YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

İşçiden tazminatları ve diğer haklarının ödeneceğinin vaadi ile iradesi sakatlanmak suretiyle baskı altında istifa dilekçesi ve ibranameye imzalatılması halinde, iş akdinin işveren tarafından haksız feshedildiğinin kabulü hk

Karar Özeti

 

İki yılı geçkin kıdemde davacının nedensiz şekilde tazminatlarını da yakacak şekilde işten ayrılması beklenemeyecek olmasına göre hiç değilse iş akdinin sonlanması sürecinin işyeri değişikliği talebi ile başladığı, yine hak edildiğine dair açıklamalar aşağıda yapılacak olup davacının İş Kanunun 24/II-e maddesi kapsamında haklı feshe konu edebilecek fazla mesai alacaklarının da bulunduğu, dolayısıyla buna uygun bir şekilde fesih yoluna gidebileceği imkanı da olduğu ve bu halde de kıdem tazminatına kanunen hak kazanabilecek iken bunu dahi ortadan kaldıracak şekilde hareketinin hayatın olağan akışına uygun düşmeyeceği ve yine istifa beyanı "kendi isteğimle istifa ederek ayrılıyorum" şeklinde olup bu surette genel mahiyette ibareler taşıyan istifanın nedenleri yargılama aşamasında açıklanabileceği gibi cevap dilekçesi ile sunulan istifa dilekçesi de yeni bir vakıa olup bununla ilgili davacı tarafça ileriye sürülen hususların iddianın genişletilmesi kapsamında değerlendirilemeyeceği, kendi istifa dilekçesi sunan bir işçinin işverene karşı bir hoşnutsuzluğunun olacağı muhakkak olup feshe bağlı olmayan işçilik hak ve alacaklarını da dava yoluyla her zaman talep edebileceği üzere istifası ile aynı zamanda işverenini ibra etmesinin de normal şartlarda beklenemeyeceği, imzası davacıya ait olsa da mevcut ibraname matbu hazırlanmış ve boşlukları sonradan doldurulmuş olup bunun davacı tarafından oluşturulduğu söylenemeyeceği gibi ibranamede davacının kendi isteği ile istifasına yer verilmiş olmasına rağmen aynı ibranamede kıdem tazminatına isminde olsa yer verilmiş olmasının davalı savunmalarıyla ibranamenin çeliştiğini gösterdiği, kaldı ki 19/10/2015 tarihli anılan ibranamede muhtelif alacak kalemlerinin toplamı olarak gösterilen 738,24 TL nin dosyada mevcut Akbank Batı Kurumsal Şubesi dekontundan anlaşıldığı üzere ibranamenin tanziminden 14 gün önce 05/10/2015 tarihinde davacı banka hesabına yatırılmış olduğu, bu hususunda davalı çelişkisini ortaya koyması yanında baskı ile kendisine bir kısım belgeler imzalatıldığı yönünde davacı iddiasını doğrular mahiyette olduğu, yapılan açıklamalar hep birlikte değerlendirildiğinde sağlık problemlerini ileriye sürerek işyeri değişikliği talebinde bulunan davacıdan tazminatları ve diğer haklarının ödeneceğinin vaadi ile iradesi sakatlanmak suretiyle baskı altında istifa dilekçesi ve ibranameye imzasının alındığı, ibraname tanzim ve ödeme tarihlerine dair yukarda belirtilen çelişkide nazara alındığında davacının iddiasında geçtiği şekilde 07/09/2015 tarihinde iş akdinin davalı işverenlikçe tek taraflı olarak feshedilmiş olduğu, istifa ve ibra belgelerinin de aslen aynı gün lakin ileri tarihli olarak düzenlendikleri dolayısıyla iradesi fesada uğratılarak alınan bu belgelerin geçerliliğinin olmadığı, varılan sonuç itibariyle iş akdinin davalı işverenlikçe haksız ve tek taraflı feshinin kabulünün gerekeceği üzere davacıya kıdem ve ihbar tazminatlarının ödenmesinin gerekeceği, dosyada aldırılan bilirkişi raporuyla belirlenen kıdem ve ihbar tazminatı hesaplamalarının da dosya kapsamıyla uygun ve doğru olduğu, hal böyle iken davacının tazminat taleplerinin reddine dair mahkeme kabul ve kanaatinin hatalı olduğu, davacı vekilinin bu yönlere temas eden istinaf itirazlarının yerinde olduğu anlaşılmıştır.

