YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

Cumhuriyet savcısının görevlendirmesi olmaksızın sanık ile telefon irtibatı sağlanarak sanığın iradesi dışında uyuşturucu madde satışına teşvik edilmesi halinde, elde edilen delillerin hukuka aykırı olduğu hk.

Karar Özeti

Cumhuriyet savcısının 5271 sayılı Kanun'un 160 vd. maddelerine göre yaptığı yazılı veya sözlü bir görevlendirme bulunmaksızın sanık ile telefon irtibatı sağlanarak serbest iradesi dışında uyuşturucu madde satışına teşvik edilmiştir. Böylece kışkırtıcı ajan gibi hareket eden kolluk görevlileri, sanığı suç işlemeye teşvik etmiştir.

4. Somut olayda; kolluk görevlilerinin Cumhuriyet savcısının bilgi ve talimatı bulunmaksızın, görev ve yetkileri dışına çıkarak, sanığı suça teşvik etmeleri suretiyle elde edilen delillerin hukuka aykırı olduğu ve Anayasanın 38 inci maddesinin altıncı fıkrası ve 5271 sayılı Kanun'un 206 ıncı maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca hükme esas alınamayacağı gözetilmeden, sanığın beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesi, kanuna aykırı görülmüştür.

Karar

YARGITAY

 

10. CEZA DAİRESİ

 

Esas Numarası: 2021/5901

 

Karar Numarası: 2023/16

 

Karar Tarihi: 09.01.2023

 

İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

 

I.HUKUKİ SÜREÇ

 

A. İstanbul Anadolu 9. Ağır Ceza Mahkemesinin, 14.01.2021 tarihli ve 2020/30 E., 2021/10 K. sayılı kararı ile sanığın uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 188 inci maddesinin üçüncü fıkrası, dördüncü fıkrasının (a) bendi, 62 nci maddesi, 52 nci maddesinin ikinci fıkrası, 53 üncü maddesinin birinci, ikinci fıkrası ile üçüncü fıkrasının ilk cümlesi uyarınca 12 yıl 6 ay hapis ve 25.000,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

 

B. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesinin, 17.02.2021 tarihli 2021/271 E., 2021/245 K. sayılı kararı ile, sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükümdeki hukuka aykırılıklar düzeltilerek, hükme yönelik sanık müdafiinin istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

 

C. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca ilk derece mahkemesi tarafından kurulan hükme ilişkin yapılan istinaf başvurusunun düzeltilerek esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesinin kararının hukuka uygun bulunması nedeniyle temyiz isteminin esastan reddi yönünde karar verilmesi görüşünü içeren tebliğname ile dava dosyası Daireye tevdi edilmiştir.

 

II. TEMYİZ SEBEPLERİ

 

Sanık müdafiinin temyiz sebepleri özetle;

 

1. Adil yargılanma ilkesinin ihlal edildiğine,

 

2. Delillerin hukuka aykırı şekilde toplandığına,

 

3. Kararın usul ve yasaya aykırı olduğuna,

 

ilişkindir.

 

III. OLAY VE OLGULAR

 

Temyizin kapsamına göre;

 

A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü

 

26/11/2019 tarihinde Kayışdağı Caddesi üzerinde polisler tarafından devriye görevi yapıldığı sırada, şüphe üzerine tanık ...'nın durdurulduğu ve yapılan kaba üst aramasında üzerinde uyuşturucu madde ele geçirildiği, tanık Hamza'nın polislere şifahen maddeyi sanık ...'dan aldığını ve sanığı yakalatabileceğini beyan etmesi üzerine, tanığın sanık ... ile tekrar görüştüğü ve akabinde buluşma yerine gittiği, polislerce göz takibi yapıldığı sırada tanık ile sanığın buluştukları, bir süre görüştükten sonra polislerin yanlarına geldiği, bu sırada sanık ...'ın yere uyuşturucu madde attığının görüldüğü ve sanık üzerinde yapılan aramada, tanıkta bulunan ve daha önceden seri numaraları alınmış 10 TL paranın ele geçtiği olayda, sanık ve tanık üzerinde aynı türde uyuşturucu madde ele geçirilmiş olduğu, tanıkta bulunan seri numaraları alınmış paranın satış sonrası sanıktan ele geçirildiği, sanığın kovuşturma aşamasında suçunu ikrar ederek 10 TL karşılığında tanığa uyuşturucu madde verdiğini kabul ettiği gerekçesiyle sanığın mahkûmiyetine karar verilmiştir.

 

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü

 

İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olay ve olgular konusunda, Bölge Adliye Mahkemesince sanık hakkında 5237 sayılı Kanun’un 188 inci maddesinin üçüncü fıkrasınca hükmolunan cezadan dördüncü fıkrasının (a) bendi uyarınca artırım yapılırken dosya içeriğine göre, sanığın tanık ...'ya uyuşturucu maddeyi sattığı yere ilişkin 5237 sayılı Kanun'un 188 inci maddesinin dördüncü fıkrasının (b) bendi kapsamında herhangi bir tespitin bulunmaması, mahkemece de söz konusu maddenin uygulanmaması karşısında "sanık tarafından satış yapılan yerin ilkokula bitişik bir sokak olması" ibaresine yer verilmesi ve sanığın üzerinde yapılan aramada ele geçirilen 45.00 TL paranın 10.00 TL'sinin tanık ... tarafından verildiğinin sabit olmasına karşın, tümünün sanığa iadesine karar verilmesinin kanuna aykırı olması nedeniyle hukuka aykırılıklar düzeltilerek İlk Derece Mahkemesi hükmüne yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

