YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

Kısmi açılan davalarda, alacağı geri kalanı için zamanaşımının durmayacağı hk.

Karar Özeti

Her iki davalı vekilinin zamanaşımına dair itirazlarına gelince; dava konusu kıdem ve ihbar tazminatı alacakları için zamanaşımı süresi fesihten itibaren 10 yıl olmakla yargılama konusu dosya dava tarihi ve ıslah tarihi nazara alındığında da bu sürenin geçmemiş olduğu anlaşılmıştır. Dava konusu fazla mesai ile ubgt alacağı yönüyle konu değerlendirildiğinde; dava yeni HMK zamanında açılmış olup HMK 'da ise 107 ve 109. maddelerinde belirsiz alacak davası ile kısmi alacak davaları ayrı müesseseler halinde düzenlenip kaleme alınmıştır. Dolayısıyla dava açacak birisinin bu iki müesseseden birini seçerek davasını belirsiz alacak veya kısmi alacak davası olarak açmasının gerektiği, Yerleşik Yargıtay uygulaması gereği(Yargıtay 4. HD 2015/15405 Es, 9. HD 2015/10443 Es) dava türünün ıslahla dahi değiştirilemeyeceği, dolayısıyla başlangıçta kısmi dava olarak açılmış davanın ıslah yoluyla bile belirsiz alacak davasına dönüştürülemeyeceği, yine davanın bir kısım kalemler yönüyle belirsiz alacak diğer kalemler yönüyle de kısmi dava olarak açılmasının mümkün olmayacağı, dolayısıyla davacı vekilinin söz konusu iki alacak kaleminin belirsiz alacak davası olarak talep edildiği yönündeki beyanlarına değer verilemeyeceği, kısmi davanın ise dava dilekçesinde gösterilen miktar için zamanaşımını keseceği, kalan bakiye miktarlar için ise zamanaşımının işlemeye devam edeceği, bu yönüyle konu değerlendirildiğinde yerel mahkemenin kısmi eda küllü tespit davası olarak yaptığı hukuki değerlendirmenin yerinde olmadığı, davacının ıslahına karşı davalıların zamanaşımı itirazlarının da değerlendirilmesinin gerekeceği, ıslahtan geriye işbu alacak kalemleri için öngörülen 5 yıllık zamanaşımı süresi işletildiğinde dava dilekçesiyle talep edilen miktarlar harici alacakların zamanaşımına uğrayacağı, bu yönüyle istinaf aşamasında davacı ıslahına karşı davalıların zamanaşımı itirazlarıda değerlendirilmek suretiyle tespit edilen fazla mesai ve ubgt ücreti alacaklarının yerinde olduğu, her iki davalı vekilinin bu cihetle yaptıkları istinaf itirazlarının yerinde olduğu anlaşılmıştır.

Karar

 

İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ

 

26. HUKUK DAİRESİ

 

Esas Numarası: 2017/378

 

Karar Numarası: 2018/934

 

Karar Tarihi: 06.06.2018

 

Mahalli mahkemesinden verilen karara karşı davalılar vekillerince istinaf yasa yoluna başvurulmuş ve dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderilmiş olmakla;

 

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

 

Dava; Bir kısım işçilik alacaklarının tahsiline ilişkindir.

 

İddia; Davacı vekili, müvekkili davacının davalı güvenlik şirketine bağlı güvenlik elamanı olarak Ağustos 2009-15.04.2014 tarihleri arasında asıl işveren C. Lojistik firması işyerinde çalıştığını, davalı asıl işveren şirketinin bağlı bulunduğu güvenlik şirketi ile arasındaki hizmet alımını durdurması sebebiyle iş akdinin 4857 sayılı İş Kanunun 17. maddesine göre feshedildiğini, davacının son ücretinin net 970,00 TL olduğunu, ayrıca servis ve yemek gibi sosyal yardımlar olduğunu, davacının iş akdine son verildiğinde kendisine 1.900 TL ihbar tazminatı ve 5.547,35 TL. kıdem tazminatı ödendiğini, ancak yapılan ödemelerin eksik olduğunu ve yine yapmış olduğu fazla mesai ile ubgt çalışma karşılıklarının da ödenmemiş olduğunu belirterek, ödenmeyen işçilik alacaklarının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

