Tüm dosya kapsamı dikkate alındığında, evlilik sürecinde taraflar arasında cinsel ilişkinin gerçekleşmediği, her iki tarafın cinsel ilişkiye mani halinin olmadığının alınan raporlarla tespit olunduğu, erkeğin kadına şiddet uyguladığını davacının ispat ettiği, taraflar arasında cinsel birleşmenin gerçekleşmemesi ve şiddet nedeniyle boşanmaya karar verilmesinin yerinde olduğu, davacının dava dilekçesinde tedbir nafakası isteyip esas hakkındaki beyan ile süresinden sonra ve davalı tarafça istinafa konu edilmiş yoksulluk nafakası talebi neticesi mahkemenin yoksulluk nafakasına hükmetmesinin yerinde olmadığı görülmekle bu açıdan davalı tarafın istinaf talebinin kabulü ile yoksulluk nafakasının kaldırılmasına, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına ve belirtilen eylemlerin kadının kişilik haklarına saldırı niteliği taşıdığı, Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanununun 50. ve devamı maddeleri bağlamında kadın lehine hükmolunan maddi ve manevi tazminat miktarları ile kadın lehine hükmolunan tedbir nafakası miktarının yerinde olduğu görülmekle bu yönlerden davalının istinaf talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
10. HUKUK DAİRESİ
Esas Numarası: 2017/36
Karar Numarası: 2017/88
Karar Tarihi: 02.02.2017
Mahalli mahkemece verilen karara karşı davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş, dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmiş olup, öninceleme aşaması tamamlandıktan ve incelemenin duruşma yapılmadan karar verilmesi mümkün bulunan hallerden olduğu anlaşıldıktan sonra duruşmasız olarak yapılan inceleme neticesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının, müvekkiline şiddet uyguladığını, tehdit ettiğini, evlilikte cinsel birleşmenin gerçekleşmediğini, davalının bu hususta tedaviden kaçındığını, bu nedenlerle evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını belirterek tarafların boşanmalarına, 1000,00 TL tedbir nafakası ile 15.000 TL maddi, 50.000 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, esas hakkındaki beyan dilekçesinde ise nafakanın boşanmadan sonra yoksulluk nafakası olarak devamına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı süresinden sonra cevap dilekçesi sunmuştur.
Davalı duruşmada cinsel ilişkinin gerçekleşmemesinin kadındaki vajinismus rahatsızlığından kaynaklandığını, kendisinde kusurun olmadığını, boşanmak istemediğini beyan etmiştir.
Davacı kadının İstanbul Tıp Fakültesi Üroloji- Androloji Bilim dalından aldığı 17/03/2016 tarihli raporda "kadının cinsel yönden fiziki veya psikolojik rahatsızlığı açısından yapılan muayene neticesi hymen (kızlık zarının yırtılmamış olduğu), cinsel yönden fiziki rahatsızlığının olmadığı, psikolojik rahatsızlığının bulunup bulunmadığının araştırılması için psikiyatriye sevkinin uygun olduğu" belirtilmiştir.
Kadının İstanbul Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim dalından aldığı 14/06/2016 tarihli psikiyatri muayenesi neticesi raporda "hastanın cinsel isteği olmasına rağmen, eşinin cinsel yakınlıktan kaçındığını ifade ettiği, hastanın ruhsal muayenesinde cinsel işlev bozukluğunu düşündüren bulguların saptanmadığı ancak bu durumu nesnel olarak ölçmek mümkün olmadığından hastanın beyanının esas alındığı" belirtilmiştir.
Davalı erkeğin Ankara Numune Hastanesinden aldığı 19/04/2016 tarihli raporunda cinsel yönden kendisinde organik ereksiyon bozukluğunun saptanmadığı, kendisinin psikiyatrik açıdan normal olduğu belirtilmiştir.
Mahkemece, erkek kusurlu kabul edilerek, tarafların evlilik birliğinin sarsılması nedenine dayalı boşanmalarına, davacı lehine 250,00 TL tedbir-yoksulluk nafakasına, 5.000 TL maddi, 5.000 manevi tazminata hükmolunmuştur.
Davalı süresinde sunduğu istinaf dilekçesinde, cinsel ilişkinin gerçekleşmemesinin yalnızca kendi kusuru olmadığını, kadında vajinismus rahatsızlığının bulunduğunu, sürecin kendisini de manen etkilediğinin mahkemece dikkate alınmadığını, duruşmada psikolog bulundurulmadığını, kadının soyut ve gerçek dışı ifadelerine itibar edilerek karar verildiğini belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
Tüm dosya kapsamı dikkate alındığında, evlilik sürecinde taraflar arasında cinsel ilişkinin gerçekleşmediği, her iki tarafın cinsel ilişkiye mani halinin olmadığının alınan raporlarla tespit olunduğu, erkeğin kadına şiddet uyguladığını davacının ispat ettiği, taraflar arasında cinsel birleşmenin gerçekleşmemesi ve şiddet nedeniyle boşanmaya karar verilmesinin yerinde olduğu, davacının dava dilekçesinde tedbir nafakası isteyip esas hakkındaki beyan ile süresinden sonra ve davalı tarafça istinafa konu edilmiş yoksulluk nafakası talebi neticesi mahkemenin yoksulluk nafakasına hükmetmesinin yerinde olmadığı görülmekle bu açıdan davalı tarafın istinaf talebinin kabulü ile yoksulluk nafakasının kaldırılmasına, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına ve belirtilen eylemlerin kadının kişilik haklarına saldırı niteliği taşıdığı, Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanununun 50. ve devamı maddeleri bağlamında kadın lehine hükmolunan maddi ve manevi tazminat miktarları ile kadın lehine hükmolunan tedbir nafakası miktarının yerinde olduğu görülmekle bu yönlerden davalının istinaf talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalının yoksulluk nafakası dışındaki istinaf taleplerinin REDDİNE, ilk derece mahkemesinin yoksulluk nafakası ile ilgili kararının KALDIRILMASINA, davacının yoksulluk nafakası talebinin REDDİNE,
2- İstinaf peşin harcının talebi halinde yatırana iade edilmesine,
3-Yargılama sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda kararın taraflara tebliğinden itibaren 1 ay içeresinde Yargıtay'a temyiz başvuru yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 02.02.2017