III. OLAY VE OLGULAR
Olay günü devriye görevini ifa eden görevliler ..... Mah. 1092 Sokak No :20 önünde kapı ziline basan şahsın davranışlarından şüphelenerek yanına gittiklerinde, isminin ... olduğu öğrenilen bir bayanın kendilerine 4. kattan seslenerek beklemelerini istemesi üzerine sanık ile birlikte
beklemeye başladıkları...'ın dışarı çıkması üzerine, sanığın "Nasıl böyle aşağıya inersin" diyerek ...'a tokat attığı, bu nedenle... 'un kollukta alınan ifadesinde, eşi olan sanık ...'nin sürekli alkol ve uyuşturucu madde kullandığını beyan etmesi üzerine soruşturma başlatıldığı, sanığın alkol ve uyuşturucu madde kullandığını ikrar ettiği, böylelikle, uyuşturucu madde bulundurma ve kullanma suçu işlediği anlaşılmakla mahkûmiyetine karar verilmiştir.
IV. GEREKÇE
Kabul edilebilir bir temyiz başvurusu üzerine yapılan inceleme neticesinde;
15.02.2014 tarihinde eşinin şikayeti ve sanık hakkındaki uyuşturucu madde kullandığı beyanı üzerine başlatılan soruşturmada; olay yerinde ve kendisinde herhangi bir uyuşturucu ya da uyarıcı madde ele geçirilemeyen, daha önce kullandığını söylediği maddelerin de ele geçmemesi nedeniyle bu nitelikte olup olmadığı tespit edilemeyen, suç tarihinde uyuşturucu veya uyarıcı madde kullandığı teknik yöntemlerle de saptanmayan sanığın, soyut beyanı dışında, atılı suçu işlediğini somut bir olgu olarak ortaya koyan, her türlü şüpheden uzak, yeterli ve kesin delil bulunmadığı gözetilmeden, beraati yerine, mahkûmiyetine karar verilmesi, hukuka aykırı görülmüştür.
YARGITAY
10. CEZA DAİRESİ
Esas Numarası: 2020/18382
Karar Numarası: 2023/1660
Karar Tarihi: 01.03.2023
Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin, hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
A. Denizli Cumhuriyet Başsavcılığının, 28.03.2014 tarihli iddianamesi ile sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 191 inci maddesinin birinci fıkrası, 53 üncü maddesi, 54 üncü maddesi uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmıştır.
B. Denizli 8. Asliye Ceza Mahkemesinin, 20.11.2014 tarihli ve 2014/163 Esas, 2014/581 Karar sayılı kararı ile sanığın kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin birinci fıkrası, 62 inci maddesi uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına 6545 sayılı Kanun ile 5320 sayılı Kanun'a eklenen geçici 7 nci maddesinin ikinci fıkrası gereğince hükmün açıklanmasının 5 yıl süre ile geri bırakılmasına, 5320 sayılı Kanun'un geçici 7 inci maddesinin ikinci fıkrası ve 5237 sayılı Kanun'un 6545 sayılı Kanun'la değişik 191 inci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verilmiştir. Karar 27.11.2014 tarihinde itiraz edilmeden kesinleşmiştir.
C. Denizli Denetimli Serbestlik Müdürlüğü tarafından sanığın denetime uymadığının bildirilmesi üzerine yargılamaya devam edilerek, Denizli 8. Asliye Ceza Mahkemesinin 22.04.2016 tarihli 2016/164 Esas, 2016/353 Karar sayılı kararı ile sanığın kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin birinci fıkrası, 62 inci maddesi, 53 üncü maddesinin birinci, ikinci fıkrası ile üçüncü fıkrasının ilk cümlesi uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna karar verilmiştir.
D. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca hükmün bozulması yönünde karar verilmesi görüşünü içeren Tebliğname ile dava dosyası Daireye tevdi edilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanığın temyiz sebepleri özetle;
25.04.2016 tarihli dilekçesi ile yeterli delil olmadan verilen mahkûmiyet kararının adil olmadığını beyan ederek temyiz talebinde bulunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
Olay günü devriye görevini ifa eden görevliler ..... Mah. 1092 Sokak No :20 önünde kapı ziline basan şahsın davranışlarından şüphelenerek yanına gittiklerinde, isminin ... olduğu öğrenilen bir bayanın kendilerine 4. kattan seslenerek beklemelerini istemesi üzerine sanık ile birlikte beklemeye başladıkları...'ın dışarı çıkması üzerine, sanığın "Nasıl böyle aşağıya inersin" diyerek ...'a tokat attığı, bu nedenle... 'un kollukta alınan ifadesinde, eşi olan sanık ...'nin sürekli alkol ve uyuşturucu madde kullandığını beyan etmesi üzerine soruşturma başlatıldığı, sanığın alkol ve uyuşturucu madde kullandığını ikrar ettiği, böylelikle, uyuşturucu madde bulundurma ve kullanma suçu işlediği anlaşılmakla mahkûmiyetine karar verilmiştir.
IV. GEREKÇE
Kabul edilebilir bir temyiz başvurusu üzerine yapılan inceleme neticesinde;
15.02.2014 tarihinde eşinin şikayeti ve sanık hakkındaki uyuşturucu madde kullandığı beyanı üzerine başlatılan soruşturmada; olay yerinde ve kendisinde herhangi bir uyuşturucu ya da uyarıcı madde ele geçirilemeyen, daha önce kullandığını söylediği maddelerin de ele geçmemesi nedeniyle bu nitelikte olup olmadığı tespit edilemeyen, suç tarihinde uyuşturucu veya uyarıcı madde kullandığı teknik yöntemlerle de saptanmayan sanığın, soyut beyanı dışında, atılı suçu işlediğini somut bir olgu olarak ortaya koyan, her türlü şüpheden uzak, yeterli ve kesin delil bulunmadığı gözetilmeden, beraati yerine, mahkûmiyetine karar verilmesi, hukuka aykırı görülmüştür.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Denizli 8. Asliye Ceza Mahkemesinin 22.04.2016 tarihli 2016/164 Esas, 2016/353 Karar sayılı kararına yönelik sanığın temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
01.03.2023 tarihinde karar verildi.