1.Ziynet Nedir, Türk Adetlerinde Ziynetin Yeri:
Ziynet, Türk Dil Kurumu’nun tanımı uyarınca bezek, süs anlamına gelmektedir. Hepimizin de aşina olduğu üzere Türk örf adetlerinde takı takılması süregelen bir durumdur. Türk adetinde ziynet; altın, gümüş çeşitli takılardan oluşmaktadır. Düğünde takılan çeyrek, tam altın gibi genellikle yatırım amaçlı olarak kullanılan grup ise ziynet içine dahil edilmese de Yargıtay bunu da geniş yorumlamakta, ziynet alacağı davalarına konu etmektedir.
2.Ziynet Eşyasının Hukuki Niteliği:
Türk Medeni Kanunu’nda bu hususta bir kanun boşluğu olsa da Yargıtay içtihatları çerçevesinde, ziynet eşyası kişisel bir maldır ve bu mal sahibine bağışlanmış sayılır. Ziynet alacağı davası boşanma davasının eki niteliğinde olmadığından mezkûr davanın açılabilmesi için mal rejiminin sona ermesi gerekmez. İşbu davanın açılabilmesi için; iade talebinin varlığı, ziynet eşyasının varlığının ispatı, ziynet eşyasının davacıda kalmadığı gibi şartların birlikte sağlanması gerekmektedir. Ayrıca sayılan hususların ispatında tanık da dahil olmak üzere her türlü delilden faydalanılabilir.[1]
3. Yargıtay’ın Ziynet Eşyaları Hakkındaki Görüşü:
Yargıtay’ın yıllardır süregelmiş görüşüne göre, düğünde[2] takılan takılar kime takılmış olursa olsun kadına bağışlanmış sayılacak ve onun kişisel malı olacaktır. Doktrinde bu durum hayli eleştirilse de halihazırda Yargıtay bu görüşüne devam etmektedir.
Emsal teşkil eden Yargıtay HGK E.2023/191, K. 2023/703 Sayılı Kararında;
https://kararkutuphanesi.com/yazi.php?id=11307&Kadinin-ziynet-esyalarinin-esi-tarafindan-alindigi-ve-geri-verilmedigi-iddiasini-akrabasi-olan-tanik-beyanlarina-istinaden-ispatlayabilecegi-hk-HGK “Yaşam deneyi kuralları sonucu oluşan fiili karineyle, ziynet eşyaları; eşler arasında aksine bir anlaşma veya bu konuda yerel bir adet bulunmadıkça evlilik sırasında kim tarafından hangi eşe takılmış olursa olsun kadın eşe bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanır.” şeklinde ifade edilerek, ziynet eşyalarının kadına bağış olarak verildiği ve kadının malı olduğu açıkça vurgulanmıştır.
Konuya ek olarak belirtmek gerekir ki, evlilik birliği içinde ziynetlerin evin ortak ihtiyaçları için kadına geri verilmek üzere satılmış olması halinde de, ziynet eşyalarının iadesi istenebilmektedir.
Konuya emsal teşkil eden YARGITAY 2. HD. 2017/1769 E. 2018/13037 K. Sayılı kararında;
https://kararkutuphanesi.com/yazi.php?id=10815&Tup-bebek-tedavisi-icin-kullanilan-ziynet-esyalarinin-kadina-iade-edilmesi-gerektigi-hk “2-Toplanan delillerden dava konusu edilen ziynet eşyalarının tarafların tüp bebek tedavisi için kullanıldığı anlaşılmaktadır. Davalı-karşı davacı erkekte; ön inceleme duruşmasında tüm takıları aldığını ve tedavi amacı ile kullandığını kabul etmiştir. Evlilik sırasında kadına takılan ziynet eşyaları kim tarafından alınmış olursa olsun ona bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanır. Bu durumda ziynet eşyalarının iade edilmemek üzere erkeğe verildiğinin ispatlanması halinde erkek almış olduğu ziynet eşyalarını iadeden kurtulur. Somut olayda, ziynet eşyalarının bozdurulduğu anlaşılmış ise de; tekrar iade edilmemek üzere davalı-karşı davacı erkeğe verildiği hususu kanıtlanmamıştır. Bozdurulan ziynet eşyalarının rıza ile ve iade şartı olmaksızın verildiğini davalı erkek ispatlamak zorunda olup, davalı erkek bu durumu ispat edemediğinden dava konusu ziynet eşyalarını davacı kadına iade ile mükelleftir. Gerçekleşen bu durum karşısında davacı-karşı davalı kadının ziynet alacağı davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir.” denilmek sureti ile, erkeğe geri verilmek üzere verilen ziynet eşyalarının da iadesinin istenebileceği belirtilmiş.