Karar

 

 

 

İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ

 

26. HUKUK DAİRESİ

 

Esas Numarası: 2017/1622

 

Karar Numarası: 2018/942

 

Karar Tarihi: 06.06.2018

 

Mahalli mahkemesinden verilen karara karşı davacı ve davalı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuş ve dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderilmiş olmakla;

 

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

 

Dava; Bir kısım işçilik alacaklarının tahsiline ilişkindir.

 

İddia; Davacı vekili, müvekkili davacının davalı işyerinde 12.01.2013-07.09.2015 tarihleri arasında asgari ücret ile çalıştığını, davalı işverenlikçe ihbar öneli tanınmadan ve makul bir sebep gösterilmeden iş sözleşmesinin haksız olarak feshedildiğini, normal mesai haftanın 6 günü 06.30-15.30 saatleri arasında olmasına rağmen hemen hemen her gün saat 18.30 a kadar çalışılıp 1 saat dinlenme kullandığını, ancak fazla mesai ücretlerinin ödenmediğini, yıllık izin hakkının tam olarak kullandırılmadığını belirterek, ödenmeyen dava konusu işçilik alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

 

Savunma; Davalı vekili, zamanaşımı itirazında bulunarak iş sözleşmesini davacının kendi el yazısı ve imzasını içerir dilekçe ile feshettiğini, dolayısıyla davacının kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin haksız olduğunu, fazla mesai yapması durumunda ücretinin banka aracılığı ile ödendiğini, kullanmadığı yıllık izin ücreti, bakiye mesai ücretinin fesih sonrası ödendiğini, davacının 19.10.2015 tarihinde müvekkili işvereni ibra ettiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.

 

Mahkemece; Fazla mesai ücreti alacağı taleplerinin kısmen kabulüne, diğer dava konusu kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti ve maaş ücreti alacağı taleplerinin ise reddine karar verilmiştir.

 

Davacı vekili istinaf sebepleri olarak; müvekkili davacının tedavisi sonrası raporunu da ibraz ederek davalı işverenden çalışma koşullarının iyileştirilmesini talep ettiğini, davalı işverenlikçe bu talebinin kabul edilmediğini, ağır işlerde çalışamaz raporu alan davacının mevcut şartlar altında işe devam edemeyeceği açık olduğundan haklı nedenle fesih hakkı ve buna bağlı tazminat hakkı doğduğunu, hal böyle iken davalı işveren davacının bilgisizliğinden ve tecrübesizliğinden yararlanarak hakettiği tüm alacakların ödeneceğine dair uyandırdığı güven duygusu ile baskı yaparak davacıya kendi el yazısı ile bir istifa dilekçesi hazırlatıp imzalatılmış olduğunu, yine ardından matbu olarak önceden hazırlanmış ancak imza sırasında miktar kısımları boş olarak davacıya ayrıca ibraname imzalatılmış olduğunu, ancak ödeneceği vadedilen alacakların davacıya ödenmemiş olduğunu, haklı nedenle fesih imkanı ve bu sayede tazminat alma imkanı bulunan bir işçinin istifa etmesi ve işvereni ibra etmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, kaldı ki mevcut ibranamede davacının kendi isteği ile istifasından bahsedildiği halde ibra edilecek hususlar arasında kıdem tazminatınada yer verilmiş olduğunu, bu hususun dahi davalının çelişkisini ortaya koyduğunu, davacının hür iradesini yansıtmayan söz konusu istifa dilekçesi ile ibranameye itibar edilemeyeceğini, tüm bunlara göre tazminat alacaklarının kabulüne karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme sonucu reddedilmesinin doğru olmadığını belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılarak tazminat taleplerininde kabulü yönünde hüküm tesisini istediklerini bildirmiştir.

 

Davalı vekili istinaf sebepleri olarak; davacının 13/09/2015 tarihinde istifa ettikten sonra bakiye işçilik haklarının ödenmesi ile 19/10/2015 tarihinde müvekkili şirketi ibra ettiğini, davacının tüm işçilik alacakları ödendiğinden soyut tanık beyanlarıyla yapılan hesaplamalar doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, kaldı ki bordrolarda görüleceği üzere davacının fazla mesai yapması durumunda karşılıklarının tahakkuk ettirilerek banka aracılığıyla ödendiğinin dosyaya ile sabit olduğunu, ihtirazı kayıtsız bu ödemeleri kabul eden ve nihayetinde müvekkili şirketi ibra ederek işten ayrılan davacının fazla mesaiye yönelik talebininde reddi gerekirken kabulü yönünde kurulan hükmün doğru olmadığını belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılarak tüm talepler yönünden davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini bildirmiştir.