 

Savunma; Davalı U. Güvenlik ve Koruma Hiz. San. ve Tic. A.Ş. vekili, zamanaşımı itirazında bulunduklarını, ayrıca davacının kıdem tazminatı ödendiğinden bu talebinin haksız ve yersiz olduğunu, davacının iş akdinin ihbar önelli olarak feshedildiğini, davacının ihbar süresinde çalışmaya devam ettiğini ve buna karşılık gelen ücretinin kendisine ödendiğini, bu nedenle ihbar tazminatı talebinin de yerinde olmadığını, davalı işyerinde normal koşullarda fazla çalışma yapılmadığını, ayrıca bayram ve genel tatillerde de çalışılmadığını, ancak çalışma yapılmış olması halinde buna karşılık gelen ücretlerin ödendiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.

 

Davalı C. Lojistik Ltd. Şti. vekili, müvekkili şirket ile diğer davalı U. Güvenlik arasında 15.02.2010 tarihinde akdedilen sözleşme ile özel güvenlik hizmeti alındığını, ancak diğer davalı şirketle yaşanan bir takım anlaşmazlıklar sebebi ile hizmet alım sözleşmesinin 15.04.2014 tarihinde sonlandırıldığını, davacının iddialarının tarafının müvekkili şirket olmadığı gibi, müvekkili şirketin davacıya karşı bir sorumluluğunun da bulunmadığını, davacının iş akdinin diğer davalı güvenlik şirketince feshedildiğini, davacının hak kazandığı kıdem ve ihbar tazminatı miktarlarının hesaplanarak kendisine ödenmiş olduğunu, bu nedenle davacının talep edebileceği kıdem ve ihbar tazminatı alacağı bulunmadığını, müvekkili şirkete ait işyerinde gerçekleştirilen çalışmanın yasal sınırları aşmadığını ve fazla mesai yapılmadığını, çalışma sürelerinin de diğer davalı güvenlik şirketi tarafından belirlendiğini, müvekkili şirketin diğer davalı güvenlik şirketinden yasal çalışma süresini aşan bir çalışma talebinin de hiçbir zaman olmadığını, fazla mesaiye kalması gibi bir durum olduğunda ise bu durumun müvekkili şirkete bildirildiğini ve ödemelerinde diğer davalı güvenlik şirketi tarafından yapılarak müvekkili şirkete fatura edildiğini, yine UBGT günlerinde çalışma olması ve bu sebeple müvekkili şirkete fatura edilmesi halinde buna ilişkin ödemelerinde gerçekleştirildiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.

 

Mahkemece; Davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir.

 

Davalı C. Lojistik Ltd. Şti. vekili istinaf sebepleri olarak; davacının taleplerinin muhatabının müvekkili şirket olmadığını, müvekkili şirketin davacıya karşı bir sorumluluğunun bulunmadığını, davacının müvekkili şirket ile diğer davalı şirket arasında akdedilen hizmet alım sözleşmesi kapsamında diğer şirket elemanı olarak çalıştığı gibi hizmet alım sözleşmesi gereği varsa işçilik hak ve alacaklarından diğer şirketin sorumlu olduğunu, bununla birlikte her iki şirket arasında 31/03/2014 tarihinde imzalanan fesih ve ibraname protokolünde de aynı şartlara yer verildiğini, dolayısıyla müvekkili şirket yönünden davanın reddi gerekirken alacaklardan sorumlu tutulmasının hatalı olduğunu,

 

Davacının müvekkili şirket nezdinde 15/02/2010 tarihinde çalışmaya başlamış olup dosyaya sunulu diğer davalı ile akdedilen hizmet alım sözleşmesi ile de bu sabit olduğu halde davacının 15/02/2010 tarihinden önceki çalışmalarından müvekkili şirketin sorumlu tutulmasının hatalı olduğunu, dolayısıyla davacı kendisine ödenen 5547 TL kıdem tazminatı ile 1895,05 TL ihbar tazminatını itirazsız kabul etmiş olup bakiye tutarlardan da müvekkili şirketin sorumlu tutulamayacağı,

 

