davacı kadının bir dönem hemşire olarak çalıştığı, emekli sandığına tabii çalışma sürelerinin ve kazancının resmi kurumlardan celp edilmediği, davacı vekilinin ibraz ettiği belgelerle yetinildiği,
İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
10. HUKUK DAİRESİ
Esas Numarası: 2017/1314
Karar Numarası: 2017/629
Karar Tarihi: 03.07.2017
Mahalli mahkemece verilen karara karşı davacı-davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurulmuş, dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmiş olup, ön inceleme aşaması tamamlandıktan ve incelemenin duruşma yapılmadan karar verilmesi mümkün bulunan hallerden olduğu anlaşıldıktan sonra duruşmasız olarak yapılan inceleme neticesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı karşı davalı vekili dava dilekçesinde özetle, tarafların 1982 yılında evlendiklerini, müvekkilinin Yakacık Devlet Hastanesi ve Kızılay'da hemşire olarak görev yaptığını, daha sonra Euro Klinik isimli Türkiye'nin ilk saç ekim merkezinin ortaklarından biri olarak 8-9 yıl çalıştığını, davalının kimya öğretmeni olup dershane ve özel ders bürolarında çalıştığını, 1995 yılında ........ Çocuk Kulübü ve Eğitim Hizmetleri Ltd Şti'yi kurduğunu ve eşi ile birlikte işletmeye başladığını, 2002 yılında davalının lösemi ve felç olduğunu, müvekkilinin eşinin tüm bakım ve tedavilerini üstlendiğini, iki yıl kadar süren bakım sürecinde davacının bir yandan işletmeyi üstlendiğini bir yanda Euro Klinikteki işini sürdürdüğünü, davalının 2007 yılında evden ayrılıp S. isimli bir kadınla Suadiye'de birlikte yaşamaya başladıklarını, müvekkilinin açmış olduğu boşanma davasının derdest olduğunu, tarafların 1988 yılında Kadıköy'de daire satın aldıklarını, 1994 yılında Balıkesir, Ayvalık ilçesinde dubleks mesken satın aldıklarını, 1995 yılında %20 hissesi müvekkiline %80 hissesi davalıya ait olmak üzere kurulan şirketin beraber işletildiğini, müvekkiline ait hissenin 2007 yılında müşterek çocuğa devredildiğini, tarafların jip satın aldıklarını, davalının Suadiye'de daire satın aldığını, davalının HSBC Bankta yatırım fonları ve mevduat hesaplarının olduğunu, Akbank'daki müşterek hesabın kapatılmış olduğunun belirlendiğini, davalının hastalandıktan sonra tedavi sürecinde uzun yıllar çalışmadığını belirterek, 01/01/2002 öncesinde edinilen mal varlıklarına davacının katkısı için şimdilik 10.000 TL katkı payı alacağının, taraflar arasında yasal mal rejimi tasfiyesi ile eklenecek değerlerin hesaplanarak 10.000 TL katılma alacağının yasal faiziyle davalıdan tahsiline, TMK'nın 226/2. maddesine göre taraflara ait ve davacının uhdesinde bulunan taşınmazın müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı karşı davacı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle, boşanma davasının derdest olduğunu, bekletici mesele yapılması gerektiğini, davacının 01/01/2002 dönemi öncesinde müvekkilinin satın almış olduğu menkul veya gayrimenkul mallar üzerinde herhangi bir katkı payı alacağının bulunmadığını, müvekkilinin öğretmenlik mesleğini icra ederek haftanın yedi günü çalıştığını 1981 yılından bu yana sürekli olarak özel dershane öğretmenliği, dershane yöneticiliği ve ortaklığı ile özel ders öğretmenliği alanlarında iştigal ettiğini, müvekkilinin çalışmaları karşılığında iki ev bir otomobil ve bir şirket sahibi olduğunu, yoğun tempolu çalışan bir dershane ve öğretmenin ve özel ders öğretmeninin aylık kazancının devlette çalışan öğretmene göre on katı olduğunu, müvekkilinin 1990 yılında özel Kadıköy Hedef Dershanesini kurduğunu 1995 yılına kadar bu dershaneyi işlettiğini, dershanede öğretmenlik yapıp özel ders verdiğini, 1994 yılında H. adlı bir ortağı ile davacıya çocuk yuvası açtığını, yuvanın sermayesi ve tüm masraflarının müvekkili tarafından karşılandığını, 1995 yılında ........ Gündüz Bakım evini kurduğunu, 1997 yılında şirket haline gelerek ticaret sicil müdürlüğüne tescil edildiğini, davacı eşine %20 hisse verildiğini, müvekkili 1995 yılında Özel Kadıköy Hedef Dershanesindeki hisselerini devrettiğini, eline geçen meblağı şirket kuruluşuna harcadığını, davacının çalıştığı iş ve dönemler hakkında gerçeğe aykırı beyanlarda bulunduğunu, eylül 1983 tarihinden 07/01/1986 tarihine kadar iki yıl üç ay çalıştığını, doğum yaptığında çalışmayı bıraktığını, 01/10/1988'de tekrar işe başladığını, 1994'den sonra başında bulunduğu kurumları sürekli zarara uğrattığını, bu zararları da müvekkiline yüklediğini, davacının Euro klinik isimli işyerinde çalışmadığını, müvekkilinin davacının emekli olabilmesi için SGK ve Bağkur primlerini ödediğini, müvekkilinin tüm mal varlığını kendi emek ve çalışmaları karşılığında aldığını, davacının müvekkiline ait taşınmaz ve araçta herhangi bir katkısının olmadığını, müvekkilinin tüm mal varlığını hastalığı öncesinde edindiğini, müvekkilinin sadece 2003 yılında hastalığı nedeniyle 8-9 ay çalışamadığını, masraflarının sigortasından karşılandığını, müvekkilinin 1998 yılı sonuna kadar tüm mal varlığını edindiğini, daha sonra edindiği mal varlığının bulunmadığını, bankalardaki mevduatlar bakımından müvekkilinin alacaklı konumda olduğunu, davacının şirketi zarara uğrattığını, 2002 yılı sonrası dönemde edinilen mal varlığı bulunmadığından katılma alacağı yönündeki talebin reddedilmesi gerektiğini, 2002 yılı sonrasında davacının yüklü banka hesapların mudisi olduğunu, hesaplardaki paraların müvekkili tarafından eşine verildiğini veya elden verildiğini ya da şirket hesaplarından haksız virman yapılarak elde edildiğini, boşanma davası öncesinde davacının önemli meblağlar çektiğini, bu bedellerde müvekkilinin katılma alacağının bulunduğunu, TMK 226/2 maddesine göre talepte bulunulamayacağını, bu talebin tapu iptal ve tescil niteliği taşıdığını, davacının müvekkilinin kaynaklarından elde ettiği paraları harcadığını, şirketin Yapı Kredi Bankasındaki şubesinden 72.780 TL'nin davacı tarafından çekildiğini, davacının iki öğrenci için 6.253 TL eğitim bedelini kendisine ait Akbank'dan kullandığını, 153.611 TL'nin Akbank ve Hsbc Banktan birkaç gün veya hafta aralıklarla çekildiğini, davacının sadece banka hesaplarındaki meydana gelen artışın 226.391 TL olduğunu, bu bedellere ek olarak müvekkilinin 8.542 TL Bağkur primi ödediğini, davacının emekli olduğunu karşı davanın konusu olan değerin davacının kendisi lehine kullanmış olduğu ve hesaplarından 2008 yılında ve sonrasında çekilerek harcanan bedellere müvekkili tarafından ödenen Bağkur primleri ve davacının şirketi uğrattığı zararlar olduğunu belirterek, şimdilik 5.000 TL'nin faiziyle birlikte davacı karşı davalıdan tahsiline, müvekkili hakkında açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
20/11/2013 tarihli duruşmada davacı karşı davalı vekili, karşı dava dilekçesi ile Akbank Çiftehavuzlar şubesindeki hesabın tasfiye edilmesini istediklerini beyan etmiştir.
