YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

Cumhuriyet savcısı tarafından iddianame konusu fiilin, iddianamede nitelendirilen suçu oluşturmayıp, başka bir suçu oluşturması halinde mahkemece sanığa veya varsa müdafiine ek savunma hakkı tanınması gerektiği hk.

Karar Özeti

5271 sayılı CMK’nin 225. maddesi uyarınca mahkemeler iddianamede belirtilen olayla bağlı olup, davasız yargılama olmaz ilkesi uyarınca açılmayan bir davadan dolayı hüküm kuramazlar. CMK’nin 170. maddesi gereğince kamu davası açma görevi Cumhuriyet savcısına aittir. Cumhuriyet savcısı tarafından iddianame konusu fiilin, iddianamede nitelendirilen suçu oluşturmayıp, başka bir suçu oluşturması, diğer bir deyişle suçun hukuki nitelendirmesinin değişmesi ve değişen bu niteliğin mahkemenin görev alanında yer alan bir suçu oluşturması halinde mahkemece CMK’nin 226. maddesi uyarınca sanığa veya varsa müdafiine ek savunma hakkı tanınmak suretiyle aynı Kanun'un 223. maddesinde belirtilen hüküm veya hükümlerin verilmesi, değişen niteliğin mahkemenin görevini aşması halinde ise CMK’nin 5. maddesi uyarınca görevsizlik kararıyla işin görevli mahkemeye gönderilmesi gerekmektedir. İddianamede yer verilmeyen, başka bir anlatımla kamu davasına konu edilmeyen bir fiilden dolayı, ek savunma hakkı suretiyle hüküm tesisi veya görevsizlik kararıyla işin görevli mahkemeye gönderilmesi olanaklı değildir.

Karar

YARGITAY

 

1. CEZA DAİRESİ

 

Esas Numarası: 2022/11584

 

Karar Numarası: 2022/9833

 

Karar Tarihi: 12.12.2022

 

(KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİ)

 

Kasten yaralama suçundan sanık ...'nin, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 86/2, 86/3-e, 43, 35 ve 62/1. maddeleri gereğince 2 ay 29 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Gaziosmanpaşa 15. Asliye Ceza Mahkemesinin 08.05.2015 tarihli ve 2015/245 Esas, 2015/11 Karar sayılı kararının 09.09.2015 tarihinde kesinleşmesini müteakip, sanığın denetim süresi içerisinde 26.05.2017 tarihinde işlediği kasıtlı suçtan mahkum olduğunun ihbar edilmesi üzerine, hakkındaki hükmün açıklanmasına ve sanığın 5237 sayılı Kanun'un 86/2, 86/3-e, 43, 35 ve 62/1. maddeleri gereğince 2 ay 29 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Gaziosmanpaşa 15. Asliye Ceza Mahkemesinin 14.03.2019 tarihli ve 2018/556 Esas, 2019/224 Karar sayılı kararına karşı Adalet Bakanlığının 08.08.2022 tarihli ve 2021/7447 sayılı yazısıyla kanun yararına bozma isteminde bulunulduğundan bu işe ait dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 02.11.2022 tarihli ve 2022/113553 sayılı tebliğnamesi ile Dairemize gönderilmekle incelendi.

 

Mezkur ihbarnamede;

 

Dosya kapsamına göre;

 

1)5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 225. maddesindeki; "Hüküm ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir. Mahkeme fiilin nitelendirilmesinde iddia ve savunmalarla bağlı değildir." şeklindeki düzenleme gereğince, hangi fail ve fiili hakkında dava açılmış ise ancak o fail ve fiili hakkında yargılama yapılarak hüküm verilebileceği, iddianamede anlatılan olayın dışında bir fail ve fiilin yargılanması söz konusu olduğunda ise suç duyurusunda bulunulması ve iddianame ile dava açılması halinde de gerekli görüldüğünde her iki iddianame ile açılan davaların birleştirilmesi yoluna gidebileceği, somut olayda, Gaziosmanpaşa Cumhuriyet Başsavcılığının 04.11.2013 tarihli ve 2013/16915 soruşturma, 2013/10302 Esas, 2013/3271 sayılı iddianamesinde olayın "...'ın ele geçirilemeyen av tüfeği ile ..., ... ve ...'ın içinde bulunduğu ... plakalı araca ateş ettiği ve araca zarar verdiği" şeklindeki anlatım biçimi ve uygulanması istenen 5237 sayılı Kanun'un 106/2-a, 151/1, 43/2, 29/1 ve 53/1. maddelerine göre, sanık hakkında, kasten yaralama suçundan 5271 sayılı Kanun'un 170. maddesine uygun olarak açılmış bir davanın bulunmadığı ve atılı silahla tehdit suçundan herhangi bir karar verilmediğinin anlaşılması karşısında; hükmün konusunun iddianamede gösterilen eylemle sınırlı olduğu gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesinde,

