YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

Taşeronda çalışan işçilerin, bakanlık işçisi sayılabilir mi?

Karar Özeti

Davada dinlenen tanıklar, alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından ilk derece mahkemesinin; "davalı bakanlığın alt işverenlik ilişkisi kurduğu muhtelif şirketler adına davacı ve arkadaşlarını sigortalı göstermek sureti ile çalıştırmaya başladığı, davacının davalının kadrolu sağlık işçileriyle aynı mekanlarda aynı işi yapmasına rağmen davalı işverenliğin alt işveren yönetmeliğine aykırı ve muvazaalı şekilde taşeronluk ilişkisi kurduğu şirketlerin sigortalısı olarak çalıştırıldığı; alt işverenler değişse dahi davacı ve diğer çalışanların aynı yerde aynı işi yapmaya devam ettikleri; davalı bakanlığa ait kadrolu amirlerden emir ve talimat aldıkları, hastanenin asli görevi olan sağlık hizmetleri ile ilgili asli işlerde çalıştıkları; alt işveren şirketlerin hastanede herhangi bir işyerlerinin ve organizasyonunun bulunmadığı; davacı ve arkadaşlarının doktor ve hemşire yardımcısı, hasta bakıcı, tıbbi evrakları takip gibi işlerde çalıştırıldığı; bu nedenle yapılan sözleşmenin başlangıçtan itibaren muvazaalı olduğu, buna göre 4857 sayılı İş Kanunu'nun 2/7. maddesi uyarınca davacının işe başlatıldığı tarihten itibaren davalı bakanlığın işçisi sayılması gerektiği kabul edilmiştir." şeklindeki gerekçesinin dosya içeriği, daha önce onanarak geçmiş olan ve davalının taraf olduğu benzer dosyalarda Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin kararları ile usul ve yasaya uygun bulunduğu değerlendirilmiştir.

Karar

 

İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ

 

25. HUKUK DAİRESİ

 

Esas Numarası: 2017/2040

 

Karar Numarası: 2017/562

 

Karar Tarihi: 13.07.2017

 

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:

 

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Sağlık Bakanlığının işçisi sayılması gerektiğine karar verilmesi gerektiğini, Sağlık Bakanlığının asli ve sürekli işçisi olduğunu, Bakanlığın kamu kurumu olması nedeni ile 6772 sayılı yasaya göre ilave tediye alacağı alması gerektiğini beyan ederek davacının işe giriş tarihinden dava tarihine kadar ödenmeyen ilave tediye alacağının davalıdan tahsilini talep etmiştir.

 

Davalı vekili, iyi niyete, usul ve yasaya uygun olmayan, Bakanlığın aleyhine açılan işbu davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

 

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:

 

İlk derece Mahkemesi tarafından davanın kabulüne karar verilmiştir.

 

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:

 

Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın usul yönü ile Anayasal Hükümlere ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine aykırı olduğunu, kararın gerekçesinin Anayasa ve yasaya uygun olarak yazılmadığını, sağlık hizmeti ve hastanelerde "asıl iş" kavramının yanlış değerlendirildiğini, mevzuat gereği hastane idaresinin alt işveren üzerindeki denetim ve kontrol yetkisinin kullanılmasının, bidayet mahkemesince muvazaa olarak değerlendirilmesinin meri mevzuata aykırı düştüğünü, gerekçeli karardaki ve hükme esasa tespitleri kabul etmemekle birlikte bir an için kabul edilse dahi; alt işveren şirket nezdinde çalışan işçilerin zaman zaman ihtiyaç nedeniyle değişik alanlarda görevlendirilmiş olması veya hastane işyerinin özelliğinden kaynaklanan nedenlerle denetim» sevk ve idare konusunda hastane yöneticilerinin etkin bir rol üstlenmiş olması durumunun aralarındaki hukuki ilişkinin muvazaalı olduğunu göstermediğini, Kaldı ki; 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ve 4734 Kamu İhale Kanunu ve diğer mevzuat hükümlerinin yardımcı hizmetlerin alt işverenler yoluyla gördürülebilmesine cevaz verdiğini,

 

Gerekçeli karar da; davacının hangi birimde hangi işi yaptığı açık ve net belirtilmediğini, karara esas alınan bilirkişi raporunla da davacı açısından spesifik Bir değerlendirme yapılmaksızın genel gerekçeler ile muvazaa tespitine yer verildiğini,

