafından da doğrulandığına göre, davacı kadının maruz kaldığı kanıtlanan olayları affettiği, ya da hoşgörüyle karşıladığı kabul edilemez.

Gerçekleşen bu duruma göre evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı sabit olup bu sonuca ulaşılmasında davalı (koca)'nın kusurlu olduğunun kabulü gerekir.

Tarafların sosyal ve ekonomik durumlarının araştırılması için yazılan yazılara istinaden tutulan tutanaklara göre, kadının hemşire olduğu, aylık 3.000,00 TL geliri bulunduğu, oturduğu evin davalıya ait olduğu kira ödemediği, davalının öğretmen olduğu, aylık 3.000,00 TL maaşı, 280,00 TL kira geliri bulunduğu, oturduğu evin kendisine ait olduğu, ayrıca bir dükkanı bulunduğu anlaşılmaktadır.

Yukarıda açıklandığı üzere boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı koca kusurlu olduğu olduğuna göre, Türk Medeni Kanununun 174/1. maddesi mevcut veya beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz ya da daha az kusurlu tarafın, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebileceğini, 186. maddesi, eşlerin evi birlikte seçeceklerini, birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve mal varlıkları ile katılacaklarını öngörmüştür.

 

Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, davacı davalı kadın yararına hükmolunan maddi tazminat fazladır. Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanununun 50. ve devamı maddeleri hükmü nazara alınarak, daha uygun miktarda takdiren 20.000,00 TL maddi tazminat (TMK m. 174/1) takdiri gerektiği, davalının buna yönelik istinaf talebinin yerinde olduğu kabul edilmiştir.

Karar

 

İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ

 

10. HUKUK DAİRESİ

 

Esas Numarası: 2017/497

Karar Numarası: 2017/1629

 

Karar Tarihi: 28.12.2017

 

Mahalli mahkemece verilen karara karşı davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş, dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmiş olup,

incelemenin duruşma yapılmadan karar verilmesi mümkün bulunan hallerden olduğu anlaşıldıktan sonra duruşmasız olarak yapılan inceleme neticesinde:

 

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

 

İDDİA VE SAVUNMA:

 

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, tarafların 1988 yılında evlendiklerini, iki reşit çocuklarının olduğunu, davalının evlilik birliğinin yükümlülüklerini yerine getirmediğini, davacıya küfür ve hakaret ettiğini, tehditlerde bulunduğunu, dışladığını, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini, çocuklarla, evin ihtiyaçları ve çocukların eğitim giderleriyle ilgilenmediğini, kıskanç olduğunu, davacının arkadaşları ile görüşmesine izin vermediğini, sosyal hayatını engellediğini, psikolojik baskı uyguladığını, davalı adına kayıtlı bir ev ve dükkan olduğunu, bu gayrimenkullerin evlilik birliği içerisinde edinildiğini, iş yeri kirasının davalı tarafından alındığını beyanla tarafların boşanmalarına, fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile 50.000,00 TL maddi, 50.000,00 TL. manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, müvekkilinin hak kaybına uğramasını önlemek amacıyla davacı adına kayıtlı gayrimenkul üzerine ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

 

Davalı cevap vermemiştir.

 

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:

 

İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde mahkemece, davalının evi ve çocukları ile yeterince ilgilenmediği, ailesine, eşi ve çocuklarına sevgi göstermediği, tarafların iki yıldır ayrı yataklarda yattıkları, davalının asabi olduğu, tartışmalarda davacıya ve çocuklarına aşağılayıcı sözler ve hakaretler ettiği ve davalının da kabul ettiği üzere, davalı sadakat yükümlülüğünü ihlal ederek, bir bayanla duygusal yakınlaşmasının olduğu, böylelikle davalının evlilik birliğinin sona ermesinde asıl kusurlu taraf olduğu, tarafların tekrar bir araya gelmelerinin mümkün görülmediği, evlilik birliğinin devam etmesinde gerek taraflar gerekse müşterek çocuklar yönünden menfaat kalmadığı gerekçesi ile tarafların boşanmalarına, davacının boşanma ile evlilik birliğindeki mevcut ve beklenen menfaatinin zarara uğrayacağı gerekçesi ile tarafların sosyal ve ekonomik durumu, kusur durumu, evlilik süresi ile hakkaniyet ilkesi gereği, 30.000,00 TL. maddi tazminatın, davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, davalının, davacıyı aldattığı, aşağılayıcı sözler söylediği böylelikle davacının kişilik haklarını ihlal ettiği gerekçesi ile ihlalin ağırlığı, ihlal edilen kişilik hakları, tarafların sosyal ve ekonomik durumu, kusur durumu, evlilik süresi ile hakkaniyet ilkesi itibarıyla 15.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine karar verilmiştir.