Davacının haftada 7,5 saat fazla mesai yaptığı ve karşılıklarının ödenmediği hususundaki mahkeme kanaatinin hatalı olduğunu, kesinleşen ve emsal nitelikte olan İstanbul Anadolu 4. İş Mahkemesinin 2012/462 esas sayılı dosyasından aldırılan bilirkişi raporuyla davacı ile aynı çalışma düzenine sahip diğer çalışanın işyerinde 4,5 saat fazla mesai yapabileceğinin açıklanmış olduğunu, yine hükme esas alının bilirkişi raporunda ubgt alacakları yönünden varsayımsal yapılan hesaplamanın kabul edilemeyeceğini, zira kesin olarak ispatlanmayan bir talebe ilişkin hesaplama yapılmasının mümkün olmadığını, bilirkişinin bu alacak kalemi ile ilgili hesaplama yapmasının akabinde varsayıma dayalı tespitlerde bulunmasının raporun kendi içinde dahi çelişkili olduğunu,

 

Zamanaşımına uğradığı halde ıslaha karşı yapmış oldukları zamanaşımı itirazları değerlendirilmeksizin sonuca gidilmesi ile daha fazla miktarda alacaklara hükmedilmiş olmasının kabul edilemeyeceğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini bildirmiştir.

 

Davalı U. Güvenlik ve Koruma Hiz. San. ve Tic. A.Ş. vekili istinaf sebepleri olarak; davacının kıdem ve ihbar tazminatlarının bizzat kendisine ödendiğini, davacının bu ödemelerde hiç itiraz etmediğini, dolayısıyla davacının ek tazminat taleplerinin yerinde olmadığını,

 

Davacıya çalıştığı süre boyunca ubgt tatillerinin tamamının kullandırıldığını, bugünlerde işyerinde çalışma olmadığını, ancak çalışma yapılması durumunda da buna karşılık gelen ücretlerinin ödendiğini, hesaplama yapan bilirkişi tarafından işyeri puantaj kayıtları ile banka kayıtları karşılaştırılmadan hesaplama yapılmış olup bunun kabul edilemeyeceğini, kaldı ki varsayımsal bir hesaplama yapılmasının da mümkün olmadığını,

 

Davacının fazla mesai alacağı da bulunmadığını, yerleşik yargıtay uygulamasına göre davacının fazla mesai ve de ubgt alacaklarının olup olmadığının belirlenmesinde yazılı kayıtların esas alınacağını, yalnızca tanık ifadelerine dayanılarak bu hususlarda hüküm kurulamayacağını belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini bildirmiştir.

 

Mahkemece dosyaya toplanan deliller incelenmiş, dosya kapsamına göre yeni hesap bilirkişisi raporu alınması değerlendirilmiş, yine HMK 'nun 356. maddesi uyarınca davalıların istinaf incelemesinin duruşmalı olarak yapılması düşünülmüş, istinaf safahatında Dairemizce aldırılan bilirkişi raporu ve belirlenen duruşma günü taraf vekillerine tebliğ olunmuş, rapora karşı sundukları dilekçeler ve itirazları değerlendirilmiş gerekçe kısmında yapılacak açıklamalara göre davalıların yeniden ek rapor aldırılması talepleri red olunarak istinaf incelemesi sonuçlandırılmıştır.

 

Gerekçe;

 

HMK 'nun 355. maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık halleri dışında taraflarca ileriye sürülmemiş sebepler inceleme konusu yapılamayacağından her iki davalı vekilinin istinaf başvuru dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.

 

Dosyada mevcut SGK kayıtlarından davacının davalı C. şirketi işyerinde hizmet alımı suretiyle güvenlik işini alan taşeron şirketlerde aralıksız olarak çalıştığı, güvenlik görevlisi olarak görev yaptığı, söz konusu yaptığı işin davalı C. yönüyle yardımcı işlerden olduğu, yardımcı işlerin hizmet alımı suretiyle dışarıdan kişi ve şirketlere gördürülmesinin hukuken mümkün olduğu ve bu durumda kurulan ilişkinin asıl işveren alt işveren ilişkisi olduğu, 4857 sayılı İşK.'nun 2/6. maddesi uyarınca ise asıl işveren olan davalı C. şirketinin davacının işçilik alacaklarından alt işveren şirketler ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağı, bu hususlar nazara alındığında davalı C. vekilinin bu yönlere ilişkin husumete dair itirazlarının yerinde olmadığı anlaşılmıştır.

