Av. Gülden YETİM
Adres:Reşit Galip Caddesi No:15/7 Çankaya/Ankara Email: av.guldenyetim@gmail.com
1.GİRİŞ:
Mesafeli sözleşmeler, gelişen teknolojinin etkisiyle kullanımı artmakta olup Tüketici Hukuku açısından da oldukça önemli bir sözleşme çeşidi haline gelmiştir. Bizler de bu değerlendirmemizde, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun (Bundan sonra TKHK olarak bahsedilecektir) uyarınca “Mesafeli Sözleşmeyi” tanımlayıp Yargıtay uygulamalarında nasıl yer aldığını inceleyeceğiz.
2.Mesafeli Sözleşme Nedir?
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun 48. Madde birinci fıkraya göre, satıcı veya sağlayıcı ile tüketicinin eş zamanlı fiziksel varlığı olmaksızın, mal veya hizmetlerin uzaktan pazarlanmasına yönelik olarak oluşturulmuş bir sistem çerçevesinde, taraflar arasında sözleşmenin kurulduğu ana kadar ve kurulduğu an da dâhil olmak üzere uzaktan iletişim araçlarının kullanılması suretiyle kurulan sözleşmelere “Mesafeli sözleşme” denir.
Diğer taraftan, bir sözleşmenin Mesafeli sözleşme olabilmesi için;
- Taraflar fiziksel olarak bir araya gelmemeli.
- Uzaktan iletişim araçları yoluyla olmalı.1
- Organize bir mesafeli sürüm sistemi olmalı.
husularının bir arada bulunması gerekmektedir.
Mesafeli sözleşmelere genel birçok sözleşme tipinde kurulabilir.Ancak, Mesafeli Sözleşmeler Yönetmeliği m.2/2.fıkrada kapsam dışı sözleşmeler, mesafeli sözleşme şeklinde kurulamaz.
3.Mesafeli Sözleşmelerde Tüketicinin Hakları veya Tüketiciyi Koruyan Hususlar :
Mesafeli sözleşmelerde, gerek sözleşme öncesi, gerek sözleşmenin ifası esnasında, gerekse de sözleşme sonrası süreçte, tüketici korunmaktadır.
3.a.Sözleşme öncesi süreçte tüketiciyi koruyan hususlar
Tüketici, mesafeli sözleşme kurulmadan önce Mesafeli Sözleşmeler Yönetmeliği (MSY)5.maddede geçen hususlar hakkında bilgilendirilmelidir. Ayrıca bu bilgilendirmeyi yaptığına yönelik ispat yükü de yine satıcı veya sağlayıcıya aittir.
Sözleşme öncesi bilgilendirme; Uzaktan iletişim aracına uygun[1], en az on iki punto büyüklüğünde, anlaşılabilir bir dilde , açık, sade ve okunabilir bir şekilde, yazılı olarak veya kalıcı veri saklayıcısı yoluyla[2], olmalıdır.
Ancak, Mesafeli Sözleşmenin kurulabilmesi için bu şartlara ek olarak, satıcı veya sağlayıcının ön bilgilendirmenin teyidini yapmaları da MSY.m.7’ye göre zorunludur. İşbu maddeye göre, ön bilgilendirmenin teyidinin yapılmaması durumunda sözleşme kurulmamış sayılır.[3]
Yine, satıcı veya sağlayıcı MSY.m.8 gereğince, tüketicinin siparişi onaylamasından hemen önce siparişin ödeme yükümlülüğü anlamına geldiğini açık ve anlaşılır bir biçimde tüketiciye iletmelidir. Aksi halde tüketici yapılan mesafeli sözleşme ile bağlı değildir.[4] Ek olarak, satıcı veya sağlayıcı bilgilendirme yükümlülüğü kapsamına giren ek masraflara ilişkin olarak da tüketiciyi bilgilendirmek zorundadır. Aksi durumda tüketici masraflardan sorumlu olmayacaktır.
