YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

İşçi alacakları için açılan davada, dava dilekçesinde kısmi bir miktar belirleyerek isteklerde bulunan işçinin davayı belirsiz alacak davası olarak açması halinde, davanın kısmi eda külli tespit davası olarak açıldığı hk.

Karar Özeti

Dava dilekçesinde davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı yazmaktadır. Dava dilekçesindeki talep şekli ve istek konusu miktarlar değerlendirildiğinde davanın, belirsiz alacak davası türlerinden kısmi eda külli tespit davası olarak açıldığının kabulü gerekir. Zira davacı taraf iddiaları doğrultusunda belirleyebildiği asgari alacak miktarlarını talep etmek yerine, kısmi bir miktar belirleyerek isteklerde bulunmuştur. Davalı tarafın bu yöndeki istinaf gerekçesi yerinde değildir.

Karar

                            

İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ

 

24. HUKUK DAİRESİ

 

Esas Numarası: 2017/1819

 

Karar Numarası: 2018/2665

 

Karar Tarihi: 20.12.2018

 

Taraflar arasında görülen davada, kararın istinaf kanun yolunda incelenmesi istenmiş olmakla, Hakim ..... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü;

 

A) Davacı İsteminin Özeti:

 

Davacı vekili; müvekkilinin davalı şirketin yurt dışındaki şantiyelerinde kalıpçı ustası olarak çalıştığını, aylığının 1.200,00 USD olduğunu, fazla mesai yaptığını, hafta tatili ve genel tatil günlerinde de çalıştığını, haksız ve hukuka aykırı olarak işine son verildiğini belirterek kıdem ve ihbar tazminatı ile, fazla mesai ücreti, hafta tatili ve ulusal bayram-genel tatil ücreti alacaklarının tahsiline karar verilmesini istemiştir.

 

B) Davalı Cevabının Özeti:

 

Davalı vekili; taleplerin zamanaşımına uğradığını, iş akdinin belirli süreli projenin bitmesi nedeniyle kendiliğinden sona erdiğini, kıdem ve ihbar tazminatı koşullarının oluşmadığını, ücretin aylık 1.200,00 USD olmadığını, davacının saat ücretiyle çalıştığını, davacının tüm hak ve alacaklarının ödendiğini, mesai şeridindeki çalışma saatlerinin saat ücreti üzerinden ödendiğini, bordroda belirtilen üzerindeki fazla mesai iddialarının yazılı delille ispatlanması gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

 

C) İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:

 

Mahkemece davacının ücretinin aylık net 1.200,00 USD olduğu kanaatiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

 

D) İstinaf:

 

Davalı Vekili; a) davacının müvekkili şirkette çalışmadığını, hizmet süresinin hatalı ve hukuka aykırı olduğunu, davacının dava dışı ..... şirketinde ..... projesinde 12/8/2011-14/9/2012, ..... projesinde 25/1/2013-7/3/2014 ve dava dışı ..... şirketinde .....’de 22/6/2007-31/3/2010 şirketinde çalıştığını, husumet itirazlarını tekrarladıklarını, bu şirketlerle müvekkili arasında bir bağ bulunmadığını, bu yönde sundukları belgelerin Mahkemece incelenmediğini, davanın bu şirketlere ihbarı taleplerinin reddedildiğini, bu şirketlerle müvekkili arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi bulunmadığını, bu hususun Mahkemece araştırılmadığını, bu araştırmanın hukukçu ve mali bilirkişilerden oluşan üç kişilik heyet tarafından yapılması gerektiğini, Yargıtay kararlarında da bu yönde inceleme yapılması gerektiğinin belirtildiğini,

 

..... A.Ş. tarafından düzenlenen 1/3/2016 tarihli raporda müvekkili şirketle dava dışı bu şirketler arasında bağlantı bulunmadığının tespit edildiğini,

 

b) ..... şirketinde davacının 2,75 USD saat ücretiyle çalıştığı halde davacının ücretinin aylık 1.200,00 USD olduğunun kabul edildiğini, davacının ücretlerinin dava dışı şirketler tarafından ödendiğini,

 

c) taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümünde davacının çalıştığı yabancı ülke hukukunun uygulanması gerektiğini, Yargıtay kararlarının bu yönde olduğunu ve Prof. Dr. .....’nin bu konudaki hukuki mütalaasında da benzer görüş bildirildiğini,

 

ç) yurt dışında çalışan işçiler için sosyal güvenlik primi ödenip ödenmediğinin, çalışılan ülke mevzuatına göre net-brüt ücretin ne şekilde belirlendiğinin önem arz ettiğini, ücretin hesaplanmasında hata yapıldığını, 22.Hukuk Dairesinin bu konuda benzer uyuşmazlıklarla ilgili kararları bulunduğunu,

 

d) alacakların belirlenebilir olması nedeniyle belirsiz alacak davası açılamayacağını, davada hukuki yarar şartının gerçekleşmediğini, davanın kısmi dava olması nedeniyle ıslah dilekçesine konu taleplerin zamanaşımı nedeniyle reddinin gerektiğini,