 

Her ne kadar davalı C. vekilince diğer davalı şirket ile hizmet alım sözleşmesinin 15/02/2010 tarihinde tanzim edildiği davacının da bu tarih sonrası çalışmaya başladığı, dolayısıyla önceki çalışmalarından müvekkili şirketin sorumlu olmayacağı beyan edilmiş ise de SGK hizmet döküm, işveren sicil kayıtları ve dosyada mübrez ücret bordrolarından davacının 26/08/2009-31/03/2010 tarihleri arasındaki önceki dönemdede aynı C. işyerinde lakin dava dışı önceki alt işveren G. Temizlik AŞ. nin işçisi olarak çalışmış olduğu, hiç ara vermeksizinde 01/04/2010 tarihinden itibaren değişen yeni alt işveren davalı U. Özel Güvenlik şirketi işçisi olarak devirle çalışmaya devam ettiği, dolayısıyla yukarda bahsedilen İş Kanunun 2/6. maddesi uyarınca davacının kendi işyeri nezdinde tüm alt işveren şirketlerde geçen çalışmalarından kaynaklanan işçilik hak ve alacaklarından davalı C.nın asıl işveren olarak birlikte sorumluluğunun söz konusu olduğu, işbu davalı vekilinin son alt işveren diğer davalı şirket öncesi davacı çalışmalarından sorumlu olmayacakları yönündeki itirazlarının yerinde olmadığı gibi her iki davalı şirket arasında hizmet alım sözleşmesinin bozulmasına dair fesih ve ibraname protokolünde kararlaştırılan şartların işbu anlaşmanın tarafı davalı şirketleri bağlayacağı, işçi aleyhine değerlendirilemeyeceği, alacaklar noktasında yukarda anılan yasa maddesine aykırı kabul ve kararlaştırmaların davacı bağlamayacağı, bu yönleriyle de davalı C. vekilinin istinaf itirazlarının yerinde olmadığı anlaşılmıştır.

 

Davacıya kıdem ve ihbar tazminatı ödemeleri yapılmış olmakla davacının iş akdinin tazminatlarının ödenmesini gerektirir şekilde feshedildiğinin dosya kapsamıyla anlaşıldığı, gerek mahkemece hükme esas alınan raporların ve gerekse istinaf aşamasında aldırılan raporlardaki bu yöne ilişkin tespit ve açıklamaların yerinde olduğu, tazminat alacaklarının parayla değerledirilebilen sosyal haklarında eklenilmesi suretiyle belirlenecek giydirilmiş brüt ücret üzerinden hesaplanmasının gerekeceği, hesaplamalarda nazara alınan çıplak brüt ücretin bordrolarda belirtilen 1.205,12 TL lik ücret olduğu, bu ücrete tanık beyanlarıyla doğrulanan yemek ve servis yardımı ücretlerinin eklenmesi suretiyle giydirilmiş brüt ücretin 1.465,12 TL bulunduğu, aksi davalılarca ispat edilememiş olmakla piyasa şartları göz önüne alınarak bu noktada kabul edilen aylık 130 TL yemek ve 130 TL de vasıta yardımı paralarının makul olduğu, tüm bunlara göre giydirilmiş brüt ücret üzerinden yapılan tazminat hesaplamalarından yapılan ödemelerinde mahsubu suretiyle belirlenen miktarlara göre davacının bakiye kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı alacaklarının bulunduğu somut şekilde ortaya konulmuş ve yine ödemeler makbuz hükmünde kabul edilecek olup ödemelerin kabulünün de kalan tutarlardan feragat olarak da değerlendirilemeyeceği üzere her iki davalı vekilinin bakiye kıdem ihbar tazminatı olmadığı yönündeki istinaf itirazlarının yerinde olmadığı anlaşılmıştır.