 

Mahkemece dosyaya toplanan deliller incelenmiştir.

 

Gerekçe;

 

HMK'nun 355. maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık halleri dışında taraflarca ileriye sürülmemiş sebepler inceleme konusu yapılamayacağından davacı ve davalı vekilinin istinaf başvuru dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.

 

Davacı dava dilekçesinde istifası konusunda herhangi bir beyanda bulunmaksızın iş akdinin davalı tarafça tek taraflı vede sebep gösterilmeden feshedildiğini iddia etmiş, davalı ise davacının istifa ettiğini bu konuda dilekçe sunup kendilerini de ibra ettiğini savunmuştur. Davacı tanıkları da davacının istifa ederek işten ayrıldığını beyan etmelerine karşın her ikisi de davacı istifa nedenine ilişkin farklı farklı sebepler bildirmişlerdir. Duruşmada beyanda bulunan davacı asil; mevcut istifa dilekçesini kendisinin yazdığını, sağlık problemleri nedeniyle iş değişikliği talebinde bulunması üzerine baskı ile istifa dilekçesi hazırlatıldığını, yine var olan ibranamedeki imzanın kendisine ait olduğunu, isim adres telefon numarası haricinde ibranamedeki diğer yazıların ise kendisine ait olmadığını, ödeneceği söylenen kıdem tazminatı ve fazla mesai ücretinin de ödenmediğini bildirmiştir. Davacının rahatsızlık ve tedavisine dair dosyaya herhangi bir belge sunulmamış ise de davacının istifa durumunu farklı surette açıklayan her iki davacı tanığı da davacının ameliyat geçirip istirahat bitiminde işyerine döndüğünü ifade etmiş olmalarına göre bu konuda belge sunulmamış olsa da davacının sağlık problemi yaşadığı dolayısıyla davacı tanığı Sabit Yağmurunda benzer şekilde ifade ettiği davacının işyeri değişikliği talebinin varlığı dosya kapsamıyla anlaşılmıştır.

 

İki yılı geçkin kıdemde davacının nedensiz şekilde tazminatlarını da yakacak şekilde işten ayrılması beklenemeyecek olmasına göre hiç değilse iş akdinin sonlanması sürecinin işyeri değişikliği talebi ile başladığı, yine hak edildiğine dair açıklamalar aşağıda yapılacak olup davacının İş Kanunun 24/II-e maddesi kapsamında haklı feshe konu edebilecek fazla mesai alacaklarının da bulunduğu, dolayısıyla buna uygun bir şekilde fesih yoluna gidebileceği imkanı da olduğu ve bu halde de kıdem tazminatına kanunen hak kazanabilecek iken bunu dahi ortadan kaldıracak şekilde hareketinin hayatın olağan akışına uygun düşmeyeceği ve yine istifa beyanı "kendi isteğimle istifa ederek ayrılıyorum" şeklinde olup bu surette genel mahiyette ibareler taşıyan istifanın nedenleri yargılama aşamasında açıklanabileceği gibi cevap dilekçesi ile sunulan istifa dilekçesi de yeni bir vakıa olup bununla ilgili davacı tarafça ileriye sürülen hususların iddianın genişletilmesi kapsamında değerlendirilemeyeceği, kendi istifa dilekçesi sunan bir işçinin işverene karşı bir hoşnutsuzluğunun olacağı muhakkak olup feshe bağlı olmayan işçilik hak ve alacaklarını da dava yoluyla her zaman talep edebileceği üzere istifası ile aynı zamanda işverenini ibra etmesinin de normal şartlarda beklenemeyeceği, imzası davacıya ait olsa da mevcut ibraname matbu hazırlanmış ve boşlukları sonradan doldurulmuş olup bunun davacı tarafından oluşturulduğu söylenemeyeceği gibi ibranamede davacının kendi isteği ile istifasına yer verilmiş olmasına rağmen aynı ibranamede kıdem tazminatına isminde olsa yer verilmiş olmasının davalı savunmalarıyla ibranamenin çeliştiğini gösterdiği, kaldı ki 19/10/2015 tarihli anılan ibranamede muhtelif alacak kalemlerinin toplamı olarak gösterilen 738,24 TL nin dosyada mevcut Akbank Batı Kurumsal Şubesi dekontundan anlaşıldığı üzere ibranamenin tanziminden 14 gün önce 05/10/2015 tarihinde davacı banka hesabına yatırılmış olduğu, bu hususunda davalı çelişkisini ortaya koyması yanında baskı ile kendisine bir kısım belgeler imzalatıldığı yönünde davacı iddiasını doğrular mahiyette olduğu, yapılan açıklamalar hep birlikte değerlendirildiğinde sağlık problemlerini ileriye sürerek işyeri değişikliği talebinde bulunan davacıdan tazminatları ve diğer haklarının ödeneceğinin vaadi ile iradesi sakatlanmak suretiyle baskı altında istifa dilekçesi ve ibranameye imzasının alındığı, ibraname tanzim ve ödeme tarihlerine dair yukarda belirtilen çelişkide nazara alındığında davacının iddiasında geçtiği şekilde 07/09/2015 tarihinde iş akdinin davalı işverenlikçe tek taraflı olarak feshedilmiş olduğu, istifa ve ibra belgelerinin de aslen aynı gün lakin ileri tarihli olarak düzenlendikleri dolayısıyla iradesi fesada uğratılarak alınan bu belgelerin geçerliliğinin olmadığı, varılan sonuç itibariyle iş akdinin davalı işverenlikçe haksız ve tek taraflı feshinin kabulünün gerekeceği üzere davacıya kıdem ve ihbar tazminatlarının ödenmesinin gerekeceği, dosyada aldırılan bilirkişi raporuyla belirlenen kıdem ve ihbar tazminatı hesaplamalarının da dosya kapsamıyla uygun ve doğru olduğu, hal böyle iken davacının tazminat taleplerinin reddine dair mahkeme kabul ve kanaatinin hatalı olduğu, davacı vekilinin bu yönlere temas eden istinaf itirazlarının yerinde olduğu anlaşılmıştır.