4.Ziynet Alacağının İspatı:
TMK.m.6 uyarınca “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” hal böyle iken ziynet alacağının ispatı da davacı tarafa düşmektedir. Ziynet eşyalarını talep eden kadın da, tanık beyanlarına veya düğün fotoğraflarına dayanarak ispat yoluna gidebilmektedir.
Yargıtay HGK E.2023/191, K.2023/703 Sayılı Kararında;
https://kararkutuphanesi.com/yazi.php?id=11307&Kadinin-ziynet-esyalarinin-esi-tarafindan-alindigi-ve-geri-verilmedigi-iddiasini-akrabasi-olan-tanik-beyanlarina-istinaden-ispatlayabilecegi-hk-HGK “davacı tanıklarının davacının iddiasıyla örtüşen beyanlarda bulundukları, hal böyle olunca; davacının düğünde takılan ziynetlerin varlığını ve davalı tarafından alınarak bozdurulduğunu şüpheye yer vermeyecek şekilde kanıtladığı gözetilmeksizin davanın reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.” şeklinde ifade edilmek sureti ile, ziynet alacağı davasında kadının akrabası olan tanık beyanlarına dayanılarak karar verilebileceği vurgulanmıştır. [3],[4]
Konuya ilişkin uygulamada sıklıkla karşılaşılan bir diğer durum ise, evden ayrılan kadının ziynet eşyalarının durumudur. Yargıtay içtihatlarına göre, evden ayrılan kadının ziynet eşyalarını yanında götürdüğü kabul edilmekte, aksinin ispat yükü ise kadında düşmektedir.[5]
Konuya açıklama getiren Yargıtay 2. HD. T. 08.06.2020 2020/1780 E. 2020/2680 K. Sayılı kararında;
https://kararkutuphanesi.com/yazi.php?id=10818&Evi-terk-eden-kadinin-ziynet-esyalarini-yaninda-goturdugunun-kabul-edilecegi-aksinin-ispatinin-kadina-ait-oldugu-hk “Dava, ziynet alacağı davası olup davacı kadın dava konusu edilen ziynet eşyasının davalı tarafından elinden alındığını ileri sürmüş, davalı koca ise kadın tarafından götürüldüğünü savunmuştur. Hayat deneylerine göre olağan olanın bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir. Başka bir anlatımla bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz. Diğer taraftan ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden yanında götürmesi gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. Aksini ispat yükü davacı kadındadır.” hükmüne yer verilmek sureti ile, evden ayrılan kadının ziynet eşyalarının eşinde kaldığı iddiasını ispatlaması gerektiği belirtilmiştir.
5. Islah yoluyla Ziynet Alacağının İstemi
Ziynet alacağına ilişkin dava boşanma davası ile birlikte veya ayrı şekilde açılabilir[6] ve bu alacak türü ıslah edilebilir. Ancak, işbu davanın terditli açılmasında fayda bulunmaktadır. Zira, dava dilekçesinde sadece aynen iade istendiği takdirde bedelinin ödenmesine karar verilmemektedir.