 

Bilindiği üzere işverenlikçe çalışma gün ve sürelerine ilişkin giriş-çıkış saatlerini gösterir puantaj, vardiya çizelgeleri, kart basma - elektronik giriş çıkış kaydı verileri vs. yazılı deliller sunulmadığında işçi ilke olarak işbu türdeki çalışmalarını tanık dahil diğer delillerle kanıtlayabilir. Ancak işverence bunların aksinin değil ise bu çalışmalar karşılığı ücretlerinin ödenmiş olduğu ancak yazılı belgelerle ispatlanabilir. Davalı işverenlikçe davacının çalışma sürelerine ilişkin herhangi bir yazılı delil sunulmadığından tanık anlatımları değerlendirilerek davacının çalışma gün ve saatlerinin belirlenmesinin gerekeceği, davacı ve davalı tanık beyanlarıyla ise davacının işyerinde 2 gün gündüz, 2 gün gece ve 2 gün off yani istirahat şeklinde çalıştığı, istinaf aşamasında aldırılan hesap raporu bilirkişisince Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin bu vardiya sisteminde fazla mesai hesaplamasına ilişkin yerleşik içtihatları da nazara alınarak yapılan değerlendirme ve tespitlerin yerinde olduğu, bu değerlendirmelere göre davacının 6 şar haftalık dönemlerde 4 haftada 7,5 saat fazla mesai yaptığı, 2 haftada ise 6 saat fazla mesai yaptığı, dolayısıyla davalılar vekillerinin bu alacak yönüyle saat bakımından istinaflarının kısmen yerinde olduğu, ancak davalı C. vekilinin daha az olarak 4,5 saate dair fazla çalışma süresine ilişkin açıklamalarının kabul edilemeyeceği, istinaf aşamasında aldırılan söz konusu raporla yine içtihatlar uyarınca fazla mesai tahakkuku bulunan ayların dışlanmak suretiyle hesaplamaların yapılmasının da isabetli olduğu anlaşılmıştır.

 

Ubgt alacakları yönüyle de fazla mesaiye ilişkin yapılan açıklamalar geçerli olup davalı taraflarca davacının çalışma sürelerine ilişkin herhangi bir yazılı delil sunulmadığından bu alacak kalemi yönüyle de tanık anlatımlarına göre sonuca gidilmesinin gerekeceği, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda 01/07/2011-31/12/2011 arası için yapılan hesaplamalarda herhangi bir hatanın bulunmadığı, 30 Ağustos ile Ramazan Bayramının çakıştığının dahi tespit olunarak 1 tatil gününün eksik olarak dikkate alınmış olduğu, 01/07/2012-31/12/2012 tarihleri arasında ise Kurban Bayramının 24 Ekim Arife, 25 Ekim, 26 Ekim, 27 Ekim, 28 Ekim günlerine gelmesi bu surette 28 Ekim – 29 Ekime tekabül eden 1,5 gün olan Cumhuriyet Bayramının 0,5 gününün Kurban Bayramı ile çakışması sebebiyle 01/07/2012-31/12/2012 tarihleri arası için toplam 10 günlük genel tatil ücreti alacağı hesabı yapılması gerektiği halde söz konusu raporlarda 10,5 gün üzerinden hatalı hesaplama yapılmış olduğunun anlaşıldığı, istinaf safahatında aldırılan bilirkişi raporunda bu yönlere dair yapılan tespitlerin doğru olduğu, tanık beyanlarının birbirini teyit etmediğinden, benzeşmediğinden birebir uyuşmadıklarından bahisle işbu alacak talebinin tamamen reddinin doğru olmayacağı, davacı ve davalı tanık beyanlarından davacının vardiyası denk gelen ubgt günlerinde çalıştığı ifade edilmiş olup artık hangi ubgt gününde çalışıp çalışmadığı tespit edilemediğinden bahisle bu alacak kaleminin tamamen reddinin adil olmayacağı, davacının fazla mesai alacak kalemi bahsinde açıklanan vardiya sistemine göre 4 gün çalışıp 2 gün dinlenmek suretiyle çalışan davacının kısacası 6 günün 4 ünde çalıştığı 2 sinde çalışmadığı, buna göre 4/6 orantılaması ile ulaşılan 2/3 lük dilime göre vardiyasına isabet eden ubgt günlerinde çalıştığı tüm tanık beyanlarıyla ifade edilmiş olan davacının dosya kapsamı ve hakkaniyet gereği, davacının ayın 2/3 ünde çalıştığının kabulü ile sonuca gidilmesinin yerinde olduğu, dolayısıyla elde var olan verilere göre matematiksel bir orantılama yapılmasının tamamen varsayımsal olarak değerlendirilemeyeceği, bu alacak kalemine ilişkin şu safahata kadar yapılmış olan davalıların istinaf itirazlarının da yerinde olmadığı anlaşılmıştır.

