Dosya kapsamından; tarafların karşılıklı olarak evlilik birliği içerisinde edinilen taşınmazlardaki katkılarının tahsili için dava açtıkları, 189 ada, 12 ve 13 parsellerin tevhit edilerek 189 ada, 23 parsel olduğu, bu taşınmazın değerinin 125.000 TL olarak belirlendiği, bu taşınmazın elden çıkarıldığı, 4801 ada, 5 parseldeki (4801 - 22 ada, parsel olmuş) taşınmazın 400.000 TL değerinin bulunduğu, bu taşınmazın elden çıkarıldığı, 4642 ada, 3 parseldeki taşınmazın değerinin 1.254.000 TL tespit edildiği, (depremden önce taraflar adına 1/2 kayıtlı iken davalı erkeğin şu anki arsa payı 6/390), 480 ada, 1 nolu parseldeki (4801/22) taşınmazın değerinin 99.000 TL olarak tespit edildiği, Mahkemece davacı karşı davalının talebi üzerine dava konusu 480 ada, 1 parselde bulunan 12 nolu bağımsız bölüme TMK'nın 199/1 fıkrası gereğince ailenin ekonomik varlığının korunması ve aile birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmesi amacıyla karşı davacının yapacağı tasarrufların davacının rızası dışında yapılmaması için ihtiyati tedbir konulmasına karar verildiği, tarafların boşanmalarına ve boşanma kararının kesinleşmesine rağmen konulan ihtiyati tedbirin gerekçesinin yasaya uygun olmadığı, taşınmazın dava konusu olması, tarafların menfaat dengesi ve ihtiyati tedbirin amacı birlikte değerlendirildiğinde mahkeme kararının yerinde olduğu anlaşıldığından ihtiyati tedbir kararının gerekçesi düzeltilmek suretiyle istinaf talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
10. HUKUK DAİRESİ
Esas Numarası: 2017/229
Karar Numarası: 2017/193
Karar Tarihi: 01.03.2017
Mahalli mahkemece verilen karara karşı davalı-karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş, dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize
gönderilmiş olup, ön inceleme aşaması tamamlandıktan ve incelemenin duruşma yapılmadan karar verilmesi mümkün bulunan hallerden olduğu anlaşıldıktan sonra duruşmasız olarak yapılan inceleme neticesinde;
Gereği düşünüldü:
Davacı kadın tarafından Kocaeli 1. Aile Mahkemesinin 2014/994 esas sayılı dosyasında dava konusu 189 Ada, 12 ve 13 Parsellerde bulunan gayrimenkullerin katılma alacağını azaltmak kastıyla davalı tarafından satıldığı, bu gayrimenkulün eşit miktarda maddi katkılarda alındığı belirtilerek şimdilik 1000 TL katkı- katılım alacağının faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi talep edilmiş, mahkemece dava Kocaeli 2. Aile Mahkemesinin 2014/332 esas sayılı dosyası ile birleştirilmiştir.
Davacı kadın tarafından Kocaeli 2. Aile Mahkemesinin istinaf incelemesi yapılan bu dosyasında 480 ada, 1 parselde kayıtlı 12 nolu bağımsız bölüm için şimdilik 20.000 TL katkı- katılım alacağının faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi talep edilmiştir.
Davalı karşı davacı erkek tarafından 4801 ada, 5 parsel, 4642 ada, 3 parsel numaralı taşınmazlar için şimdilik 20.000 TL katkı- katılım alacağının faizi ile birlikte davacı-karşı davalıdan tahsiline karar verilmesi talep edilmiştir.
Davacı karşı davalının talebi üzerine dava konusu 480 ada, 1 parselde bulunan 12 nolu bağımsız bölüme TMK'nın 199/1 fıkrası gereğince ailenin ekonomik varlığının korunması ve aile birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmesi amacıyla karşı davacının yapacağı tasarrufların davacının rızası dışında yapılmaması için ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmiş, davalı karşı davacı erkek tarafından kendileri dinlenilmeden verilen ihtiyati tedbire itirazda bulunulmuş, davanın katılma alacağı davası olduğundan ihtiyati haciz kararının gündeme gelebileceğini, dava konusu taşınmazın davacının varlığını iddia ettiği alacağın teminat altına alınmasına yönelik olarak karar verilmesinin doğru olmadığını, tarafların boşandıklarını, taşınmaz üzerindeki aile konutu şerhinin de kaldırıldığını, boşanma dosyasındaki nafaka ve tazminatların da ödendiğini belirterek ihtiyati tedbirin kaldırılmasını talep etmiş, mahkemece 28/12/2016 tarihli duruşmada davanın katkı payı alacağına ilişkin olması taşınmazın dava konusu olması, tedbirin amacı ve tarafların menfaati göz önüne alınarak tedbirin kaldırılmasına yönelik talebin reddine karar verilmiştir.
