Somut olayda ise; suça sürüklenen çocuğun müştekinin iş yerinden 100 TL bozuk para çaldığı anlaşılmakla;suça sürüklenen çocuk hakkında TCK'nın 145. maddesi hükümlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmeden “suça sürüklenen çocuğun yaşı büyük sanık ile birlikte mağdura ait iş yerinde kasada bulunan 100 TL paranın tamamını aldıkları, daha fazla para bulunması halinde bu miktarı da alacakları ." biçimindeki yasal ve yeterli olmayan gerekçeyle söz konusu maddenin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi,
2. Ceza Dairesi 2021/3790 E. , 2022/17150 K.
•
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Çocuk Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık, iş yeri dokunulmazlığının ihlali, mala zarar verme
HÜKÜM : Mahkumiyet
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
I-Suça sürüklenen çocuk hakkında mala zarar verme suçundan kurulan hükme yönelik yapılan temyiz itirazının incelenmesinde;
14/04/2011 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 31/03/2011 tarih ve 6217 sayılı Kanun'un 26. maddesi ile 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun yürürlük uygulama şekli hakkında Kanun'a eklenen geçici 2. maddesi gereğince doğrudan hükmolunan 3000 TL dahil adli para cezasına mahkumiyet hükümlerinin temyizi mümkün olmadığından suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz isteminin CMUK'un 317. maddesi gereğince istem gibi REDDİNE,
II-Suça sürüklenen çocuk hakkında iş yeri dokunulmazlığının ihlali ve hırsızlık suçlarından kurulan hükümlere yönelik yapılan temyiz itirazının incelenmesinde;
Dosya içeriğine göre diğer temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir. Ancak,
1- 5237 sayılı TCK'nın 61/1. maddesine göre malın değerinin az ya da çok olması, cezanın temel cezanın belirlenmesinde alt sınırdan uzaklaşmak için bir kriter olup, hırsızlık suçuna konu malın değerinin az olmasının TCK'nın 145. maddesinde ayrı olarak düzenlenmesi, kanun koyucunun hırsızlık suçunda malın değerinin az olmasına verdiği önemi göstermektedir. Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 15.12.2009 gün ve 6/242-291 sayılı içtihadında belirtildiği üzere, "...daha çoğunu alabilme olanağı varken yalnızca gereksinimi kadar ve değer olarak az olan şeyi alma" görüşünün, TCK'nın 145. madde uygulamasında bütünüyle reddedilmesi mümkün değil ise de, maddenin yalnızca bu tanımlamayla sınırlandırılması da olanaklı değildir. 145. maddenin gerek ilk şekli, gerekse değiştirilmiş biçimi; ortak tanımlama ile, hırsızlık suçunun konusunu oluşturan değerin az olmasını temel almaktadır. TCK'nın 145. maddesine göre, faile verilen cezada indirim yapılabilmesi için malın değerinin az olması yeterli olup, hâkim indirim oranını TCK'nın 3. maddesinde öngörüldüğü üzere “İşlenilen fiilin ağırlığıyla orantılı” olacak şekilde saptamalıdır.
Değer azlığı nedeniyle ceza vermekten vazgeçme kararı verilecek ise; malın değerinin azlığı yanında “Suçun işleniş şekli ve özellikleri” de dikkate alınmalıdır. TCK'nın 145. maddesinin uygulanmasında hâkime takdir hakkı tanınmış olup, hâkim takdir hakkını kullanırken keyfiliğe kaçmadan, her somut olaya uygun, yasal ve yeterli gerekçe göstermek suretiyle uygulama yapmalıdır.
Somut olayda ise; suça sürüklenen çocuğun müştekinin iş yerinden 100 TL bozuk para çaldığı anlaşılmakla;suça sürüklenen çocuk hakkında TCK'nın 145. maddesi hükümlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmeden “suça sürüklenen çocuğun yaşı büyük sanık ile birlikte mağdura ait iş yerinde kasada bulunan 100 TL paranın tamamını aldıkları, daha fazla para bulunması halinde bu miktarı da alacakları ." biçimindeki yasal ve yeterli olmayan gerekçeyle söz konusu maddenin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi,
2-Suça sürüklenen çocuk hakkında 5237 sayılı TCK’nın 142/2-h ve 143. maddeleri gereği belirlenen 7 yıl 6 ay hapis cezasından aynı yasanın 31/3. maddesi gereği 1/3 oranında indirim yapılırken hesap hatası yapılarak 5 yıl yerine 4 yıl 12 ay olarak hesaplanması,
3-Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 20.11.2018 tarihli ve 2016/6-986 E., 2018/554 K. sayılı içtihadında belirtildiği üzere 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu'nun 35. maddesi ve Çocuk Koruma Kanunu'nun Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki Yönetmeliğin 20 ve 21. maddeleri uyarınca; fiil işlendiği sırada 15 yaşını doldurmuş olup 18 yaşını tamamlamamış olan içerisinde bulunan suça sürüklenen çocuğun işlediği fiillerin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiillerle ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin olup olmadığının takdiri bakımından, mahkemece sosyal inceleme raporu alınmadan veya alınmaması durumunda gerekçesi kararda gösterilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz nedenleri bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan,hükmün açıklanan nedenlerle isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 19.10.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.