YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

İşçinin ihbar ve kıdem tazminatı haklarının ödenmesi şartıyla ayrılma talebinin istifa olarak değil, ikale (bozma sözleşmesi) yapma yönünde bir icap olarak değerlendirilmesi gerektiği hk.

Karar Özeti

Şarta bağlı istifa ise kural olarak geçerli değildir. Uygulamada en çok karşılaşılan şekliyle, işçinin ihbar ve kıdem tazminatı haklarının ödenmesi şartıyla ayrılma talebi istifa olarak değil, ikale (bozma sözleşmesi) yapma yönünde bir icap olarak değerlendirilmelidir.

Karar

 

 

İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ

 

24. HUKUK DAİRESİ

 

Esas Numarası: 2017/1083

 

Karar Numarası: 2017/732

 

Karar Tarihi: 04.05.2017

 

Davalı vekilinin istinaf başvurusu üzerine yapılan inceleme sonucu;

 

TARAFLARIN İDDİA ve SAVUNMALARININ ÖZETLERİ:

 

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının, davalı nezdinde 07.02.1994-27.11.2013 tarihleri arasında çalıştığını, davalı şirketin özelleştirme nedeniyle iş akdine son verildiğini ve kıdem tazminatı ödemesi yapıldığını, ihbar tazminatının ödenmediğini iddia ederek, ihbar tazminatının tahsilini talep etmiştir.

 

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının 4046 sayılı özelleştirme uygulamaları kapsamında kendi isteği işten ayrıldığını, 4857 sayılı kanunun 17. maddesi uyarınca ihbar tazminatı hakkının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

 

İLK DERECE MAHKEMESİ GEREKÇE ÖZETİ ve KARARI:

 

İlk Derece Mahkemesi'nce, davanın kabulüne karar verilmiştir.

 

İSTİNAF SEBEP ve GEREKÇELERİ:

 

Karara karşı, Davalı Vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

 

Davalı Vekili istinaf dilekçesinde, ''davacının ihbar tazminatı talep hakkı bulunmadığını'' ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

 

GEREKÇE:

 

Dava, ihbar tazminatı istemine ilişkindir.

 

Taraflar arasındaki uyuşmazlık, feshin nasıl ve ne şekilde gerçekleştiği, davacının ihbar tazminatı talep hakkı bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır.

 

Genel olarak “ fesih hakkı,” karşı tarafa yöneltilmesi gereken tek taraflı bir irade beyanı ile iş sözleşmesini derhal veya belirli bir sürenin geçmesiyle ortadan kaldırabilme yetkisi veren, bozucu yenilik doğuran bir haktır. İşçinin haklı nedenle iş sözleşmesini derhal feshi 4857 sayılı İş Kanununun 24. maddesinde düzenlenmiştir. İşçinin önelli fesih bildiriminin normatif düzenlemesi ise aynı yasanın 17. maddesinde ele alınmıştır. Bunun dışında Yasada işçinin istifası özel olarak düzenlenmiş değildir. İşçinin haklı bir nedene dayanmadan ve bildirim öneli tanımaksızın iş sözleşmesini feshi, istifa olarak değerlendirilmelidir. İstifa iradesinin karşı tarafa ulaşmasıyla birlikte iş ilişkisi sona erer. İstifanın işverence kabulü zorunlu değilse de, işverence dilekçenin işleme konulmamış olması ve işçinin de işyerinde çalışmaya devam etmesi halinde gerçek bir istifadan söz edilemez. Bununla birlikte istifaya rağmen tarafların belirli bir süre daha çalışma yönünde iradelerinin birleşmesi halinde, kararlaştırılan sürenin sonunda iş sözleşmesinin ikale yoluyla sona erdiği kabul edilmelidir.

 

Şarta bağlı istifa ise kural olarak geçerli değildir. Uygulamada en çok karşılaşılan şekliyle, işçinin ihbar ve kıdem tazminatı haklarının ödenmesi şartıyla ayrılma talebi istifa olarak değil, ikale (bozma sözleşmesi) yapma yönünde bir icap olarak değerlendirilmelidir.