3.b. Sözleşmenin ifası sırasında tüketiciyi koruyucu hususlar
3.b.1. Edimin zamanında yerine getirilmemesi:
TKHK.m.48/3.fıkrasına göre satıcı/sağlayıcı sipariş ulaştığı andan itibaren taahhüt edilen süre içerisinde borcunu ifa eder. Bu süre kural olarak otuz günü geçemez. Ancak bu kural ; 1 Ekim 2022 tarihinde yürürlüğe giren madde ile kısmi değişikliğe uğramıştır. Değişikliğe göre artık, tüketicinin istediği veya kişisel ihtiyaçları doğrultusunda hazırlanan mallara ilişkin sözleşmeler, otuz günlük süre açısından kapsam dışı bırakılmıştır.
3.b.2. İmkansızlık:
Mal ya da hizmet ediminin yerine getirilmesi gerçekten de imkansız hale gelmişse, satıcı veya sağlayıcı durumu öğrendiği tarihten itibaren üç gün içinde bunu tüketiciye Mesafeli Sözleşmeler Yönetmeliği’nde belirtilen şekillerde, bildirmek zorundadır. Tüketiciden tahsil edilen tüm ödemelerin de, bildirimden itibaren on dört gün içerisinde iade edilmesi gerekmektedir. Ancak, malın stokta bulunmaması durumu, MSY.16’ya göre imkansızlık sayılmaz.
3.b.3 Zarardan sorumluluk :
MSY.m.17’ye göre, satıcı veya sağlayıcı malın tüketiciye ulaşana kadar geçtiği süreçten sorumludur. Bu sürece ilişkin alıcıya bir sorumluluk yüklenmez. Ancak tüketici malı, satıcı veya sağlayıcının belirlediği taşıyıcı dışında bir üçüncü kişiye teslim edilmesini isterse, teslimden itibaren oluşabilecek durumlardan satıcı veya sağlayıcı sorumlu tutulamayacaktır.
3.b.4. İlave Ödemeler:
MSY.m.19’a göre sözleşme kurulduktan sonra tüketici ile satıcı/sağlayıcı arasında anlaşılan esas bedel dışında herhangi bir bedelin talep edilemez.
3.c. Sözleşme sonrasında tüketiciyi koruyucu hususlar (Cayma Hakkı)
Bilindiği üzere, tüketici uzaktan iletişim araçları yoluyla sipariş ettiği mal veya hizmetin, aradığı nitelikte olup olmadığını bilemez. Dolayısıyla Kanun tüketiciye, on dört gün içerisinde herhangi bir gerekçe göstermeksizin ve cezai şart ödemeksizin sözleşmeden cayma hakkı tanımıştır[5]. Belirtilen süre, hizmet ifasına ilişkin sözleşmelerde sözleşmenin kurulduğu gün başlarken, mal teslimine ilişkin sözleşmelerde tüketicinin veya belirlediği üçüncü kişinin malı teslim aldığı gün başlar. Diğer taraftan, MSY.m.5’te de belirtildiği üzere cayma hakkı konusunda tüketici bilgilendirilmelidir. Gerektiği şekilde bilgilendirilmeyen tüketici için bu süre bilgilendirme yapıldığı tarihten başlar. Ancak her durumda 14 günlük süre bittiği tarihten itibaren bir yıl sonra cayma süresi sona erecektir. Son olarak belirtmek gerekir ki, tüketici tarafından cayma hakkının kullanıldığı durumlarda, yan sözleşmeler de kendiliğinden sona erecektir.
Konuya ilişkin son olarak belirtmek gerekir ki, tüketici cayma hakkını kullanmak istediği durumda, bildirimi cayma süresi içerisinde yazılı veya kalıcı veri saklayıcısı ile yapmak sureti ile satıcı veya sağlayıcıya iletmelidir. Ön bilgilendirmenin aksine cayma hakkının kullanımına ilişkin ispat yükü tüketicinin üzerindedir[6].
KAYNAKÇA
BÜTÜN YILMAZ,Derya G.,”MESAFELİ SÖZLEŞMELERİN KAPSAMI”, Ankara Üni. Hukuk Fak. Dergisi, 69 (2) 2020: 325-368.