Konuya örnek teşkil eden Yargıtay 2.HD T. 11.06.2019 2019/1986 E. , 2019/6802 K. Sayılı kararında;
https://kararkutuphanesi.com/yazi.php?id=11807&Ziynet-esyalarinin-sadece-iadesi-istendigi-bir-halde-davanin-terditli-acilmadigi-gerekcesi-ile-iade-olmadigi-takdirde-bedele-hukmedilemeyecegi-hk “2- Kabule göre de; davacı kadın tarafından, dava konusu ziynet eşyalarının iadesi talep edilmiştir. Mahkeme taleple bağlıdır. Talepten fazlasına veya başka bir şeye karar veremez (HMK m. 26). Gerçekleşen duruma göre, talep edilen ziynetler yönünden sadece iadeye hükmedilmesi gerekirken, mahkemece talep ile bağlı kalınmayarak iade olmadığı taktirde bedele hükmedilmesi doğru olmamıştır.” denilmek sureti ile, Ziynet eşyalarının sadece iadesi istendiği bir halde, davanın terditli açılmadığı gerekçesi ile iade olmadığı takdirde bedele hükmedilemeyeceği belirtilmiştir.
Konuya ilişkin diğer önemli husus ise, dava dilekçesinde ziynet eşyalarının sayı ve niteliğine ilişkin bir belirleme yapıldı ise miktar konusunda ıslah yapılamadığıdır.[7] Ancak, yine terditli açılan ziynet alacağı davalarında bedel, ıslah yolu ile artırılabilmektedir. Islah yolu ile artırılan bedelede, ıslah tarihinden başlayarak yasal faiz uygulanmaktadır.[8]
Konuya emsal teşkil eden Yargıtay 2.HD.T. 18.04.2016 E. 2015/20046 K. 2016/7837 Sayılı kararında;
https://kararkutuphanesi.com/yazi.php?id=11809&Ziynet-esyalarinin-miktari-dava-dilekcesinde-belirtilmis-ise-islah-yoluyla-miktarin-artirilamayacagi--hk “3-Davacı-karşı davalı kadın, dava dilekçesi ile boşanma ve fer'ileri yanında, 8 adet bileziğin aynen iadesini, aynen iade mümkün olmazsa bedeli olan 10.000 TL'nin tahsiline karar verilmesini talep etmiş, bu konudaki talebini altınların sayı ve niteliği itibariyle sınırlandırmıştır. Davacı-karşı davalı kadın, ziynet eşyalarına yönelik talebini 09.06.2015 tarihinde ıslah etmiştir. Islah yoluyla talep genişletilebilir ise de, davaya yeni bir talep eklenemez.” denilmek sureti ile, dava dilekçesinde gösterilen ziynet eşyaları miktarında, ıslah yapılamayacağı belirtilmiştir.
6.Ziynet Alacağı Davasının Açılabileceği Süre:
Ziynet alacağı davasının açılabileceği süre hususunda Yargıtay ikili bir ayrıma gitmektedir. Eğer ki davaya konu eşya mevcut ise davanın açılabilmesi için zamanaşımı mevcut olmayıp her zaman açılabilir. Ancak bu eşya mevcut değil ise mülkiyet hakkına dayanılmadığı için on yıllık zamanaşımı süresi söz konusu olacaktır.
Konuya emsal teşkil eden Yargıtay 6.HD.T. 02.05.2011 E. 2010/12982, K. 2011/5634 Sayılı kararında ifade edildiği üzere;
https://kararkutuphanesi.com/yazi.php?id=11812&Ziyenet-alacaklarina-iliskin-davada-zaman-asiminin-nasil-belirlenmesi-gerektigi-hakkinda-aciklayici-ornek-Kr “Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik tasarruf özgürlüğüne yönelik saldırılara el atmanın önlenmesi davası ile karşı koyabileceği gibi istihkak davası ile de karşı koyabilir. Eşya davası bu anlamda bir istihkak davası olmakla istem dava konusu eşyaların; aynen iadesi, olmadığı takdirde dava tarihindeki bedelinin verilmesi şeklinde gerçekleşmektedir. Dava konusu eşyaların mevcut olduğu tespit edilmiş ise uyuşmazlık mülkiyet hakkına dayandığından olayda zamanaşımı söz konusu olamaz. Dava konusu eşyaların var olduğu tespit edilemez ise istem tazminata ilişkin olduğundan Borçlar Kanununun 125. maddesinde belirlenen on yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması ve karı koca arasındaki davalarda Borçlar Kanununun 132. maddesinin dikkate alınması gerekir.” dolayısıyla ziynet alacağı davasının açılabileceği süre mülkiyet hakkına dayanılıp dayanılmamasına göre değişiklik göstermektedir.
