2. Hükümlünün eylemi neticesinde mağdurda meydana gelen yaralanmaya ilişkin olarak;
a) Yalova Devlet Hastanesince tanzim olunan, 18.12.2020 tarihli; "sol el 3, 4, 5. parmak falangeal eklem seviyesinde dorsal yüzde 0,5x0,5 cm.'lik abrazyon, sol el 2. parmak distal falanks distalinde fraktür, sağ alın saçlı deri başlangıcında 2x1 cm.'lik kısmen yeşil renkli ekimoz alanı, sol kaş bitiminde 0,5 cm.'lik epidermisi ilgilendiren abrazyon olduğu, mevcut haliyle hayati tehlikesinin olmadığı, kati raporun ortopedi hekimi tarafından verilmesinin uygun olduğu,"
b) Yalova Devlet Hastanesi'nde görevli ortopedi ve travmatoloji uzmanınca tanzim olunan, 09.03.2021 tarihli; "sol el 2. parmak distal falanks kırığı olduğu, iyileşmenin devam ettiği, kati hekim raporun 3 ay sonra adli tabiplik tarafından verileceği yaralanmasının basit tıbbi müdahale ile giderilebileceği, vücudunda kırık olduğu,"
c) Adlî Tıp Kurumu Yalova Adlî Tıp Şube Müdürlüğünce tanzim olunan, 15.06.2021 tarihli; "Şahıs hakkında kati rapor düzenlenebilmesi için; adli raporunda belirtilen olay tarihli kemik kırığını gösterir grafilerin temin edilerek Adli Tıp Şube Müdürlüğümüze gönderilmesi gerektiği,"
Görüşlerini içerir adlî muayene raporları dava dosyasında bulunmaktadır.
Mahkemece mağdurun kemik kırığını gösterir grafilerinin temin edilmediği ve yeniden adlî raporunun alınmadığı belirlenmiştir. Mağdurun tüm tedavi evrakları, film ve grafileri ile geçici ve kesin raporları ile birlikte en yakın Adlî Tıp Kurumu ilgili Şube Müdürlüğüne sevki sağlanarak, kemik kırığına neden olan yaralanmanın, hayat fonksiyonlarına etki derecesi hususunda 5237 sayılı Kanun'un 86 ncı ve 87 nci maddelerinde belirtilen ölçütlere uygun olarak rapor temin edilmesi gerekmektedir.
YARGITAY
1. CEZA DAİRESİ
Esas Numarası: 2022/13964
Karar Numarası: 2023/21
Karar Tarihi: 09.01.2023
Yalova 5. Asliye Ceza Mahkemesinin, 12.01.2022 tarihli ve 2021/186 Esas, 2022/15 Karar sayılı kararı ile hükümlü hakkında neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun (5237 sayılı Kanun) 86 ncı maddesinin birinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (a) bendi, 87 nci maddesinin üçüncü fıkrası, 32 nci maddesinin ikinci fıkrası, 57 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca 1 yıl 10 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, akıl hastalarına özgü güvenlik tedbiri uygulanmasına, yüksek güvenlikli sağlık kurul[m]unda koruma ve tedavi altına alınmasına ilişkin hükmün, istinaf edilmeksizin 17.02.2022 tarihinde usûlüne uygun şekilde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Adalet Bakanlığının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (5271 sayılı Kanun) 309 uncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca, 24.10.2022 tarihli ve 2022/12164 sayılı evrakı ile kanun yararına bozma istemine istinaden düzenlenen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 09.12.2022 tarihli ve KYB-2022/135835 sayılı Tebliğnamesi ile dava dosyası Daireye gönderilmekle, gereği düşünüldü:
I. İSTEM
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 09.12.2022 tarihli ve KYB-2022/135835 sayılı kanun yararına bozma isteminin;
“1) Mahkemece sanığın işlediği fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin önemli derecede azaldığının kabul edilmiş olması karşısında, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 150. maddesinin 2. fıkrasındaki “Müdafii bulunmayan şüpheli veya sanık; çocuk, kendisini savunamayacak derecede malul veya sağır ve dilsiz ise, istemi aranmaksızın bir müdafi görevlendirilir.” şeklindeki düzenlemeye nazaran, 5237 sayılı Kanun’un 32/2. maddesi kapsamında kısmi akıl hastalığı bulunan sanığa zorunlu müdafii tayininin gerektiği gözetilmeden, savunma hakkının kısıtlanması suretiyle yargılamaya devamla yazılı şekilde karar verilmesinde,
2) Sanığın, babası olan müştekiyi vücudunda kemik kırılmasına neden olacak şekilde yaraladığı somut olay sonrasında, 09.03.2021 tarihli durumu bildirir geçici adli muayene raporunda müştekinin basit tıbbi müdahale ile giderilemez ve vücudunda kemik kırığı olacak şekilde yaralandığının belirtilmesini müteakip, yapılan soruşturma ve kovuşturma sırasında 5237 sayılı Kanun'un 87/3. maddesi kapsamında müştekinin yaralanmasına ilişkin kati rapor alınmadığı anlaşılmakla, söz konusu kati raporun aldırılmasını müteakip, sonucuna göre sanığın hukukî durumunun tayin ve takdir edilmesi gerektiğinin gözetilmemesinde,
İsabet görülmemiştir. ”
Şeklindeki gerekçeye dayandığı anlaşılmıştır.
