YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

Maktule karşı işlenen suçta zarar görenin oğlunun duruşmalardan haberdar edilme, şikâyet ve kamu davasına katılma, iddia ve delillerini sunma gibi kanunî haklarının bulunduğu hk.

Karar Özeti

7. Maktule ait resmî nüfus kayıt örneğinin Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden yapılan incelemesi neticesinde, kanunî mirasçısı olan oğlu Kerem'in bulunduğu belirlenmiştir. Buna göre maktule karşı işlenen suçtan zarar gören olarak oğlu ...'nin duruşmalardan haberdar edilme, şikâyet ve kamu davasına katılma, iddia ve delillerini sunma gibi kanunî haklarının bulunduğu, ancak adına duruşma gününü bildirir usûlüne uygun davetiye tebliğ edilmediği gibi İlk Derece Mahkemesi kararının tebliği ile kanun yoluna başvuru hakkından da yoksun bırakıldığı anlaşılmıştır.

Karar

YARGITAY

 

1. CEZA DAİRESİ

 

Esas Numarası: 2022/7936

 

Karar Numarası: 2023/118

 

Karar Tarihi: 12.01.2023

 

İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun'un) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

 

I. HUKUKÎ SÜREÇ

 

1. İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesinin, 09.07.2020 tarihli ve 2019/184 Esas, 2020/161 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında nitelikli kasten öldürme suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun (5237 sayılı Kanun) 82 nci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi, 29 uncu maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 53 üncü maddesinin birinci fıkrası ve 63 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca 15 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarına ve mahsuba karar verilmiştir.

 

2. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin, 19.02.2021 tarihli ve 2020/1718 Esas, 2021/232 Karar sayılı kararıyla sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik o yer Cumhuriyet savcısı (lehe) ve sanık müdafiinin istinaf başvuruları üzerine;

 

"Sanığın suç tarihi itibariyle ve halen 5237 sayılı TCK'nin 32 nci maddesi kapsamında cezai ehliyetinin değerlendirilmesi bakımından Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesinden rapor aldırılması gerekliliği,"

 

Nedeniyle bozulmasına ve dava dosyasının, İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

 

3. İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesinin, 30.11.2021 tarihli ve 2021/109 Esas, 2021/488 Karar sayılı kararı ile nitelikli kasten öldürme suçundan, 5237 sayılı Kanun'un 82 nci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi, 29 uncu maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 53 üncü maddesinin birinci fıkrası ve 63 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca 15 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarına ve mahsuba karar verilmiştir.

 

4. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin, 31.03.2022 tarihli ve 2022/368 Esas, 2022/405 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik sanık müdafiinin istinaf başvurusunun, 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

 

II. GEREKÇE

 

Kabul edilebilir bir temyiz başvurusu üzerine yapılan inceleme neticesinde;

 

1. 5271 sayılı Kanun’un 294 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer verilen; “Temyiz eden, hükmün neden dolayı bozulmasını istediğini temyiz başvurusunda göstermek zorundadır.” şeklindeki düzenleme ile aynı Kanun’un 298 inci maddesinin birinci fıkrasının ilgili bölümünde belirtilen; “Yargıtay … temyiz dilekçesinin temyiz sebeplerini içermediğini saptarsa, temyiz istemini reddeder.” şeklindeki hüküm karşısında, 5271 sayılı Kanun’un temyiz sisteminde sebeple bağlılık ilkesini kabul ettiği anlaşılmaktadır. Bu ilkenin istisnası, aynı Kanun’un “Hukuka kesin aykırılık halleri” başlıklı 289 uncu maddesidir.

 

2. Temyiz yolunda incelemeye konu hükümde 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinde belirtilen nedenlerden herhangi birinin tespit edilmesi durumunda, bu husus temyiz dilekçesi veya beyanında gösterilmemiş olsa dahi hukuka kesin aykırılık hâline dayandığı belirlenen hükmün, 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin beşinci fıkrası gereği bozulmasına karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır.

 

3. 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrasının (h) bendinde; “Hüküm için önemli olan hususlarda mahkeme kararı ile savunma hakkının sınırlandırılmış olması.” şeklinde belirtilen düzenleme, hukuka kesin aykırılık hâlleri arasında yer alıp Yargıtayın temyiz incelemesi sırasında, öne sürülen temyiz sebeplerinden bağımsız olarak, kendiliğinden göz önünde bulundurması gereken hususlardan biridir.