7. Hüküm:
Ziynet alacağı davasında hâkim tarafın talebi ile bağlıdır. Dolayısıyla davacının talebinden farklı olarak daha fazlasına veya bir başka şeye karar verilemez.(HMK.m.26/1)Düğün takılarının iadesi davasında ıslah ile dava konusu olmayan bir istemin davaya dahil edilmesi mümkün olmamaktadır.
8.Ziynet Alacağı Davasının Açılacağı Görevli ve Yetkili Mahkeme:
Ziynet alacağı davasında görevli mahkeme aile mahkemesinde açılmalıdır. Eş dışındaki kişilere karşı açılan davalar ise asliye hukuk mahkemesinde görülecektir. .[9] Davada yetkili mahkeme belirlenirken genel yetki kuralları geçerlidir. Bu bağlamda yetkili mahkeme kendisine karşı ziynet alacağı talebinde bulunulan kişinin yerleşim yeri olacaktır.
[1] Yargıtay 2. HD T. 03.11.2021 E.2021/6433, K.2021/8108 Sayılı Kararında;
https://kararkutuphanesi.com/yazi.php?id=3456&Dugunde-takilan-ziynet-esyalarinin-erkegin-annesi-tarafindan-alindiginin-ve-geri-verilmediginin-tanikla-ispat-edilebilecegi-hakkinda-aciklayici-karar ” Tanık beyanları dikkate alındığında kadının talep ettiği ziynetler yönünden davanın ispatlandığı…” ifade edilmiştir.
[2] Nişan töreninde takılan takıların için ise Yargıtay farklı bir görüş benimsemiştir. Bu görüşe göre nişanın bozulması halinde, takı hangi taraf tarafından takıldı ise o taraf ait olacaktır.
Konuya emsal teşkil eden Yargıtay 3.HD.E.2021/1728,K.2021/4104, kararında şu şekilde ifade edilmiştir;
https://www.kararkutuphanesi.com/yazi.php?id=8825&Nisan-torenlerinde-takilan-takilarin-geri-istenip-istenemeyecegi-hakkinda-aciklayici-ornek-Kr “Oysa, nişan törenlerinde takılan takıların bizzat davacı nişanlı tarafından takılması zorunluluğu bulunmamaktadır. Ana-babanın ya da onlar gibi davrananların nişanlı adına taktıkları takılar, davacı nişanlı tarafından takılmış sayılır ve nişanın bozulması durumunda da bizzat talep edilebilir. Örf ve adete göre, nişan törenlerinde, takıların, nişanlıların birbirine bizzat takmalarından çok, genelde bir aile büyüğü veya ana-baba veya kardeşlerden biri tarafından takıldığı bir gerçekliktir.O halde, mahkemece; davacı (nişanlı) veya davacı adına hareket eden ana-baba veya kardeşleri tarafından takılan takıların saptanarak, hüküm altına alınması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....) gerekçesiyle bozulmuştur.”
[3] Yargıtay HGK E.2023/191, K.2023/703 Sayılı Kararında;
https://kararkutuphanesi.com/yazi.php?id=11307&Kadinin-ziynet-esyalarinin-esi-tarafindan-alindigi-ve-geri-verilmedigi-iddiasini-akrabasi-olan-tanik-beyanlarina-istinaden-ispatlayabilecegi-hk-HGK “davacı tanıklarının davacının iddiasıyla örtüşen beyanlarda bulundukları, hal böyle olunca; davacının düğünde takılan ziynetlerin varlığını ve davalı tarafından alınarak bozdurulduğunu şüpheye yer vermeyecek şekilde kanıtladığı gözetilmeksizin davanın reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.” denilmiştir.