 

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:

 

Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle, davacının, davalıya soğuk davranması ve iki yıldır yataklarını ayırmasından dolayı davalının boşluğa düştüğünü ve bir gönül ilişkisi yaşadığını ancak bu gönül ilişkisinin çok kısa sürdüğünü, eşine gereken ilgiyi gösterdiğini, evini ayırmadığını, terk etmediğini, eşini sevdiğini, boşanmak istemediğini, boşanma kararının eksik incelemeye dayalı verildiğini, müvekkili ile davacının dava müddetince ve halen aynı konutta yaşamaya devam ettiklerini, müvekkilinin şeker hastası olduğunu bu nedenle bazen asabi davranışlar sergilediğini ancak eşine ve çocuklarına karşı hiç bir zaman şiddete başvurmadığını, boşanma kararı ile birlikte hükmedilen tazminatların fahiş olduğunu, mahkeme tarafından müvekkilinin sosyal ve ekonomik durumunun araştırıldığını ancak davacının sosyal ve ekonomik durumunun araştırılmadığını, müvekkilinin öğretmen ve maaşının sabit olduğunu ayrıca 280,00 TL kira gelirinin bulunduğunu, başka gelirinin olmadığını, davacının hemşire olduğunu, müvekkilinin eşinin ve çocukların her türlü ihtiyacını karşıladığını, hayatın olağan akışına göre evlilik birliğinin çekilmez hale geldiğini iddia eden davacının en azından boşanma davası devam ederken ve boşanmaya karar verildikten sonra davalı ile yaşamaya devam etmemesi gerektiğini, oysa dava bittikten sonra tarafların birlikte yaşamaya devam ettiklerini, bununda evliliğin devamının mümkün olduğunu gösterdiğini, tarafların boşanmalarına karar verilmesinin ve maddi tazminat miktarının hakkaniyete aykırı olduğunu, manevi tazminatın da aynı şekilde hakkaniyete uygun olmadığını, manevi tazminatın zenginleşme aracı olarak kullanılmaması gerektiğini, ufak tefek sorunlar üzerinden gelmek için davacının hiç çaba sarf etmediğini, boşanmadan iki yıl önce yatak odasını ayırdığını, kusurun sadece davalıya yüklenilmesinin doğru olmadığını, verilen hükmün eksik incelemeye dayalı olduğunu belirterek yerel mahkemenin boşanma, maddi-manevi tazminat kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

 

Davacı vekili istinaf dilekçesine karşı verdiği cevap dilekçesinde özetle, davalının amacının davayı uzatarak maddi yükümlülüklerden kurtulmak olduğunu, usulüne uygun tebligat yapılmasına rağmen cevaplarını ve delillerini sunmadığını, duruşmalara katılmadığını, davalının sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini, kıskanç olduğunu, eve maddi - manevi destek olmadığını, iletişimi kestiğini, davacıyı evden kovduğunu, tehdit ettiğini, aşağıladığını, hakaretler ettiğini, eşini baskı altında tutmaya çalıştığını, davalının isteği ile cinsel hayatlarının bulunmadığını, yaşananlar neticesinde müvekkilinin boşanmak istediğini beyanla, davalının istinaf taleplerinin reddine kararın onanmasına karar verilmesini istemiştir.

 

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:

 

Dava dilekçesi, mahkeme tarafından davalıya tebliğ edilir (HMK m.122). Dilekçelerin karşılıklı verilmesinden ya da davalının cevap vermemesi halinde beklenmeksizin mahkemece ön inceleme duruşma günü belirlenir ve taraflar ön inceleme duruşmasına davet edilir. (HMK m.139) Mahkeme ön incelemede; dava şartlarını ve ilk itirazları inceler, uyuşmazlık konularını tam olarak belirler, hazırlık işlemleri ile tarafların delillerini sunmaları ve delillerin toplanması için gereken işlemleri yapar, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği davalarda onları sulhe teşvik eder ve bu hususları tutanağa geçirir. Ön inceleme tamamlanmadan ve gerekli kararlar alınmadan tahkikata geçilemez ve tahkikat için duruşma günü verilemez (HMK m.137).

 

Somut olayda mahkemece dilekçeler aşaması tamamlandıktan sonra ön inceleme duruşma günü belirlenerek ön inceleme duruşma günü davalıya tebliğ edilmiş, ancak davalı belirlenen ön inceleme duruşmasına gelmemiştir. Mahkemece davalı tarafın yokluğunda yapılan ön inceleme duruşmasında ön incelemenin bittiği, tahkikata geçildiği bildirilerek yeni bir tahkikat duruşma günü belirlenmiş ancak davalı tarafa tebliğ edilmeden belirlenen celsede tahkikata ilişkin işlemlerin yapıldığı ve davacı tanığının dinlenilmesi ile tahkikatın tamamlandığı görülmüştür.

