YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

Bilişim Sistemine Girme Suçunun Hukuki Yönden Değerlendirilmesi (AV.GÜLDEN YETİM))

Özeti

 

                                                                                             Av. Gülden YETİM       

                                                                                     Adres:Reşit Galip Caddesi No:15/7  Çankaya/Ankara                                                                                                                                                        av.guldenyetim@gmail.com     

 

1.Giriş

 

Bilişim sistemine girme suçu  bir önceki mülga 765 sayılı TCK’da bulunmayan bir suç tipidir. Bu fiilin suç olarak değerlendirilmesi “Avrupa Konseyi Siber Suç Sözleşmesi “vesile olmuş ve söz konusu suç, 5237 sayılı TCK’da  243.maddesi ile,  bilişim sistemini, bilişim sistemindeki verilerin güvenliği ,gizliliğini  korumak gibi amaçlarla, mevzuatımıza girmiştir. 

 

Bizde, değerlendirmemizde bilişim sistemine girme suçunu Yargıtay kararları ve doktrindeki görüşler çerçevesinde inceleyeceğiz.

 

2.Korunan Hukuki Değer

 

Resmi işlemlerde de sıklıkla kullanılan bilişim sistemlerine, kişilerin haksız bir biçimde girmesi, bu sistemlere karşı güvensizliğe yol açabilecektir. Dolayısıyla kanun koyucu, bu güveni tesis etmek amacıyla, bilişim sistemine girmeyi (herhangi bir zarar olmasa dahi) suç olarak düzenlemiştir. Ayrıca, bu fiilin  verilere zarar vermesi  durumunda,   TCK.243/3’te düzenlenen suçun neticesi sebebiyle  ağırlaşmış hali söz konusu olacaktır. . Bilişim sistemine girme suçunun oluşabilmesi için haksız bir biçimde ve kasten bilişim  sistemine girmek yeterlidir. Dolayısı ile, bu suçta korunan hukuki değer, “bilişim sistemlerinin güvenliğidir. Bunun dışında, mevcut suçta,  özel hayatın gizliliği veya malvarlığı zarar verilmesi aranmamıştır.

 

3.Suçun  Unsurları

 

a.Fail

 

Bilişim sistemine girme suçunun faili “herkes” olabilir. Dolayısıyla, söz konusu suç “özgü suç” değildir. Bilindiği üzere,  tüzel kişiler suçun  faili olamamaktadır. Ancak bu suçun işlenmesi sonucunda herhangi bir tüzel kişi menfaat elde etmişse  TCK. 246 uyarınca tüzel kişilere özgü güvenlik tedbirleri uygulanabilecektir.

 

b. Mağdur

 

Bilişim sistemine girme suçu TCK’nın üçüncü kısmında “topluma karşı suçlar” adı altında düzenlenmiştir. Dolayısıyla söz konusu bilişim sistemi üzerinde hak sahibi olan kimseler  suçun mağduru olabilmektedir. Doktrindeki  bazı görüşlere göre, söz konusu suçun geniş anlamda mağduru toplum iken dar anlamda mağduru doğrudan suçtan zarar gören kişi olmaktadır.

 

c. Suçun Konusu

 

Bilişim sistemine girme suçunun konusunu “bilişim sistemi” oluşturmaktadır. Dolayısıyla girilen sistemin niteliği, suçun oluşması bakımından önem arz eder. Örneğin,  bilgiyi işletme ve iletmeyi tek yönlü yapabilen nitelikte cihazlar  bu suça konu olamazlar.[1] Bu cihazlara örnek olarak  dekoder, barkod okuyucu, çamaşır makinesi ,telefon kulübelerindeki telefonlar verilebilir.

 

d. Fiil

 

TCK.243/1’de tanımlandığı üzere “Bir bilişim sistemine  veya bir kısmına , hukuka aykırı olarak giren veya orada kalmaya devam etmek”  suçun oluşması için yeterlidir. Belirtmek gerekir ki,  bilişim sistemine evvelinde  hukuka uygun olarak  girilmiş ancak  sonrasında hukuka aykırı olarak kalmaya devam edilmiş olması  fiili de suç teşkil etmektedir. Örneğin, şirkete ait bilişim sistemini kullanan şirket çalışanının işten ayrıldıktan sonra da burada kalmaya devam etmesi bu suça neden olacaktır[2].

 

Bu açıdan söz konusu suç, seçimlik hareketli suçtur ve hem icrai hem ihmali hareketle işlenebilecektir. Konuya ilişkin bir diğer husus ise, bilişim sistemine girmeyi engelleyen tedbirlerin alınmamış olması suçun oluşmasına etki etmeyeceğidir.

 

Söz konusu suçun oluşabilmesi için herhangi  bir  tehlikeye düşürülmüş olunması gerekli değildir. Dolayısıyla bu suç soyut tehlike suçu olup fiilin icrasının tamamlanması ile suç da tamamlanacaktır.