 

Davacıların tek tek hangi işi yaptığı ve hastanede nerede çalıştığı konusunda raporlarda net ve ayrıntılı bir açıklatma bulunmamakla birlikte ne zaman ve hangi süreyle asıl işi yapanın yerine verildiğine dair de her davacı için ayrı ayrı tespit yapılmamış tüm davacıları geneller şekilde tek bir tespit yapılmış olup bu şekilde eksik incelemeye dayalı raporun hükme esas alınmasının açıkça hukuka aykırı olduğunu,

 

Her ne kadar Hastane'de çalışan veri giriş elemanları ile ilgili olarak"...hasta giriş-çıkış kayıtları ile istirahat raporu hazırlamak, kayıt yapmak gibi işlemleri yaparak çalıştıkları..." tespitlerine yer verilerek, muvazaa argümanı kurulmakta ise de; bilirkişice tespit edilen hususların, zaten işin tanımı bağlamında "veri girişi ve hasta yönlendirme işi" kapsamı içinde olduğunu kaldı ki davacı tanıklarının dahi aksi yönde beyanda bulunmadığının anlaşıldığını,

 

Dinlenen ve rapora esas alınan davacı tanıklarının her birinin aynı konuda ilgili Bakanlığa karşı açılmış ve devam etmekle olan davaları Bulunduğunu, ayrıca raporda yapılan tespit ve ulaşılan kanaatte yalnızca davacı tanıklarının ifadelerinin esas alındığını, davalı tanık ifadeleri irdelenmeden tek taraflı beyan dikkate alınarak tespitte bulunulduğunu ve rapora yaptıkları itirazların hiç nazara alınmadan bilirkişi raporu doğrultusunda hüküm kurulduğunu,

 

Genel itibariyle; hizmet alımı işi çerçevesinde yüklenici firma personeli olarak Hastanede çalışan veyahut iş akdi sona erip işçilik alacakları talebiyle Bakanlık ile diğer davalı işveren taşeron firmalar aleyhine İş Mahkemelerinde açılmış ve Yargıtay’ca onanarak kesinleşmiş birçok davada; Bakanlık ile İhaleleri alan davalı taşeron firmalar aleyhine "geçerli alt işveren-üst işveren ilişkisi bulunduğundan dolayı işçilik alacaklarından müşterek ve müteselsilen borçlu olarak hüküm tesis edilmesine" rağmen, işbu davalarda da muvazaa olgusunun tespiti yukarıda ifade edilen kararlarla birlikte değerlendirildiğinde açık ve bariz hukuki çelişki yarattığını belirterek yerel mahkeme kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

 

GEREKÇE:

 

İlk derece mahkemesi kararına konu dava ilave tediye alacağı davasıdır.

 

6772 sayılı "Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması ve 6452 Sayılı Kanunla 6212 Sayılı Kanunun 2'nci Maddesinin Kaldırılması Hakkında Kanun"un (kısaca 6772 sayılı Kanun) 1'nci maddesinde: "Umumi, mülhak ve hususi bütçeli dairelerle mütedavil sermayeli müesseseler, sermayesinin yarısından fazlası Devlete ait olan şirket ve kurumlarla belediyeler ve bunlara bağlı teşekkürler, 3460 ve 3659 sayılı kanunların şümulüne giren İktisadi Devlet Teşekkülleri ve diğer bilcümle kurum, banka, ortaklık ve müesseselerinde müstahdem olanlardan İş Kanununun şümulüne giren veya girmeyen yerlerde çalışmakta olan ve İş Kanununun muaddel birinci maddesindeki tarife göre işçi vasfında olan kimselere, ücret sistemleri ne olursa olsun, her yıl için birer aylık istihkakları tutarında ilave tediye yapılır" şeklinde düzenleme yapılmıştır.

 

Madde metninden anlaşılacağı üzere, ilave tediye alacağı, kural olarak, kamu işçilerine bahşedilmiş bir haktır. Ancak, kamu kurumlarıyla taşeron şirketler arasında imzalanan sözleşmelerin muvazaalı kabul edilmesi halinde iş hukuk anlamında asıl-alt işveren ilişkisinden bahsedilemeyeceğinden taşeron işçilerinin baştan beri asıl işveren olan kamu kurumlarının işçisi sayılması gerekeceği ve buna bağlı olarak kamu işçilerine tanınan tüm haklardan eşit bir şekilde yararlanmalarının mümkün hale geleceği açıktır.