Davacı karşı davalı vekili 08/11/2016 tarihinde davayı 110.126 TL üzerinden ıslah etmiş, ıslah harcını yatırmış, davalı karşı davacı vekili 09/11/2016 tarihinde davayı 61.960,95 TL üzerinden ıslah etmiş, ıslah harcını yatırmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davacı tarafın davasının kabulü ile 110.126,00 TL katkı payı alacağının davalı-karşı davacıdan alınarak davacıya ödenmesine, 20.000 TL üzerinden davanın açıldığı 10/05/2011 tarihten itibaren yasal faiz yürütülmesine, 90.126,00 TL üzerinden ıslah tarihi olan 09/11/2016 tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine,
Davalı-karşı davacının ise hesaplarda mevcut değerler üzerinden 13.660,95 TL, davacının hesaplardan para çekmesi nedeniyle 53.300,00 TL toplam 66.960,95 TL katılım alacağının, hüküm tarihinden işleyecek yasal faizi ile davacıdan alınıp davalı-karşı davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Davacı karşı davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle, boşanmadan sonra müvekkiline mal kalmadığını, davalının mal varlıkları değerinin 1.000.000,00 TL'nin üzerinde olduğunu, müvekkilinin tüm çalışanlarının maaşlarını ödediğini, bankadan çektiği paralar ile çocuk kulübünün kira ödemesini yaptığını belirterek, müvekkili lehine karar altına alınan miktarın az olduğunu, bu bedelin en az 200.000 TL olması gerektiğini, müvekkilinin işyeri vergi ve giderlerini ödediğini belirterek, açtıkları davanın 200.000 TL üzerinden kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı karşı davacı vekili istinaf dilekçesine vermiş olduğu cevap dilekçesi ile, istinaf taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı karşı davalının 9 adet tanık gösterdiği, davalı karşı davacının 7 adet tanık gösterdiği, davacının 4 tanığının davalının 3 tanığının dinlendiği, tanıklardan vazgeçme beyanının bulunmadığı, mahkemenin de tanıkların dinlenilmemesi yönünde karar vermediği bu şekilde HMK'nın 196. ve 241. maddelerine aykırı davranıldığı, davacı kadının bir dönem hemşire olarak çalıştığı, emekli sandığına tabii çalışma sürelerinin ve kazancının resmi kurumlardan celp edilmediği, davacı vekilinin ibraz ettiği belgelerle yetinildiği, dava konusu yapılan aracın dava tarihindeki değeri bilirkişiye tespit ettirilmeden katkı payı alacağı hakkında karar verildiği, dava dilekçesinde, ziynetlerin satılarak katkı yapıldığı vakıasına dayanılmadığı, yargılamanın ilerleyen aşamalarında bu hususun beyan dilekçesinde geçtiği, katkı olarak verildiği belirtilen ziynetlerin cins, nitelik ve değerlerinin davacı tarafa açıklattırılmadığı, mahkemece katkı yapılan tarihteki ziynet bedelleri tespit edilmeden bu konuda hesap bilirkişisinin tespitlerine göre karar verildiği, katkı payı alacağı davalarında, katkı payı davasının açıldığı tarihteki mal varlığının tespit edilen değerleri üzerinden katkı miktarının hesaplanarak hüküm kurulması yasal zorunluluk iken boşanma dava tarihindeki değerler üzerinden hesap yapan bilirkişi raporu esas alınarak karar verildiği, şirkete ait olduğu bildirilen borçların bilirkişi raporunda değerlendirilmediği, şirketin kurulduğu tarihten itibaren vergi beyannamelerinin ve bilançolarının celp edilmediği, davacının belirli dönemlerde memur olarak çalıştığı, belirli dönemlerde şirketteki çalışmalarıyla gelir elde ettiği, davalının da özel ders vererek, dershanede çalışarak ve şirketteki çalışmasıyla gelir elde ettiği iddia ve savunmada belirtilmesine rağmen bilirkişi raporundaki katkı oranının neye göre 1/8 oranında belirlendiğinin anlaşılamadığı, davacı karşı davalı kadın lehine ve aleyhine hükmedilen katılma alacağı miktarlarının boşanma dava tarihindeki hesapta bulunan para miktarına göre bilirkişilerce tespitinin yapıldığı, bu haliyle hükmün esasına etki edecek delillerin tam olarak toplanmadığı anlaşıldığından yukarıda belirtilen eksikliklerin tamamlanarak oluşturulacak yeni bir bilirkişi kurulundan tarafların talepleri doğrultusunda rapor alınması ve sonucuna göre karar verilmesi amacıyla davacı-davalı tarafın istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Hükmün esasına etki edecek delillerin tam olarak toplanmadığı anlaşıldığından yukarıda belirtilen eksikliklerin tamamlanarak oluşturulacak yeni bir bilirkişi kurulundan tarafların talepleri doğrultusunda rapor alınması ve sonucuna göre karar verilmesi amacıyla davacı-davalı tarafın istinaf talebinin KABULÜ ile ilk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA,
2-Davacı-davalı tarafından yatırılan istinaf peşin harcının istek halinde tarafına İADESİNE,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücretine hükmedilmesine YER OLMADIĞINA,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK'nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca kesin olarak oybirliğiyle karar verildi. 03/07/2017