[4] Yargıtay 2. HD. T. 03.11.2021 2021/6433 E. , 2021/8108 K.
https://kararkutuphanesi.com/yazi.php?id=3456&Dugunde-takilan-ziynet-esyalarinin-erkegin-annesi-tarafindan-alindiginin-ve-geri-verilmediginin-tanikla-ispat-edilebilecegi-hakkinda-aciklayici-karar “Annesinin kendisinden aldığını ve geri vermediğini ancak çalıştıkça kadına ziynet eşyalarını iade edeceğini, ziynet eşyalarının annesinde olduğunu bizzat duyduğunu ve dava açılmadan yaklaşık bir buçuk ay önce erkek ile konuştuğunda ziynet eşyalarının annesinde olduğunu ve geri vermediğini" ve tanık ... ise "Benim yanımda kadının bulunduğu sırada erkeğin annesinin kadını arayarak altınlar bende kalacak o altınları geri istersen seni döveriz şeklinde konuştuğunu telefonun hoparlörü açık olduğu için duyduğunu" belirtmiştir. Tanık beyanları dikkate alındığında kadının talep ettiği ziynetler yönünden davanın ispatlandığı, ilk derece mahkemesinin kararının yerinde olduğu anlaşılmaktadır. Belirtilen miktarlar yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddi doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir.” denilmiştir.
[5] Yargıtay 2. HD T. 24.12.20202020/5381 E. 2020/6879 K sayılı Kararında;
https://kararkutuphanesi.com/yazi.php?id=9263&Kadinin-ziynetlerinin-kocasi-tarafindan-alindigi-iddiasi-duyuma-dayali-tanik-ifadeleri-ile-ispatlanabilir--mi “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür (TMK m. 6, HMK m. 190/1). Davacı kadın, dava dilekçesinde davalı erkeğin ziynetleri aldığını, bozdurduğunu ancak geri vermediğini iddia etmiş, davalı erkek ise süresinde verdiği cevap dilekçesinde, ziynetlerin davacı kadında bulunduğunu savunmuştur. Davacı kadın ziynet eşyasının erkek tarafından alındığını ve kendisine geri verilmediğini ispat yükü altındadır. Davacı kadının tanıklarının ziynetlere ilişkin beyanı bizzat görgüye dayalı olmayıp aktarımdan ibarettir. Tanıkların iddia edilen vakıayla ilgili somut, görgüye dayalı bir bilgileri yoktur. Ancak davacı dava dilekçesinde açıkça yemin deliline de dayanmıştır. İspat yükü kendisine düşen ve davasını diğer delillerle kanıtlayamayan davacı tarafa, diğer tarafa yemin teklif etme hakkı hatırlatılıp, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 225 ve devamı maddelerindeki yeminle ilgili usul işlemleri yerine getirilip gerçekleşecek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, davanın reddine karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.” denilmek sureti ile, kadının ziynetlerinin kocası tarafından alındığı iddiası duyuma dayalı tanık ifadeleri ile ispatlanamayacağı belirtilmiştir.
[6] Yargıtay 2.HD. T. 17.12.2020 2020/5656 E. 2020/6579 K. sayılı Kararında;
https://kararkutuphanesi.com/yazi.php?id=9249&Kadinin-talebini-asan-tutardaki-ziynet-alacagina-iliskin-bir-baska-dava-actigi-takdirde-yeni-davanin-birlestirilmesi-gerektigi-hk “Davacı-karşı davalı kadın tarafından TMK 166/1'e dayalı boşanma ve ziynet alacağı davası açılmış, davalı-karşı davacı erkek tarafından da aynı maddeye dayalı karşı boşanma davası açılmış, mahkemece yapılan yargılama sonunda tarafların davalarının kabulü ile boşanmalarına, kadının ziynet talebinin de kabulü ile ziynetlerin iadesine, olmadığı takdirde 30.930 TL'nin iadesine karar verilmiş, kararın davalı-karşı davacı erkek tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizce kadının ziynet alacağı talebinin 20.000 TL olduğu, talep aşılarak 30.930 TL yönünden kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesi ile hükmün bu yönden bozulmasına karar verilmiştir. Bunun üzerine davacı-karşı davalı kadın, talep etmediği ziynet alacağı yönünden Bakırköy 12. Aile Mahkemesinde dava açmış ve Bakırköy 12. Aile Mahkemesi de birleştirme kararı vererek dosyayı Bakırköy 7. Aile Mahkemesine göndermiştir. Aynı yargı çerçevesinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davalar aralarında bağlantı bulunması durumunda, davanın her aşamasında talep üzerine veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebilir (HMK 166/1). Mahkemece bu birleştirilen dosya hakkında olumlu ya da olumsuz karar verilmeden esas hakkında karar verilmesi hatalı olup kararın bu yönden bozulması gerekmiştir.” denilmek sureti ile kadının talebini aşan tutardaki ziynet alacağına ilişkin bir başka dava açtığı takdirde, yeni davanın birleştirilmesi gerektiği belirtilmiştir.
