d-Gizli soruşturmacı, adli kolluk görevlisi de olsa delil toplama faaliyetlerini 5271 sayılı Kanun'un 2 nci maddesinin (e) bendi ve 161 inci maddesinin ikinci fıkrası ile 2559 sayılı Polis Vazife ve Salâhiyet Kanunu’nun ek 6. maddesine uygun bir biçimde gerçekleştirmesi halinde ele geçirilen deliller hükme esas alınabilecek olup, görevlilerin kışkırtıcı ajan sayılabilecek şekilde faili suç işlemeye teşvik ettiği hallerde de ele geçirilen deliller hükme esas alınamayacak olması karşısında, gizli soruşturmacıların tanık olarak dinlenilerek sanıkla tanışma, irtibat kurma ve alışveriş hususlarının ayrıntılı bir biçimde belirlenmesi suretiyle sanığın önceden suç işleme kastının bulunup bulunmadığı, soruşturma yapan adli kolluk görevlisinin kışkırtıcı ajan gibi gibi hareket edip etmediği hususu belirlenmeden eksik araştırma ile sanığın mahkumiyetine karar verilmesi, nedenleriyle hüküm hukuka aykırı görülmüştür.
YARGITAY
10. CEZA DAİRESİ
Esas Numarası: 2022/15406
Karar Numarası: 2023/447
Karar Tarihi: 23.01.2023
Sanık hakkında bozma üzerine kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
A. Kocaeli 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 25.02.2014 tarihli, 2014/33 esas ve 2014/53 sayılı kararı ile sanığın uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 188 inci maddesinin üçüncü fıkrası, 62 nci maddesi, 52 nci maddesinin ikinci fıkrası, 53 üncü maddesinin birinci, ikinci fıkrası ile üçüncü fıkrasının ilk cümlesi uyarınca 4 yıl 2 ay hapis ve 80 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğunun uygulanmasına karar verilmiştir.
B. Kocaeli 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 25.02.2014 tarihli, 2014/33 esas ve 2014/53 Karar sayılı kararının sanık müdafii tarafından temyizi üzerine Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 26/12/2019 tarihli ve 2017/630 Esas, 2019/9074 Karar sayılı kararı ile;
1. Gizli soruşturmacı talep yazıları ve görevlendirme kararlarınının dosyada bulunmaması nedeniyle bozulmasına karar verilmiştir.
C. Kocaeli 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 27/10/2021 tarihli, 2020/45 Esas ve 2021/350 Karar sayılı kararı ile sanığın uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan, 5237 sayılı Kanun'un 188 inci maddesinin üçüncü fıkrası, 62 nci maddesi, 52 nci maddesinin ikinci fıkrası, 53 üncü maddesinin birinci, ikinci fıkrası ile üçüncü fıkrasının ilk cümlesi uyarınca 4 yıl 2 ay hapis ve 80 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğunun uygulanmasına karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A.Sanık müdafiinin temyiz sebepleri
1. Yargıtay ilamında belirtilen eksiklikler giderilmeden karar verildiğine,
2. Örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenmeyen suçlar için gizli soruşturmacı görevlendirilemeyeceğine,
3. Eylemin kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu oluşturacağına,
4. Delillerin hukuka aykırı şekilde toplandığına ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Sanık ...'ın olay günü alıcı görüntüsüyle yanına giden görevlilere uyuşturucu maddeyi para karşılığında sattığı, dosyada bulunan ve alışverişi görüntülü ve sesli olarak tespit eden kayıtlarla da bu eylemin belirlendiği gerekçesiyle sanığın mahkûmiyetine karar verildiği anlaşılmıştır.
IV. GEREKÇE
Kocaeli 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 2013/157 D. İş sayılı kararının dosya içerisinde bulunduğu belirlenmekle, tebliğnamenin bu yöndeki belirlemesine iştirak olunmamıştır.
Sanıkla daha önce tanışan gizli soruşturmacıların sanığı arayıp buluşma ayarlamaları ve sanığın gizli soruşturmacılara net 1 gram esrar satması şeklinde gerçekleşen olayda;
Gizli soruşturmacı görevlendirilmesine ilişkin kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan 5271 sayılı Kanun'un 139 uncu maddesine göre gizli soruşturmacı görevlendirilebilmesi için işlenen suçun kanunda sayılan ve gizli soruşturmacı kullanılabilecek suçlardan olması, suçun işlendiği konusunda somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebeplerinin bulunması, başka yolla delil elde etme imkanının bulunmaması, suçun örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenmiş bir suç olması ve yetkili ve görevli mahkemece bir karar verilmesi gerekir.