 

İş Kanununda bu fesih türü yer almasa da, taraflardan birinin karşı tarafa ilettiği iş sözleşmesinin karşılıklı feshine dair sözleşme yapılmasını içeren bir açıklama (icap), ardından diğer tarafın da bunu kabulü ile bozma sözleşmesi (ikale) kurulmuş olur. Bozma sözleşmesinde icapta, iş ilişkisi karşı tarafın uygun irade beyanı ile anlaşmak suretiyle sona erdirmeye yönelmiştir. Bu sebeple, ikale sözleşmesi akdetmeye yönelik icap, fesih olarak değerlendirilip, feshe tahvil edilemez. İş ilişkisi taraflardan her birinin bozucu yenilik doğuran bir beyanla sona erdirmeleri mümkün olduğu halde, bu yola gitmeyerek karşılıklı anlaşma yoluyla sona erdirmelerinin nedenleri üzerinde de durmak gerekir. Her şeyden önce bozma sözleşmesi yapma konusunda icapta bulunanın makul bir yararının olması gerekir. Ayrıca bozma sözleşmesi kurulması için icapta belirtilen koşulların karşı tarafça aynı şekilde kabulü gerekir. Tarafların sona erme ve sonuçları yönünde iradelerinin birleşmemesi durumunda ikaleden sözedilemez. Keza bir tarafın sözleşme sona erdirilmesi yönünde irade açıklaması sonrası, diğer tarafın doğrudan sözleşmeyi fesih yoluna gitmesi icabı kabul ettiği anlamına gelmez.

 

Diğer taraftan 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkındaki Kanun 21. maddesinde “Bu Kanuna göre özelleştirme kapsamına alınan kuruluşların (iştirakler hariç) özelleştirmeye hazırlanması, özelleştirilmesi, küçültülmesi veya faaliyetlerinin kısmen ya da tamamen durdurulması, süreli ya da süresiz kapatılması veya tasfiye edilmesi nedeniyle; bu kuruluşlarda iş sözleşmesine dayalı olarak ücret karşılığı çalışanlardan iş sözleşmeleri tâbi oldukları iş kanunları ve toplu iş sözleşmeleri gereğince tazminata hak kazanacak şekilde sona ermiş olanlara, kanunlardan ve yürürlükteki toplu iş sözleşmelerinden doğan tazminatları dışında ilave olarak iş kaybı tazminatı ödenir” hükmü yer almaktadır.

 

Somut uyuşmazlıkta, davacının kamu kurumlarında 4/C kapsamında çalışmak üzere kıdem ihbar tazminatı ödenerek iş sözleşmesinin feshedilmesi şartlı olup doğrudan kendisi tarafından fesih yönünde irade açıklaması bulunmadığından istifa olarak nitelendirilemeyeceği gibi bozma sözleşmesi yapmaya yönelik bir irade beyanı (icap) olduğundan, fesih olarak da değerlendirilmez. Davacı kıdem tazminatı yanında ihbar tazminatının da ödenmesini talep etmektedir. Davalı ihbar tazminatı ödemeyeceğini beyan ettiğine göre bozma sözleşmesi yönünde icabın kabul edildiği sonucuna varılamaz. Zira bozma sözleşmesi yönünde taraf iradeleri fesih ve sonuçları yönünde birleşmemiştir. İş sözleşmesinin istifa sureti ile davacı ya da ikale yolu ile her iki taraf tarafından sona erdirildiğinden söz edilemez.

 

Davacının iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından 4046 sayılı kanunun 21. maddesi uyarınca önel verilmeksizin feshedildiği, davacının anılan yasa hükmü gereği kıdem tazminatı yanında ihbar tazminatına da hak kazandığı, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, Davalının yerinde bulunmayan istinaf itirazlarının reddi ile yazılı hüküm tesis edilmiştir.

 

HÜKÜM: Gerekçesi Açıklandığı Üzere;

 

1- Davalı Vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan REDDİNE;

 

2- Yargılama Giderleri Yönünden;

 

a-) 417,00 TL bakiye istinaf karar harcının Davalıdan alınarak Hazine'ye irad kaydına;

 

b-) Gerekçeli kararın, ilk derece mahkemesi'nce, taraflara re'sen tebliğine; davalı avansından karşılanmasına;

 

Dair, 5521 Sayılı İş Mahkemeleri Kanunu 8/3. maddesi gereğince, KESİN olarak, oybirliği ile karar verildi. 04/05/2017


Bu sayfa 100 kez görüntülendi.
- Karara ilişkin daha detaylı bilgi almak için soru / cevap kısmından bize ulaşabilirsiniz -

Yargıtay Danıştay Sayıştay

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI


Bu Sitede yeralan verilerin tamamı ihalekararisor.com' a ait olup. İzinsiz kopyalanması ve yayınlanması izni verilmemiştir.

Web Tasarım İntramor