 

Kabule göre de;

 

2)5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 43. maddesinde yer alan “(1) Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilir. Ancak bu ceza, dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılır. Bir suçun temel şekli ile daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli şekilleri, aynı suç sayılır. (Ek cümle: 29.6.2005 – 5377/6 md.) Mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda da bu fıkra hükmü uygulanır. (2) Aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda da, birinci fıkra hükmü uygulanır. (3) Kasten öldürme, kasten yaralama, işkence ve yağma suçlarında bu madde hükümleri uygulanmaz.” şeklindeki düzenleme nazara alındığında; sanığın suç tarihinde müştekiler ..., ... ve ...'a karşı gerçekleştirdiği kasten yaralamaya teşebbüs eylemlerinin ayrı ayrı suç teşkil edeceği gözetilmeksizin, yazılı şekilde anılan Kanun'un 43/2. maddesi uyarınca zincirleme suça ilişkin hükümlerin uygulanmasına karar verilmesinde,

 

3)5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 61/4. maddesinde belirtilen “Bir suçun temel şekline nazaran daha ağır veya daha az cezayı gerektiren birden fazla nitelikli hâllerin gerçekleşmesi durumunda; temel cezada önce artırma sonra indirme yapılır.” hükmü ile aynı Kanun'un 61/5. maddesinde belirtilen “... belirlenen ceza üzerinden sırasıyla teşebbüs, iştirak, zincirleme suç, haksız tahrik, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı ve cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsî sebeplere ilişkin hükümler ile takdiri indirim nedenleri uygulanarak sonuç ceza belirlenir.” hükümleri uyarınca sanık hakkında, kasten yaralama suçundan dolayı 5237 sayılı Kanun'un 86/2 ve 86/3-e maddeleri uyarınca temel cezanın belirlenmesini müteakip, önce teşebbüs, ardından zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde aynı Kanun'un 61. maddesi kapsamında sıralama hatası yapılarak karar verilmesinde,

 

4)Sanık hakkında 5237 sayılı Kanun'un 86/2, 86/3-e, 43 ve 35. maddeleri uyarınca belirlenen 3 ay 22 gün hapis cezasından, aynı Kanun'un 62/1. maddesi uyarınca yapılan 1/6 oranında indirim sonucu 3 ay 3 gün hapis cezası yerine, 2 ay 29 gün hapis cezasına hükmedilmek suretiyle eksik ceza tayin edilmesinde isabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı CMK'nin 309. maddesi gereğince anılan kararın bozulması lüzumunun ihbar olunduğu anlaşıldı.

 

Gereği görüşülüp düşünüldü:

 

TÜRK MİLLETİ ADINA

 

1) Talepnamenin (1) numaralı bozma istemi yönünden yapılan incelemede;

 

5271 sayılı CMK’nin 225. maddesi uyarınca mahkemeler iddianamede belirtilen olayla bağlı olup, davasız yargılama olmaz ilkesi uyarınca açılmayan bir davadan dolayı hüküm kuramazlar. CMK’nin 170. maddesi gereğince kamu davası açma görevi Cumhuriyet savcısına aittir. Cumhuriyet savcısı tarafından iddianame konusu fiilin, iddianamede nitelendirilen suçu oluşturmayıp, başka bir suçu oluşturması, diğer bir deyişle suçun hukuki nitelendirmesinin değişmesi ve değişen bu niteliğin mahkemenin görev alanında yer alan bir suçu oluşturması halinde mahkemece CMK’nin 226. maddesi uyarınca sanığa veya varsa müdafiine ek savunma hakkı tanınmak suretiyle aynı Kanun'un 223. maddesinde belirtilen hüküm veya hükümlerin verilmesi, değişen niteliğin mahkemenin görevini aşması halinde ise CMK’nin 5. maddesi uyarınca görevsizlik kararıyla işin görevli mahkemeye gönderilmesi gerekmektedir. İddianamede yer verilmeyen, başka bir anlatımla kamu davasına konu edilmeyen bir fiilden dolayı, ek savunma hakkı suretiyle hüküm tesisi veya görevsizlik kararıyla işin görevli mahkemeye gönderilmesi olanaklı değildir.