 

Bilindiği üzere işverenlikçe çalışma gün ve sürelerine ilişkin giriş-çıkış saatlerini gösterir puantaj, vardiya çizelgeleri, kart basma - elektronik giriş çıkış kaydı verileri vs. yazılı deliller sunulmadığında işçi ilke olarak işbu türdeki çalışmalarını tanık dahil diğer delillerle kanıtlayabilir. İşverence bunların aksinin değil ise bu çalışmalar karşılığı ücretlerinin ödenmiş olduğu ise ancak yazılı belgelerle ispatlanabilir. Davalı işverenlikçe davacının çalışma sürelerine ilişkin herhangi bir yazılı delil sunulmamış olduğundan tanık anlatımlarıyla sonuca gidilmesinin gerektiği anlaşılmıştır. Davalı tarafça kesin süreye riayet edilmeyerek tanık dinletilmemiş olduğundan bilirkişice dinlenen davacı tanık beyanlarıyla konunun değerlendirilmesinde bir hatanın olmadığı anlaşılmış, davacı tanıklarının ortak beyanlarıyla davalı işyerinde fiiliyatta 3 vardiyayı 2 vardiyaya düşürecek şekilde çalışmanın olduğunun anlaşıldığı, davacı tanıklarının beyan ettikleri günlük çalışma sürelerine ilişkin anlatımları birlikte değerlendirildiğinde davacının davalı işyerinde haftanın 6 günü 06:30-18:30 saatleri arasında 1,5 saat ara dinlenmenin de düşülmesiyle günlük 10,5 saatten haftada toplam 63 saat çalışmış olduğu, yasal çalışma süresi 45 saatin bundan mahsubu ile 18 saat fazla mesai yaptığı anlaşılmış davacı bu surette tanık anlatımlarıyla fazla mesai yaptığını ispat etmiş olup açıklanan şekilde bilirkişice ortaya konulan tespitlerinde yerinde olduğu anlaşılmış, yine bilirkişice fazla mesai tahakkuku bulunan aylar yerleşik Yargıtay içtihatları uyarınca dışlanmak suretiyle doğru şekilde sonuca gidildiği hükme esas alınan bilirkişi raporundaki fazla mesai hesaplamalarında bir hatanın bulunmadığı, davalı işverenlikçe bu çalışma karşılıklarının ödenmiş olduğu da yukarıda belirtilen surette yazılı delillerle ispat edilemediğinden davalı vekilinin bu alacak kaleminin varlığına ilişkin aleyhe istinaf itirazlarının yerinde olmadığı anlaşılmıştır.