[7] Yargıtay 2. HD T. 21.12.2020 2020/3925 E. 2020/6717 sayılı kararında;
https://kararkutuphanesi.com/yazi.php?id=9251&Bosanma-davasindaki--ziynet-alacagina--iliskin-istemde--kadinin--dava-dilekcesinde-belirttigi-bazi-ziynet-kalemlerinde-islah-yolu-ile-indirim-bazilarinda-ise-artirim-yaptigi-bir-halde-daha-fazlasina-hukmedilemeyecegi-hk “2-Davalı-karşı davacı kadın dava dilekçesi ile ziynet eşyası alacağına ilişkin olarak fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak kaydı ile 8 burmalı bilezik, 22 ayar tam takım set, yüzük ve 50 adet çeyrek altının davacı-karşı davalı erkekten alınarak kendisine verilmesini talep etmiş, yargılamanın devamında 15.01.2016 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 8 adet burma bilezik, tam takım set, 6 adet çeyrek altın, 1 adet yüzük yanında bilirkişi raporunca belirlenen 2 adet burma bilezik, 1 adet hediyelik bilezik, 1 adet tam altın, 1 adet alyans olarak ıslah etmiştir. Hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olup talepten fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre talep sonucundan daha azına karar verebilir (HMK m. 26/1). Davalı-karşı davacı kadın dava dilekçesinde 50 adet çeyrek altına ilişkin talebini ıslah dilekçesi ile daraltarak 6 adet çeyrek altın olarak belirlemesine rağmen çeyrek altınlar yönünden mahkemece talep aşılarak 50 adet çeyrek altına hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.”.
[8] YARGITAY 2. HD. T.21.05.2019 2019/1284 E. 2019/6368 K. sayılı Kararında;
https://kararkutuphanesi.com/yazi.php?id=11808&Ziynet-alacaklarina-iliskin--islah-bedele-hangi-tarihten-itibaren-faiz-isletilecegi-hk “2-Dava dilekçesinde, fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak ziynetlerin bedeli olarak 1.000 TL talep edildiğine, bu miktar sonradan ıslahla 26.743,33 TL'ye artırıldığına göre, ziynetlerin bedeli olarak mahkemece hüküm altına alınan 26.743,33 TL'nin 1.000 TL’lik kısmına dava tarihinden, ıslahla artırılan 25.743,33 TL'lik kısmına da ıslah tarihi olan 06.03.2015 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanması gerekirken, hüküm altına alınan ziynet bedelinin tamamına dava tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesi doğru olmamıştır. Ancak, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün bu yönden düzeltilmesine karar vermek gerekmiştir (HUMK. M. 438/7).” Denilmek sureti ile, ziynet eşyalarına ilişkin bedelin ıslah yolu ile artırıldığı takdirde, ıslah tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiği vurgulanmıştır.
[9] Emsal teşkil eden Yargıtay 8. HD. T. 27.01.2016, E. 2016/70 K. 2016/1365 Sayılı kararında;
https://kararkutuphanesi.com/yazi.php?id=11811&Ziyent-esyalarinin-kayin-peder-tarafinda-alindigi-iddiasi-ile-kayinpedere-karsi-ziynet-alacagi-davasi-acilabilir-mi “… Davacının kayınpederine karşı açtığı ziynet eşyasının aynen iadesi veya olmadığı takdirde bedelinin tahsili davası, aile hukukundan kaynaklanan eşler arasındaki kişisel mal iadesi kapsamında bir talep niteliğinde olmayıp; genel hükümlere dayalı adi istihkak talebi (TMK. m. 683 vd.) niteliğindedir. Bu talep yönünden görev asliye hukuk mahkemesine ait olmakla…” şeklinde ifade edilmiştir.