Davalı karşı davacı süresinde verdiği istinaf dilekçesi ile; davacının hiç bir haklı ve somut gerekçeye dayanmaksızın yaptığı talep üzerine tedbir kararı verildiğini, HMK'nın 390. maddesinde belirtilen şartların oluşmadığını, tarafların boşandıklarını, mahkemenin tedbire TMK'nın 199/1 fıkrasını gerekçe göstererek karar vermesinin müvekkilinin haklarını ihlal ettiğini, para alacağı davalarında geçici hukuki himaye yolunun ihtiyati haciz olduğunu belirterek ihtiyati tedbirin kaldırılması isteminin reddine ilişkin kararın kaldırılmasına, ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı karşı davalı istinaf dilekçesine karşı verdiği cevap dilekçesi ile, ihtiyati tedbir kararının yasaya uygun olduğunu belirterek istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Bilindiği ve öğretide de kabul edildiği üzere ihtiyati tedbir "...kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca, davacı veya davalının (dava konusu ile ilgili olarak) hukuki durumunda meydana gelebilecek zararlara karşı öngörülmüş geçici nitelikte, geniş veya sınırlı olabilen hukuki korumadır." şeklinde tarif edilmiştir. (Medeni Usul Hukuku 12.Baskı Sh.714-Prof. Dr. Hakan Pekcan tez, Prof. Dr. Oğuz Atalay, Prof. Dr. Muhammet Özeker) Anılan tariften de anlaşılacağı üzere ihtiyati tedbir diğer fonksiyonları yanında davanın devamı sırasında ve verilecek hükmün kesinleşmesine kadar olan süreç içerisinde dava konusu şey üzerinde yeni bir takım ihtilafların çıkmasını da önleyici niteliği itibariyle geçici bir hukuki korumadır.
Nitekim 6100 sayılı HMK'nun onuncu kısmının birinci bölümünde düzenlenen ihtiyati tedbir müessesesi 389.madde başlığında "geçici hukuki korumalar" olarak vasıflandırılmış ve aynı maddenin birinci fıkrasında "mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesi önemli ölçüde zorlaşacağından yada tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir" şeklinde şartları belirtildikten sonra, takip eden maddelerde bu konudaki talep, usul ve prosedür verilecek karar ve içereceği hususlar, teminat, kararın uygulanması gibi sair hususlar duraksamaya yer bırakmayacak şekilde detaylı şekilde vazedilmiştir
Dosya kapsamından; tarafların karşılıklı olarak evlilik birliği içerisinde edinilen taşınmazlardaki katkılarının tahsili için dava açtıkları, 189 ada, 12 ve 13 parsellerin tevhit edilerek 189 ada, 23 parsel olduğu, bu taşınmazın değerinin 125.000 TL olarak belirlendiği, bu taşınmazın elden çıkarıldığı, 4801 ada, 5 parseldeki (4801 - 22 ada, parsel olmuş) taşınmazın 400.000 TL değerinin bulunduğu, bu taşınmazın elden çıkarıldığı, 4642 ada, 3 parseldeki taşınmazın değerinin 1.254.000 TL tespit edildiği, (depremden önce taraflar adına 1/2 kayıtlı iken davalı erkeğin şu anki arsa payı 6/390), 480 ada, 1 nolu parseldeki (4801/22) taşınmazın değerinin 99.000 TL olarak tespit edildiği, Mahkemece davacı karşı davalının talebi üzerine dava konusu 480 ada, 1 parselde bulunan 12 nolu bağımsız bölüme TMK'nın 199/1 fıkrası gereğince ailenin ekonomik varlığının korunması ve aile birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmesi amacıyla karşı davacının yapacağı tasarrufların davacının rızası dışında yapılmaması için ihtiyati tedbir konulmasına karar verildiği, tarafların boşanmalarına ve boşanma kararının kesinleşmesine rağmen konulan ihtiyati tedbirin gerekçesinin yasaya uygun olmadığı, taşınmazın dava konusu olması, tarafların menfaat dengesi ve ihtiyati tedbirin amacı birlikte değerlendirildiğinde mahkeme kararının yerinde olduğu anlaşıldığından ihtiyati tedbir kararının gerekçesi düzeltilmek suretiyle istinaf talebinin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
-Davalı-karşı davacı tarafın ihtiyati tedbir kararının gerekçesi düzeltilmek suretiyle istinaf başvurusunun REDDİNE,
-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına YER OLMADIĞINA,
-Yargılama sırasında duruşma açılmadığından davacı-karşı davalı yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda kesin olarak oybirliği ile karar verildi. 01.03.2017