 

İncelenen dosyada; iddianamenin anlatımından sanığın av tüfeği ile katılanların bulunduğu araca ateş ettiğinden söz edilmiş, sevk maddelerinde silahla tehdit suçuna ilişkin 5237 sayılı TCK’nin 106/2-a maddesi gösterilmiş ise de; mahkemece sanığın katılanlara yönelik eylemi silahla yaralamaya teşebbüs etmek şeklinde nitelendirilerek CMK’nin 226. maddesi gereğince ek savunma hakkı da tanınmak suretiyle 5237 sayılı TCK’nin 86/2, 3-e, 35. maddeleri ile mahkumiyet hükmü kurulmasında isabetsizlik görülmemiştir.

 

Açıklanan bu nedenle, Adalet Bakanlığının kanun yararına bozma isteyen yazısına dayanan tebliğnamedeki (1) numaralı kanun yararına bozma talebinin REDDİNE,

 

2)Talepnamenin (2), (3) ve (4) numaralı bozma istemleri yönünden yapılan incelemede;

 

Sanık hakkında mala zarar verme suçundan açılan kamu davası yönünden zaman aşımı içerisinde 5237 sayılı TCK’nin 44. maddesindeki fikri içtima kuralı tartışılarak karar verilmesi mümkün görülmüştür.

 

Sanığın işlediği suçun kasten yaralamaya teşebbüs suçu olduğu, TCK’nin 43/3. maddesi gereğince bu suçlarda zincirleme suç hükümlerinin uygulanamayacağı, sanık hakkında üç ayrı katılana karşı kasten yaralama suçundan dava açıldığı, mağdur sayısınca hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden, tek bir hüküm kurulup, TCK’nin

 

43. maddesi uyarınca arttırım yapılarak sanık hakkında eksik ceza tayin edilmesinde isabet görülmemiştir.

 

Ayrıca, TCK’nin 61/5. maddesindeki; “...belirlenen ceza üzerinden sırasıyla teşebbüs, iştirak, zincirleme suç, haksız tahrik, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı ve cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsî sebeplere ilişkin hükümler ile takdiri indirim nedenleri uygulanarak sonuç ceza belirlenir.” şeklindeki düzenleme gereğince sanık hakkında, kasten yaralama suçundan dolayı TCK’nin 86/2 ve 86/3-e maddeleri uyarınca temel cezanın belirlenmesini müteakip, önce teşebbüs, ardından zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiği gözetilmeden, önce zincirleme suç sonra teşebbüs hükümlerinin uygulanması suretiyle sıralama hatası yapılarak karar verilmesinde de isabet bulunmamaktadır.

 

Bununla birlikte, sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nin 86/2, 86/3-e, 43, 35. maddeleri uyarınca belirlenen 3 ay 22 gün hapis cezasından, TCK’nin 62/1. maddesi uyarınca yapılan (1/6) indirim sonucu 3 ay 3 gün hapis cezası yerine, hesaplama hatası yapılarak 2 ay 29 gün hapis cezasına hükmedilmiştir.

 

Bu nedenlerle, Adalet Bakanlığının kanun yararına bozma isteyen yazısına dayanan tebliğnamede ileri sürülen (2), (3) ve (4) numaralı düşünceler yerinde görüldüğünden; Gaziosmanpaşa 15. Asliye Ceza Mahkemesinin 14.03.2019 tarihli ve 2018/556 Esas, 2019/224 Karar sayılı kararının 5271 sayılı CMK'nin 309/4. maddesi gereğince KANUN YARARINA BOZULMASINA, sanığın kazanılmış hakkının korunmasına, müteakip işlemlerin mahallinde yerine getirilmesine, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 12.12.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.


Bu sayfa 115 kez görüntülendi.
- Karara ilişkin daha detaylı bilgi almak için soru / cevap kısmından bize ulaşabilirsiniz -

Yargıtay Danıştay Sayıştay

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI


Bu Sitede yeralan verilerin tamamı ihalekararisor.com' a ait olup. İzinsiz kopyalanması ve yayınlanması izni verilmemiştir.

Web Tasarım İntramor