 

4. 5271 sayılı Kanun'un, suçun mağduru ile şikâyetçinin çağrılmasını düzenleyen 233 üncü maddesinin birinci fıkrası;

 

"Mağdur ile şikâyetçi, Cumhuriyet savcısı veya mahkeme başkanı veya hâkim tarafından çağrı kâğıdı ile çağırılıp dinlenir. (Ek cümleler:8/7/2021-7331/21 md.) Kovuşturma evresine geçildiğinde çağrı kâğıdına iddianame eklenir."

 

Şeklinde, mağdur ile şikâyetçinin duruşmaya çağrılmaları hususunu emredici bir hükümle düzenlemiştir.

 

5. Aynı Kanun'un, ceza muhakemesi hukukuna hâkim olan silahların eşitliği ilkesinin gerekleri olarak kovuşturma aşamasında mağdur ile şikâyetçinin haklarını belirleyen 234 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin ilgili alt bentlerine göre mağdur ile şikâyetçinin; duruşmadan haberdar edilme, kamu davasına katılma, tutanak ve belgelerden (…) örnek isteme, tanıkların davetini isteme,

 

... alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlarda, baro tarafından kendisine avukat görevlendirilmesini isteme, davaya katılmış olma koşuluyla davayı sonuçlandıran kararlara karşı kanun yollarına başvurma şeklinde sayılan haklarını kullanabilmesi için usûlüne uygun bir şekilde, çağrı kâğıdına iddianame de eklenmek suretiyle duruşma gününden haberdar edilmesi ve kanunî haklarını kullanması sağlanmalıdır.

 

6. Adı geçen Kanun'un, Kamu davasına katılma başlıklı 237 nci maddesinin birinci fıkrası gereği mağdur, şikâyetçi ve suçtan zarar gören gerçek ve tüzel kişiler ile malen sorumlunun da şikâyetçi olduklarını beyan etmeleri durumunda, ilk derece mahkemesindeki kovuşturma evresinin her aşamasında, hükümden önce, kamu davasına katılma hakları bulunmaktadır. Keza, kamu davasında katılan sıfatı bulunanın, aynı Kanun'un 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca kanun yollarına başvuru hakkının da bulunduğu belirlenmiştir.

 

7. Maktule ait resmî nüfus kayıt örneğinin Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden yapılan incelemesi neticesinde, kanunî mirasçısı olan oğlu Kerem'in bulunduğu belirlenmiştir. Buna göre maktule karşı işlenen suçtan zarar gören olarak oğlu ...'nin duruşmalardan haberdar edilme, şikâyet ve kamu davasına katılma, iddia ve delillerini sunma gibi kanunî haklarının bulunduğu, ancak adına duruşma gününü bildirir usûlüne uygun davetiye tebliğ edilmediği gibi İlk Derece Mahkemesi kararının tebliği ile kanun yoluna başvuru hakkından da yoksun bırakıldığı anlaşılmıştır.

 

8. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın (Anayasa), Temel haklar ve ödevler bölümünde yer alan Hak arama hürriyeti başlıklı 36 ncı maddesinin birinci fıkrası; "Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir." şeklinde düzenlenmiştir. O hâlde iddia hakkı, savunma makamına tanınan savunma hakkının, mağdur, şikâyetçi ve suçtan zarar gören üzerindeki görünümü olup adil yargılanma hakkının bir unsurudur. Anayasa tarafından temel hak kapsamında korunan iddia hakkının sınırlandırılması, verilen kararın hukuka aykırılığına neden olacaktır.

 

Bu açıklamalar ışığında somut olay irdelendiğinde; suçtan zarar gören sıfatı bulunan ... adına, duruşma gününü bildirir, iddianame ekli usûlüne uygun davetiye tebliği yoluna gidilmesi suretiyle kanunî haklarından yararlandırıldıktan ve öne sürdükleri delillere karşı sanığa savunma hakkı tanındıktan sonra sanığın hukukî durumunun tespit ve tayini yoluna gidilmesi gerektiği gözetilmeden, iddia hakkı kısıtlanmak suretiyle hüküm kurulması, 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrasının (h) bendi kapsamında hukuka kesin aykırılık hâli olarak saptanmıştır.

 

V. KARAR

 

Başkaca yönleri incelenmeyen İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin, 31.03.2022 tarihli ve 2022/368 Esas, 2022/405 Karar sayılı kararının, gerekçe bölümünde açıklanan nedenle, 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

 

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

 

12.01.2023 gününde karar verildi.


Bu sayfa 112 kez görüntülendi.
- Karara ilişkin daha detaylı bilgi almak için soru / cevap kısmından bize ulaşabilirsiniz -

Yargıtay Danıştay Sayıştay

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI


Bu Sitede yeralan verilerin tamamı ihalekararisor.com' a ait olup. İzinsiz kopyalanması ve yayınlanması izni verilmemiştir.

Web Tasarım İntramor