 

e) ..... şirketinden temin edilmiş ve dosyaya sunulmuş olan bordrolardan davacının fazla mesai, hafta tatili ve ulusal bayram-genel tatil ücreti ile tüm işçilik alacaklarının ödendiğinin görüldüğünü, banka hesabına yatırılmış bulunan fazla mesai ve diğer işçilik alacaklarını ihtirazı kayıt koymadan alan davacının daha fazla ücret hak ettiğini iddia edemeyeceğini, bordrolardaki tahakkukların dikkate alınmadan davacıya ödeme yapılmamış gibi hesaplama yapılmasının hukuka aykırı olduğunu, fazla mesai, hafta tatili ve genel tatil alacakları bakımından bordro tahakkuku bulunan ayların değerlendirilmediğini, Yargıtay kararlarında da böyle durumlarda bordrodaki tutarın üzerinde çalışıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiğinin belirtildiğini, 21/9/2016 tarihli dilekçeleri ekinde sundukları bordrolarda fazla mesai, hafta tatili ve bayram genel tatil ücretlerinin tahakkuk ettirildiğinin ve tahakkuk eden ücretlerin banka kanalı ile yapıldığının beli olduğunu, bordrolardaki tahakkukların dikkate alınarak yeniden bilirkişi incelemesi yapılması taleplerine rağmen hukuka aykırı karar verildiğini,

 

f) Mahkemece verilecek karardan menfaat temin edebilecek olan davacı tanıklarının ifadelerine itibar edilmemesi gerektiğini, Tanıklar ..... ve .....un müvekkili şirkete karşı dava açtıklarını, beyanlarının gerçeğe uygun ve objektif olmadığını, davacı ile aynı projede çalışmadıklarını, beyanlarının somut ve inandırıcı yan delillerle desteklenmediğini, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini bildirerek istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

 

E) Gerekçe:

 

İleri sürülen istinaf nedenlerine göre yapılan inceleme ve dosya kapsamına göre uyuşmazlık; davacının ücretinin miktarı, kıdem ve ihbar tazminatı, fazla mesai ücreti, hafta tatili ve bayram-genel tatil ücreti alacakları bulunup bulunmadığı konularındadır.

 

Davalı taraf ilk olarak 5718 Sayılı Kanuna göre uyuşmazlıkta yabancılık unsuru bulunduğuna yönelik itirazlarının dikkate alınmadığını iddia etmiştir. 5718 sayılı Kanunun 27.maddesine göre değerlendirme yapıldığında da iş sözleşmesi konusunda hukuk seçimi imkânı, iş sözleşmelerin niteliği gereği, ancak işçi lehine ve sınırlı olarak tanınmıştır. Çünkü taraflarca hukuk seçimi uygulanacak hukukun işçiyi koruyan hükümlerinden daha elverişsiz hükümler içermesi halinde mümkün değildir. Somut olayda da taraflarca yabancı ülke hukukunun uygulanacağı konusunda bir sözleşme bulunmamaktadır. Bu nedenle davada yabancılık unsuru bulunmadığına yönelik Mahkemenin kabulü yerindedir.

 

Tanık .....un davacı ile birlikte 2007-2010 tarihlerinde ....., 2011-2012’de Dominik’deki ..... projelerinde birlikte çalıştıkları şeklindeki beyanı, davalı tarafın davacının yurtdışı şantiyelerindeki işyerlerinde çalıştığı tarihlere ilişkin sunduğu bilgiler, davalı şirketin dava dışı ..... Company Inc. ve ..... Company ile müşterek faaliyetleri ve payları ile ilgili sunulan kayıtlar, davacı vekilinin 5/10/2015 tarihli dilekçesi ekindeki belge fotokopileri birlikte değerlendirildiğinde davalı şirket ile dava dışı bu şirketler arasında hukuki ve organik bağın bulunduğu, iş akdinin iş bitimi nedeniyle sona erdiği bu nedenle davacının talep ettiği alacaklardan davalı şirketin sorumluluğunun bulunduğu anlaşıldığından bu yöndeki istinaf başvurusu kabul edilmemiştir.

 

Davacı, davalının yurtdışındaki işyerlerinde kalıpçı ustası olarak çalışmıştır ve bilirkişi davacının ücretini, giydirilmiş ücretine göre davacının tazminat ve alacak miktarlarını denetime elverişli şekilde hesaplamıştır.

 

Dava dilekçesinde davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı yazmaktadır. Dava dilekçesindeki talep şekli ve istek konusu miktarlar değerlendirildiğinde davanın, belirsiz alacak davası türlerinden kısmi eda külli tespit davası olarak açıldığının kabulü gerekir. Zira davacı taraf iddiaları doğrultusunda belirleyebildiği asgari alacak miktarlarını talep etmek yerine, kısmi bir miktar belirleyerek isteklerde bulunmuştur. Davalı tarafın bu yöndeki istinaf gerekçesi yerinde değildir.

 

Davacının fazla mesai yaptığı, iki haftada bir gün ve dini bayramların ilk günü tatil yaptığı tanık beyanlarından anlaşılmıştır. Mahkemece hesaplanan miktarlardan makul oranda takdiri indirim yapılarak fazla mesai ücreti, hafta tatili ücreti ve bayram-genel tatil ücreti alacaklarına hükmedilmiştir. Davalı tarafın bu yöndeki istinaf başvurusu da yerinde değildir.

 

Buna göre; dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

 

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

 

1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan REDDİNE,

 

2-Alınması gerekli 3.023,84 TL istinaf karar harcından peşin alınan 755,96 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.267,88 TL istinaf karar harcının davalıdan tahsili ile Hazineye irad kaydına,

 

3-Kararın taraflara tebliği ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin İlk Derece Mahkemesince yapılması bakımından dosyanın Mahkemesine gönderilmesine dair, kesin olmak üzere 20.12.2018 tarihinde, oybirliği ile karar verildi.


Bu sayfa 195 kez görüntülendi.
- Karara ilişkin daha detaylı bilgi almak için soru / cevap kısmından bize ulaşabilirsiniz -

Yargıtay Danıştay Sayıştay

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI


Bu Sitede yeralan verilerin tamamı ihalekararisor.com' a ait olup. İzinsiz kopyalanması ve yayınlanması izni verilmemiştir.

Web Tasarım İntramor