Dava konusu suç uyuşturucu madde ticareti yapma suçu olduğu halde, örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen suç olmadığı, zira 5271 sayılı Kanun'un 39 uncu maddesinin dördüncü fıkrasına göre örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenmeyen suçlarda gizli soruşturmacı görevlendirilemeyeceği; yine aynı Kanun'un "Teknik Araçlarla İzleme" başlıklı 140 ıncı maddesindeki düzenlemeye göre, sanığın teknik araçlarla izlenmesine ilişkin bir karar bulunmadığı, gizli soruşturmacı görevlendirilmesine ilişkin karara dayanılarak ve 5271 sayılı Kanun'un 140 ıncı maddesi uyarınca ayrıca bir karar alınmadan teknik araçlarla izleme ve görüntüleme ve ses alma işlemi yapıldığı dosya kapsamından anlaşılmıştır.
Mahkemece suçun sübutu gizli soruşturmacı faaliyetleri ile teknik araçlarla izleme sonucu elde edilen kayıtlara ve sanığın ikrarına dayandırılmıştır. 5271 sayılı Kanun'un 217 nci maddesine göre sanıklara atılı suç hukuka uygun şekilde elde edilmiş her türlü delille ispat edilebilir. Hukuka uygun olmayan teknik araçlarla izleme sonucu elde edilen delile dayanılarak sübuta gidilmesi mümkün değildir.Yapılan soruşturma işlemleri kovuşturma kapsamı ve tüm dosya içeriğine göre sonuç olarak;
a-Suçun sübutunun tespiti için sanıklardan uyuşturucu madde alma - temin etme eylemini gerçekleştiren gizli soruşturmacılar kolluk görevlisi ise "suçu ve faili belirleme, suçla ilgili delilleri toplama" konusunda faaliyette bulunabileceklerinden, öncelikle gizli soruşturmacıların adli kolluk görevlisi olup olmadığının sorulması, adli kolluk görevlisi ise 5271 sayılı Kanun'un 139 uncu maddesinin üçüncü fıkrası hükmü de gözetilerek tanık olarak dinlenilip sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
b- Sanık hakkında 5271 sayılı Kanun'un 140 ıncı maddesi uyarınca teknik araçlarla izlemeye ilişkin verilmiş bir kararın bulunup bulunmadığı, bulunuyor ise hukuki denetime olanak sağlayacak şekilde aslı veya onaylı örneği getirtilerek bu dosya içine konulması; yoksa bu yöntemle elde edilen bilgilerin delil olarak değerlendirilemeyeceği hususu gözetilmeden ve sanığın beyanları da dikkate alınarak hakkında 5237 sayılı Kanun'un 192 nci maddesinin üçüncü fıkrasında öngörülen etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı tartışılmadan eksik araştırma ile hükümler kurulması,
Kabule göre de;
c-Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmesine rağmen gizli soruşturmacı talep yazılarının denetime olanak verecek şekilde aslı veya onaylı örneklerinin dosyaya getirtilmeden karar verilmesi,
d-Gizli soruşturmacı, adli kolluk görevlisi de olsa delil toplama faaliyetlerini 5271 sayılı Kanun'un 2 nci maddesinin (e) bendi ve 161 inci maddesinin ikinci fıkrası ile 2559 sayılı Polis Vazife ve Salâhiyet Kanunu’nun ek 6. maddesine uygun bir biçimde gerçekleştirmesi halinde ele geçirilen deliller hükme esas alınabilecek olup, görevlilerin kışkırtıcı ajan sayılabilecek şekilde faili suç işlemeye teşvik ettiği hallerde de ele geçirilen deliller hükme esas alınamayacak olması karşısında, gizli soruşturmacıların tanık olarak dinlenilerek sanıkla tanışma, irtibat kurma ve alışveriş hususlarının ayrıntılı bir biçimde belirlenmesi suretiyle sanığın önceden suç işleme kastının bulunup bulunmadığı, soruşturma yapan adli kolluk görevlisinin kışkırtıcı ajan gibi gibi hareket edip etmediği hususu belirlenmeden eksik araştırma ile sanığın mahkumiyetine karar verilmesi, nedenleriyle hüküm hukuka aykırı görülmüştür.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Kocaeli 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 27.10.2021 tarihli, 2020/45 esas ve 2021/350 Karar sayılı kararına yönelik sanık müdafiinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,23.01.2023 tarihinde karar verildi.