YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

Prim ve ikramiyenin ücretin eki olduğu hk.

Karar Özeti

4857 sayılı İş Kanunu'nun 32. maddesinin ilk fıkrasına göre, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır. Yasada ücretin eklerinin neler olduğu müstakilen düzenlenmemiş olmakla birlikte, değinilen maddenin ikinci fıkrasındaki “…banka hesabına yatırılacak ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakının..” ibaresi gereğince, ücretin yanı sıra prim, ikramiye ve bu nitelikteki her türlü ödemelerin banka hesabına yatırılması öngörüldüğünden, “prim” ve “ikramiye” ücretin eki olarak İş Kanununda ifadesini bulmuştur.

Karar

 

İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ

 

26. HUKUK DAİRESİ

 

Esas Numarası: 2018/2706

 

Karar Numarası: 2020/1192

 

Karar Tarihi: 07.07.2020

 

Mahalli mahkemesinden verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf yasa yoluna başvurulmuş ve dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderilmiş olmakla;

 

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

 

Dava; Bir kısım işçilik alacaklarının tahsiline ilişkindir.

 

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının 18.11.2013 tarihinden iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan feshedildiği 17.02.2017 tarihine kadar davalı şirkette çalıştığını, son olarak Satış Yönetmeni pozisyonunda görev yaptığını, 2014 yılında prim aldığını 2015, 2016 yılı ve 2017 yılı primin kendisine ödenmediğini, davalı işyerinde 1 Ocak - 31 Aralık tarihleri arasındaki çalışmaya ait primin sonraki yılın Mart / Nisan ayında ödendiğini, prim ödeme için davalı şirkette herhangi bir kriter olmadığını, davalı şirketin hiçbir ölçüt olmadan kendi keyfine göre prim ödediğini, davalı bankanın 2015 yılında Satış ve Pazarlama Koordinasyon Bölümüme ait 2015 Kümüle Listesi Puan Sıralamasında yer alanlar içinde bilinebildiği kadarıyla 32., 34., 38., 49.. 54. ve 58. sırada yer alan kişiler prim alırken 31. Sırada yer alan davacı işçinin prim alamadığını, davacı işçiye 2014 yılı çalışması için 30.03.2015 tarihinde net 29.510,09-TL ödendiğini, ... E. Sayılı işe iade davası henüz sonuçlanmadığı için şimdilik 17.02.2017 tarihine kadar çalışma için prim talep edildiğini, ekte sunulan ihtara rağmen prim ödemelerinin halen yapılmadığını belirterek, ödenmeyen dava konusu işçilik alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

 

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı şirkette bir yıla ait primin bir sonraki yılın Mart ayında ödendiğini, davacı işçinin iş sözleşmesinin 17.02.2017 tarihinde sonlandırıldığını, prime hak kazanabilmek için prim ödeme tarihinde şirkette çalışıyor olması gerektiğini, ikinci koşulun ise davalı şirket nezdinde hazırlanarak her sene tüm çalışanlara duyurulan hedeflere ulaşılması olduğunu, davacı işçinin iş sözleşmesinin sona erdiği gün imzaladığı ibranamede davalı şirketi prim alacaklarından ibra ettiğini, davacı işçinin prim alabilmesi için gereken şartları ve davalı şirket tarafından belirlenen hedefleri yerine getirmediğini, davacı işçinin 2014 yılına ait hedefleri tutturduğu için prime hak kazandığı ve prim ödemesini Mart 2015 tarihinde aldığını, davacı işçi tarafından yılbaşında oluşturulan hedef kartlarındaki belirlenen hedef oranlarını yakalayamadığı için 2015 yılına ait primi almaya hak kazanamadığını, 2017 yılının Mart ayında davacı işçinin davalı şirkette çalışmadığını 2016 ve 2017 yılları için prim alamayacağını, dava dilekçesinde prim aldıkları iddia edilen çalışanların hepsinin hedef kartlarındaki hedefleri tutturduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.

 

Mahkemece; Davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiştir.