 

Söz konusu suç sırf hareket suçudur. Öncesinden de belirttiğimiz üzere, Kanunda  bu suçun oluşabilmesi için herhangi bir neticenin oluşması şartına yer verilmemiştir.

 

4. Tipikliğin Manevi Unsurları

 

Söz konusu suç ancak doğrudan kast ile işlenebilecektir. Dolayısıyla  suçun oluşabilmesi için kişinin yaptığı fiilin  bilincinde olması gerekmektedir. [3]Söz konusu bilişim sistemine girme konusunda kişinin kendisini yetkili sanması durumunda suçun oluşmayacağı kabul edilmelidir.  Ayrıca TCK. 26/2 uyarınca  hak sahiplerinin rızası  durumunda da suç oluşamayacaktır.

 

5. Suçun Nitelikli Hali

 

TCK.m243/2’ye göre”.” fiillerin bedeli karşılığı yararlanılabilen sistemler hakkında işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranına kadar indirilir.”.  Söz konusu hüküm suçun daha az cezayı gerektiren nitelikli halidir. Ne var ki  söz konusu hüküm doktrinde tartışmalara yol açmaktadır. Bu hükme katılmayanlara göre bir yandan sistem güvenliği öte yandan  malvarlığı haklarını ihlal eden bu fiilin  cezayı ağırlaştıran nitelikli hali olması gerekirdi. Durumu, haksızlık içeriği açısından değerlendiren bu görüşe  göre;  bedeli karşılığı yararlanılabilen sistemlere girmenin haksızlık içeriği daha fazladır. Önemle belirtmek gerekir ki söz konusu nitelikli haldeki “bedel” in  mutlak suretle para olması da gerekmemektedir.

 

6. Neticesi İtibariyle Ağırlaşmış Hal

 

TCK.243/3’e uyarınca “Eğer ki kişi  verileri yok etmek veyahut değiştirmek kastı olmaksızın  yaptığı fiil nedeniyle sistemin içerdiği veriler yok olur  veya değişirse  neticesi itibariyle ağırlaşmış hal söz konusu olur.”  Böyle bir durumda verilecek ceza  altı aydan iki  yıla kadar hapis cezası olacaktır.

 

7. Teşebbüs

 

Söz konusu suç sırf hareket suçu olmasından sebep teşebbüste kalması  oldukça zordur. Ancak  elbette  suçun teşebbüste kaldığı durumlar da mevcuttur. Örneğin, bilişim sistemine hukuka aykırı bir şekilde girmeye çalışan kişinin bu fiili sırasında tespit edilip engellenmesi teşebbüs olarak değerlendirilebilecektir.

 

8.İçtima

 

Söz konusu suçla farklı suçlar arasında zaman zaman araç, amaç, suç ilişkisi olabilmektedir. Araç - amaç - suç suçtan kasıt, suçu işlemek amacıyla bir başka suçunda bu yolda işlenmesidir. Doktrinde  kimi yazarlara göre  iki suç arasında örtüşme olmadığı durumda  failin her iki suç açısından da ayrı ayrı olacak  şekilde cezalandırılması gerekmektedir.  İki suç arasında  örtüşme olması durumunda ise TCK.44 uyarınca farklı neviden fikri içtima söz konusu olacak hangi suçun cezası ağırsa faili ondan cezalandırmak gerekecektir. Bu durum  non bis idem [4]kuralının gereğidir.[5]

 

9. Suçun Yaptırımı

 

Suçun Temel şeklinin yaptırımı TCK.243/1’de de düzenlendiği üzere “ bir yıla kadar hapis  veya adli para cezasıdır.”

 

Ancak   maddenin devamında açıklanan  nitelikli hallere göre cezalar değişebilmektedir. Bilindiği üzere  suçların re’sen soruşturulması ve kovuşturulması esas kuraldır. Ancak bazı suçlar  kanunlarda açıkça belirtilmek kaydıyla şikayete bağlı suçlar haline gelirler.

 

Bilişim sistemine  girme suçu da hükümde açıkça belirtilmediğinden şikayete bağlı bir suç değildir. Soruşturulması ve kovuşturulması re’sen yapılır.[6]

 

KAYNAKÇA

 

KOCA, Mahmut/ÜZÜLMEZ, İlhan, Ceza Hukuku Özel Hükümler,7.Baskı, Ankara, Ekim 2020.

 

ÖZGENÇ,İzzet,Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler,16.Bası,Ankara ,Eylül ,2020.

 

 

 

 


[1] Bkz.  KOCA Mahmut ,ÜZÜLMEZ  İlhan ,Ceza Hukuku Özel Hükümler ,  7.Baskı, Ankara  2020 ,s. 898 vd.