 

Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf itirazlarının yerinde olmadığı, davacı vekilinin istinaf itirazlarında ise haklı olduğu, dolayısıyla yerel mahkeme kararının bu yönden kısmen hatalı olduğu, ancak dosyada delillerin toplanmış olmasına göre karardaki hata ve eksikliklerin yerel mahkemesine gönderilmeksizin dosya üzerinden Dairemizce değerlendirilebileceği buna göre yerel mahkeme kararının kaldırılarak davacı lehine kıdem ve ihbar tazminatlarını da içerir yeniden hüküm kurulmasının doğru olacağına dair inceleyen üye hakimin görüşü heyetçe de benimsenerek Dairemizce aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

 

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

 

1-Davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden başvurularının HMK'nun 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,

 

2-Davacı vekilinin istinaf itirazlarının kısmen yerinde olduğu buna göre ilk derece mahkemesince verilen kararının kısmen usul ve yasaya aykırı olduğu, lakin dosyada delillerin toplanmış olmasına göre karardaki hata ve eksikliklerin yerel mahkemesine gönderilmeksizin dosya üzerinden Dairemizce değerlendirilip yeniden hüküm kurulabileceği anlaşıldığından, HMK'nun 353/1-b.2 maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesinin kararının KALDIRILMASINA,

 

3-Davanın Kısmen Kabul Kısmen Reddine,

 

-Net 4.210,11 TL kıdem tazminatı alacağının iş akdinin fesih tarihi olan 13/09/2015 den itibaren işletilecek en yüksek banka mevduat faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

 

-Net 1.916,60 TL ihbar tazminatı alacağının 100,00 TL sinin 24/02/2016 dava tarihinden itibaren bakiyesinin ise 13/03/2017 ıslah tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

 

-Bilirkişice belirlenen 3.108,68 TL fazla mesai ücreti alacağından % 20 hakkaniyet indirimi uygulanması sonucu bulunan net 2.486,95 TL fazla mesai ücreti alacağının 100,00 TL.sinin 24/02/2016 dava tarihinden bakiyesinin ise 13/03/2017 ıslah tarihinden itibaren işletilecek en yüksek banka mevduat faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

 

-Davacının yıllık izin ücreti alacağı ve ücret alacağı taleplerinin tamamen, fazla mesai ücreti alacağı taleplerinin ise kısmen REDDİNE,

 

-Karar tarihine göre yürürlükte bulunan harçlar tarifesi uyarınca kabul edilen alacak miktarları üzerinden alınması gerekli 588,39 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin yatırılan 181,80 TL harcın mahsubu ile bakiye 406,59 TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına, davacının peşin yatırdığı 181,80 TL harcında yine davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

 

-Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.'ye göre 2.180,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

 

-Red olunan alacak miktarına göre karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.'ye uyarınca 200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,

 

-Davacı tarafından mahkeme ve istinaf safahatında yapılan toplam 465,75 TL yargılama giderinden kabul ve red oranına göre hesaplanan 425,18 TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalanının davacı üzerinde bırakılmasına,

 

-Davalı tarafından mahkeme ve istinaf safahatında yapılan toplam 34,55 TL yargılama giderinden kabul ve red oranına göre hesaplanan 3,08 TL'nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kalanının davalı üzerinde bırakılmasına,

 

-Varsa arta kalan gider avanslarının talepleri halinde taraflara iadesine,

 

4-Davacı vekilinin istinaf başvurusu kısmen yerinde görüldüğünden yatırmış oldukları istinaf harçlarının talepleri halinde kendilerine iadesine,

 

-İstinaf başvurusu reddedildiğinden alınması gerekli 588,39 TL istinaf karar harcından peşin yatırdıkları 169,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 418,49 TL eksik istinaf harcının davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,

 

-İstinaf incelemesi duruşma açılmaksızın dosya üzerinden neticelendirildiğinden taraflar lehine istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,

 

-Kararın tebliği ile harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,

 

Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6763 SK. 'nun 42. maddesi ile değişik 6100 s. HMK 'nun 362/1-a ve aynı Kanunun 5. maddesi ile değişik 5521 s. İMK'nun 8/1. maddeleri uyarınca kesin olmak üzere 06/06/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


Bu sayfa 165 kez görüntülendi.
- Karara ilişkin daha detaylı bilgi almak için soru / cevap kısmından bize ulaşabilirsiniz -

Yargıtay Danıştay Sayıştay

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI


Bu Sitede yeralan verilerin tamamı ihalekararisor.com' a ait olup. İzinsiz kopyalanması ve yayınlanması izni verilmemiştir.

Web Tasarım İntramor