 

Davacı vekili istinaf sebepleri olarak; yerel mahkemece tüm talepleri kabul edilmesine karşın davanın kısmen kabulü olarak hüküm açıklandığını, tüm harç ve yargılama giderlerinden davalı tarafın sorumlu tutulması gerektiğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini talep etmiştir.

 

Davalı vekili istinaf sebepleri olarak; davacının prim ödemesi için gerekli şartları yerine getirmediğini, davacı ile müvekkili davalı şirket arasında 08/09/2014 tarihinde hizmet sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmenin müvekkili davalı şirket tarafından haklı sebeple feshedildiğini, yıllık performans hedefini gerçekleştiremeyen davacı işçinin prime hak kazanamadığını, prim ödeme tarihinde davacının müvekkili davalı şirkette çalışmadığını, davacının eski dönemlere ilişkin hak kazandığı primleri aldığını, davacıya tüm alacaklarının ödendiğini, davacının müvekkili davalı şirketten hiçbir işçilik alacağı bulunmadığını belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılarak davacının tüm taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.

 

Mahkemece dosyaya toplanan deliller incelenmiştir.

 

Gerekçe;

 

HMK'nun 355. maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık halleri dışında taraflarca ileriye sürülmemiş sebepler inceleme konusu yapılamayacağından taraf vekillerinin istinaf başvuru dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.

 

Davacı, 18/11/2013-17/02/2017 tarihleri arasında davalı şirkette Satış Yönetmeni olarak çalışmıştır.

 

Davalı vekilinin istinaf itirazı yönünden;

 

Taraflar arasında, davacının, prim alacağı bulunup bulunmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

 

4857 sayılı İş Kanunu'nun 32. maddesinin ilk fıkrasına göre, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır. Yasada ücretin eklerinin neler olduğu müstakilen düzenlenmemiş olmakla birlikte, değinilen maddenin ikinci fıkrasındaki “…banka hesabına yatırılacak ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakının..” ibaresi gereğince, ücretin yanı sıra prim, ikramiye ve bu nitelikteki her türlü ödemelerin banka hesabına yatırılması öngörüldüğünden, “prim” ve “ikramiye” ücretin eki olarak İş Kanununda ifadesini bulmuştur.

 

Prim, işçinin mal veya hizmet üretiminde daha istekli hale gelmesi ve başarısının artması için işverence ödül niteliğinde verilen ek ödemeler şeklinde tanımlanabilir. Prim ödemesinden amaç, işçinin dava verimli bir şekilde çalışmaya özendirilmesidir. Pirimin kişiye özgü olması sebebiyle ikramiyeden farklı olarak prim ödemelerinin genel bir nitelik taşıması gerekmez. Bununla birlikte, işveren tarafından ayrımı haklı kılan geçerli nedenler olmadığı sürece prim uygulaması yönünden de işverenin eşit davranma borcu söz konusudur.

 

İşçinin prime hak kazanması için işyerinde prim ödemesini gerektiren dönemin sonuna kadar çalışmış olması gerekmez. İşyerinde çalışılan süreyle sınırlı olmak üzere işçinin prim talep hakkı vardır.

 

Prim uygulaması, bireysel ya da toplu iş sözleşmeleri ile de kararlaştırılabilir. İş sözleşmesinde kararlaştırılmamış olsa dahi, işverence tek taraflı olarak düzenli şekilde yapılan prim ödemesi “işyeri şartı” niteliğindedir. Her durumda uygulamanın tek taraflı olarak işverence ortadan kaldırılması ya da azaltılması doğru değildir. Prim uygulaması yönünden işçi aleyhine çalışma koşullarında değişiklik, 4857 sayılı Yasanın 22. maddesi kapsamında gerçekleştirilmelidir (Yargıtay 9. HD. 22.1.2009 gün 2007/34717 E, 2009/638 K.). Toplu iş sözleşmesi ile öngörülen primler yönünden değişiklik ise, işçinin bireysel feragati ile dahi geçerli değildir. Toplu iş sözleşmesini imzalamaya yetkili olan kişilerce bu yönde yapılabilecek değişiklik, ancak ileriye dönük olarak hüküm ifade eder.