 

Davada dinlenen tanıklar, alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından ilk derece mahkemesinin; "davalı bakanlığın alt işverenlik ilişkisi kurduğu muhtelif şirketler adına davacı ve arkadaşlarını sigortalı göstermek sureti ile çalıştırmaya başladığı, davacının davalının kadrolu sağlık işçileriyle aynı mekanlarda aynı işi yapmasına rağmen davalı işverenliğin alt işveren yönetmeliğine aykırı ve muvazaalı şekilde taşeronluk ilişkisi kurduğu şirketlerin sigortalısı olarak çalıştırıldığı; alt işverenler değişse dahi davacı ve diğer çalışanların aynı yerde aynı işi yapmaya devam ettikleri; davalı bakanlığa ait kadrolu amirlerden emir ve talimat aldıkları, hastanenin asli görevi olan sağlık hizmetleri ile ilgili asli işlerde çalıştıkları; alt işveren şirketlerin hastanede herhangi bir işyerlerinin ve organizasyonunun bulunmadığı; davacı ve arkadaşlarının doktor ve hemşire yardımcısı, hasta bakıcı, tıbbi evrakları takip gibi işlerde çalıştırıldığı; bu nedenle yapılan sözleşmenin başlangıçtan itibaren muvazaalı olduğu, buna göre 4857 sayılı İş Kanunu'nun 2/7. maddesi uyarınca davacının işe başlatıldığı tarihten itibaren davalı bakanlığın işçisi sayılması gerektiği kabul edilmiştir." şeklindeki gerekçesinin dosya içeriği, daha önce onanarak geçmiş olan ve davalının taraf olduğu benzer dosyalarda Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin kararları ile usul ve yasaya uygun bulunduğu değerlendirilmiştir.

 

Bu şekilde davalı bakanlık ile taşeron firmalar arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğunun kabulü ile davalı bakanlığa bağlı Darıca Ağız ve Diş Sağlığı Merkezinde ve Gebze Fatih Devlet Hastanesinde dava tarihi itibariyle 20/09/2012 tarihinden itibaren çalışmakta olan davacının, bakanlığın işçisi sayılması gerektiği ve 6772 sayılı yasa gereğince ilave tediye alacağına hak kazandığı Anlaşıldığından bu yöndeki mahkeme kararının yerinde olduğu değerlendirilmiş, aksi yöndeki davalı itirazlarına iştirak edilmemiştir.

 

Davalı tarafın istinaf başvurunun dairemizin 16.02.2017 tarih ve 2016/240 E, 2017/118 K sayılı ilamı ile; davalı vekilinin kendisine usulün uygun yapılan tebligat ile verilen süreye rağmen dosyanın gidiş-dönüş ve tebligat giderlerini 7 günlük kesin süre geçtikten sonra yatırdığından bahisle reddine karar verildiği, kararın davalıya tebliğinden sonra davalı vekili Av. N. Y.nın dilekçesine eklediği belge ile dosyanın gidiş-dönüş masrafı ile tebligat giderlerini süresinde yatırdığı görülmüştür. Bu nedenle dairemizin 16.02.2017 tarih ve 2016/240 E, 2017/118 K sayılı kararının kaldırılarak davanın esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır

 

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

 

1-) Davalı tarafın ilk derece mahkemesince kendisine usulüne uygun yapılan tebligat ile verilen süre içinde dosyanın gidiş-dönüş masrafı ve tebligat giderlerini 7 günlük kesin süre içinde yatırdığı anlaşıldığından dairemizin aksi yöndeki 16.02.2017 tarih ve 2016/240 E, 2017/118 K sayılı KARARININ KALDIRILMASINA;

 

2-) Davalının istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,

 

3-) Davalı Bakanlık harçtan muaf olduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,

 

4-) İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,

 

5-) Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,

 

Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda kesin olmak üzere 13/07/2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.


Bu sayfa 102 kez görüntülendi.
- Karara ilişkin daha detaylı bilgi almak için soru / cevap kısmından bize ulaşabilirsiniz -

Yargıtay Danıştay Sayıştay

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI


Bu Sitede yeralan verilerin tamamı ihalekararisor.com' a ait olup. İzinsiz kopyalanması ve yayınlanması izni verilmemiştir.

Web Tasarım İntramor