 

[2] Konuya örnek  teşkil eden  Yargıtay 12. Ceza Dairesi         2019/577 E.  ,  2019/12248 K. Sayılı kararında;

 

“…Sanığın, eski eşi olan mağdura ait facebook şifresini bildiğini ve şifre kırma gibi bir eyleminin olmadığını beyan etmesi, mağdurun, şifresinin kırılarak facebook hesabına giriş yapıldığına dair iddialarını doğrulayan herhangi bir delil bulunmaması karşısında, sanığın sübut bulan bilişim sistemindeki mağdura özel kısma girip, hakkı olmadığı halde sistemde kalmaya devam etme eyleminin TCK'nın 243/1. madde ve fıkrasındaki bilişim sistemine girme ve mağdura ait içeriği özel mesajları okuyup, tarafı olmadığı haberleşme içeriklerini kaydetmesi eyleminin TCK'nın 132/1. madde ve fıkrasındaki haberleşmenin gizliliğini ihlal suçlarını oluşturacağı gözetilmeden,…”  denilmiştir.

 

[3]  Suçun oluşabilmesi için kişinin yaptığı fiilin bilincinde olması gerektiğine dair   12. Ceza Dairesi         2021/2104 E.  ,  2021/7123 K. Sayılı  kararına göre ;

 

“Sanık ... ile katılan şirketin diğer ortağı olan Hadiye tarafından % 50 hisseli olarak 2006 yılında kurulan ve 15.08.2013 tarihinde noterden yapılan hisse satış ve devir sözleşmesiyle sanık ...’in bütün alacak ve borçlarını Hadiye’ye devrederek ortaklıktan ayrıldığı katılan şirkete ait internet sitesine ve bu internet sitesi ile bağlantılı 4 ayrı elektronik posta hesabına, sanık ...’in, elinde bulundurduğu sistem kullanıcı adı ve şifrelerini kullanarak, 15.08.2013-18.08.2013 tarihleri arasında birden fazla defa izinsizce giriş yapıp, katılan şirketin haberleşmelerini ve mesajlarını incelemesinden dolayı TCK’nın 243/1. madde ve fıkrasındaki bilişim sistemine girme, aynı Kanunun 132/1-1. madde, fıkra ve cümlesindeki haberleşmenin gizliliğini ihlal ile 134/1. madde ve fıkrasındaki özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarını işlediğinin iddia edildiği olayda;

 

Kovuşturma evresinde bilişim suçları uzmanı bilgisayar mühendisi tarafından hazırlanan 02.05.2016 tarihli rapor, “Hisse Satış ve Devir Sözleşmesi” başlıklı ve sanık ... ile katılan şirketin diğer ortağı olan Hadiye arasında imzalanan 15.08.2013 tarihli sözleşme örneği, dosyada mevcut diğer delillerle birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasındaki Hisse Satış ve Devir Sözleşmesinin 11. maddesinde, sanığın, katılan şirkete ilişkin internet siteleri ile bu sitelere bağlı elektronik posta hesaplarının katılan şirkete bedelsiz devri için gerekli başvuruları sözleşmenin imzalandığı 15.08.2013 tarihinden itibaren 2 gün içinde yapıp, tamamlamasının kararlaştırıldığı, bu kapsamda sanığın, aynı gün, bir başka firmaya sunduğu dilekçeyle sözleşmeden doğan yükümlülüğünü yerine getirmesine rağmen katılan şirket yetkilisinin onay kodunu geç onaylaması nedeniyle devir işleminin geciktiği; ayrıca, sanığın, hisse devrine ilişkin sözleşme kapsamında yapması gereken işleri olması nedeniyle elektronik iletilerini kontrol amacıyla sisteme girdiğine dair savunmasının, bilirkişi raporundaki tespitlerle de doğrulandığı gerekçelerine dayalı olarak sanık hakkında beraat kararı verilmesine ilişkin yerel mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.

 

Yapılan yargılama sonunda, yüklenen suçlar açısından sanığın kastının bulunmadığı gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılan vekilinin, delillerin takdirinde yanılgıya düşülüp, dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçelerle sanık hakkında beraat kararı verildiğine ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, beraate ilişkin hükümlerin isteme uygun olarak ONANMASINA, 20.10.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.” Denilmiştir.

 

 

[4] Non bis idem  ilkesi, aynı  suçtan dolayı iki kez yargılama olmaz  anlamına gelmektedir.

 

[5]  Doktrinde sadece amaç suçtan cezalandırılması gerektiğine dair görüşler de mevcuttur.

 

[6] Bkz.  KOCA Mahmut ,ÜZÜLMEZ  İlhan ,Ceza Hukuku Özel Hükümler ,  7.Baskı, Ankara  2020,s.907” Kanaatimizce suç için öngörülen  yaptırım da dikkate alındığında  suçun takibinin şikayete  bağlı tutulması daha yerinde olurdu.”

 


                                            

 

                                            

 


Yargıtay Danıştay Sayıştay

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI


Bu Sitede yeralan verilerin tamamı ihalekararisor.com' a ait olup. İzinsiz kopyalanması ve yayınlanması izni verilmemiştir.

Web Tasarım İntramor