 

Primlerin ödendiğini ispat yükü işverene aittir. 4857 sayılı Kanunun 5754 sayılı Yasayla değişik 32. maddesine göre, belli bazı işyerleri bakımından prim ödemeleri işçi adına açılan banka hesabına yatırarak gerçekleştirilmelidir (Yargıtay 9. HD. 5.2.2009 gün 2007/34175 E, 2009/1681 K.).

 

Prim ödeme günü taraflarca açıkça kararlaştırılmamışsa Borçlar Kanunun 101. maddesi uyarınca temerrüt için işçinin ihtarına gerek vardır.

 

Prim uygulaması bireysel iş sözleşmesinden veya işyeri uygulamalarından doğmaktaysa, gününde ödenmeyen primler için 4857 sayılı Yasanın 34. maddesinde öngörülen bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faiz uygulanmalıdır. 1475 sayılı Yasa döneminde doğan prim alacakları bakımından temerrüt tarihinden 4857 sayılı İş Kanununun yürürlüğe girdiği 10.6.2003 tarihine kadar.

 

Somut uyuşmazlıkta, davacı, 2014 yılında prim ödemesi yapıldığını, 2015, 2016 ve 2017 yıllarında hak ettiği primin ödenmediğini iddia ederek alacak talebinde bulunmuş; davalı ise primin yıl bittikten sonra şartları varsa ödendiğini, bu durumda davacı işçinin, 2015 yılı için performans nedeniyle prime hak kazanamadığını, 2016 yılının prim ödemesinin yapılacağı 2017 yılında şirkette çalışmaması, 2017 yılı için Şubat/2017 döneminde iş sözleşmesinin sona ermesi nedeniyle prime hak kazanamadığını savunmuştur.

 

Taraflar arasında düzenlenen iş sözleşmesinde prim ödemesine ilişkin düzenleme bulunmadığı, davalı tarafından dosyaya sunulan performan bazlı bonus sistemine göre, bütün .... grup çalışanlarının performan bazlı bonus sistemine dahil olduğu, Ocak-Mart ayları arasında çalışanların hedef kartlarının oluşturulduğu, hedef kartlarında 4 ile 9 arasında kriter yer aldığı, her kriter için minimum ve maksimum hedef aralığı oluşturulduğu, hedeflerin gerçekleştirilmesi bazlı yapılan performan ölçümü sonucunda çalışanların 80-120 arasında bir sonuç elde eder ise prim almaya hak kazandığı, yıl sonu değerlendirmesinde 110 puan ve üzeri sonuç alanların çarpan etkisi ile toplam prim tutarının yükseltilebileceği ve ödemelerin takip eden yıl Mart ayında yapılacağı düzenlenmiştir.

 

Dosya içerisinde yer alan davacıya ait ücret bordroları incelendiğinde, Mart/2105 döneminde 2014 yılı için brüt 34.455,85 TL prim ödemesi yapıldığı görülmüştür. Dosya içeriğine göre, işyerinde prim uygulaması olduğu sabittir. Davacının çalıştığı dönemde performansı elverişli ise prim ödeme tarihinde iş sözleşmesinin sona ermesinin sonuca etkisi yoktur. Davalı tarafça prim hesaplamasında uyguladığı kriterlere ve davacının 2015-2016-2017 yıllarında performansının düşük olduğuna, satış hedeflerini gerçekleştiremediğine ve emsal çalışanların ücret bordrolarına dair dosyaya belge sunulmamıştır. Bu durumda hükme esas bilirkişi raporunda yapılan hesaplamaların dosya içeriğine uygun olduğu anlaşılmıştır. Davalı tarafça prim ödemesinin yapıldığı tarihte işten çıkarılmış olması nedeni ile davacıya 2016-2017 yıllarına ilişkin prim ödemesinin yapılmadığı ileri sürülmüşse de, yerleşik Yargıtay kararları gereğince, işçinin prim ödemesi gerektiren dönemin sonuna kadar çalışmasa da çalışılan süreyle sınırlı olarak prim talep hakkı olduğu ve davalı vekilinin istinaf itirazının yerinde olmadığı anlaşılmıştır.