 

Her iki davalı vekilinin zamanaşımına dair itirazlarına gelince; dava konusu kıdem ve ihbar tazminatı alacakları için zamanaşımı süresi fesihten itibaren 10 yıl olmakla yargılama konusu dosya dava tarihi ve ıslah tarihi nazara alındığında da bu sürenin geçmemiş olduğu anlaşılmıştır. Dava konusu fazla mesai ile ubgt alacağı yönüyle konu değerlendirildiğinde; dava yeni HMK zamanında açılmış olup HMK 'da ise 107 ve 109. maddelerinde belirsiz alacak davası ile kısmi alacak davaları ayrı müesseseler halinde düzenlenip kaleme alınmıştır. Dolayısıyla dava açacak birisinin bu iki müesseseden birini seçerek davasını belirsiz alacak veya kısmi alacak davası olarak açmasının gerektiği, Yerleşik Yargıtay uygulaması gereği(Yargıtay 4. HD 2015/15405 Es, 9. HD 2015/10443 Es) dava türünün ıslahla dahi değiştirilemeyeceği, dolayısıyla başlangıçta kısmi dava olarak açılmış davanın ıslah yoluyla bile belirsiz alacak davasına dönüştürülemeyeceği, yine davanın bir kısım kalemler yönüyle belirsiz alacak diğer kalemler yönüyle de kısmi dava olarak açılmasının mümkün olmayacağı, dolayısıyla davacı vekilinin söz konusu iki alacak kaleminin belirsiz alacak davası olarak talep edildiği yönündeki beyanlarına değer verilemeyeceği, kısmi davanın ise dava dilekçesinde gösterilen miktar için zamanaşımını keseceği, kalan bakiye miktarlar için ise zamanaşımının işlemeye devam edeceği, bu yönüyle konu değerlendirildiğinde yerel mahkemenin kısmi eda küllü tespit davası olarak yaptığı hukuki değerlendirmenin yerinde olmadığı, davacının ıslahına karşı davalıların zamanaşımı itirazlarının da değerlendirilmesinin gerekeceği, ıslahtan geriye işbu alacak kalemleri için öngörülen 5 yıllık zamanaşımı süresi işletildiğinde dava dilekçesiyle talep edilen miktarlar harici alacakların zamanaşımına uğrayacağı, bu yönüyle istinaf aşamasında davacı ıslahına karşı davalıların zamanaşımı itirazlarıda değerlendirilmek suretiyle tespit edilen fazla mesai ve ubgt ücreti alacaklarının yerinde olduğu, her iki davalı vekilinin bu cihetle yaptıkları istinaf itirazlarının yerinde olduğu anlaşılmıştır.

 

Yukarıda açıklanan nedenlerle her iki davalı vekilinin istinaf itirazlarının kısmen yerinde olduğu, yerel mahkeme kararının hatalı olduğu, ancak dosyada delillerin toplanmış olmasına göre karardaki hata ve eksikliklerin yerel mahkemesine gönderilmeksizin dosya üzerinden Dairemizce değerlendirilebileceği buna göre yerel mahkeme kararının kaldırılarak yeniden hüküm kurulmasının doğru olacağına dair inceleyen üye hakimin görüşü heyetçe de benimsenerek Dairemizce aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

 

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

 

1-Her iki davalı vekilinin istinaf itirazlarının kısmen yerinde olduğu buna göre ilk derece mahkemesince verilen kararının usul ve yasaya aykırı olduğu, lakin dosyada delillerin toplanmış olmasına göre karardaki hata ve eksikliklerin yerel mahkemesine gönderilmeksizin dosya üzerinden Dairemizce değerlendirilip yeniden hüküm kurulabileceği anlaşıldığından, HMK 'nun 353/1-b.2 maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesinin kararının KALDIRILMASINA,