 

Davalı erkek tahkikat duruşmasına (HMK.m.147) usulüne uygun davet edilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değilse de, bu husus istinaf sebebi yapılmadığından yanlışlığa değinilmekle yetinilmiştir.

 

Esasa ilişkin olarak yapılan incelemeye göre, ilk derece mahkemesince yapılan yargılama ve toplanan delillerden davalı kocanın eşine sen bana hitap etmiyorsun, inatçısın, kafa yapılarımız uymuyor tarzında sözler söylediği, kendisine ve ailesine hitap etmediğini yakışmadığını ifade ettiği, davalının da kabulünde olduğu üzere bir başkası ile gönül ilişkisi yaşamak sureti ile de sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği anlaşılmaktadır.

 

Tarafların yaklaşık 2 yıldır aynı evde farklı odalarda yattıkları tanık olarak dinlenilen müşterek çocuk tarafından da doğrulandığına göre, davacı kadının maruz kaldığı kanıtlanan olayları affettiği, ya da hoşgörüyle karşıladığı kabul edilemez.

 

Gerçekleşen bu duruma göre evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı sabit olup bu sonuca ulaşılmasında davalı (koca)'nın kusurlu olduğunun kabulü gerekir.

 

Tarafların sosyal ve ekonomik durumlarının araştırılması için yazılan yazılara istinaden tutulan tutanaklara göre, kadının hemşire olduğu, aylık 3.000,00 TL geliri bulunduğu, oturduğu evin davalıya ait olduğu kira ödemediği, davalının öğretmen olduğu, aylık 3.000,00 TL maaşı, 280,00 TL kira geliri bulunduğu, oturduğu evin kendisine ait olduğu, ayrıca bir dükkanı bulunduğu anlaşılmaktadır.

 

Yukarıda açıklandığı üzere boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı koca kusurlu olduğu olduğuna göre, Türk Medeni Kanununun 174/1. maddesi mevcut veya beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz ya da daha az kusurlu tarafın, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebileceğini, 186. maddesi, eşlerin evi birlikte seçeceklerini, birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve mal varlıkları ile katılacaklarını öngörmüştür.

 

Toplanan delillerden boşanmaya sebep olan olaylarda maddi tazminat isteyen eşin diğerinden daha ziyade ve eşit kusurlu olmadığı anlaşılmaktadır. Boşanma sonucu bu eş, en azından diğerinin maddi desteğini yitirmiştir.

 

Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, davacı davalı kadın yararına hükmolunan maddi tazminat fazladır. Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanununun 50. ve devamı maddeleri hükmü nazara alınarak, daha uygun miktarda takdiren 20.000,00 TL maddi tazminat (TMK m. 174/1) takdiri gerektiği, davalının buna yönelik istinaf talebinin yerinde olduğu kabul edilmiştir.

 

Türk Medeni Kanununun 174/2. maddesi, boşanmaya sebebiyet vermiş olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevi tazminat isteyebileceğini öngörmüştür. Toplanan delillerden evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davacı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları (TMK m. 4, TBK m. 50, 51, 52, 58) gereği davacı kadın yararına manevi tazminat verilmesinde ve miktarında bir isabetsizlik bulunmadığı, davalının buna yönelik istinaf talebinin yerinde olmadığı anlaşılmaktadır.

 

Tüm bunlara göre, davalının istinaf talebinin maddi tazminatın miktarına yönelik olarak kabulüne, diğer istinaf taleplerinin reddine, ilk derece mahkeme kararının kadın lehine belirlenen maddi tazminata ilişkin hükmünün kaldırılmasına, davalının davacıya takdiren 20.000,00 TL maddi tazminat ödemesine, fazla talebin reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

 

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:

 

1-Davalının istinaf talebinin maddi tazminatın miktarına yönelik olarak KABULÜNE, diğer istinaf taleplerinin REDDİNE,

 

2-İlk derece mahkeme kararının kadın lehine belirlenen maddi tazminata ilişkin hükmünün kaldırılmasına,

 

2-a)Davalının davacıya takdiren 20.000,00 TL MADDİ TAZMİNAT ödemesine, fazla talebin reddine,

 

3-İstinaf peşin harcının talep halinde yatıran tarafa İADESİNE,

 

4-Harç peşin alındığından ayrıca harç alınmasına YER OLMADIĞINA,

 

5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,

 

Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Dairemize verilecek bir dilekçe ile Yargıtay'a temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 28.12.2017


Bu sayfa 224 kez görüntülendi.
- Karara ilişkin daha detaylı bilgi almak için soru / cevap kısmından bize ulaşabilirsiniz -

Yargıtay Danıştay Sayıştay

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI


Bu Sitede yeralan verilerin tamamı ihalekararisor.com' a ait olup. İzinsiz kopyalanması ve yayınlanması izni verilmemiştir.

Web Tasarım İntramor