II. GEREKÇE
1. 5271 sayılı Kanun’un, “Müdafiin görevlendirilmesi” başlıklı 150 nci maddesinin, inceleme konusu ile ilgili olan ikinci fıkrası;
“...
(2) Müdafii bulunmayan şüpheli veya sanık; çocuk, kendisini savunamayacak derecede malul veya sağır ve dilsiz ise, istemi aranmaksızın bir müdafi görevlendirilir.
...”
Şeklinde düzenlenmiştir.
5271 sayılı Kanun’un 150 nci maddesinin ikinci fıkrası, sanığın kendisini savunamayacak derecede malul olduğu durumlarda, açık bir istem bulunmasa, hatta ilgilisi açıkça müdafi istemediğini beyan etse dahi müdafi görevlendirme zorunluluğu getirmektedir.
Kanun, akıl hastalığı olarak adlandırılan birtakım psişik bozukluklar nedeniyle, insanların davranışlarının hukukî anlamlarını, sonuçlarını algılama ve davranışlarını yönlendirme yeteneklerinden yoksun olmaları durumunda ilgili soruşturma ya da kovuşturmalarda bir müdafiin hukukî yardımından faydalandırılmayı adaletin selâmeti açısından zorunlu görmüş ve bunu sanık veya şüphelinin isteğine bağlı tutmadığı gibi bu hususta hiçbir istisnaya da yer vermemiştir.
Bu kapsamda inceleme konusu dava dosyası değerlendirildiğinde; hakkında, İstanbul Prof. Dr. Mazhar ... Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesince tanzim olunan, 13.10.2021 tarihli sağlık kurulu raporunda, "hükümlünün şizoafektif bozukluk nedeniyle ceza sorumluluğunun azalmış olduğu" görüşü açıklanan hükümlünün, sağlık durumu nedeniyle kendisini savunamayacak derecede malul olduğunun sağlık kurulu raporu ile sabit olduğu anlaşılmıştır.
2. Hükümlünün eylemi neticesinde mağdurda meydana gelen yaralanmaya ilişkin olarak;
a) Yalova Devlet Hastanesince tanzim olunan, 18.12.2020 tarihli; "sol el 3, 4, 5. parmak falangeal eklem seviyesinde dorsal yüzde 0,5x0,5 cm.'lik abrazyon, sol el 2. parmak distal falanks distalinde fraktür, sağ alın saçlı deri başlangıcında 2x1 cm.'lik kısmen yeşil renkli ekimoz alanı, sol kaş bitiminde 0,5 cm.'lik epidermisi ilgilendiren abrazyon olduğu, mevcut haliyle hayati tehlikesinin olmadığı, kati raporun ortopedi hekimi tarafından verilmesinin uygun olduğu,"
b) Yalova Devlet Hastanesi'nde görevli ortopedi ve travmatoloji uzmanınca tanzim olunan, 09.03.2021 tarihli; "sol el 2. parmak distal falanks kırığı olduğu, iyileşmenin devam ettiği, kati hekim raporun 3 ay sonra adli tabiplik tarafından verileceği yaralanmasının basit tıbbi müdahale ile giderilebileceği, vücudunda kırık olduğu,"
c) Adlî Tıp Kurumu Yalova Adlî Tıp Şube Müdürlüğünce tanzim olunan, 15.06.2021 tarihli; "Şahıs hakkında kati rapor düzenlenebilmesi için; adli raporunda belirtilen olay tarihli kemik kırığını gösterir grafilerin temin edilerek Adli Tıp Şube Müdürlüğümüze gönderilmesi gerektiği,"
Görüşlerini içerir adlî muayene raporları dava dosyasında bulunmaktadır.
Mahkemece mağdurun kemik kırığını gösterir grafilerinin temin edilmediği ve yeniden adlî raporunun alınmadığı belirlenmiştir. Mağdurun tüm tedavi evrakları, film ve grafileri ile geçici ve kesin raporları ile birlikte en yakın Adlî Tıp Kurumu ilgili Şube Müdürlüğüne sevki sağlanarak, kemik kırığına neden olan yaralanmanın, hayat fonksiyonlarına etki derecesi hususunda 5237 sayılı Kanun'un 86 ncı ve 87 nci maddelerinde belirtilen ölçütlere uygun olarak rapor temin edilmesi gerekmektedir.
Hükümlü hakkında 5237 sayılı Kanun'un 87 nci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca artırım oranı belirlenirken kemik kırığının, mağdurun vücudunda meydana getirdiği hayat fonksiyonlarına etki derecesi dikkate alınarak 5237 sayılı Kanun'un 3 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer verilen cezada orantılılık ilkesi gözetilmelidir.
3. Hükümlünün sağlık durumuna göre, talebi olmasa dahi zorunlu müdafi atanması gerektiği dikkate alınmadan savunma hakkı kısıtlanmak suretiyle mahkûmiyetine karar verilmesi ve mağdurun yaralanmasına ilişkin kesin adlî muayene raporu alınmadan yetersiz rapora istinaden yargılamaya devam edilmesi Kanun’a aykırı olup kanun yararına bozma talebi yerinde görülmüştür.
III. KARAR
1. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteminin KABULÜNE,
2. Yalova 5. Asliye Ceza Mahkemesinin, 12.01.2022 tarihli ve 2021/186 Esas, 2022/15 Karar sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin üçüncü fıkrası gereği, oy birliğiyle KANUN YARARINA BOZULMASINA,
5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin dördüncü fıkrasının (b) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
09.01.2023 tarihinde karar verildi.