 

Davacı vekilinin istinaf itirazı yönünden;

 

Gerekçede davanın kabulüne; kısa kararda ise davanın kısmen kabulüne karar verildiğinin belirtildiği, bu hususun çelişki oluşturduğu ve infazda karışıklığa yol açacağı, davacı vekilinin bu yöndeki istinaf itirazının yerinde olduğu anlaşıldığından ve her eda davasının bir tespit hükmü içermek zorunda olduğu gözetilerek davacının hak kazandığı toplam miktarlar hükme esas alınan bilirkişi raporu uyarınca gösterilerek Dairemizce davanın kabulüne dair yeniden hüküm kurulmuştur.

 

Yukarıda açıklandığı üzere mahkeme kararına karşı, davalı vekilinin istinaf itirazının yerinde olmadığı, davacı vekilinin istinaf itirazlarının yerinde olup dosyada delillerin de toplanmış olduğu, karardaki hata ve eksikliklerin yerel mahkemesine gönderilmeksizin dosya üzerinden Dairemizce değerlendirilebileceği anlaşıldığından, mahkeme kararının kaldırılarak tespit hükmü kurulmak suretiyle davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

 

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

 

1-Davalı vekilinin istinaf itirazının yerinde olmadığı, davacı vekilinin istinaf itirazları ise yerinde olup dosyada delillerin de toplanmış olduğu, karardaki hata ve eksikliklerin yerel mahkemesine gönderilmeksizin dosya üzerinden Dairemizce değerlendirilebileceği anlaşıldığından, mahkeme kararının KALDIRILMASINA,

 

-2015 yılı prim alacağı olan net 28.095,85 TL'nin temerrüt tarihi olan 19.04.2017 tarihinden itibaren bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,

 

-2016 yılı prim alacağı net 35.662,38 TL hesaplanmış ise de taleple bağlı kalınarak 100,00 TL nin temerrüt tarihi olan 19.04.2017 tarihinden itibaren bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,

 

-2017 yılı prim alacağı net 4.755,30 TL hesaplanmış ise de taleple bağlı kalınarak 100,00 TL'nin temerrüt tarihi olan 19.04.2017 tarihinden itibaren bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,

 

3-Alınması gerekli 1.932,88 TL karar ve ilam harcının davacı tarafından peşin yatırılan 509,50 TL ve davalı tarafından yatırılan 1.942,52 TL harç olmak üzere toplam 2.452,02 TL harçtan mahsubu ile bakiye 519,14 TL fazla harcın talepleri halinde davalıya iadesine, davacı tarafından peşin yatırılan 509,50 TL'nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,

 

-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T. uyarınca 4.244,37 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,

 

-Davacı tarafından mahkeme ve istinaf safahatında yapılan toplam 498,40 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,

 

-Davalı tarafından mahkeme ve istinaf safahatında yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,

 

-Kullanılmayan gider avanslarının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,

 

4-Davacı vekilinin istinaf başvurusu yerinde olduğundan taraflarınca ödenen istinaf harçlarının talepleri halinde davacı tarafa iadesine,

 

-İstinaf incelemesi duruşma açılmaksızın dosya üzerinden neticelendirildiğinden taraflar lehine istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,

 

Kararın tebliğ işleminin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,

 

Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6763 SK'nun 42. maddesi ile değişik 6100 s. HMK 'nun 362/1-a ve aynı Kanunun 5. maddesi ile değişik 5521 s. İMK'nun 8/1. maddeleri uyarınca kesin olmak üzere 07/07/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.


Bu sayfa 171 kez görüntülendi.
- Karara ilişkin daha detaylı bilgi almak için soru / cevap kısmından bize ulaşabilirsiniz -

Yargıtay Danıştay Sayıştay

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI


Bu Sitede yeralan verilerin tamamı ihalekararisor.com' a ait olup. İzinsiz kopyalanması ve yayınlanması izni verilmemiştir.

Web Tasarım İntramor