 

2-Davanın Kısmen Kabul Kısmen Reddine,

 

-Net 1.196,48 TL kıdem tazminatı farkı alacağının 15/04/2014 fesih tarihinden itibaren işletilecek en yüksek banka mevduat faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,

 

-Net 408,85 TL ihbar tazminatı farkı alacağının 50,00 TLsinin 16/06/2014 dava tarihinden bakiyesinin 27/10/2016 ıslah tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,

 

-İstinaf aşamasında bilirkişice belirlenen net 841,45 TL fazla çalışma ücreti alacağından mahkeme kararındaki gibi takdiren % 30 oranında hakkaniyet indirimi yapıldığında bulunan 589,01 TL fazla çalışma ücreti alacağının 100,00 TL sinin 16/06/2014 dava tarihinden bakiyesinin ise 27/10/2016 ıslah tarihinden itibaren işletilecek en yüksek banka mevduat faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, davacının bu alacak kalemine dair fazlaya ilişkin talebinin reddine,

 

-İstinaf aşamasında bilirkişice belirlenen net 628,95 TL ubgt ücreti alacağından mahkeme kararındaki gibi takdiren % 30 oranında hakkaniyet indirimi yapıldığında bulunan 440,26 TL ubgt ücreti alacağının 50,00 TL sinin 16/06/2014 dava tarihinden bakiyesinin ise 27/10/2016 ıslah tarihinden itibaren işletilecek en yüksek banka mevduat faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, davacının bu alacak kalemine dair fazlaya ilişkin talebinin reddine,

 

-Karar tarihine göre yürürlükte bulunan harçlar tarifesi uyarınca kabul edilen alacak miktarları üzerinden alınması gerekli 179,96 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin yatırılan 118,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 61,76 TL eksik harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irad kaydına, davacının peşin yatırdığı 118,20 TL harcında yine davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,

 

-Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.'ye göre 2.180,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,

 

-Esastan red olunan alacak miktarına göre karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.'ye göre 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,

 

-Davacı tarafından mahkeme safahatında yapılan toplam 735,00 TL yargılama giderinden kabul ve esastan red oranına göre hesaplanan 455,70 TL'nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, kalanının davacı üzerinde bırakılmasına,

 

-Davalı U. Özel Güvenlik tarafından mahkeme ve istinaf safahatında yapılan toplam 492,00 TL yargılama giderinden kabul ve esastan red oranına göre hesaplanan 186,96 TL'sinin davacıdan alınarak işbu davalıya verilmesine, kalanının bu davalı üzerinde bırakılmasına,

 

-Davalı C. Lojistik Ltd. Şti. tarafından mahkeme ve istinaf safahatında yapılan toplam 697,80 TL yargılama giderinden kabul ve esastan red oranına göre hesaplanan 265,16 TL'sinin davacıdan alınarak işbu davalıya verilmesine, kalanının bu davalı üzerinde bırakılmasına,

 

-Varsa arta kalan gider avanslarının talepleri halinde taraflara iadesine,

 

3-Her iki davalı vekilinin istinaf başvuruları kısmen yerinde görüldüğünden yatırmış oldukları istinaf harçlarının talepleri halinde kendilerine iadesine,

 

-İstinaf incelemesi duruşmalı yapıldığından ve davalıların istinaf sebepleride kısmen yerinde görüldüğünden yürürlükteki tarife uyarınca 2.180,00 TL istinaf vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,

 

-Kararın tebliği ile harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,

 

Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6763 SK. 'nun 42. maddesi ile değişik 6100 s. HMK 'nun 362/1-a ve aynı Kanunun 5. maddesi ile değişik 5521 s. İMK'nun 8/1. maddeleri uyarınca kesin olmak üzere 06/06/2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.


Bu sayfa 135 kez görüntülendi.
- Karara ilişkin daha detaylı bilgi almak için soru / cevap kısmından bize ulaşabilirsiniz -

Yargıtay Danıştay Sayıştay

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI


Bu Sitede yeralan verilerin tamamı ihalekararisor.com' a ait olup. İzinsiz kopyalanması ve yayınlanması izni verilmemiştir.

Web Tasarım İntramor