Abdülkerim YILDIRIM, Tüketici Hukuku Ders Notları,2021-2022 Bahar Dönemi.
[1] Mesafeli sözleşmenin unsurlarından olan uzaktan iletişim aracı; Mesafeli Sözleşmeler Yönetmeliği’nde m.4/1.fıkra ,h. bendinde “Mektup, katalog, telefon, faks, radyo, televizyon, elektronik posta mesajı, kısa mesaj, internet gibi fiziksel olarak karşı karşıya gelinmeksizin sözleşme kurulmasına imkan veren her türlü araç veya ortamı” şeklinde ifade edilmiştir.
[2] TKHK.m.3/1.f bendinde kalıcı veri saklayıcısı: "Tüketicinin gönderdiği veya kendisine gönderilen bilgiyi, bu bilginin amacına uygun olarak makul bir süre incelemesine elverecek şekilde kaydedilmesini ve değiştirilmeden kopyalanmasını sağlayan ve bu bilgiye aynen ulaşılmasına imkân veren kısa mesaj, elektronik posta, internet, disk, CD, DVD, hafıza kartı ve benzeri her türlü araç veya ortamı", şeklinde ifade edilmişir.
[3] Ön bilgilendirme yükümlülüğünün yapılmamasına ilişkin bir yaptırım olmamasına rağmen, teyidin yapılmaması halinde sözleşmenin geçersiz sayılması doktrinde hala eleştirilen bir konudur.
[4] Konuya İlişkin Örnek Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/443 E. , 2020/4416 K. Sayılı kararında:
“..davacıya ait iş makinesinin hasarının, davalı tarafından sözleşme öncesi gerekli bilgilendirme yapıldığı hususunun davalı şirket tarafından ispatlanamadığı, bu nedenle hasarın sigorta poliçesi kapsamında kaldığının kabul edilmesi gerektiği ve hasar bedelinin KDV dahil 87.632,25 TL olarak hesaplandığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 87.632,25 TL’nin 18.10.2010 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalıdan tahsiline,..” denilmiştir.
[5] Cayma hakkının da istisnaları için bkz; MSY.m.15.
[6] Konuya ilişkin örnek Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, 2020/5130 E. , 2021/6041 K. Sayılı kararında;
“Oysa ki taraflar arasında imzalanan sözleşmenin mesafeli satış sözleşmesi olduğu ve 6502 sayılı Yasanın 48/4. maddesinde “Tüketici, on dört gün içinde herhangi bir gerekçe göstermeksizin ve cezai şart ödemeksizin sözleşmeden cayma hakkına sahiptir. Cayma hakkının kullanıldığına dair bildirimin bu süre içinde satıcı veya sağlayıcıya yöneltilmiş olması yeterlidir. Satıcı veya sağlayıcı, cayma hakkı konusunda tüketicinin bilgilendirildiğini ispat etmekle yükümlüdür. Tüketici, cayma hakkı konusunda gerektiği şekilde bilgilendirilmezse, cayma hakkını kullanmak için on dört günlük süreyle bağlı değildir. Her hâlükârda bu süre cayma süresinin bittiği tarihten itibaren bir yıl sonra sona erer. Tüketici, cayma hakkı süresi içinde malın mutat kullanımı sebebiyle meydana gelen değişiklik ve bozulmalardan sorumlu değildir.” yazılıdır. Dosyanın ve davada dayanılan sözleşmenin incelenmesinden davalı şirketin davacı tüketiciyi “cayma hakkı konusunda” bilgilendirmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda davacının 14 günlük süre ile bağlı olduğundan söz edilemez. Hal böyle olunca tüketici cayma süresinin bitiminden itibaren 1 yıllık süre içerisinde dava açarak sözleşmeden dönebilir. Eldeki davada da davacı, yasanın öngördüğü bir yıllık süre içerisinde bu davayı açtığına göre davanın kabulü gerekir. Mahkemece, bu gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulü usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.” denilmiştir.