 

IV. GEREKÇE

 

5271 sayılı Kanun'un 288 ve 294 üncü maddelerinde yer alan düzenlemeler ile 289 uncu maddesinde sayılan kesin hukuka aykırılık halleri dikkate alınıp, sanık müdafiinin dilekçesinde belirttiği temyiz sebeplerinin hükmün hukuki yönüne ilişkin olduğu değerlendirilerek, anılan sebeplere bağlı olarak yapılan incelemede,

 

1. Olay tutanağına göre; kolluk görevlilerinin devriye görevlerini ifa ettikleri esnada daha önceden tanıdıkları tanık Hamza'yı görüp durdurdukları, yapılan kaba üst yoklamasında ele geçen uyuşturucu maddeyi Hamza'nın kendi rızasıyla pantolon cebinden çıkarıp görevlilere teslim ettiği ve uyuşturucu maddeyi kimden temin ettiği sorulduğunda sanığın adını vererek isterlerse sanığın yakalanmasında görevlilere yardımcı olabileceğini ifade ettiği, kolluk görevlilerinin de seri numarası kaydedilen 10,00 TL'yi Hamza'ya verdiği, Hamza'nın sanıkla buluşacağı yere gittiği ve dönüşte sanıktan aldığını söylediği uyuşturucu maddeyi kolluk görevlilerine teslim ettiği, sanık ...'ın da görevlileri görünce elindeki uyuşturucu maddeyi yere attığı ve sanıktan seri numarası daha önce alınan 10,00 TL'nin ele geçtiği anlaşılmıştır.

 

2. 5271 sayılı Kanun’un 2/e maddesi ve 161 inci maddesinin ikinci fıkrası ile 2559 sayılı Polis Vazife ve Salâhiyet Kanunu’nun Ek 6 ncı maddesi uyarınca, edinilen bilgi veya alınan ihbar veya şikâyet üzerine veya kendiliğinden bir suçla karşılaşan kolluğun olay yerinde kişilerin ve toplumun sağlığına, vücut bütünlüğüne veya malvarlığına zarar gelmemesi ve suçun delillerinin kaybolmaması ya da bozulmaması için gerekli acele tedbirleri aldıktan sonra durumu derhal Cumhuriyet savcısına bildirmesi ve Cumhuriyet savcısının talimatı doğrultusunda gerekli soruşturma işlemlerini yapması gereklidir.

 

3. Dosya içeriğine göre; olay tutanağında işlenmekte veya henüz işlenmiş olan ya da pek az önce işlenmiş bir suçun mevcudiyetini ortaya koyan somut şüphe sebepleri belirtilmediğinden 5271 sayılı Kanun'un 2 nci maddesinin (j) bendi ile 2559 sayılı Kanun'un 13/A maddesi kapsamında suçüstü halinin varlığından bahsetmek mümkün olmadığı halde, sanık hakkında uyuşturucu madde ticareti yaptığına dair bilgi alınması üzerine Cumhuriyet savcısına haber verilerek bilgisi dahilinde sanık hakkında işlem yapılması gerekirken, Cumhuriyet savcısının 5271 sayılı Kanun'un 160 vd. maddelerine göre yaptığı yazılı veya sözlü bir görevlendirme bulunmaksızın sanık ile telefon irtibatı sağlanarak serbest iradesi dışında uyuşturucu madde satışına teşvik edilmiştir. Böylece kışkırtıcı ajan gibi hareket eden kolluk görevlileri, sanığı suç işlemeye teşvik etmiştir.

 

4. Somut olayda; kolluk görevlilerinin Cumhuriyet savcısının bilgi ve talimatı bulunmaksızın, görev ve yetkileri dışına çıkarak, sanığı suça teşvik etmeleri suretiyle elde edilen delillerin hukuka aykırı olduğu ve Anayasanın 38 inci maddesinin altıncı fıkrası ve 5271 sayılı Kanun'un 206 ıncı maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca hükme esas alınamayacağı gözetilmeden, sanığın beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesi, kanuna aykırı görülmüştür.

 

V. KARAR

 

Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle sanık müdafiinin temyiz istemi yerinde görüldüğünden İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesinin, 17.02.2021 tarihli 2021/271 Esas ve 2021/245 Karar sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

 

Bozmanın niteliğine göre sanığın SALIVERİLMESİNE, başka bir suçtan hükümlü ya da tutuklu bulunmadığı takdirde salıverilmesinin sağlanması için ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına yazı yazılmasına,

 

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca İstanbul Anadolu 9. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

 

09.01.2023 tarihinde karar verildi.


Bu sayfa 124 kez görüntülendi.
- Karara ilişkin daha detaylı bilgi almak için soru / cevap kısmından bize ulaşabilirsiniz -

Yargıtay Danıştay Sayıştay

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI


Bu Sitede yeralan verilerin tamamı ihalekararisor.com' a ait olup. İzinsiz kopyalanması ve yayınlanması izni verilmemiştir.

Web Tasarım İntramor