Taraflar arasında görülen velayet değişikliği davasının kabulü kararına karşı, davalı tarafça yukarıda belirtilen gerekçelerle istinaf kanun yoluna başvurulduğu, davalının psiko-sosyal durumu gereği kendisine vasi atanmasının gerekip gerekmediği ve davalının bu durumunun çocuğun velayetini kullanması yönünden çocuk açısından bir tehlike arzedip etmediği hususunda araştırma yapılarak karar verilmesi gerektiği neticesine varılmakla belirtilen hususlar açısından diğer yönler incelenmeksizin davalı tarafın istinaf talebinin kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
10. HUKUK DAİRESİ
Esas Numarası: 2016/132
Karar Numarası: 2017/15
Karar Tarihi: 11.01.2017
Mahalli mahkemece verilen karara karşı davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş, dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmiş olup, ön inceleme aşaması tamamlandıktan ve incelemenin duruşma yapılmadan karar verilmesi mümkün bulunan hallerden olduğu anlaşıldıktan sonra duruşmasız olarak yapılan inceleme neticesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı taraf dava dilekçesinde, davalının bipolar bozukluk rahatsızlığı olduğunu, velayeti gereği gibi yerine getirmediğini, çocuğu Ankara'da olan annesine bıraktığını, kendisinin İstanbul'da Beykent Üniversitesinde grafik tasarım bölümünde okuduğunu, davacının çocukla görüşmesine mani olduğunu, davacının yeniden evlilik yapacağını, koşullarının daha iyi olduğunu belirterek çocuğun velayetinin değiştirilerek babaya verilmesini talep etmiştir.
Davalı süresinde cevap dilekçesi sunmamış, vekili aracılığıyla sunduğu beyan dilekçesinde; anlaşmalı boşanmadan bu yana değişen bir şeyin olmadığını, davalının velayeti üstlenmesine mani bir sağlık sorununun bulunmadığını, davacının tüm iddialarının yersiz olduğunu, davalının çocuğa gereği gibi baktığını, anneannenin çocuğu bakmasının olağan bir durum olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Taraflar arasında davacının açtığı boşanma davasının 2013 yılında reddolunduğu ve kesinleştiği, tarafların aynı yıl anlaşarak boşandıkları, çocuğun velayetinin anneye verildiği, kararın temyizsiz kesinleştiği görülmüştür.
Yapılan sosyal ekonomik durum araştırmasında, davalının Üniversite öğrencisi olup spikerlik yaptığı, aylık gelirinin 2.000 TL olduğu, çocuk için 200 TL nafaka ayrıca 300 TL burs aldığı, 600 TL kira verdiği, davacının bir tesis müdürü olarak görev yaptığı, aylık gelirinin 2.100 TL olduğu, kendisine ait evde yeni evlendiği eşi ile oturduğu, davalının ön inceleme duruşmasında Şişli Ayazağa’da bir evinin olduğunu belirttiği görülmüştür.
Taraflar arasında görülen ilk boşanma davasında 21/02/2013 tarihinde davalı için Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesinden alınan kurul raporunda; davalının bipolar bozukluk denilen hastalığının olduğu, hastalığın doğası gereği ataklar ile seyredebileceği, davalının vesayetine gerek olmadığı yönünde görüş bildirilmiş, aynı yerden bu dosyada alınan 29/12/2015 tarihli raporda davalıda halen mevcut hastalığın devam ettiği, davalının 2011 yılında hastaneden çıktıktan sonra ilaç kullanmadığı, hastalığın tekrarlayıcı nitelikte olduğu ve atak dönemlerinde kişinin ayırt etme gücünü etkileyebileceği yönünde kanaat bildirilmiştir.
Dosyaya alınan uzman raporunda, davacının yaşam koşulları, çocuğa sunacağı imkanların davalıya göre daha geniş olduğu, annenin yaşam koşullarının yetersiz olduğu, sağlık sorunlarının bulunduğu, psikolojik durumunun ebeveynlik sorumluluğunu yerine getirmesine engel teşkil edip etmediğinin değerlendirilmesi gerektiği yönünde görüş bildirilmiş, dosyaya davalı ile ilgili gelen rapordan sonra aynı uzman verdiği ek raporda çocuğun velayetinin babaya verilmesinin çocuğun gelişimi açısından menfaatine olacağı yönünde kanaat bildirdiği görülmüştür.
Davalının duruşmada Beykent Üniversitesinde öğrenciliğe devam ettiğini, davacı tarafından rahatsız edildiği için adresini değiştirdiğini, 2014 yaz aylarında çocuğu ile birlikte Ankara'da kaldığını, grafiker olduğu için parça iş yaptığını, eğitim döneminde İstanbul'a döndüğünü, annesinin gelip yanında çocuğa baktığını, son sınıf öğrencisi olduğunu, 17 yaşında iken dedesini kaybettiğinde bir kez intihara teşebbüs ettiğini, ondan sonra çok kayıplar yaşamasına rağmen tekrar böyle bir teşebbüsünün olmadığını, hastane raporunu kabul etmediğini belirtmiştir.
Davacı tanığı olarak dinlenilen A. G., davacının yazın çocuğu İstanbul'dan Ankara'ya görmeye geldiğini, çocuğu görmesinde davalının zorluk çıkarttığını, çocuğa anneannenin baktığını, çocuğun konuşmalarından babaya karşı örgütlendiğini anladığını belirtmiş, diğer davacı tanıkları R. B. ve A. M. D.'ın da aynı mahiyette beyanda bulundukları görülmüştür.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilerek çocuğun velayeti babaya verilmiştir.
Davalı taraf, yargılamada davalının velayeti kullanmasına engel bir rahatsızlık tespit edilemediğini, annenin velayeti mükemmel şekilde yerine getirdiğini, anlaşmalı boşanmadan sonra velayet değişikliğini gerektirir yeni bir durumun ortaya çıkmadığını, çocuğun Ankara'da kaldığı anneanne evinde sosyal inceleme yapılmadığını, uzmanın çocukla gereği gibi görüşme yapmadığını belirterek karara karşı süresinde istinaf kanun yoluna başvurmuş, davacı taraf süresinde sunduğu cevap dilekçesi ile davalı tarafın istinaf talebinin yerinde olmadığını belirterek reddini talep etmiştir.
Taraflar arasında görülen velayet değişikliği davasının kabulü kararına karşı, davalı tarafça yukarıda belirtilen gerekçelerle istinaf kanun yoluna başvurulduğu, davalının psiko-sosyal durumu gereği kendisine vasi atanmasının gerekip gerekmediği ve davalının bu durumunun çocuğun velayetini kullanması yönünden çocuk açısından bir tehlike arzedip etmediği hususunda araştırma yapılarak karar verilmesi gerektiği neticesine varılmakla belirtilen hususlar açısından diğer yönler incelenmeksizin davalı tarafın istinaf talebinin kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalının istinaf talebinin kabulü ile; ilk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, davalının vesayet altına alınmasını gerektirir rahatsızlığının bulunup bulunmadığının araştırılması ayrıca mevcut rahatsızlığının 2009 doğumlu öz çocuğuna bakım açısından tehlike arzedip etmediği hususunda en yakın ruh ve sinir hastalıkları hastanesinden rapor alınması için diğer yönler incelenmeksizin dosyanın ilk derece mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE,
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda tarafların yokluğunda kesin olarak oybirliği ile karar verildi. 11.01.2017